Deprecated: preg_replace(): The /e modifier is deprecated, use preg_replace_callback instead in /home/davam/public_html/engine/modules/show.full.php on line 292
davam.az - BÜTÖV AZƏRBAYCAN ADINA! > Türk dünyası-Turan > Quzey Kıbrısdan ən son xəbərlər
Quzey Kıbrısdan ən son xəbərlər |
ERTUĞ: “KIBRIS TÜRK TARAFI ON ADIM ÖNDEDİR”
Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ; adil, kalıcı ve yaşayabilir bir uzlaşı yolunda Kıbrıs Türk tarafının Rum tarafından bir değil on adım önde olduğuna işaret etti. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın “Kıbrıs sorununda bir adım öndeyiz” iddiasını yanıtlayan Ertuğ, Hristofyas’ı hangi konu veya konularda bir adım önde olduğunu açıklamaya çağırdı. İddiayı gülünç olarak değerlendiren Ertuğ, “Sayın Hristofyas herhalde konuya ters bir mantıkla yaklaşmaktadır. Adil, kalıcı ve yaşayabilir bir uzlaşıdan aksi yönde bir adımdan bahsediyorsa, gerçekten bir adım değil on adım öndedir. Ama böyle bir uzlaşı doğrultusunda ilerlemekten bahsediyorsa, Kıbrıs Türk tarafı ondan bir değil, on adım öndedir” dedi. Sözlerini görüşme sürecindeki somut gelişmelerle örneklendiren Özel Temsilci Ertuğ, sürecin son aşamasını oluşturan Ocak 2012 İkinci Greentree Zirvesi’ne atıfla, Hristofyas’ın bu görüşmeye Rum Ulusal Konseyi’nden aldığı “4 hayır”la geldiğini ve bu pozisyonundan gerilemediğini, Kıbrıs’a dönüşünde de bunu iftiharla açıkladığını hatırlattı. “HANGİ KONUDA BİR ADIM ÖNDE OLDUĞUNU AÇIKLASIN” Ertuğ şunları kaydetti: “Sayın Hristofyas, hangi konu veya konularda bir adım önde olduğunu lütfen açıklasın. Sayın Genel Sekreter taraflardan son Greentree Zirvesi’ne 3 ana konuda somut pozisyonlarla gitmelerini istemişti: Mülkiyet konusunda veri değişimi, nüfus konusunda global bir rakam ve iyi niyetle müzakereye hazır olmaları. Kıbrıs Türk tarafı her 3 konuda da kendinden bekleneni yapmıştır. Ancak, Sayın Hristofyas’ın liderliğindeki Kıbrıs Rum tarafının bir zaman takvimi konulmasına, arabuluculuğa, hakemliğe ve çok taraflı toplantıya ‘hayır’ şeklindeki pozisyonu da herkesçe bilinmektedir.” Ertuğ, buna karşın temasların tamamen durmaması adına, Kıbrıs Türk tarafının Teknik Komitelerin canlandırılması ve iki taraf arasında güven yaratılmasına yönelik çalışmaların yapılmasını önerdiğini ve şu anda bunun yapılmakta olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Ertuğ sözlerini şöyle tamamladı: “Adil, gerçekçi ve yaşayabilir bir uzlaşıya varılabilmesi için önümüzdeki Rum seçimlerinde umarız siyasi irade gösterebilecek bir lider seçilir ve bugüne kadar sürdürülen tutumlarından farklı politikalar izler.” EGEMEN BAĞIŞ: “FRANSA’DAN GELEN İŞARET ADETA İLAÇ GİBİ” Türkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fransa'nın 22. faslın açılmasına ilişkin açıklamasının AB'den olumlu haberlerin unutulduğu dönemde ''ilaç gibi geldiğini'' belirterek, ''Ama şu da bilinmeli ki böyle bir işaret geldi diye zil takıp oynamıyoruz'' dedi. Bağış, TBMM'de düzenlenen Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun 71. toplantısında konuştu. Konuşmasına ''Sevgililer gününü bir sevgi ülkesinde geçirmeye karar vermiş bütün yabancı konuklarımıza tercihlerinden dolayı teşekkür ediyorum'' diye başlayan Bağış, hükümetin işbaşına geldiği 2002 yılından bugüne kadar 2 bin mevzuat çıkardığını, meclisin 31 karar aldığını, tüm bunlar için 142 birleşim, 597 oturum yapılarak 43 bin 594 sayfa tutanak tutulduğunu söyledi. Bağış, ''Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki şu anda Avrupa Birliği üyesi ülkelerin parlamentolarında dahi bu performansı yakalayabilecek başka bir yasama organı mevcut değildir. Açık söylüyorum, Türkiye 14 Şubat 2013 tarihi itibarıyla Avrupa Birliği standartlarına tarihinde en yakın olduğu dönemdedir'' dedi. ''Biz Avrupa Birliği sürecimize reform perspektifinden bakıyor ve süreci asla karşımıza çıkarılan siyasi engellere endekslemiyoruz'' diyen Bağış, Türkiye'nin kendi ilerleme raporunu hazırladığını hatırlattı ve şöyle devam etti: ''Bu rapor, hem Avrupa Birliği değerlerini, hem de üyelik sürecimizi istismar eden çarpık zihniyetlere de Türkiye'nin meydan okumasıdır. Bu reformların resmi müzakere sürecine yansımasını istemek en tabii hakkımızdır. Bir yılda yaptıklarımızı 270 sayfaya sığdırmaya çalıştık, ancak 2,5 yılda bir fasıl bile açamadık. Başbakanımızın süreçteki tıkanıklıklar nedeniyle uzun zamandır ara verdiği AB Büyükelçileriyle yemekli toplantıyı Pazartesi günü düzenlemesi Türkiye'nin bir kararlılık mesajıydı. Kararlılığımızın yanı sıra İrlanda Dönem Başkanlığı sırasında müzakerelerde ilerleme olacağı yönündeki beklentimizin mesajını da vermiş olduk. Sayın Başbakanımız, AB üyesi ülkelerin büyükelçilerine Türkiye olarak süreci yeniden hızlandırmak noktasında son derece kararlı olduğumuzu, ancak asıl önemli olanın Avrupa Birliği tarafının bu iradeyi göstermesi olduğuna işaret ettiler. Biz artık AB'den somut adımlar, somut kararlar bekliyoruz. Yemekte de söyledim. Fasıl açılırsa AB büyükelçilerimiz yemeği yemeye devam eder. Şüphe olmayan bir şey daha var ki Türkiye'nin ne müzakere sürecindeki siyasi engellerin daha fazla sürmesine, ne de 5 dönem başkanlığından sonra bir 6'ıncısının da fasıl açılmadan kapanmasına tahammülü yoktur.'' ''MÜZAKERE SÜRECİNE BU HABER CAN SUYU VERDİ'' Bağış, Fransa'nın 22. faslın açılmasına ilişkin dün yaptığı açıklamayla uzun bir aranın ardından AB kanadından olumlu ve somut bir haber aldıklarını ifade ederek, ''Hollande yönetiminin Sarkozy yönetiminin gölgesinde kalmayı tercih etmeyeceğini düşünüyorduk, Salı günü bu yönde ilk mesajı aldık. Başbakanımızın uyarıları etkisini gösterdi. Nihayet uzun bir aradan sonra AB kanadından aklıselim yönünde bir hareket eğilimi baş gösterdi'' dedi. Bağış, şunları kaydetti: ''Fransa'nın 22'nci faslı açma yönündeki iradesini elbette memnuniyetle karşılıyoruz. Artık AB'den olumlu bir haber duymayı unuttuğumuz bir dönemde, Fransa'dan gelen işaret adeta ilaç gibi geldi. İlerleme kelimesiyle yan yana gelmeyi unutan müzakere sürecine bu haber can suyu verdi. Ama şu da bilinmeli ki böyle bir işaret geldi diye zil takıp oynamıyoruz. Memnuniyetimizin, beklentilerimizi ve AB'nin yükümlülüklerini gölgeleyemeyeceğinin anlaşılmasını istiyoruz. Ölümü gösterip sıtmaya razı eden yaklaşımlar Türkiye'nin kapısından olduğu gibi geri dönecektir. Türkiye'nin bu mesajdan duyduğu memnuniyet ülkemize karşı yükümlülüklerin yerine getirilmesi gibi bir rehavete sebep olmasın. Eğer tek bir fasıl üzerinden böyle bir rehavet havası oluşursa bunun sonu hem rezalet, hem felaket olur. Bizim için bu sadece yeni bir başlangıçtır, bu başlangıcın devamı gelmelidir. Her 2-3 yılda bir fasıl açarak, sürecin amacına hizmet edemeyeceğimiz açıktır. Her işin tamamlanması gereken makul bir süresi vardır. Müzakereler de aynı şekilde, makul süresi, kuralları ve ilkeleri olan bir süreçtir.'' ''TÜRKİYE 18 AYDA 15 FASLI AÇABİLECEK DURUMDA'' Bağış, Türkiye'nin İrlanda'nın dönem başkanlığında birçok faslı hemen açabilecek durumda olduğunu ifade ederek, ''Esasen, siyasi blokajların kalkması halinde Türkiye, 12 ayda 10 faslı, 18 ayda ise 15 faslı açabilecek durumdadır. Özellikle, Enerji Faslının bir üyenin tek taraflı vetosu nedeniyle açılamıyor olması, AB'nin kendi ayağına kurşun sıkması, bindiği dalı kesmesi gibi bir şeydir'' dedi. ''Siyasi blokajlara artık bir son verilmelidir'' çağrısı yapan Bağış, şöyle devam etti: ''AB şunu bilmelidir ki AB'nin Türkiye'nin önüne koyduğu siyasi blokaj, kendi geleceğini bloke etmesi demektir. Türkiye'yi sabır ve tahammül testine maruz bırakan Avrupa Birliği, şunu bilmelidir ki kendisi de Türkiye'nin üyeliği konusunda bir samimiyet testiyle karşı karşıyadır. Avrupa Birliği Türkiye'ye verdiği sözleri, altına imza attığı belgeleri unutmaktan ve unutturmaya çalışmaktan artık vazgeçmelidir. Birlik, kendi geleceğini burnunun ucunu dahi göremeyen çarpık zihniyetlere teslim etmemelidir. Bugün Türkiye'nin AB'ye olan ihtiyacı olduğu kadar AB'nin de Türkiye'ye ihtiyacı olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Türkiye elbette ki kendi stratejik tercihleri ve tepkileri gereği her zaman değerlendirmesini yapacaktır. Fakat daha da önemlisi Avrupa için de karar vakti gelmiş çatmıştır. Türkiye bu açıdan, hiçbir aday ülkenin maruz bırakılmadığı süreçlere tabi tutulmasına rağmen, sabır ve sebat göstererek iyi niyetini her daim göstermiştir. Avrupa eğer Türkiye'nin dinamizminden ve genç nüfusundan faydalanmak niyetinde ise 'bedava öğle yemeği' hayalinden biran önce vazgeçmelidir. Türkiye her daim oyalanacak, kapıda bekletilecek kadar önemsiz ve kabiliyetsiz bir ülke değildir. Türkiye-AB ilişkileri de sürekli ertelenecek, engellenecek, ötelenecek kadar değersiz değildir." AB KOMİSYONU TÜRKİYE DELEGASYONU BAŞKANI RİPERT: ''2013'TE YENİ FASIL AÇILMASI KONUSUNDA EMİNİZ'' AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Jean-Maurice Ripert, 2013'ün Türkiye-AB ilişkileri açısından iyi başladığını belirterek, ''2013'te yeni fasıl açılması konusunda eminiz'' dedi. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 71. toplantısı TBMM'de yapıldı. Toplantıda konuşan AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Jean-Maurice Ripert, 2013'ün Türkiye-AB ilişkileri açısından iyi başladığını söyledi. TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hafta başında AB büyükelçilerine verdiği yemeği hatırlatan Ripert, Erdoğan'ın Türkiye'nin AB hedeflerinden sapmadığına işaret ettiğini belirtti. Kıbrıs Rum Kesiminin AB dönem başkanlığı sırasında yürütülen ''pozitif gündem''in olumlu etkileri olduğunu vurgulayan Ripert, ümitli olduklarını ifade etti ve ''2013'te yeni fasılların açılması konusunda eminiz'' dedi. İlişkiler konusunda iyimserliğin arttığına işaret eden Ripert, vize ve göç konusunda olumlu beklentileri olduğunu ve bir yol haritası üzerinde çalışıldığını söyledi. Yol haritasının Türkiye ile müzakere edileceğini kaydeden Ripert, ''Yol haritası kapsamında Türkiye ile vize diyaloğunun olabilecek en kısa zamanda başlayacağından eminiz. Bunun hiç şüphesiz Türkiye'nin Geri Kabul Anlaşması'nı imzalamasıyla paralel gideceğini umuyoruz. Bütün bu gelişmeler Türkiye'nin katılım sürecini tekrar rayına sokmak için mükemmel bir zemin oluşturuyor'' dedi. Türkiye'nin de üzerine düşen görevler olduğunu söyleyen Ripert, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün standartlarıyla uyum, kamu ihaleleri mevzuatına uyum, Gümrük Birliği konusunda tam uyum gibi konuların altını çizdi. Ripert, ifade özgürlüğü, basın, örgütlenme ve adil yargılanma özgürlükleri gibi konuların kanunlarda yapılacak değişikliklerle iyileştirilebileceğini söyledi. Ripert, ''4. yargı paketinin taslağı zaten bunları ele almak için hazırlanmıştı. Şimdi gerekli olan bu taslağın bugün parlamentoya getirilmesi ve bundan sonra da kabul edilmesidir. Bunun en kısa zamanda gerçekleşeceğini umuyoruz'' diye konuştu. AB'nin Kürt meselesinin çözümü konusundaki desteğini vurgulayan Ripert, yeni anayasanın da en geniş konsensüsle halledilmesi gerektiğini dile getirdi. Ripert, 2013'ün Kıbrıs sorunu konusunda kalıcı çözüm için önemli bir yıl olabileceğini ifade etti ve Suriye konusunda AB'nin Türkiye'yle dayanışma ve işbirliği sözünü yineledi. İRLANDA'NIN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ THOMPSON AB dönem başkanlığını üstlenen İrlanda'nın Ankara Büyükelçisi Kenneth Thompson da, Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'nin AB'ye üyelik hedefi için kararlılık konusuna son noktayı hafta başında büyükelçilere verdiği yemekte koyduğunu söyledi. Thompson, 6 aylık dönem başkanlıkları süresinde yeni bir ivme istediklerini, 22. fasılın açılacak olmasının ufak ancak en zor fasıllardan biri olması nedeniyle önemli bir adım olduğunu bildirdi. Bu faslın sonuca bağlanmasının önemine değinen Thompson, başarısızlık durumunun fasıllardaki kısır döngünün devamına neden olabileceğini belirtti. Thompson, ''Çünkü atmosfer son dönemde çok zehirlenmişti'' dedi. Türkiye'den son dönemde Avrupa karşıtı seslerin yükseldiğini ve eleştirilerin geldiğini ifade eden Thompson, AB'den Türkiye'nin üyeliğine ilişkin destek mesajları verildiğini de söyledi. Thompson, ''Seçimlerin yaklaştığı bir dönemde hepimiz kararlı ve sorumlu konuşmalıyız'' diye konuştu. Thompson, Kıbrıs konusunda ise ''Kıbrıs uzun zamandır ilişkilerde bir diken gibi duruyor. Eğer imkanlar ortaya çıkar ve AB, BM ve Türkiye'nin desteği olursa ilerleme sağlanabilir'' ifadesini kullandı. AVRUPA KOMİSYONU YEŞİL HATTAN BAL TİCARETİNE YEŞİL IŞIK YAKTI Avrupa Komisyonu’na göre Kıbrıslı Türk bal üreticileri, Kuzey Kıbrıs'tan güneye ballarını artık satabilecekler. Avrupa Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, Komisyonun Kıbrıslı Türk bal üreticilerinin Yeşil Hattı kullanarak ticaret yapmalarına 2007 yılında yetki verdiği hatırlatıldı.Açıklamada ancak Komisyon tarafından onaylanmış laboratuarlarda bağımsız uzmanlarca onaylanana ve örnek balın Avrupa Birliği standartlarına uyduğu belirlenene kadar ticaretin başlamayacağına da dikkat çekti.Açıklamada, son testlerin sonuçlarının bal standardının yükseldiğini gösterdiği, testlerin her yıl tekrarlanacağı belirtildi.Her sevk için gerekli belgeleri yayınlamaktan Kıbrıs Türk Ticaret Odası sorumlu olacak.Geçmiş yıllarda, Kıbrıs Türk Toplumuna Yardım Programı adı altında Avrupa Komisyonu, AB standardına ulaşmalarına katkı olarak Kıbrıslı Türk bal üreticilerine yardım sağlamıştı.Açıklamada, bu çalışmanın, Avrupa Komisyonu’nun Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik gelişimi ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi taahhütlerini ispatladığı vurgulandı.Kıbrıs 2004 yılında Avrupa Birliği üyesi, tüm Kıbrıs da Avrupa Birliği toprağı olmuştu.Avrupa Birliği bugüne kadar Kıbrıs Türk toplumuna Yardım Programı’yla 320 milyon avroyu aşkın yatırım yaptı. (AB Haber) BAN İLE AVRAMOPULOS KIBRIS SORUNUNU GÖRÜŞECEK Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos’un, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile 21 Şubat’ta New York’taki BM Genel Merkezi’nde görüşeceği haber verildi. Ban-Avramopulos görüşmesinde Kıbrıs sorununun da ele alınacağını yazan Haravgi, Avramopulos’un resmi ziyaret gerçekleştireceği Kanada öncesinde, New York’a da uğrayacağını kaydetti. Haberde, Avramopulos’un Ban ile yapacağı görüşmenin gündeminin üst sıralarında, Kıbrıs sorunu ve “Yunanistan-Üsküp isim anlaşmazlığı” konularının bulunacağı da ifade edildi. Gazete, diplomatik kaynaklara dayanarak, geçtiğimiz hazirandan bu yana sekteye uğrayan Kıbrıs müzakerelerinin Rum tarafında yapılacak başkanlık seçimlerinin ardından yeniden başlamasıyla ilgili istişareler çerçevesinde, Avramopulos’un Genel Sekreter Ban’a, Atina ile Rum kesiminin müzakere zemini olarak kabul ettiği konuları tekrarlayacağını ekledi. LIDINGTON: “ÇÖZÜM YOKSA KATILIM DA YOK” Rum Politis gazetesinin haberine göre, İngiltere’nin Avrupa Konularından Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı David Lidington, İngiltere’de yaşayan Rumların Londra’da gerçekleştirdiği bir etkinlikte yaptığı konuşmada, İngiliz Muhafazakârların “Kıbrıs’ın ileri sürülen işgali devam ettiği müddetçe, Türkiye’nin AB’ye giremeyeceğine dair görüşüne sadık olduğunu” söyledi. “Yalnızca Çözümle Katılım” başlıklı habere göre Lidington, AB’ye katılımla ilgili her kararın, oybirliğiyle alınması gerektiğini dile getirdi. Kıbrıs’ın geleceğiyle ilgili bir anlaşmaya varılmadığı takdirde, Türkiye’nin katılım müzakerelerini tamamlamasının mümkün göremediğini de ifade eden Lidington, katılım koşullarının bir bölümünü iyi komşuluk ilişkilerinin oluşturduğunu ifade etti. İngiliz hükümetinin, kimin seçileceğinden bağımsız olarak, Rum Yönetimi’nin yeni başkanıyla mümkün olan en yakın ilişkiler kurmayı arzuladığını dile getiren Lidington, Kıbrıslı Türklerin izolasyon altında olmaya devam ettiklerini ve bunun iki tarafın ekonomisinin mukayese edilmesiyle ortaya çıktığını söyledi. Lidington, son olarak, İngiltere’nin Rum kesiminin tek yanlı ilan edilen MEB’inden yararlanma konusundaki egemenlik hakkını tanıdığını sözlerine ekledi. Fileleftheros gazetesinin “Lidington: Çözümün İki Toplumu da İkna Etmesi Gerekir… Annan Planı’nın Başarısızlığı Ders Oldu” başlıklarıyla yayımladığı haberine göre ise Lidington, “iki kesimlilik ifadesinin” pratik anlamda, iki tarafın liderlerinin toplumlarını ikna edebileceklerini hissedecekleri bir şey olması gerektiğini savundu. Lidington, Annan Planı’nın başarısızlığından çıkan dersin kesinlikle, “Kıbrıs’taki bütün toplumların, nihai çözümün kendi aidiyetlerinde hissetmedikleri sürece, böyle bir düzenlemenin sürdürülebilirliğinin mümkün olmadığı” olduğunu öne sürdü. İSRAİL, GÜNEY KIBRIS’TAKİ FİLİSTİN ELÇİLİĞİ’NDEN RAHATSIZ İsrail, Rum Yönetimi’nin Filistin’in diplomatik misyonunun büyükelçilik statüsüne yükseltmesinden rahatsız olduğu bildirildi. Rum Politis gazetesi, İsrail’de yayımlanan “Maariv” gazetesine dayandırdığı haberinde, İsrail’’in Rum Büyükelçi Dimitris Hacıargiros’tan konuyla ilgili açıklama talebinde bulunduğunu yazdı. Haberde, Filistin Dışişleri Bakanı Riad al Malki’nin Güney Kıbrıs’a gerçekleştirdiği son ziyaretin ardından meydana gelen bu gelişmenin, gerek İsrail, gerekse Arap basınında hemen haber olarak duyurulduğu yazıldı. Rum Yönetimi’nin bir yandan İsrail ile ilişkilerini güçlendirdiğine, diğer taraftan da Filistin ile ilişkilerini yükselttiğine vurgu yapılan haberde, İsrail’in Rum Yönetimi’nin beklenmedik bu hareketi nedeniyle hayal kırıklığına uğradığı ve İsrail’deki Rum Büyükelçi Dimitris Hacıargiros’tan konuyla ilgili açıklama talebinde bulunduğu belirtildi. Hacıargiros ile görüşen İsrail Dışişleri Bakanlığı’ndaki Avrupa İşleri Bölümü Müdür Yardımcısı Rafi Souts’un İsrail hükümetinin bu durumla ilgili hoşnutsuzluğunu ilettiği kaydedildi. Hacıargiros’un da Souts’u yanıtında, Filistin Büyükelçiliği konusunda Filistin’i tanıyan diğer AB ülkeleri ne yapıyorsa onu yaptıklarına vurgu yaptığı ifade edildi. Haberde, Souts’un bu yanıttan memnun kalmadığı belirtildi. İSRAİL, AKDENİZ HATTINDAN TÜRKİYE'YE DOĞALGAZ MI SAĞLAYACAK? İsrail'in etkili gazetelerinden Haaretz, Türkiye-İsrail ilişkilerinde dengeleri değiştirecek bir iddia ortaya attı. Haaretz'in haberine göre, Türkiye'nin en büyük şirketlerinden Zorlu Grup, İsrail doğalgazını Türkiye'ye taşımak için görüşmeler yürütüyor.Zorlu Grubu'nun İsrail'in Hayfa kentine 130 kilometre uzaklıkta bulunan Leviathan doğalgaz sahasındaki gazı Akdeniz'in altına döşeyeceği boru hattıyla Türkiye'ye taşımak için görüşmeler yürüttüğü belirtildi. Projenin gerçekleşmesi halinde yılda 8-10 milyar metreküp doğalgazın Türkiye'ye taşınacağı iddia edildi.Haberde, Zorlu Grubu'nun yaptığı teklifin, İsrail doğalgazını "ana müşterilere" taşımak için en ucuz yollardan biri olduğu vurgulandı. Ankara ile Tel Aviv'in siyasi ilişkilerinin donma noktasında bulunmasının ise bu projenin gerçekleşmesinin önündeki en büyük engel olduğu belirtildi. NETANYAHU'NUN BÜROSUNDAN YALANLAMA İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın Leviathan'daki doğalgazın Türkiye'ye taşınması için görüşmeler yaptığı yönündeki haberlerin ise, dün İsrail Başbakanlığı'ndan yapılan bir açıklamayla yalanlandığı ifade edildi.Türk ve İsrail basınında yer alan haberlerde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun danışmanı Harel Locker'i gaz pazarlığı için Türkiye'ye gönderdiği ileri sürülmüştü.425 MİLYARLIK REZERVZorlu Grubu'nun teklif sunduğu Akdeniz'deki Leviathan doğalgaz sahası, İsrail'in en büyük doğalgaz sahası olarak biliniyor. Leviathan'da 425 milyar metreküp doğalgaz rezervi olduğu tahmin ediliyor.Zorlu'nun Türkiye'deki en büyük şirketlerinden biri olduğu hatırlatılarak, tekstil, telekomünikasyon, enerji ve inşaat alanlarında faaliyet gösterdiği ifade edildi.İSRAİL'DE ENERJİ YATIRIMI VARHaaretz, Zorlu Grubu'nun İsrail'de yatırımları olduğuna da dikkat çekti. Zorlu'nun İsrail şirteki Dorad Energy'de yüzde 25 payı olduğu ve Aşkalon'da bir baraj inşa ettiği belirtildi. (NTV) GÜNEY KIBRIS PAZAR GÜNÜ SANDIK BAŞINA GİDİYOR Güney Kıbrıs, Pazar günü önümüzdeki 5 yıl görev yapacak başkanını belirlemek amacıyla sandık başına gidiyor. DİSİ’nin başkan adayı Nikos Anastasiadis’in favori olarak gösterildiği seçimlerde, adaylardan birinin aldığı oy yüzde 50’yi geçmezse, seçim, en çok oy alan iki aday arasında bir sonraki hafta tekrarlanacak. Kadınların ilk kez aday olduğu ve bu kadar çok adayın ilk kez katıldığı seçimlerde başkanlık için Anastasiadis’in yanısıra, AKEL’den Stavros Malas, Rum Ulusal Halk Cephesi (ELAM)’dan Yorgos Haralambus, Birleşik Demokratlar Partisi (EDİ)’den Praksula Andoniadu ve bağımsız adaylar Yorgos Lillikas, Makaria Andri Stilianu, Lakis Yoannu, Kostas Kiriaku, Andreas Evstratiu, Lukas Stavru ve Solon Grigoriu yarışacak. AKEL’in adayı olarak Şubat 2008’de yapılan başkanlık seçimini kazanan ve görevi dönemin başkanı Tasos Papadopulos’tan devralan şimdiki başkan Dimitris Hristofyas ise bu seçimlerde yeniden aday olmadı. 604 KIBRISLI TÜRK SEÇMEN Toplam 11 adayın yarışacağı seçimlerde 545 bin 180 seçmen oy kullanacak. 268 bin 621’i erkek, 276 bin 559’i ise kadın olan kayıtlı seçmenler arasında 604 Kıbrıslı Türk bulunuyor. Bir önceki seçimlerde 516 bin 441 Rum, 600 de Kıbrıslı Türk oy kullanmıştı. 40’ı yurt dışında, bin 2’si ise yurt içinde toplam bin 42 sandığın kurulacağı seçimlerde KKTC’de yaşayan Rum ve Maronitler ise Güney Kıbrıs’ın KKTC’ye açılan sınır kapıları önünden Rum Kızılhaçı’na ait araçlarla alınıp oy kullanacakları merkeze taşınacaklar. İsteyenler, bu seçim merkezlerine Kızılhaç araçları yerine kendi olanaklarıyla gidebilecek. Yurt dışında 14 bin 427 seçmeni bulunan Güney Kıbrıs çoğunluğu İngiltere’de olmak üzere Yunanistan’ın çeşitli kentlerinde, Berlin, Viyana, Budapeşte, Brüksel, New York, Doha, Paris, Prag, Sofya ve Riyad’da seçim merkezleri kurulacak. KİM NEREDE OY KULLANACAK? Rum başkanlık seçimlerinde başkan adaylarının yanı sıra parti temsilcileri ve eski başkanların nerede oy kullanacağı da belli oldu. Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas saat 11.00’de Lefkoşa Engomi’deki Makedonittisa İlkokulu’nda, DİSİ’nin Başkan adayı Nikos Anastasiadis saat 09.30’da Limasol’daki Lanitio Ortaokulu’nda, AKEL’in başkan adayı Stavros Malas saat 09.00’da Lefkoşa’da Arhangelo Ortaokulu’nda, bağımsız aday Yorgos Lillikas ise saat 09.45’de Lefkoşa’ya bağlı Strovolo’daki Akropoleos Lisesi’nde oy kullanacak. Eski başkanlar Glafkos Klerides ile Yorgos Vasiliu Lefkoşa’daki Likavitu İlkokulu’nda ard arda saat 11.30 ve 11.45’de sandık başına gidecek. ANKETLERE GÖRE ZAFER ANASTASIADIS’İN Güney Kıbrıs’ta Başkanlık seçimlerine yönelik gerçekleştirilen son anketlere göre, DİSİ’nin Başkan adayı Nikos Anastasiadis seçimden zaferle çıkacak. RAI Consultants adlı şirket tarafından bu ay başında yapılan bir ankete göre, Nikos Anastasiadis yüzde 42.1, AKEL’in adayı Stavros Malas yüzde 21.1, bağımsız Başkan adayı Yorgos Lillikas yüzde 19.4 oy alacak. Daha küçük yüzdelere sahip olan diğer 7 adayın toplam yüzde 4,2 oy alacağı tahmin ediliyor. Ankete göre, seçimi boykot edecek olanların oranı şu an için yüzde 15 civarında. Boykot ve boş oy oranı çıkartılarak hesaplandığında ise Anastasiadis’in seçimi ilk turdan alması mümkün görünüyor. Seçimi kimin kazanacağı sorusuna ise katılımcıların yüzde 73’ü Anastasiadis, yüzde 10’u Malas, yüzde 7’si de Lillikas yanıtını verdi. Adayların belli olmaya başladığı Eylül ayından bu yana sahip oldukları oy oranının da irdelendiği ankette, Nikos Anastasiadis’in birinciliğini istikrarlı bir şekilde koruduğu ve aydan aya oy oranını giderek artırdığı görüldü. SEÇİMLERDE BİN 880 POLİS GÖREV YAPACAK Güney Kıbrıs’ta Pazar günü gerçekleştirilecek Rum Başkanlık seçimlerinde bin 880 polis görev yapacak. Ekonomik kriz ve azalan ödeneklerden ötürü seçimlerde görev yapacak olan polis sayısının, 2 bin 500 polisin görev yaptığı önceki Rum başkanlık seçimlerine göre sınırlandırıldığı bildirildi. BAŞKANLIK SEÇİMİNİN MALİYETİ İKİNCİ TURUN OLMASI HALİNDE 8 MİLYON EURO Öte yandan Rum basını kaynaklı haberlere göre, seçimin iki tur halinde gerçekleştirilmesi durumunda, maliyeti 8 milyon Euro’ya ulaşacak. 4,5 milyon Euro seçimin ilk turu, 3,5 milyon Euro da, yapılması halinde, ikinci turu için kullanılacak. Rum Yönetimi’nin seçimin maliyetinin azaltılması için çabaladığı bildirildi. RUM DOĞALGAZINA ŞİMDİDEN ALICI ÇIKTI Dubai’nin en büyük yatırım şirketlerinden “Royal Investment Bank’ın” Rum doğalgazına talip olduğu iddia edildi. Simerini gazetesinde yer alan habere göre, söz konusu yatırım şirketi Rum Ticaret Bakanı Neoklis Silikiotis ve Devlet Doğalgaz İşletmesi (KRETİK) Başkanı Haralambos Ellinas’a gönderdiği mektuplarda, Güney Kıbrıs’ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) yer alan 12. parselden çıkacak doğalgazı satın almaya hazır olduğunu iletti. Haberde, şirketin, 23 Ocak 2013 tarihli mektubunda, 12. parselden doğalgaz ne zaman çıkarsa çıksın satın almaya hazır olduğunu ve bu çerçevede Güney Kıbrıs’ın satmaya niyetli olduğu miktar, ayak küp başına birim fiyat ve diğer unsurlar konusunda, ilgili kurumlarla hemen müzakerelere başlamayı istediğini bildirdiği kaydedildi. Gazete, KRETİK Başkanı Haralambus Ellinas’ın ise mektuba yanıt gönderdiğini ve doğrulama sondajının haziran ayında yapılmasının beklendiğini belirterek, şu an için herhangi bir müzakere yapılmasının mümkün olmadığını vurguladığını yazdı. Ellinas, söz konusu şirketle iletişim kanalını ise açık bırakarak, Rum hükümetinin doğalgaz konusunda diğer yatırımları görüşmeye hazır olduğunu bildirdi. KRETİK Başkan Yardımcısı Solon Kasinis ise bu ve benzeri mektupların, 12. parselde doğrulama sondajının yapılmasının ardından Rum hükümetini ciddi şekilde meşgul etmesi gerektiğini vurguladığı. STEFANU: “ÖZEL KURULUŞ TARAFINDAN DENETLENMEYİ KABUL ETMİYORUZ” Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu, Güney Kıbrıs’ın karar para aklanması konusunda yetkili AB makamları yerine özel bir şirket tarafından denetlenmesini kabul etmeyeceklerini yineledi. Fileleftheros ve diğer gazeteler, Stefanu’nun, dün yaptığı açıklamada ayrıca, “AB’deki bazı çevrelerin, tehlikeli ve ilk kez görülen önlemleri uygulaması yönünde Güney Kıbrıs’a baskı yapmalarını” kınadığını da yazdı. Habere göre Stefanu, özel şirketin denetimini kabul etmediklerini yazılı olarak da Euro Grubuna bildirdiklerini belirterek, özel bir şirketin kişisel bilgilerin gizliliği ilkesine ilişkin tüm yasalara aykırı olduğunu vurguladı. Stefanu, böyle bir şeyin uygulanması durumunda Güney Kıbrıs’taki bankalardaki yabancı yatırımlarının ülkeyi terk etmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklarını da ifade etti. ANASTASİADİS MEMORANDUM İÇİN ÖNERİLER HAZIRLIYOR Öte yandan Güney Kıbrıs’ta bu hafta gerçekleştirilecek başkanlık seçiminin en güçlü adayı konumunda olan Nikos Anastasiadis, Güney Kıbrıs’ın Troyka’yla imzalaması söz konusu olan memoranduma dair yeni öneriler hazırladığını açıkladı. Anastasiadis, memorandumun koşullarını dikkatle incelemekte ve alternatif öneriler hazırlamakta olduğunu duyurdu. ZENGİN RUSLARA VATANDAŞLIK VERİLMEYE DEVAM EDİLİYOR Rum Alithia gazetesi, Euro Grubunun Güney Kıbrıs’ı Rusların kara paralarını aklamakla suçladığı bir dönemde Rum hükümetinin, zengin Rus işadamlarına, hak etmedikleri halde vatandaşlık vermeye devam ettiğini yazdı. Gazete, Rum Bakanlar Kurulu’nun Ocak ayında 20 Rus zengine daha vatandaşlık verdiğini, gerekçe olarak ise bu kişilerin Güney Kıbrıs’a yüksek önemde hizmet sağlamalarını gösterdiğini belirtti. Haberde, Hristofyas hükümetinin, beş yıllık görev süresi boyunca 500’e yakın Rus ve eksi SSCB ülkesi vatandaşına Güney Kıbrıs vatandaşlığı verdiğinin tahmin edildiği vurgulandı. SEÇİM HAZIRLIKLARI Başkent Lefkoşa’da 7 Nisan’da yapılacak Lefkoşa Türk Belediyesi seçimlerine dair Yüksek Seçim Kurulu’nun takvimi işlerken, partiler de adaylarını belirlemek için son hazırlıklarını yapıyor… Ulusal Birlik Partisi’nde aday belirleme gündemiyle bugün saat 16.00’da Genel Yönetim Kurulu toplanacak…UBP Genel Sekreter Fuat Namsoy, Lefkoşa İlçe Başkanı’nın da görüşleriyle değerlendirmeler yaptıklarını belirterek, Futbol Federasyonu Başkanı, İş İnsanı Hasan Sertoğlu’nun aday olması yönünde daha önce kendisiyle bir görüşmeleri olduğunu söyledi.Bu arada CTP-BG ve TDP Genel Başkanları ise ortak aday için dün biraraya geldi…CTP tarafından TDP’ye CTP’li başkan adayı altında, TDP ağırlıklı belediye meclisi listesi önerdi…Gün boyu süren görüşmelerde TDP, CTP’li başkan adayının adil olmadığı ve beklentilerinin ortak aday göstermek olduğunu gerekçesi ile öneriyi kabul etmedi.Bunun üzerine CTP, Lefkoşa milletvekili Kadri Fellahoğlu’nu belediye başkanlığına aday gösterme kararı aldı…Toplumcu Demokrasi Partisi’nin ise adayını önümüzdeki birkaç gün içinde açıklaması beklenirken, Aday olarak Doktor Suphi Hüdaoğlu’nun adı geçiyor.Belediye başkanını ilk açıklayan Demokrat Parti’nin adayı ise, Lefkoşa Milletvekili Mustafa Arabacıoğlu.Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı takvime göre, LTB Başkanlığı ve boşalan meclis üyelikleri için yapılacak seçimde adayların başvuru tarihi 1 Mart. Kesinleşen adaylar 11 Mart’ta ilan edilecek.Siyasi partilerin adaylarını belirlemeleri için ise son tarih 26 Şubat.(BRT) GÜLTEKİN SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI Hayatını önceki gün kaybeden, Federe Devlet ve KKTC Kurucu Meclisi üyesi ve Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği’ne 35 yıl başkanlık yapan Hüseyin A. Gültekin, dün son yolculuğuna uğurlandı. Gültekin için Cumhuriyet Meclisi avlusunda da tören düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Meclis Başkanı Hasan Bozer, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, bakanlar, milletvekilleri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve Gültekin’in ailesiyle yakınları katıldı. Bir dakikalık saygı duruşuyla başlayan törende, önce Gültekin’in özgeçmişi okundu. Meclis Başkanı Bozer’in konuşmasının ardından ise Gültekin’in naaşı önünde saygı geçidinde bulunuldu. Hüseyin Gültekin’in cenazesi, Lefkoşa İsmail Sefa Cami’inde kılınan öğle namazının ardından Lefkoşa Mezarlığı’na defnedildi. TÜRK CEMAAT MECLİSİ’NİN TEK ŞEHİT ÜYESİ CENGİZ RATİP ANILDI Türk Cemaat Meclisi üyesi iken şehit düşen Cengiz Ratip için dün sabah Cumhuriyet Meclisi’nde “Şehit Cengiz Ratip Kütüphanesi”nde anma töreni düzenlendi. Saygı duruşuyla başlayan tören, Cengiz Ratip’in özgeçmişinin okunması ve konuşmalarla devam etti. Törende Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer ve Cengiz Ratip’in kızı Emine Pilli birer konuşma yaptı. Törene, Bozer’in yanı sıra Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Mutlu Atasayan, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, bazı milletvekilleri, dernek temsilcileri ve Cengiz Ratip’in ailesi katıldı. 14 Şubat 1964’te Poli’de Rumlar tarafından şehit edilen Cengiz Ratip’in nereye gömüldüğü hala bilinmiyor.Cengiz Ratip’in kızı Emine Pilli de konuşmasında, babasının Kıbrıs Türk halkının ulusal kurtuluş mücadelesine gecesini gündüzüne katarak, hayatı uğruna katkı koyduğunu söyledi. Babasının 33 yaşında, yaşamına doymadan, bir pusu sonucunda Poli’de Turgut Sıtkı ile birlikte şehit edildiğini belirten Pilli, nerede gömüldükleri bilinmeyen babası ve Sıtkı’nın kayıp şahıslar listesinde olduğunu söyledi. Pilli, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin daha etkin çalışarak, her iki şehidin gömü yerlerinin bulunmasını istedi. Geri dön |