Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Edip Semih Yalçın, Emniyet’teki cemaat yapılanmasına ilişkin operasyonda gözaltına alınan polislerin Çağlayan Adliyesi’nde maruz kaldıkları muameleye yönelik sert eleştirilerde bulundu.
MHP’li Edip Semih Yalçın, partisinin Gaziantep’te bayramlaşma programına katıldı. Burada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yalçın, Çağlayan Adliyesi’nde polislere yönelik yapılan muameleyi eleştirdi. Yaşananları dram olarak nitelendiren Yalçın, “Orada meydana gelenler zulümdür. Böyle mütalaa etmek lazım. Yani siz kendi müesseseniz içerisindeki belirli isimleri, ‘Görevlerini yapıyor’ demek suretiyle takibata alırsanız, hatta bu takibatı da yasal ölçüler içinde değil de onları aşağılamak suretiyle yani kelepçeleyerek veya ona benzer bir takım işkence usulleriyle zapturapt altına alırsanız buna zulmetmek denir. AKP’nin adayının çok sıkça konuştuğu ve ifade ettiği bir lafı kendisine hatırlatarak buradan bu hadiseleri telin ettiğimizi ve reddettiğimizi ifade edeyim. Zulüm ile abad olunmaz.” ifadelerini kullandı.
“BAŞBAKAN YAPTIKLARININ HESABINI MUTLAK SURETTE VERECEK”
Başbakan Erdoğan’ın yaptığının zalimlikten başka bir şey olmadığını savunan Yalçın, “Ama şunu çok iyi bilmesi lazım. Sayın Başbakan bu yaptıklarının hesabını mutlak surette verecektir. Çünkü zalimler eninde sonunda onun hesabını, halk indinde, yargı önünde veya bir başka şekilde verirler. Bugün o insanlara, büyük bir ihtimalle suçları olmadığı halde kelepçe takıyorsa, yarın bir gün ya da çok yakın zamanda Sayın Başbakan’ı da kelepçeli görebilirsiniz. Yargının önüne o şekliyle çıktığına şahitlik edebiliriz.” açıklamasında bulundu.

“CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA OTURMAK İÇİN HALKA YANLIŞ BİLGİ VERİYOR”
Yalçın, Başbakan Erdoğan’ın, Ceylanpınar’da 3 askerin şehit düştüğü saldırıya ilişkin TSK’nın duyurması, terör örgütünün de üstlenmesine rağmen, PKK tarafından gerçekleşmediğine ilişkin konuşmasına da tepki gösterdi. Yalçın, şunları söyledi: “Maalesef AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı, her mikrofonu bulduğunda veya her kürsüye çıktığında özellikle kendisinin cumhurbaşkanı makamına oturabilmesi adına halka yalan yanlış bilgi vermekte, doğruları çarpıtmakta. Bilgiler kendisine doğru olarak intikal ettiği halde, maalesef halkı bilgilendirirken kendi çıkarları doğrultusunda beyanat vermekte. Ceylanpınar hadisesi de bu. Siz 12 yıl boyunca TSK’yi adeta iğdiş edip itibarsızlaştırırsanız olacak hadise budur. Düne kadar terörün bittiğini söyleyen iktidar mensupları orada meydana gelen olayları terörün dışında nasıl izah edecekler? Bu mümkün değil. Mesele sadece orada şehitlerimizin olması veya terör hadiselerini çağrıştıran bir takım hadiselerin olması değildir. Dikkat ederseniz, başta Gaziantep olmak üzere güneydeki bütün illerimizde sınır güvenliği yoktur.”
“ADETA KENDİ ORDUSU VE EMNİYET TEŞKİLATINI İSTEYEN BİR YAPI İÇERİSİNDE”
Sınırların artık kevgire döndüğünü dile getiren Yalçın, şunları kaydetti: “İsteyen istediği şekilde, elini kolunu sallamak suretiyle Türkiye’ye girip çıkabilmektedir. Her türlü kaçakçılık ve yolsuzluk bu sınırlarda gerçekleşmektedir. Dolayısıyla Sayın Başbakan meseleyi kendi penceresinden bakacağına, halkın güvenliği noktasından bakmalı. Bu illerdeki artık ahlaken çöküşü, sosyal anlamda bitişi görmeli, bunun tedbirlerini almalıdırlar. Özellikle Gaziantepimizi yakinen ilgilendiren Suriyeli göçmenlerin mevzusuna bir an evvel çözüm bulmak zorunda. Sayın Başbakan biliyorsunuz önce TSK’yı bu hale getirdi. Şimdi de emniyet teşkilatını maalesef sıkıntıya sokmaktadır. Türkiye’de 2 tane devletin elinin altındaki silahlı kurum ve müessese, Sayın Başbakan’a ram olmak durumundadır. Kendi öyle istiyor, öyle gerçekleşmesini arzu ediyor. Adeta kendi ordusu veya kendi emniyet teşkilatını isteyen bir yapı içerisinde. Bu demokratik ülkelerde görülmez, görülmemelidir. Bu diktatörlüklerde mevcut olan bir düzen şeklidir. Hatırlayın son çıkardığı yasayla MİT’i kendisine bağlı hale getirdi. Aynı şeyi TSK veya emniyette de görmek istiyor anladığımız kadarıyla.” (Cihan)