Şrift:
Emin Çölaşan: - Meğer tarafsız kalmış!.. Güle güle Abdullah
28.08.2014 [00:37] - Gündəm, Türk dünyası-Turan, DAVAMın yazıları
Sevgili okuyucularım, yarından başlayarak “Eski cumhurbaşkanı” olacak olan Bay Abdullah Gül mesaj yayınladı, görevi sürecinde “Tarafsız (!)” kaldığını söyledi ve şöyle dedi:
“Siyasi kimliğime rağmen tarafsızlığımı titizlikle korudum.”
Hem de titizlikle!.. Hadi canım, sen de!
Bunu beş yaşındaki torununa söylerse belki yutturur çünkü o çocukcağızın dünyadan haberi yoktur.
Ama kamuoyuna söylerse gülüp geçeriz.
Hangi tarafsızlıktan söz ediyorsun sen?
Acaba yedi yıl boyunca bir gün olsun tarafsız kalabildin mi?
Sen o makama çöktüğün ilk günden beri AKP’nin cumhurbaşkanı oldun. Bütün yetkilerini AKP ve Tayyip için kullandın.
Yaptığı atamalara bakın!
Anayasa uyarınca Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı’sını, HSYK ve YÖK üyelerini, üniversite rektörlerini kendisi seçti.
Allah için söyleyin, bu seçtikleri arasında partici olmayan, AKP yandaşı olmayan bir tek kişi var mıydı?
* * * *
Tarafsızlığını bir gün olsun korumadı, koruyamadı. İlk günden başlayarak Tayyip’in cumhurbaşkanı oldu.
Önüne gelen tüm yasa ve kararnameleri olduğu gibi imzaladı. Hukuk, adalet,
yasalar ve anayasa iktidar tarafından paspas gibi çiğnenirken birini olsun geri çevirmedi.
O, AKP hükümetlerinin otomatik imza makinesi idi.
Şimdi partisinden dışlandı diye karılı kocalı konuşmaya başladılar.
Onlara kendi dindar-Müslüman kesimleri tarafından çok büyük haksızlıklar yapılmış da, bunları hak etmemişler de, karısı bir intifada (ayaklanma) başlatacakmış da!..
Geçiniz bunları bayım, geçiniz.
* * * *
Yaptığı seçim ve atamalarla yargıyı, üniversiteleri, YÖK’ü, HSYK’yı Tayyipgiller iktidarına kurbanlık koyun gibi teslim eden ve iktidarın ön bahçesi yapan, bu şahsın ta kendisidir.
Kendi üniversitesinde açık oyla birinci seçilen rektör adaylarından hiçbirini o göreve getirmedi, kendi adamlarını seçip üniversiteleri siyasetin kara kucağına oturtmayı başardı.
İşte Hacettepe, işte Eskişehir Osmangazi üniversiteleri!..
Ancak bir şanssızlığı (!) oldu.
Yargı, HSYK, üniversiteler vesaireye “Bunlar bizim güvenilir adamlarımızdır” diye seçtiklerinin bir bölümü daha sonra “Cemaatçi” çıktı!
Cemaatle al gülüm ver gülüm ilişkileri içerisinde tatlı balayı yaşarken iyiydi.
Ne zaman ki papaz oldular, bütün suçlar Tayyip tarafından Abdullah’a yüklendi ve ikisi arasında çıkan sürtüşmelerin nedeni olarak Abdullah gösterildi.
* * * *
Atalarımız ne güzel söylemiş “Gelen gideni aratır” diye!
Şimdi onun yerine geçecek olan şahıs çok daha tehlikeli. Daha kavgacı.
Abdullah sessizdi, topluma şirin görünmek için dengeci davranır, iyi polis rolünü kendince oynayıp göz boyamaya kalkışırdı ama bildiğinden geri adım atmazdı.
Yeni gelenin öyle bir derdi yok.
Onun gözü kara.
Anayasa babayasa, yasalar, hak, hukuk, adalet falan yeni gelenin hiç derdi değil. Onun bütün derdi kendisi ve sülalesi.
Bugün partisinin kurultayına koltuğunda dört karpuzla çıkacak kadar gözü kara.
Seçilmiş cumhurbaşkanı, partisinin genel başkanı, başbakan ve AKP milletvekili.
Anayasayı silindir gibi ezip geçti. Bir gün hesap sorulacağını biliyor ve korkuyor.
O korku yüzündencumhurbaşkanlığına seçilme sonucunu Resmi Gazete’de yayınlatmıyor.
Bu yaptıklarının günün birinde nasıl olsa unutulacağını zannediyor…
Ama unutulmayacak.
Hesabı mutlaka sorulacak.
* * * *
Abdullah’la ilgili bir “Kişilik (!)” sahnesi hep gözlerimizin önünde kalacak. Danıştay töreninin yapıldığı gün kürsüde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu konuşurken Tayyip ayağa kalktı, bağırıp çağırmaya başladı…
Ve salonu hışımla terk etti.
O dışarı çıkarken arkasından koşturan ve onunla birlikte çıkan şahıs Abdullah idi.
Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın peşine takılmış, arkasından sürükleniyordu.
Bu sahne onun yedi yıllık görevinin en belirgin özetidir!
* * * *
Abdullah ne ise Tayyip odur. Aralarında hiçbir fark yoktur.
Al birini vur öbürüne.
Şimdi papaz olduklarına bakmayın siz, yedi yıl boyunca kardeş kardeş,
elbirliği ile çalıştılar ve AKP siyaseti yaptılar.
Tayyip ne kadar tarafsız (!) olacaksa, Abdullah da o kadar tarafsız (!) idi.
Veda mesajı yayınlamış, kendisine ve karısına övgüler düzüyor!
Titizlikle tarafsız kaldığından falan dem vuruyor!
Bu masalları başkalarına anlatsın.
Türk Milleti’ni bu kadar aptal yerine koymaya hakları yoktur.
Cumhuriyet rejiminin temel ilkelerini elbirliği ile yıktılar, laik eğitimi imam hatibe dönüştürdüler, ülkemizi ne idüğü belirsiz cemaatlere teslim ettiler. Yedi yıl boyunca yaktılar ve yıktılar.
Başrolde hep aynı ikili vardı:
Tayyip ve Abdullah.
* * * *
Bak Abdullah, ben senin hakkında dün ne yazıyor ve düşünüyorsam, bugün de aynı şeyleri yazıyor ve düşünüyorum. Sana bir gün olsun saygı duymadım.
Bu nasıl iştir ki, senin ve Tayyip’in emrindeki haysiyetsiz-kişiliksiz-omurgasız yandaş medya şimdi sana bindirdikçe bindiriyor.
Sana yıllarca hiç utanmadan yağ çekip övgü düzen Tayyip medyası şimdi seni tu kaka ilan etti, dümdüz gidiyor… Ve “Biz bu kadar haksızlığa 28 Şubat döneminde bile uğramadık” diyen karın şimdi “İntifada” başlatmaktan söz ediyor.
Sen işte böylelerinin kanatları ve koruması altında idin.
Bak da biraz ders al!
Güle güle Abdullah!..
Bunu saymayız, ilk fırsatta yine bekleriz!
* * * *
Emin Çölaşan’ın notu: SÖZCÜ büyümeyi ve tiraj artışını sürdürüyor. Şu anda magazin gazetesi Posta’dan sonra ikinci sıradayız. Hürriyet’i sollayıp geçtik. İşte bazı gazetelerin geçen haftaki günlük ortalama satış rakamları:
Posta 417 bin, SÖZCÜ 379 bin, Hürriyet 371 bin, Habertürk 176 bin, Cumhuriyet 54 bin, Aydınlık 50 bin.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1022 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed