Şrift:
Emin Çölaşan: - Vatandaşıma açık mektup
21.12.2013 [11:20] - Gündəm, Türk dünyası-Turan, DAVAMın yazıları
Ey benim fakir fukara, işsiz vatandaşım… Seni kafakola almak için makarna-bulgur-salça paketlerini evine getiriyorlar.
Sana ayrıca soğuk kış aylarında birkaç torba kömür veriyorlar.
Böylece seni devşirip oylarını satın alıyorlar.
Memleketin malını mülkünü, fabrikalarını, limanlarını ve her şeyini kendi adamlarına, yandaşlarına ölmüş eşek fiyatına hibe ederken, seni o tesislerdeki işinden ediyorlar.
Ey benim fakir fukara, işsiz vatandaşım…
Bunları yaparken Allah’ın adını ağızlarında sakız gibi çiğniyorlar, bütün hırsızlıklarına senin verdiğin oyları alet ediyorlar. Senin sırtından din sömürüsü yapıyorlar. Bakınız adam bunca rezaletten sonra dün ne diyor:
“Biz iktidara Allah’ımızın yardımıyla geldik. Güç kaynağımız milletimizin duası ile Cenab-ı Hakk’ın yardımıdır. Allah’ın yardımıyla yolumuza devam edeceğiz!”
Bütün hesaplarını “Biz bu kerizleri nasıl kafakola alırız” diye yapıyorlar.
İmar planlarıyla oynayıp arazilere 40 katlı gökdelenler dikiyorlar, sana da oralarda asgari ücretle kapıcı, temizlikçi, paspasçı, bekçi olmak kalıyor.
Herifçioğlu sana güveniyor, “Milletim arkamda, ne yapsak yuttururuz” diyor.
* * *
Ey benim gariban, iyi niyetli, muhafazakar, dinine imanına bağlı, inançlı Müslüman vatandaşım… Biz burada yıllardır “Bunlar din iman numarasının arkasına gizlenmiş, halkımızı soyuyor, kendi ceplerini dolduruyor” diye yırtınıyoruz. Diyelim ki bizim yazıları falan okumuyorsun, eğer okuyorsan bile bize bozuk çalıyorsun…
Hatta bize “Yalan yazıyorsun, yazdıklarını ispat et” diye mektup gönderiyorsun.
İşte, şu son olayları artık gördün ve nasıl soyulduğunu inşallah anlamışsındır sayın vatandaşım.
Nasıl bir rüşvet çarkı kurmuşlar… İran’dan gelen 29 yaşında bir herif ne dümenler çevirmiş, kimleri rüşvete bağlamış, hangi Bakan çocuklarına milyonlarca doları nasıl vermiş!.. Bu olanlar karşısında şimdi ne diyeceksin?
Ey benim fakir fukara, işsiz ama inançlı, muhafazakar kardeşim… Bunların yarattığı bütün pislik senin gariban sofrana akıyor. Bütün vurgunlar senin canın, kanın, evlatların ve geleceğin üzerinden planlanıyor.
Sen ayın sonunu getiremezken onların evlerinde ayakkabı kutularından milyonlarca dolar, çelik kasalar, para sayma makineleri çıkması senin içine sindi mi? İnanmadığını, bunların yalan olduğunu söyleyecek olursan iyi bil ki, bu pislikleri ortaya çıkaran senin oy verdiğin iktidarın polisi ve savcıları…
Ve iyi bil, şu son operasyonda ortaya çıkarılan vurgunlar devede kulak bile değil. Gerçek vurgunların milyarda birine ulaşmaz.
Seni makarna-nohut paketleriyle, birkaç torba beleş kömürle uyutup avutanlar, Allah’ın adını ağızlarından hiç düşürmeyen ve sana her gün bir sürü yalan söyleyen o sahtekarlar, vallahi de billahi de seni soyuyor, seni sömürüyor, geleceğini çalıyor.
Lütfen benim sevgili fakir fukara vatandaşım, lütfen artık “Ama bunlar Müslüman be abicim” demekten vazgeç de, yanıbaşında gerçekleşen hortum, vurgun ve rüşvetleri biraz olsun görmeye ve anlamaya çalış.
Sırtımıza sülük gibi yapışan bu parazitler sadece senin ve ailenin değil, hepimizin ve ülkemizin kanını emiyor.
Ey benim fakir fukara, işsiz, gariban ama inançlı vatandaşım, lütfen olanları artık gör.
Seni Allah diye diye kandıranların ne mal olduğunu artık anla.
Lağımdaki bu sızıntıya elbirliği ile oylarımızla son verelim.
Lağım henüz patlamadı, boruları sızıntı aşamasında iken tamir edelim. Eğer patlarsa o pislik selinin altında hepimiz boğuluruz.
Perde perde tiyatro
Sevgili okuyucularım, sergilenen yüz karası tiyatroyu şimdilik seyretmekle yetiniyoruz. Ülkemizin ne durumlara düşürüldüğünü hayretle, ibretle, utanarak izliyoruz.
Polisi altüst ettiler, savcılara dokundular. O polis ve savcılar ki, Ergenekon başta olmak üzere bir sürü operasyonu aynı gizlilik içerisinde ve bu hükümet adına yapmışlardı.
Ne zaman ki nasırına bastılar, Tayyip acı acı bağırıp zıplamaya başladı. Daha da çoook bağıracak.
Tayyip niçin konuşmuyor? Çankaya’da oturmakta olan şahıs ağzını niçin açamıyor?
Rüşvetçi olduğu iddia edilen bakan beyler görevden alınacak mı? Sonrasında Yüce Divan’a sevk edilecek mi? Bunların hesabı sorulacak mı?
Bu soruların yanıtını hiçbir biçimde bilmiyoruz. Hepsi suspus oldular, sütre gerisine çekildiler. Ancak treni kaçırdılar. Abdullah-Tayyip ikilisi bu saatten sonra ağızlarıyla kuş tutsa bile bir işe yaramaz.
Bu olayda hiçbir suçu olmayan, sadece savcıların gizlilik emrini yerine getiren polis şefleri sürgün edilirken, isimleri hortuma, avantaya, rüşvete karışanlar hakkında yapılan bir işlem yok.
Zanlıların serbest bırakılmasını sağlamak için adliye koridorlarında neler olduğunu, hakim ve savcıların nasıl kuşatma altına alındığını, üzerlerinde nasıl baskılar kurulduğunu sadece söylentilerden biliyoruz.
Siyaset-ticaret-din üçgeninde olanlar akıllara durgunluk veriyor.
* * *
Şu son gelişmelerin en büyük yararı ne oldu bilir misiniz!
Dershane kavgası başlayana kadar iktidara olanca güçleriyle destek veren yandaş ve omurgasız gazetecilerin gerçek kimliği ortaya çıktı.
Yandaş medya tam anlamıyla ikiye bölündü:
Tayyipçiler ve Fethullahçılar!
Şimdi birbirlerine sövüyor, aşağılıyor, hakaret ediyorlar!
Önceleri birbirlerine toz kondurmaz, her konuda destek verirlerdi. O zaman aralarında Tayyipçi-Fethullahçı kavgası yoktu.
Kavga, son rüşvet operasyonlarıyla iyice kızıştı.
Yapmayın çocuklar, yapmayın arkadaşlar, okuyucularınıza karşı ayıp oluyor!.. Onlar da şaşırdı ne diyeceklerini!
Birbirinizi işten çıkarıyor, kovuyor, karşı tarafa bindirdikçe bindiriyor, üstelik hakaretler yağdırıyorsunuz.
Oysa daha birkaç gün öncesine kadar ne kadar mutluydunuz! Tayyip’e, Fethullah’a laf söyleyenin ağzına köşelerinizden, ekranlarınızdan biber sürerdiniz.
Size boşuna “Yandaş-omurgasız-liboş” demezdik.
Şimdi her şey ortaya çıktı, kimin ne olduğu belli oldu.
Hiç kuşkum yok, bu kavga bitince yine hiçbir şey olmamış gibi davranacak, birbirinize yine övgüler düzmeye başlayacaksınız.
Ama arşiv asla unutmayacak.
* * *
Emin Çölaşan’ın notu: İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ı görevden aldılar, yerine Aksaray Valisi Selami Altınok getirildi. Bir vali düşünün, ilindeki makamını bırakıyor ve bir başka valinin, İstanbul valisinin emrine giriyor! Bu nasıl iştir?
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1134 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed