Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /home/davam/public_html/engine/modules/show.full.php on line 292 davam.az - BÜTÖV AZƏRBAYCAN ADINA! > Çap səhifəsi > Kurdukları düzenin altında kalacaklar
davam.az - BÜTÖV AZƏRBAYCAN ADINA! > Gündəm, DAVAMın yazıları > Kurdukları düzenin altında kalacaklar

Kurdukları düzenin altında kalacaklar


Adaleti, hakkı, hukuku, demokrasiyi, vicdanı, imanı esas almayan bir düzen zemin ve imkan bulabilir, ama asla kalıcı olamaz. AKP'nin 14 yıllık iktidarının ortaya koyduğu tek ve değişmez gerçek, yalan, talan ve ihanettir. Böyle bir düzen 4 değil 14 defa iktidar olsa da, yok olup gitmeye mahkumdur.
HANGİSİ DOĞRU?
Yalanın bin bir türlüsüne sadece Türk milleti değil bütün dünya şahit olmuştur. Aynı konuşma içinde dahi başta söylenen sonda inkar edilmiştir ki, bunların sayısız örnekleri vardır. Ben size daha dün yaşan ve duyan herkesi dehşete düşürenini hatırlatayım: Malum, PYD bizim için PKK'dan farksız. Cumhurbaşkanımız da, başbakanımız da, bakanlarımız da bunu defalarca ilan ettiler. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ocak ayında ABD Başkanı Barack Obama'nın özel temsilcisini Kobani'ye göndermesiyle patlak veren PYD krizi ile ilgili olarak, tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi sert tepki göstermiş ve "ABD'nin içine düştüğü yanlışı garipsiyoruz, karar vermeli" demişti. Dün Amerika'nın Sesi radyosuna aynen şunu söyledi: "PYD yüzünden ABD ile ilişkilerimizi mi bozacağız?" PYD'nin terör örgütü olduğuna mı, ABD ile ilişkileri bozmaya değmeyecek bir örgüt olduğuna mı inanalım? Hangisi doğru sayın bakan?
YİNE BİZİ YANILTMADILAR
Daha iki gün önce Cumhurbaşkanının ABD ziyaretiyle ilgili şunları yazmıştık: Neler olacağı ve masaya nelerin geleceği aşağı yukarı bellidir. ABD'nin PYD sevdası, bütün dünyanın malumudur. PYD hesaplarını tutturabilmesi için Fırat'ın batısı hayati önemdedir. Türkiye, defalarca PYD'nin Fırat'ı geçmesini kırmızıçizgi ilan etti ve buna hiçbir şartta müsaade etmeyeceğini duyurdu. Oysa ABD, 90 kilometrelik bu sınırın korunamadığını ve IŞİD teröristlerinin buradan sızıp Avrupa'ya geçtiklerini iddia ediyor. Buradaki kontrolün PYD'ye bırakılmasını ve böylece IŞİD'in geçiş yollarının kapatılmasını savunuyor. Masaya konulacak olan da budur. AKP'nin içine düştüğü zor durumdan kurtulmak ve ABD'nin restini hafifletebilmek için, Türkiye açısından son derece hayati durumda olan bu sınırla ilgili bir taviz vermeyeceğini hiç kimse söyleyemez. Aynı şekilde Yahudi kuruluşlarının temsilcileri ile biraraya gelineceği açıklanmıştır. Bu durum İsrail'e teslim olma ihtimalini çok daha arttırmaktadır. Neresinden bakılırsa bakılsın, AKP-PYD ve İsrail'in yolları ABD'de bir defa daha kesişmektedir. Nasıl da birbirlerini buluyor, nasıl da birbirlerini tamamlıyorlar.
TALAN VE İHANET
Yalan siyaseti Türkiye'de karşılık buluyor ve yüzde 49 oy getiriyor, ama dünyada başka sonuç veriyor. Bu kadar yalnız, bu kadar çaresiz, bu kadar itibarsız kalmamızın altında işte bu tutarsızlıklar, duruma göre vaziyet alma ustalıkları vardır. Talanın boyutları dehşet vericidir. Oferleri, Ogerleri, Ali Diboları, gemicikleri bir kenara bıraksak dahi, 17-25 Aralık gibi bütün dünyayı şaşkına çeviren bir yolsuzluk ve rüşvet iddiası bu hükümetin sicilinde kayıtlıdır. İhanet AKP ile bütünleşmiştir. Açık ve aleni şekilde taşları bağlayıp itleri salmış ve bunu bir de çıkıp kesin şekilde itiraf etmişlerdir. Bugün ülke kan gölüne dönüştürmüştür, insanlar sokağa çıkamaz haldedir ve bu tamamen AKP'nin eseridir.
MENFAAT DÜZENİ
Dünyanın her yerinde sebep olanların bırakın iktidarda kalmasını siyasetten silinip gitmesine defalarca yetecek bu sicile rağmen, AKP'nin bugün hala tek başına iktidarda tutulmasının akıl, izan, vicdan ve iman ölçeğinde hiçbir izahı yapılamamıştır ve yapılamayacaktır. Bildiğimiz ve gördüğümüz tek şey, kurulan menfaat düzeninin, vatan, millet dahil her şeyin önüne geçtiğidir. Sormayan, sorgulamayan, düşünmeyen, sadece önüne konulana razı, bedava yaşamaya ve menfaate alışmış bir yapı oluşturuldu. Onun için Prof. Ünvanlı bir yanaşma cehaleti savunup, okumayı ve düşünmeyi ağır şekilde eleştirip, yok edilmesi gereken bir hastalık olarak ilan ediyor. Onun için, hiçbir şey düşünmeyen, istemeyen, sormayan, itiraz etmeyen ve sadece kendisine söyleneni emir sayıp yerine getiren bir anlayışın hakim olduğu cemaat yapılanmaları bu kadar yaygınlaşıp, AKP'nin arka bahçesine dönüşüyor.
NEREYE GİDİYORUZ?
Yine geldik başta söylediğimiz adaleti, hakkı, hukuku, demokrasiyi, esas almayan bir düzenin ayakta kalamayacağı gerçeğine. Bu gerçeği bize sadece vicdanımız söylemiyor, imanımız da emrediyor. Nitekim, kurdukları düzen dönüp kendilerini vurmaya başladı. Azdırdıkları terörün can alması, kan akıtması, ülkenin cenaze evine dönmesi, talanın her yeri sarması siyasetlerini ve iktidarlarını etkilemedi, ama terörün artık başkente dayanması ve artık herkesi tehdit edecek bir boyuta ulaşması üzerine herkes uyanmaya ve "nereye gidiyoruz?" diye sormaya başladı. İşte AKP'nin en büyük korkusu budur ve büyük bir telaş başlamıştır.
PİYASALARIN DURUMU
Başbakan vatandaşı sokağa çıkmaya davet ediyor. Burada kast edilen çarkın dönmeye devam etmesidir. Vatandaş sokağa çıksın ki, kurulan menfaat düzeni işlesin. Aksi halde zaten pamuk ipliğine bağlı olan, zaten taşıma paralarla ayakta kalan ekonomi bir anda alt-üst olabilir. Nitekim, piyasada büyük bir durgunluk olduğu ve bunun böyle devam edemeyeceğinin feryatları acı biçimde gelmeye başladı. Allah korusun, bir panik başlarsa bunun önünde ne hükümet durabilir, ne AKP kalır. Vatanın bölünmesine, talanın dünya çapına ulaşmasına, ülke itibarının yerlerde sürünmesine, üçüncü sınıf bir Ortadoğu devleti durumuna düşmemize hiçbir itirazı olmayanlar, sıra menfaatlerinin bozulmasına gelince gökkubbeyi yere indireceklerdir. Kurulan menfaat düzeni dönüp kendini vuracak, kendi kurdukları düzen kendi sonlarını getirecektir.

Geri dön