Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /home/davam/public_html/engine/modules/show.full.php on line 292 davam.az - BÜTÖV AZƏRBAYCAN ADINA! > Çap səhifəsi > Uğur Dündar: - Harun’dan Karun’a!
davam.az - BÜTÖV AZƏRBAYCAN ADINA! > Gündəm, Türk dünyası-Turan, DAVAMın yazıları > Uğur Dündar: - Harun’dan Karun’a!

Uğur Dündar: - Harun’dan Karun’a!


Bu köşede hemen her gün Başbakan, pardon Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan’ı eleştiriyorum.
Hakaret etmeden, iftira atmadan, aile ve özel yaşamına girmeden, kişilik haklarına zarar vermeden, toplumun gerçekleri öğrenme hakkına hizmet ediyorum.
Ama bugün Tayyip Erdoğan’ın hakkını teslim edeceğim.
Aksi takdirde adil ve dürüst davranmamış olurum.
Hakikatin hedefine ulaşmasını engellediğim için, aynalara ve konuştuğum insanların gözlerinin içine bakmakta zorlanırım.
Oysa ben bugünlere aynalarla barışık olarak gelmiş, oraya tükürme duygusunu hiç yaşamamış, duvara yatak resmi çizip karşısına geçerek mışıl mışıl uyumuş bir insanım!

Açıkça söylüyorum bu özelliğimle gurur duyuyorum.
O halde lafı uzatmadan anlatayım.

* * * *
Yıl 1994…
Hürriyet Gazetesi’nin İkitelli’deki binasında, ARENA Programı’nı Show TV yayınına yetiştirebilmek için dakikalarla yarıştığımız günlerden biri…
Asistanım Türkan, Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın aradığını söylüyor.
“Bağla lütfen” diyorum.
O tarihlerde İstanbul’daki bazı SHP’li belediyelerdeki rüşvet ve yolsuzluk çarklarını, cesaretle gözler önüne serdiğimiz için, başta Refah Partisi olmak üzere muhalif partilerin gözdesi durumundayız.
İSKİ Skandalı’yla ilgili haberlerimiz reyting rekorları kırıyor, cesur ve dürüst gazeteciliğimiz yere göğe sığdırılamıyor…
Erdoğan ilginç bir konuyu aktarmak istediğini söyleyince hemen davet ediyorum.
“Zaten havalimanındayım, geliyorum” diyor.
Kapıda karşılayıp odama buyur ediyorum.
Milli Görüş Teşkilatı’nın çok güçlü olduğu Almanya’dan dönüyormuş.
Sohbet sırasında SHP belediyelerindeki rüşvet ve yolsuzluklara illallah diyen vatandaşların tüm gücüyle kendisini desteklediğini söyleyip, ceketinin cebinden küçük bir torba çıkarıyor.
İri bir mendilin düğümlenmesiyle oluşan torbacığı masamın üzerinde açmaya başlıyor.
Torbacığın içinden altın bilezikler ve takılar dökülüyor.
Sohbetimize katılan ekip arkadaşlarım Ercüment Alan ve Arslan Kızılkan’ın gözleri şaşkınlıktan faltaşı gibi açılıyor.
“Bunları nereden buldunuz” diye sormaya hazırlanırken o, “Halk bize öylesine güveniyor ki, biz istemeden yastık altındaki ziynetini getirip veriyor. Gözlerimizi yaşartan sevgi gösterileriyle karşılaşıyoruz” diyor.
Sonra da dürüst haberciliğimize teşekkür ederek ayrılıyor.

* * * *
Yıllar sonra değerli kardeşim Nedim Şener, hayatımı anlattığı “İşte Hayatım” kitabını hazırlarken bu anımı paylaşıyorum.
Nedim “Çok ilginç, bunu yazmalıyım” diyor.
Benim dürüstlüğüme havale edilmiş özel bir konu olduğu için yazmamasını rica ediyorum.
Ama Tayyip Erdoğan açıkladığından, artık paylaşmakta sakınca görmüyorum.
“İstanbul’un fakir bir semtinde dolaşıyorduk. 7-8 yaşlarında bir kız çocuğu geldi. Elinde bir şey vardı. Verirken “Annem seçilirse bizi unutmasın” dedi. Bir baktım iki bilezik… Kendisi de kolundaki oyuncak bilezikleri çıkardı” diyerek anlattığı “bilezik hikayesi” doğrudur.
Halk ona, darda kalacağı günlerde bozdurmak üzere sakladığı bileziklerini “Bu adam Allah’tan korkar, kul hakkı yemez” deyip verecek kadar güvenmiştir.

* * * *
Tarihe dürüstçe tanıklık yaptıktan sonra sözü başka yere getirmek istiyorum.
Parmağındaki yüzüğünden başka serveti olmadığını söylediği için insanların kollarındaki bilezikleri söküp seçim desteği verdiği Tayyip Erdoğan’dan, evindeki para dağlarını sıfırlama konuşması yaptığı öne sürülen Tayyip Erdoğan’a…
Yani Harun’dan, Karun’a!

Geri dön