Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /home/davam/public_html/engine/modules/show.full.php on line 292 davam.az - BÜTÖV AZƏRBAYCAN ADINA! > Çap səhifəsi > Ayağa kalkmak zamanı
davam.az - BÜTÖV AZƏRBAYCAN ADINA! > Gündəm, Türk dünyası-Turan, DAVAMın yazıları > Ayağa kalkmak zamanı

Ayağa kalkmak zamanı


Ülkemizin başbakanı içinde bulunduğumuz hazin durumu, uzun uzun anlattıktan sonra, "yeni bir istiklal savaşı veriyoruz" diyerek son noktayı koydu. Ne yazık ki, bu tespit doğrudur ve Türkiye göz göre göre bir kurtuluş savaşı daha vermek noktasına getirilmiştir. Yapılan yanlışlara, yaşanan ihanetlere dikkat çekerek, Türk milletinin yeni bir kurtuluş savaşı vermek zorunda kalabileceğini, yıllar öncesinden ve kaç defa yazdığımıza, bu köşeyi takip eden bütün okuyucularım şahittir.
YAPTIK YİNE YAPARIZ
Olan oldu. Ah-vah edecek değiliz. Önümüze bakmalı ve hep birlikte bu cendereden nasıl çıkacağımıza kafa yormalı ve gereğini yapmalıyız. İçeriden ve dışarıdan amansız bir kuşatmaya alınmış durumdayız.Gözümüzün içine baka baka arkamızdan vuruyor, ihanet edenleri teşvik ediyorlar.Benzer durumları 100 yıl önce de yaşadık. Yine kuşattılar, içerden çökerttiler ve paylaştılar.Elbirliğiyle ve topyekün mücadeleyle bu kuşatmayı yardık, ayağa kalktık ve yeni bir devlet kurduk. Yine yaparız. Bu defa işimiz çok daha kolaydır, çünkü her şeye rağmen devletimiz ayaktadır. Meclisimiz açıktır. İrademiz yerindedir.Yeter ki, kararlı olalım, yeter ki özel hesaplarımızı bir kenara bırakalım, yeter ki, "önce ülkem" diyelim. Çok şükür, Türk milleti kenetlenmiştir ve bu durum siyasete de yansımıştır. İktidar partisi genel başkanının muhalefet liderleriyle 3 saat süren bir toplantı yapması, yaşananlar, yapılanlar ve yapılacaklar konusunda bilgi verip, işbirliği araması ümitlerimizi daha da arttırmıştır. Önemli olan bunun görüntüde ve kağıt üzerinde kalmaması ve aynıyla hayata da geçirilmesidir.
BİRİ HAZIRLIYOR, BİRİ VURUYOR
Gelinen noktada, bir taraftan devleti bütün kurumlarıyla yeniden işler ve güvenilir hale getirirken, diğer taraftan varlığımıza doğrudan tehdit teşkil eden terör örgütleriyle esaslı ve sonuç alıcı bir mücadele vermek durumundayız. Teröre 3 günde 75 can verdik. Önce Van'da, Bitlis'te, Elazığ'da, sonra Gaziantep'de yaşanan kahpelik, 15 Temmuz'da yaşanan alçaklıkla birebir aynıdır. Biri hazırlıyor, biri vuruyor, diğeri sırasını bekliyor. FETÖ'nün PKK'dan, PKK'nın IŞİD'den hiçbir farkı yoktur. Aralarındaki dehşet dengesi, paylaşım kavgası bir şeyi değiştirmiyor. Hepsinin ipleri aynı üst aklın elindedir vehedefleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milletidir. Dolayısı ile aynı anda ve kararlı bir şekilde bu kalleşlerle mücadele etmek ve sonuç almak zorundayız. Kaldı ki, ihanet sadece sınırlarımız içinde de kalmadığı için çok daha geniş düşünmek ve çok daha hızlı ve kararlı hareket etmek zorundayız. Gaziantep saldırısından sonra bir defa daha görüldü ki, Suriye sınırının bataklığa dönüşmüş olması, bu kalleşlerin işini son derece kolaylaştırmıştır.
SURİYE BATAKLIĞI KURUTULMALI
Kimin ne dediğine, ne yaptığına, ne istediğine, hatta nerede durduğuna bakmadan, kararlı biçimde bu bataklığı kurutmak zorundayız. Suriye'deki belirsizlik devam ettikçe, bize huzur yoktur. Varlığımızın temini için ne ABD'den, ne Rusya'dan, ne İsrail'den, ne de başka bir ülkeden himmet bekleyemeyiz. Onların hangi hesabı yaptığı, Türkiye'ye hangi rolü biçtiği kendi sorunlarıdır. Zira, bu işlere çok zaman harcayıp, kendimizi ikinci plana bıraktığımız için bütün bunlar başımıza geldi. Artık, kendi işimize bakalım. Cerablus'unIŞİD'den temizlenmesi ne kadar şartsa, PKK-PYD'nin eline geçmemesi de bir o kadar elzemdir. Burada tekrara girmeyeceğim ve değerli okuyucularıma bu konuda dün yazdığımız yazıyı bir defa daha gözden geçirmelerini tavsiye ederim. Sadece şu kadarını söyleyelim: Alınan tedbirler ve Cerablus'un temizlenmesi için gösterilen kararlılık son derece yerindedir ve aynen sürdürülmelidir.
HİÇBİR KURUM TEMİZ KALMAMIŞ
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üzerinden silindir geçti. Bunu sadece 15 Temmuz kalleşliğine bakarak söylemiyoruz. Bu ihanet, bu bozulma çok önceden başladı. Bütün kurumlar temellerinden sarsıldı.Türk Silahlı Kuvvetleri gibi varlığımızın teminatı olan bir kurum, çökme noktasına geldi.Bu durumdan en çok vatan-millet düşmanları faydalandı ve bütün bunlara bağlı olarak, 15 Temmuz sonrası terör zıvanadan çıktı. Hukuksuzluğun öne çıkmasının, yargının bir terör örgütü tarafından önemli öcüde ele geçirilmiş olmasının ne tür sonuçlar doğurduğunu, ne tür travmalar oluşturduğunu bütün millet bizzat yaşadı. Aynı çürümenin istisnasız her alana sirayet ettiğini içimiz sızlayarak görüyoruz. FETÖ'nün yerleşmediği, temiz kalan ve kuruluş maksadına uygun hareket eden neredeyse hiçbir kurum, hiçbir yer kalmamış. Atmakla bitmiyor, temizlemekle silinmiyorlar.
AYAĞA KALKMAYA MECBURUZ
Kurumlarımızı yüklerinden kurtarmak, yeniden ayağa kaldırmak ve işler hale getirmek kolay olmayacaktır. Ama ne olursa olsun, eğer medeni dünyada yerimizi almak istiyorsak, yeniden güçlü, itibarlı, saygın, etkin bir devlet olacaksak, bölgemizde caydırıcı ve sözü dinlenen bir ülke olmayı, terör başta olmak üzere bize karşı oynana bütün oyunları bozmak istiyorsak, biran önce bütün kurumlarımızla birlikte silkinip ayağa kalkmak zorundayız. Hatta buna mecburuz. İstihbaratımızdan güvenliğimize, eğitimimizden sağlığımıza, ordumuzdan yargımıza her alanda yapmamız gerekenler var. Olağanüstü Hal Uygulaması imkanlarına sığınmadan, özel hesaplar yapmadan, dünyanın ve bölgenin şartlarını, 90 yıllık devlet birikimini, Cumhuriyet değerlerini, hukuku, demokrasiyi, liyakatı, ehliyeti ve bütün bunları tamamlayacak şekilde ülkesine ve milletine sadakati esas alan bir yapılanmayı ivedi olarak tamamlamalıyız.

Geri dön