10.01.2014 [09:55] - Gündəm, Türk dünyası-Turan, DAVAMın yazıları
Başbakan “3Y” ile mücadele ediyor, hatta savaşıyor ama hangi “3Y” ile?
Önce onun millete mücadele sözü verdiği “3Y”den başlayalım.
Neydi onlar?
Yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluk…
* * *
Başbakan ve hükümeti yoksullukla mücadelede sınıfta kaldı.
Zira yoksulların sayısı azalmadı, tam tersine arttı.
Kömüre ve erzaka muhtaç olan, kısacası AKP’ye avuç açmak zorunda kalan vatandaşlar çığ gibi çoğaldı.
Yasaklara gelince…
AKP’nin yönettiği Türkiye’de eski yasaklar kalkmadığı gibi, eşi görülmedik, yepyeni yasaklar hayata geçti.
Bırakın gelişmiş Batı ülkelerini, Afrika’daki en geri kalmış devletleri yönetenler bile, bu yasakçı ve baskıcı zihniyeti yerdi!
Baskılar ve yasaklar öylesine inanılmaz boyutlara ulaştı ki, örneğin Taksim taraflarında üç genç bir araya gelip de “Nasılsın, iyi misin?..” diye konuşmaya başlayınca, “hükümeti yıkmak için örgüt oluşturdukları” gerekçesiyle biber gazı ve tazyikli su yedi.
Savcılar “sizin orada havalar nasıl?” diye soran bu gençlerin şifreli konuştuklarını iddia ederek, 3 yıldan 36 yıla kadar cezalandırılmalarını istedi.
* * *
Son “Y” yani yolsuzluklarla mücadelede Başbakan’ın sergilediği tutum ise tüm dünyada alay konusu oldu.
Çünkü Türkiye, yolsuzluk yapanların değil, yolsuzluk yapanları yakalayanların cezalandırıldığı bir ülke haline geldi!
AKP dönemindeki yolsuzluklar öylesine inanılmaz boyutlara ulaştı ki, Osmanlı tarihinin en büyük rüşvetçisi olarak anılan ve bu nedenle kendisine “Tarih-i Rüşvet” denilen Muhteşem Yüzyıl’ın Sadrazam Rüstem Paşa’sı bile hepimizden rahmet istedi!..
* * *
Başbakan aslında “3Y” ile mücadele ediyor, hatta savaşıyor ama onunkiler farklı!
O, yasama, yürütme ve yargıyla savaşıyor!
Demokrasilerin olmazsa olmazı “kuvvetler ayrılığını” bir tarafa itip, tüm kuvvetleri tek elde, yani kendisinde toplamaya uğraşıyor.
Bu amaçla adli kolluk yönetmeliği çıkarıyor.
Böylece polisin hırsızı yakalaması için hırsızdan izin almasını gerektirecek bir hukuk dışılığa sarılıyor…
Bununla da yetinmiyor, HSYK’yı (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) Adalet Bakanı’na, dolayısıyla her şeyin başı olan kendisine bağlamak istiyor.
Dördüncü kuvvet medyayı ise zaten çoktan kuvvet olmaktan çıkardığını biliyor!
* * *
Sözün özüne gelirsek:
Başbakan “Yargı ve polis, sadece benim istediğimin üzerine gidecek, benim istemediğimin üzerine gidemeyecek!” diyor.
Vatandaş ise bu inanılması zor gelişmeleri adeta dizi film seyreder gibi seyrediyor.
İşte bu nedenle yazının başlığını “Bir millet hâlâ uyanamıyor!” diye atmak gerekiyor
Önce onun millete mücadele sözü verdiği “3Y”den başlayalım.
Neydi onlar?
Yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluk…
* * *
Başbakan ve hükümeti yoksullukla mücadelede sınıfta kaldı.
Zira yoksulların sayısı azalmadı, tam tersine arttı.
Kömüre ve erzaka muhtaç olan, kısacası AKP’ye avuç açmak zorunda kalan vatandaşlar çığ gibi çoğaldı.
Yasaklara gelince…
AKP’nin yönettiği Türkiye’de eski yasaklar kalkmadığı gibi, eşi görülmedik, yepyeni yasaklar hayata geçti.
Bırakın gelişmiş Batı ülkelerini, Afrika’daki en geri kalmış devletleri yönetenler bile, bu yasakçı ve baskıcı zihniyeti yerdi!
Baskılar ve yasaklar öylesine inanılmaz boyutlara ulaştı ki, örneğin Taksim taraflarında üç genç bir araya gelip de “Nasılsın, iyi misin?..” diye konuşmaya başlayınca, “hükümeti yıkmak için örgüt oluşturdukları” gerekçesiyle biber gazı ve tazyikli su yedi.
Savcılar “sizin orada havalar nasıl?” diye soran bu gençlerin şifreli konuştuklarını iddia ederek, 3 yıldan 36 yıla kadar cezalandırılmalarını istedi.
* * *
Son “Y” yani yolsuzluklarla mücadelede Başbakan’ın sergilediği tutum ise tüm dünyada alay konusu oldu.
Çünkü Türkiye, yolsuzluk yapanların değil, yolsuzluk yapanları yakalayanların cezalandırıldığı bir ülke haline geldi!
AKP dönemindeki yolsuzluklar öylesine inanılmaz boyutlara ulaştı ki, Osmanlı tarihinin en büyük rüşvetçisi olarak anılan ve bu nedenle kendisine “Tarih-i Rüşvet” denilen Muhteşem Yüzyıl’ın Sadrazam Rüstem Paşa’sı bile hepimizden rahmet istedi!..
* * *
Başbakan aslında “3Y” ile mücadele ediyor, hatta savaşıyor ama onunkiler farklı!
O, yasama, yürütme ve yargıyla savaşıyor!
Demokrasilerin olmazsa olmazı “kuvvetler ayrılığını” bir tarafa itip, tüm kuvvetleri tek elde, yani kendisinde toplamaya uğraşıyor.
Bu amaçla adli kolluk yönetmeliği çıkarıyor.
Böylece polisin hırsızı yakalaması için hırsızdan izin almasını gerektirecek bir hukuk dışılığa sarılıyor…
Bununla da yetinmiyor, HSYK’yı (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) Adalet Bakanı’na, dolayısıyla her şeyin başı olan kendisine bağlamak istiyor.
Dördüncü kuvvet medyayı ise zaten çoktan kuvvet olmaktan çıkardığını biliyor!
* * *
Sözün özüne gelirsek:
Başbakan “Yargı ve polis, sadece benim istediğimin üzerine gidecek, benim istemediğimin üzerine gidemeyecek!” diyor.
Vatandaş ise bu inanılması zor gelişmeleri adeta dizi film seyreder gibi seyrediyor.
İşte bu nedenle yazının başlığını “Bir millet hâlâ uyanamıyor!” diye atmak gerekiyor
Bu xəbər oxucular tərəfindən 979 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |