13.09.2014 [00:31] - Gündəm, Türk dünyası-Turan, Müsahibə
Bütün ezberler bozuluyor
Türkiye, tarihinin en zor ve sıkıntılı döneminden geçiyor. İçeriden ve dışarıdan amansız bir kuşatmaya alınmış durumdayız. Üniter yapımız, ülke bütünlüğümüz, milli devletimiz tartışmaya açılmıştır. Ülkenin bir bölümünde devlet yoktur. Hırsızlık, yalan ve istismar her yanı sarmış ve tek geçer akçe olmuştur. Toplumsal çürüme had safhaya ulaşmış ve ağır sonuçlar vermeye başlamıştır.
Bu tablo 12 yıllık AKP iktidarının iflasını açık ve kesin şekilde belgeliyor. Zaten kendileri de bunun farkında oldukları için sanki 3 dönem tek başına iktidar olan kendileri değilmiş gibi, yeni Türkiye'den ve restorasyondan bahsetmektedirler. Bu söylem aynı zamanda beceremediklerinin, yanlış yaptıklarının ve ülkeyi çıkmaza sürüklediklerinin de itirafıdır.
Bu ağır tabloya rağmen asla ümitsiz değiliz. Ülkenin AKP'den ibaret olmadığını biliyoruz. Çok şükür ki, milli devleti, üniter yapıyı, bölünmez bütünlüğü savunan ve bu uğurda her bedeli ödemeye hazır olan, özü-sözü bir, kararlı, dürüst ve namuslu liderler ve siyasi partilerimiz de var. Hiç şüphesiz MHP bu milletin özü, bu ülkenin teminatıdır. Ülkücüler ve Türk milliyetçileri bu milletin çelik çekirdekleridir. AKP de, yalan, talan ve ihanet güruhu da, besleme ve yanaşmalar da, bütün dünya da çok iyi biliyor ki, MHP henüz son sözü söylememiştir. Zaten onun içindir ki, her şeyi bir kenara bırakmış MHP'yi sindirmek için şeytani planlar yaparak harekete geçmişlerdir. Ancak bütün bunlar beyhudedir.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin bu hazin tablo karşısında ne diyeceği hayati önemdedir. Türk medyasının tamamı bir röportaj alabilmek için sıraya girmişken, Sayın Bahçeli lütfetti yine ORTADOĞU Gazetesi'ni seçti. Her soruyu büyük bir içtenlikle ve etraflı biçimde cevaplandırıp, bütün ezberleri bozan analizler yaptı. Bu röportaj, siyasetin gündemini yeni baştan belirleyecek ve çok büyük bir ilgi ve destek bulacaktır.
Orhan KARATAŞ
YENİ TÜRKİYE ERDOĞAN DESPOTİZMİDİR
-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: "AKP artık kendi kendini yiyen siyasal bir organizmaya dönüştü. Maalesef iktidar içe kapandı, içine kıvrıldı ve statükocu bir tuzağa kapıldı."
- Türk Milleti AKP'ye ve fiili şefi Erdoğan'a yeni Türkiye ruhsatı vermemiştir.
Türkiye bir kişinin etrafında dönüyor. Makamlar, mevkiler, koltuklar bir kişinin denetim ve gözetiminde şeklen ve usulen el değiştiriyor. Bu kişi tam bir vesayet sistemi kurmak için mücadele veriyor. Doğru, yeni bir hükümet kuruldu. Yeni bir Cumhurbaşkanı seçilerek göreve başladı. Fakat her şey eski tas eski hamam.Yine her taşın altından Recep Tayyip Erdoğan çıkıyor. Yine her şeyi Recep Tayyip Erdoğan belirliyor. Bu haliyle 62. Cumhuriyet Hükümeti'nin irade ve inandırıcılığından bahsetmek çok zor.
Heves ve heyecanı eriyen bir iktidarın ülkemizin ve milletimizin kalkınma ve gelişme yolunda öncü olması, liderlik yapması hayal ötesi bir beklentidir. Düşüncem odur ki, AKP, Davutoğlu'yla birlikte uzatmaları oynamaya başladı. Bu maçın sonucu belli, akıbet ortada. Sadece isimlerdeki değişiklikle kalıcı ve köklü değişim dinamiğini harekete geçiremezsiniz. Önemli olan zihniyetteki değişim, politikalardaki dönüşüm ve heyecandaki canlanmadır. Şu anda olmayan da işte bunlardır.
2003 yılında; "Yeni Bir Dünya, Yeni Bir Türkiye İçin Büyük Buluşma" teklifini milletimize sunmuş, çok kapsamlı reform, ufuk ve çığır açıcı görüşlerimizi herkesle paylaşmıştık. Yani bundan tam 11 yıl önce, yeni bir Türkiye konusunda azim ve irademizi göstermiştik. Türkiye'nin yenilenmesini, meselelerin yeni baştan yorumlanmasını arzulamıştık. Eğer AKP, bizi taklit ve kopya etmişse, baştan ayağa yanlış yaptığını, yanlış anladığını önemle vurgulamalıyım. 2003 yılındaki kanaat ve kavrayışımıza aynen bugün de sahibiz.
2014 yılı yeni Türkiye'nin doğumu ise, geçmiş 12 yılın da acıklı ölümüdür. AKP'li hiçbir isim yeninin nasıl olacağını, tesir alanını, varmak istediği gayeyi tam açıklayamadı. Çünkü Erdoğan ve birkaç akıl hocası dışında kimse yeni Türkiye'den kast edileni bilmiyor. Bu çok vahim bir trajedidir.
Eğer yeni Türkiye'nin kilidi sözde çözüm süreciyse, anahtarı İmralı, Kandil, Oslo'da yürütülmüş ve yürütülen hain pazarlıklardır. Bu anahtarı tutanlar canibaşı, Erdoğan, teröristler ve Barzani'dir. Demek oluyor ki, yeni Türkiye PKK'ya hizmet etmektir. Böyle bir küstahlıktan yeni çıkar mı? Erdoğan'ın yenisi milletin lehine, devletin çıkarına değildir. Yeni Türkiye yenilgi ve yozlaşmanın adıdır. AKP'nin yenisi, AKP'nin restorasyonu mahvoluşun adımıdır. Türk milleti AKP'ye ve fiili şefi Erdoğan'a yeni Türkiye ruhsatı vermemiştir.
İşte Yılın Röportajı...
Orhan Karataş: Efendim çok yoğun program ve mesainiz içinde röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için Ortadoğu Gazetesi adına teşekkür ediyorum.
Devlet Bahçeli: Asıl ben teşekkür ederim. Türk basınının yüz aklarından birisi olan Ortadoğu Gazetesi vasıtasıyla görüşlerimi paylaşmaktan oldukça mutluyum. Artık medya öylesine karardı ve karartıldı ki, Ortadoğu Gazetesi gibi doğruları olduğu gibi aktaran gazeteler neredeyse yok denecek kadar azaldı. Ayrıca yayıncılık politikanız, milli ve ahlaki duruşunuz hakikaten övgüye layıktır.
Orhan Karataş: Sayın Bahçeli, Türkiye'nin gündemi çok karmaşık ve karanlık. Her gün yeni bir tartışma tedavüle sokuluyor. Bir sorun enflasyonu görülüyor. İç ve dış meseleler tüm ağırlığıyla Türkiye'yi yoruyor. Öncelikle sorum şu olacak, yeni bir hükümet kuruldu, devletin tepesinde kısa süre içinde kapsamlı değişimler yaşandı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
''YİNE HER TAŞIN ALTINDAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÇIKIYOR''
Devlet Bahçeli: Aslında her şey çok açık. Kaldı ki tam manasıyla ve müessir bir değişim yaşandığını söylemekten çok uzağız. Türkiye bir kişinin etrafında dönüyor. Makamlar, mevkiler, koltuklar bir kişinin denetim ve gözetiminde şeklen ve usulen el değiştiriyor. Bu kişi tam bir vesayet sistemi kurmak için mücadele veriyor. Doğru, yeni bir hükümet kuruldu. Yeni bir Cumhurbaşkanı seçilerek göreve başladı. Fakat her şey eski tas eski hamam.
Yine her taşın altından Recep Tayyip Erdoğan çıkıyor. Yine her şeyi Recep Tayyip Erdoğan belirliyor.
Bu haliyle 62. Cumhuriyet Hükümeti'nin irade ve inandırıcılığından bahsetmek çok zor.
Sayın Davutoğlu icazetli, bağımlı ve kökten Erdoğan'a bağlı bir siyasetçi olarak erkenden kendi ismini tartışmaya açtı. 6 Eylül 2014 tarihinde yaptığım basın toplantısında açık açık söylemiştim, 62. Cumhuriyet Hükümeti'nin ipleri hâlâ Erdoğan'ın elindedir.
Bu nedenle eskimişliğin, acziyetin ve başarısızlığın devamı olan bu Hükümet'in Türkiye'ye en ufak bir yararı dokunmaz. Yeni diye sunulan eskinin üzerine bina edilmiş Hükümet insanımıza ve kabarık problemlerine bir umut vaat etmiyor.Çünkü AKP artık kendi kendini yiyen siyasal bir organizmaya dönüştü. Maalesef iktidar içe kapandı, içine kıvrıldı ve statükocu bir tuzağa kapıldı.
AKP'yi korkular idare ediyor, vehimler yön veriyor. Heves ve heyecanı eriyen bir iktidarın ülkemizin ve milletimizin kalkınma ve gelişme yolunda öncü olması, liderlik yapması hayal ötesi bir beklentidir.Düşüncem odur ki, AKP Davutoğlu'yla birlikte uzatmaları oynamaya başladı. Bu maçın sonucu belli, akıbet ortada.
Sadece isimlerdeki değişiklikle kalıcı ve köklü değişim dinamiğini harekete geçiremezsiniz. Önemli olan zihniyetteki değişim, politikalardaki dönüşüm ve heyecandaki canlanmadır. Şu anda olmayan da işte bunlardır.
Orhan Karataş: Şu sıralar en çok konuşulan kavramlardan birisi de yeni Türkiye iddiasıdır. Gerçekten 10 Ağustos'la birlikte yeni Türkiye doğdu mu?'
'BU YENİ AKP'NİN YENİSİ DEĞİL''
Devlet Bahçeli: Önemli bir konuya temas ettiniz. Yeni Türkiye tartışmaları şu günlerde oldukça revaçta. En başta şunu düşünmekte fayda vardır: Yeni Türkiye tez ve tazyiki bir talebin, bir ihtiyacın, sosyal ve ekonomik bir beklentinin mi sonucudur; yoksa geçmişin inkar ve iflasına programlanmış, milli ve manevi değerlerle mesafeyi açmış içi boş, temelsiz ve uyduruk bir teklif midir? Bize göre ikinci husus daha ağır basmaktadır.
Yeni Türkiye toplumsal gerçeklerle bağdaşmamakta, iç dinamiklerle beslenmemektedir. Yeni Türkiye 12 yılda palazlanmış küçük ve imtiyazlı bir zümrenin dayatması, zorlaması ve komplosudur.
Bunun için baştan sakat, baştan mahzurludur. AKP, 12 yıllık eskimişliğini, tükenmişliğini, metal yorgunluğunu gizleyebilmek için yeni kavramına çok yoğun göndermelerde bulunuyor. Ama niyet halis olmadığı için söz ve uygulamalar da baştan savma oluyor.
AKP'nin sinsi ve tehlikeli bir önerisi olan yeni Türkiye söylemini teferruatlı şekilde yorumlamadan önce partimizin yeniye bakışını, yeni bir Türkiye'den ne anladığını açıklamakta fayda görüyorum.
2003 yılında; "Yeni Bir Dünya, Yeni Bir Türkiye İçin Büyük Buluşma" teklifini milletimize sunmuş, çok kapsamlı reform, ufuk ve çığır açıcı görüşlerimizi herkesle paylaşmıştık.
Yani bundan tam 11 yıl önce, yeni bir Türkiye konusunda azim ve irademizi göstermiştik.
Türkiye'nin yenilenmesini, meselelerin yeni baştan yorumlanmasını arzulamıştık. Eğer AKP, bizi taklit ve kopya etmişse, baştan ayağa yanlış yaptığını, yanlış anladığını önemle vurgulamalıyım.
2003 yılındaki kanaat ve kavrayışımıza aynen bugün de sahibiz. Dünden bugüne fikirlerimizde ve siyasetimize istikamet çizen ilkelerimizde hamd olsun bir sapma yoktur.
11 yıl önce, Milliyetçi Hareket Partisi'nin, Türkiye merkezli yeni bir medeniyet, yeni bir dünya ve yeni bir toplum anlayışının siyasetteki temsilcisi olduğunu söylemiştik.
Dikkat ediniz, biz yeni bir medeniyetten, yeni bir dünya tasavvurundan, yeni bir toplum yapılanmasından uzun yıllar önce bahsediyoruz. Fakat AKP'nin yenisi bizim yenimizden çok ama çok farklıdır ki, bir defa kesinlikle milli, tarihi ve sosyolojik kaynakla çelişmektedir.
Teklif ettiğimiz yeni anlayışının dayanağı ruh ve zihniyet dünyamızdır.
Yeniyle, kendi kültür ve tarih atlasımızdaki köklere temas edilmiştir.
Yenimizin gayesi, Türkiye'nin yaklaşık iki yüzyıllık devrevi bunalımlarına son verecek köklü bir yapısal değişimi başarmanın şartlarını üretmektir.
Demokratikleşme, kalkınma, milli kültür ve toplumsal gelişme gibi hususları çerçeveleyen yapısal değişim stratejisi sağlıklı ve samimi planlanmadan yeni de, yenilenme de imkansızdır.
Hazırlıksız, kontrolsüz, programsız, ahlaken ve vicdanen kusurlu her yeni savrulmadır, yarılmadır, tarihi rekabette, milletler mücadelesinde geriye düşmedir.
Yeni bir Türkiye için önce yeni bir siyaset, yeni ve milli zemine yaslanmış, tarihi ve kültürel mirasa tutunmuş vizyoner bir iktidar gereklidir. Biz bu alandaki eksiği yıllar evvel dile getirdik.
Milli varlığa, milli kimliğe, bin yıllık kardeşliğe ve tarihi misyona sahip çıkmanın adı olan Milliyetçi Hareket Partisi, kökten kopmadan, dünün temellerine yarınların ümitlerini ekerek yepyeni bir Türkiye'nin tesis ve tecellisine inanmaktadır.
Ama bu, AKP'nin yeni Türkiye ezber ve ezikliğiyle olamayacak kadar mühim ve geciktirilmeyecek milli hedeftir.
Biz her zaman, batı medeniyetinin yarattığı ve son zamanlarda yeniden etkinleşen emperyalizm karşısında, mazlum milletlerin güvencesi olarak aziz Türk milletini gördük.
Yarım asra yaklaşan siyaset mücadelemizde yerel ve milli değerlerden gücünü almış küresel bir vizyonla, Türk ve İslam Dünyası'nın tercümanı olduk.
Avrasya'dan Balkanlar'a, Ortadoğu'dan Afrika'ya kadar soydaşlarımızın ve din kardeşlerimizin hissiyat ve özlemlerini seslendirdik. Var oluşumuzun gayeleri arasında bunları gördük.
Bölgesinde lider, küresel zeminde iddialı ve sözü dinlenen bir Türkiye'nin, Türklüğün bir cevher gibi yaşadığı, İslam'ın nur gibi parladığı coğrafyalara ümit olacağını savunduk.
2023 Lider Ülke Türkiye hedefimiz bunun ispatıdır.
Öncelikle Türkiye'nin hak ettiği mertebe ve mevkilere gelebilmesi, önünün açılabilmesi için mahkûm olduğu çıkmaz sokaktan, teslimiyetçi siyaset körlüğünden kurtulması, kurtuluşa ermesi mecburdur.
Biz yıllardır diyoruz ki, Türkiye'ye düşen; küresel dinamikleri hesaba katarak, kendi var oluşunun kaynakları ve birikimleri ile tarihsel akışın fırsat olarak sunduğu yeni dinamikler arasında sentez oluşturma çabasına girmesidir.
Türkiye kendi bölgesinde ekonomik ittifaklar, kültürel ve siyasi dayanışma zeminleri, barış konferansları düzenleyerek küreselleşme ve sömürgeciliğin yarattığı olumsuzlukları telafi edebilir. Mesela küresel yoksulluk, küresel adaletsizlik, küresel eşitsizlik gibi insanlığı topyekûn tahrip ve tehdit eden açmazlara karşı yeni bir misyon üstlenebilir.
Bunu yeni bir Türkiye'nin yapacağı tartışmasızdır. Ama bu yeni AKP'nin yenisi değil.
Orhan Karataş: MHP'nin yeni bir Türkiye önerisini 2003'de yapması kamuoyunda pek bilinmiyor. Acaba AKP, bu konuda da mı MHP'ye özendi, burada mı MHP'den aşırma yaptı?
Devlet Bahçeli: Tabii bunu bilemiyorum. Olsa bile bizim yeni bir Türkiye düşüncemizle AKP'nin yeni Türkiye'si gece gündüz gibi farklıdır.
Yeni her zaman umut ve tazelenme olarak görülür.
Biz yeni bir Türkiye derken, dünden katiyen kopalım demiyoruz. Bilakis, geçmişe eklemlenerek, ecdadımızın aziz hatıralarına kenetlenerek büyümüş, kalkınmış, zenginleşmiş, kronik sorunlarını milli beklentilere göre çözmüş bir Türkiye'yi amaçlıyoruz.
Türkiye'nin üzerindeki baskı mekanizmalarını söküp atmak yeni bir başlangıçtır. Ekonomik, kültürel, toplumsal ve hukuksal eksiklikleri isabetle onarıp, arkasından da kalıcı şekilde gelişmemize seferber etmek yeni bir adımdır.
Milletin değerleriyle içiçe geçmiş demokratikleşme ve özgürleşme hamleleri yeni bir aşamadır.
Bireysel ve insan haklarındaki tıkanıkları tarihsel ve medeniyet ölçülerimize göre açmak yeni bir duraktır.
Sadece lafta değil, gerçek manada insanı merkezine alan, toplumsal ve kültürel reflekslere ve hassasiyetlere göre siyaset ve yönetim planlamak yeni bir durumdur.
Yeni bir Türkiye'nin önündeki en önemli engel kendi çıkarları için her değer ve emanetimizi yozlaştırmaktan çekinmeyen sorumsuz ve ahlaksız bir kesimin egemen olmasıdır.
Bunlar tasfiye edilmeden yeni, geçmişin imhası demek olur.
Ülkemizin yeni bir sosyal, ekonomik ve siyasal konsepte; daha doğrusu mutabakata ihtiyacı vardır.
Bunu yapabilmek için gerekli olan insan kaynağımız, bilgi ve beyin gücümüz, imkan ve kaynaklarımız çok şükür mevcuttur.
Aristo'dan beri bilinir, hareket kuvvet ve mukavemetle olur. Sahip olduğumuz potansiyeli harekete geçirmek için sağlam ve samimi bir irade de gereklidir.
Türk milletinin özgüveni, öncü ve ilkelere önayak olacak kudreti harekete geçirilmeyi beklemektedir.
Bunu, siyaseti hurdaya çıkmış AKP yapamaz. Yapamayacağı da 12 yılda görülmüştür.
Sahip olduğumuz tarih bilinci, uygarlık birikimi bu mübarek topraklarda yeni bir ruhu yeşertecek, yeni bir Türkiye için kaldıraç olacaktır.
Orhan Karataş: Peki Efendim bu nasıl olacak?
''HÂLÂ BATI'NIN STRATEJİK PLANLARINA TUTUNARAK MI DEVAM EDECEĞİZ?''
Devlet Bahçeli: Türkiye'nin dünyadaki gelişmeleri iyi kavraması, fırsatları iyi okuyup değerlendirmesi lazımdır. Yeni bir Türkiye, yeni bir adalet, yeni bir ahlak, yeni bir şahlanış konusunda Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in tarihi bir görevi vardır.
Önce şu soruların net olarak cevaplandırılması gerekmektedir:
Türkiye, kendi milli-tarihi değerleriyle barışık, güçlü, sorun çözme kabiliyeti olan etkin bir siyasi yapı ve devlet düzeni istiyor mu istemiyor mu?
Türkiye, gelir dağılımı adaletsizliğini çözecek, ekonomik uçurumları kapatacak, üretime dayalı ve kendi kaynaklarını harekete geçirebilen sürdürülebilir insani ve ekonomik büyümeyi sağlayacak milli nitelikli bir ekonomik sistem istiyor mu istemiyor mu?
Türkiye, hakikaten de içinde bulunduğu geniş ve engin coğrafyalarda saygın, nüfuz sahibi, Balkanlar'dan Ortadoğu'ya, Kafkaslar'dan Orta Asya'ya kadar itibarlı, sözü yere düşmeyen, yaptırımı olan, şova ve gösterişe prim vermeyen başkent Ankara merkezli bir güç olmayı istiyor mu istemiyor mu?
Biz hala Batı'nın stratejik planlarına tutunarak mı devam edeceğiz?
Biz hala başkalarının siyaset ve diplomasi denkleminde figüran olmayı mı sürdüreceğiz?
Ekonomik anlamda yine başkalarının ağzına bakacak, insaf ve icazetini mi bekleyeceğiz?
Yeni bir Türkiye kendi köklerinden, kendi öz değerlerinden yükselen bir değer olarak her alanda bağımsız olmayı hedeflemelidir.
Orhan Karataş: AKP'nin yeni Türkiye'si ne getiriyor?
''YENİ TÜRKİYE ERDOĞAN DESPOTİZMİDİR''
Devlet Bahçeli: Bir defa AKP'nin yeni Türkiye'si, rejim ve sistem değişikliğidir. AKP'nin yeni Türkiye'si kuruluş felsefesinden keskin kopuştur. AKP'nin yeni Türkiye'si bölünmüş bir ülkedir. PKK ve bölünme lobisi yeni Türkiye'nin çimentosudur. Yeni Türkiye Erdoğan'ın oyuncağı ve oyun alanıdır.
Diyebiliriz ki, yeni Türkiye Erdoğan despotizmidir.
Cumhurbaşkanı'ndan Başbakanı'na, bakanından AKP yöneticisine kadar herkes yeni Türkiye diye kendilerini yırtmaktadır.
Madem 10 Ağustos'ta yeni Türkiye'nin kapıları açıldı, bu tarihten önceki AKP'li yıllara ne diyeceğiz? İktidarın 12'inci yılında dümen kırıp yeni Türkiye diye tutturan Erdoğan ve yandaşları bize ne söylemeye çalışıyor?
Bana göre, 2014 yılı yeni Türkiye'nin doğumu ise, geçmiş 12 yılın da acıklı ölümüdür.
AKP'li hiçbir isim yeninin nasıl olacağını, tesir alanını, varmak istediği gayeyi tam açıklayamadı.
Çünkü Erdoğan ve birkaç akıl hocası dışında kimse yeni Türkiye'den kast edileni bilmiyor. Bu çok vahim bir trajedidir.
Hatırlarsanız, geçtiğimiz aylarda Diyarbakır'da bir PKK çalıştayı yapılmıştı. İsmine de; "Yeni Türkiye'nin Açılan Kilidi: Çözüm Süreci" denmişti.
Eğer yeni Türkiye'nin kilidi sözde çözüm süreciyse, anahtarı İmralı, Kandil, Oslo'da yürütülmüş ve yürütülen hain pazarlıklardır. Bu anahtarı tutanlar canibaşı, Erdoğan, teröristler ve Barzani'dir.
Demek oluyor ki, yeni Türkiye PKK'ya hizmet etmektir. Böyle bir küstahlıktan yeni çıkar mı?
Erdoğan'ın yenisi milletin lehine, devletin çıkarına değildir. Yeni Türkiye yenilgi ve yozlaşmanın adıdır.
AKP'nin yenisi, AKP'nin restorasyonu mahvoluşun adımıdır.
Türk milleti AKP'ye ve fiili şefi Erdoğan'a yeni Türkiye ruhsatı vermemiştir.
YARIN: DAVUTOĞLU NİÇİN TERCİH EDİLDİ VE KENDİSİNDEN NE BEKLENİYOR?
Türkiye, tarihinin en zor ve sıkıntılı döneminden geçiyor. İçeriden ve dışarıdan amansız bir kuşatmaya alınmış durumdayız. Üniter yapımız, ülke bütünlüğümüz, milli devletimiz tartışmaya açılmıştır. Ülkenin bir bölümünde devlet yoktur. Hırsızlık, yalan ve istismar her yanı sarmış ve tek geçer akçe olmuştur. Toplumsal çürüme had safhaya ulaşmış ve ağır sonuçlar vermeye başlamıştır.
Bu tablo 12 yıllık AKP iktidarının iflasını açık ve kesin şekilde belgeliyor. Zaten kendileri de bunun farkında oldukları için sanki 3 dönem tek başına iktidar olan kendileri değilmiş gibi, yeni Türkiye'den ve restorasyondan bahsetmektedirler. Bu söylem aynı zamanda beceremediklerinin, yanlış yaptıklarının ve ülkeyi çıkmaza sürüklediklerinin de itirafıdır.
Bu ağır tabloya rağmen asla ümitsiz değiliz. Ülkenin AKP'den ibaret olmadığını biliyoruz. Çok şükür ki, milli devleti, üniter yapıyı, bölünmez bütünlüğü savunan ve bu uğurda her bedeli ödemeye hazır olan, özü-sözü bir, kararlı, dürüst ve namuslu liderler ve siyasi partilerimiz de var. Hiç şüphesiz MHP bu milletin özü, bu ülkenin teminatıdır. Ülkücüler ve Türk milliyetçileri bu milletin çelik çekirdekleridir. AKP de, yalan, talan ve ihanet güruhu da, besleme ve yanaşmalar da, bütün dünya da çok iyi biliyor ki, MHP henüz son sözü söylememiştir. Zaten onun içindir ki, her şeyi bir kenara bırakmış MHP'yi sindirmek için şeytani planlar yaparak harekete geçmişlerdir. Ancak bütün bunlar beyhudedir.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin bu hazin tablo karşısında ne diyeceği hayati önemdedir. Türk medyasının tamamı bir röportaj alabilmek için sıraya girmişken, Sayın Bahçeli lütfetti yine ORTADOĞU Gazetesi'ni seçti. Her soruyu büyük bir içtenlikle ve etraflı biçimde cevaplandırıp, bütün ezberleri bozan analizler yaptı. Bu röportaj, siyasetin gündemini yeni baştan belirleyecek ve çok büyük bir ilgi ve destek bulacaktır.
Orhan KARATAŞ
YENİ TÜRKİYE ERDOĞAN DESPOTİZMİDİR
-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: "AKP artık kendi kendini yiyen siyasal bir organizmaya dönüştü. Maalesef iktidar içe kapandı, içine kıvrıldı ve statükocu bir tuzağa kapıldı."
- Türk Milleti AKP'ye ve fiili şefi Erdoğan'a yeni Türkiye ruhsatı vermemiştir.
Türkiye bir kişinin etrafında dönüyor. Makamlar, mevkiler, koltuklar bir kişinin denetim ve gözetiminde şeklen ve usulen el değiştiriyor. Bu kişi tam bir vesayet sistemi kurmak için mücadele veriyor. Doğru, yeni bir hükümet kuruldu. Yeni bir Cumhurbaşkanı seçilerek göreve başladı. Fakat her şey eski tas eski hamam.Yine her taşın altından Recep Tayyip Erdoğan çıkıyor. Yine her şeyi Recep Tayyip Erdoğan belirliyor. Bu haliyle 62. Cumhuriyet Hükümeti'nin irade ve inandırıcılığından bahsetmek çok zor.
Heves ve heyecanı eriyen bir iktidarın ülkemizin ve milletimizin kalkınma ve gelişme yolunda öncü olması, liderlik yapması hayal ötesi bir beklentidir. Düşüncem odur ki, AKP, Davutoğlu'yla birlikte uzatmaları oynamaya başladı. Bu maçın sonucu belli, akıbet ortada. Sadece isimlerdeki değişiklikle kalıcı ve köklü değişim dinamiğini harekete geçiremezsiniz. Önemli olan zihniyetteki değişim, politikalardaki dönüşüm ve heyecandaki canlanmadır. Şu anda olmayan da işte bunlardır.
2003 yılında; "Yeni Bir Dünya, Yeni Bir Türkiye İçin Büyük Buluşma" teklifini milletimize sunmuş, çok kapsamlı reform, ufuk ve çığır açıcı görüşlerimizi herkesle paylaşmıştık. Yani bundan tam 11 yıl önce, yeni bir Türkiye konusunda azim ve irademizi göstermiştik. Türkiye'nin yenilenmesini, meselelerin yeni baştan yorumlanmasını arzulamıştık. Eğer AKP, bizi taklit ve kopya etmişse, baştan ayağa yanlış yaptığını, yanlış anladığını önemle vurgulamalıyım. 2003 yılındaki kanaat ve kavrayışımıza aynen bugün de sahibiz.
2014 yılı yeni Türkiye'nin doğumu ise, geçmiş 12 yılın da acıklı ölümüdür. AKP'li hiçbir isim yeninin nasıl olacağını, tesir alanını, varmak istediği gayeyi tam açıklayamadı. Çünkü Erdoğan ve birkaç akıl hocası dışında kimse yeni Türkiye'den kast edileni bilmiyor. Bu çok vahim bir trajedidir.
Eğer yeni Türkiye'nin kilidi sözde çözüm süreciyse, anahtarı İmralı, Kandil, Oslo'da yürütülmüş ve yürütülen hain pazarlıklardır. Bu anahtarı tutanlar canibaşı, Erdoğan, teröristler ve Barzani'dir. Demek oluyor ki, yeni Türkiye PKK'ya hizmet etmektir. Böyle bir küstahlıktan yeni çıkar mı? Erdoğan'ın yenisi milletin lehine, devletin çıkarına değildir. Yeni Türkiye yenilgi ve yozlaşmanın adıdır. AKP'nin yenisi, AKP'nin restorasyonu mahvoluşun adımıdır. Türk milleti AKP'ye ve fiili şefi Erdoğan'a yeni Türkiye ruhsatı vermemiştir.
İşte Yılın Röportajı...
Orhan Karataş: Efendim çok yoğun program ve mesainiz içinde röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için Ortadoğu Gazetesi adına teşekkür ediyorum.
Devlet Bahçeli: Asıl ben teşekkür ederim. Türk basınının yüz aklarından birisi olan Ortadoğu Gazetesi vasıtasıyla görüşlerimi paylaşmaktan oldukça mutluyum. Artık medya öylesine karardı ve karartıldı ki, Ortadoğu Gazetesi gibi doğruları olduğu gibi aktaran gazeteler neredeyse yok denecek kadar azaldı. Ayrıca yayıncılık politikanız, milli ve ahlaki duruşunuz hakikaten övgüye layıktır.
Orhan Karataş: Sayın Bahçeli, Türkiye'nin gündemi çok karmaşık ve karanlık. Her gün yeni bir tartışma tedavüle sokuluyor. Bir sorun enflasyonu görülüyor. İç ve dış meseleler tüm ağırlığıyla Türkiye'yi yoruyor. Öncelikle sorum şu olacak, yeni bir hükümet kuruldu, devletin tepesinde kısa süre içinde kapsamlı değişimler yaşandı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
''YİNE HER TAŞIN ALTINDAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÇIKIYOR''
Devlet Bahçeli: Aslında her şey çok açık. Kaldı ki tam manasıyla ve müessir bir değişim yaşandığını söylemekten çok uzağız. Türkiye bir kişinin etrafında dönüyor. Makamlar, mevkiler, koltuklar bir kişinin denetim ve gözetiminde şeklen ve usulen el değiştiriyor. Bu kişi tam bir vesayet sistemi kurmak için mücadele veriyor. Doğru, yeni bir hükümet kuruldu. Yeni bir Cumhurbaşkanı seçilerek göreve başladı. Fakat her şey eski tas eski hamam.
Yine her taşın altından Recep Tayyip Erdoğan çıkıyor. Yine her şeyi Recep Tayyip Erdoğan belirliyor.
Bu haliyle 62. Cumhuriyet Hükümeti'nin irade ve inandırıcılığından bahsetmek çok zor.
Sayın Davutoğlu icazetli, bağımlı ve kökten Erdoğan'a bağlı bir siyasetçi olarak erkenden kendi ismini tartışmaya açtı. 6 Eylül 2014 tarihinde yaptığım basın toplantısında açık açık söylemiştim, 62. Cumhuriyet Hükümeti'nin ipleri hâlâ Erdoğan'ın elindedir.
Bu nedenle eskimişliğin, acziyetin ve başarısızlığın devamı olan bu Hükümet'in Türkiye'ye en ufak bir yararı dokunmaz. Yeni diye sunulan eskinin üzerine bina edilmiş Hükümet insanımıza ve kabarık problemlerine bir umut vaat etmiyor.Çünkü AKP artık kendi kendini yiyen siyasal bir organizmaya dönüştü. Maalesef iktidar içe kapandı, içine kıvrıldı ve statükocu bir tuzağa kapıldı.
AKP'yi korkular idare ediyor, vehimler yön veriyor. Heves ve heyecanı eriyen bir iktidarın ülkemizin ve milletimizin kalkınma ve gelişme yolunda öncü olması, liderlik yapması hayal ötesi bir beklentidir.Düşüncem odur ki, AKP Davutoğlu'yla birlikte uzatmaları oynamaya başladı. Bu maçın sonucu belli, akıbet ortada.
Sadece isimlerdeki değişiklikle kalıcı ve köklü değişim dinamiğini harekete geçiremezsiniz. Önemli olan zihniyetteki değişim, politikalardaki dönüşüm ve heyecandaki canlanmadır. Şu anda olmayan da işte bunlardır.
Orhan Karataş: Şu sıralar en çok konuşulan kavramlardan birisi de yeni Türkiye iddiasıdır. Gerçekten 10 Ağustos'la birlikte yeni Türkiye doğdu mu?'
'BU YENİ AKP'NİN YENİSİ DEĞİL''
Devlet Bahçeli: Önemli bir konuya temas ettiniz. Yeni Türkiye tartışmaları şu günlerde oldukça revaçta. En başta şunu düşünmekte fayda vardır: Yeni Türkiye tez ve tazyiki bir talebin, bir ihtiyacın, sosyal ve ekonomik bir beklentinin mi sonucudur; yoksa geçmişin inkar ve iflasına programlanmış, milli ve manevi değerlerle mesafeyi açmış içi boş, temelsiz ve uyduruk bir teklif midir? Bize göre ikinci husus daha ağır basmaktadır.
Yeni Türkiye toplumsal gerçeklerle bağdaşmamakta, iç dinamiklerle beslenmemektedir. Yeni Türkiye 12 yılda palazlanmış küçük ve imtiyazlı bir zümrenin dayatması, zorlaması ve komplosudur.
Bunun için baştan sakat, baştan mahzurludur. AKP, 12 yıllık eskimişliğini, tükenmişliğini, metal yorgunluğunu gizleyebilmek için yeni kavramına çok yoğun göndermelerde bulunuyor. Ama niyet halis olmadığı için söz ve uygulamalar da baştan savma oluyor.
AKP'nin sinsi ve tehlikeli bir önerisi olan yeni Türkiye söylemini teferruatlı şekilde yorumlamadan önce partimizin yeniye bakışını, yeni bir Türkiye'den ne anladığını açıklamakta fayda görüyorum.
2003 yılında; "Yeni Bir Dünya, Yeni Bir Türkiye İçin Büyük Buluşma" teklifini milletimize sunmuş, çok kapsamlı reform, ufuk ve çığır açıcı görüşlerimizi herkesle paylaşmıştık.
Yani bundan tam 11 yıl önce, yeni bir Türkiye konusunda azim ve irademizi göstermiştik.
Türkiye'nin yenilenmesini, meselelerin yeni baştan yorumlanmasını arzulamıştık. Eğer AKP, bizi taklit ve kopya etmişse, baştan ayağa yanlış yaptığını, yanlış anladığını önemle vurgulamalıyım.
2003 yılındaki kanaat ve kavrayışımıza aynen bugün de sahibiz. Dünden bugüne fikirlerimizde ve siyasetimize istikamet çizen ilkelerimizde hamd olsun bir sapma yoktur.
11 yıl önce, Milliyetçi Hareket Partisi'nin, Türkiye merkezli yeni bir medeniyet, yeni bir dünya ve yeni bir toplum anlayışının siyasetteki temsilcisi olduğunu söylemiştik.
Dikkat ediniz, biz yeni bir medeniyetten, yeni bir dünya tasavvurundan, yeni bir toplum yapılanmasından uzun yıllar önce bahsediyoruz. Fakat AKP'nin yenisi bizim yenimizden çok ama çok farklıdır ki, bir defa kesinlikle milli, tarihi ve sosyolojik kaynakla çelişmektedir.
Teklif ettiğimiz yeni anlayışının dayanağı ruh ve zihniyet dünyamızdır.
Yeniyle, kendi kültür ve tarih atlasımızdaki köklere temas edilmiştir.
Yenimizin gayesi, Türkiye'nin yaklaşık iki yüzyıllık devrevi bunalımlarına son verecek köklü bir yapısal değişimi başarmanın şartlarını üretmektir.
Demokratikleşme, kalkınma, milli kültür ve toplumsal gelişme gibi hususları çerçeveleyen yapısal değişim stratejisi sağlıklı ve samimi planlanmadan yeni de, yenilenme de imkansızdır.
Hazırlıksız, kontrolsüz, programsız, ahlaken ve vicdanen kusurlu her yeni savrulmadır, yarılmadır, tarihi rekabette, milletler mücadelesinde geriye düşmedir.
Yeni bir Türkiye için önce yeni bir siyaset, yeni ve milli zemine yaslanmış, tarihi ve kültürel mirasa tutunmuş vizyoner bir iktidar gereklidir. Biz bu alandaki eksiği yıllar evvel dile getirdik.
Milli varlığa, milli kimliğe, bin yıllık kardeşliğe ve tarihi misyona sahip çıkmanın adı olan Milliyetçi Hareket Partisi, kökten kopmadan, dünün temellerine yarınların ümitlerini ekerek yepyeni bir Türkiye'nin tesis ve tecellisine inanmaktadır.
Ama bu, AKP'nin yeni Türkiye ezber ve ezikliğiyle olamayacak kadar mühim ve geciktirilmeyecek milli hedeftir.
Biz her zaman, batı medeniyetinin yarattığı ve son zamanlarda yeniden etkinleşen emperyalizm karşısında, mazlum milletlerin güvencesi olarak aziz Türk milletini gördük.
Yarım asra yaklaşan siyaset mücadelemizde yerel ve milli değerlerden gücünü almış küresel bir vizyonla, Türk ve İslam Dünyası'nın tercümanı olduk.
Avrasya'dan Balkanlar'a, Ortadoğu'dan Afrika'ya kadar soydaşlarımızın ve din kardeşlerimizin hissiyat ve özlemlerini seslendirdik. Var oluşumuzun gayeleri arasında bunları gördük.
Bölgesinde lider, küresel zeminde iddialı ve sözü dinlenen bir Türkiye'nin, Türklüğün bir cevher gibi yaşadığı, İslam'ın nur gibi parladığı coğrafyalara ümit olacağını savunduk.
2023 Lider Ülke Türkiye hedefimiz bunun ispatıdır.
Öncelikle Türkiye'nin hak ettiği mertebe ve mevkilere gelebilmesi, önünün açılabilmesi için mahkûm olduğu çıkmaz sokaktan, teslimiyetçi siyaset körlüğünden kurtulması, kurtuluşa ermesi mecburdur.
Biz yıllardır diyoruz ki, Türkiye'ye düşen; küresel dinamikleri hesaba katarak, kendi var oluşunun kaynakları ve birikimleri ile tarihsel akışın fırsat olarak sunduğu yeni dinamikler arasında sentez oluşturma çabasına girmesidir.
Türkiye kendi bölgesinde ekonomik ittifaklar, kültürel ve siyasi dayanışma zeminleri, barış konferansları düzenleyerek küreselleşme ve sömürgeciliğin yarattığı olumsuzlukları telafi edebilir. Mesela küresel yoksulluk, küresel adaletsizlik, küresel eşitsizlik gibi insanlığı topyekûn tahrip ve tehdit eden açmazlara karşı yeni bir misyon üstlenebilir.
Bunu yeni bir Türkiye'nin yapacağı tartışmasızdır. Ama bu yeni AKP'nin yenisi değil.
Orhan Karataş: MHP'nin yeni bir Türkiye önerisini 2003'de yapması kamuoyunda pek bilinmiyor. Acaba AKP, bu konuda da mı MHP'ye özendi, burada mı MHP'den aşırma yaptı?
Devlet Bahçeli: Tabii bunu bilemiyorum. Olsa bile bizim yeni bir Türkiye düşüncemizle AKP'nin yeni Türkiye'si gece gündüz gibi farklıdır.
Yeni her zaman umut ve tazelenme olarak görülür.
Biz yeni bir Türkiye derken, dünden katiyen kopalım demiyoruz. Bilakis, geçmişe eklemlenerek, ecdadımızın aziz hatıralarına kenetlenerek büyümüş, kalkınmış, zenginleşmiş, kronik sorunlarını milli beklentilere göre çözmüş bir Türkiye'yi amaçlıyoruz.
Türkiye'nin üzerindeki baskı mekanizmalarını söküp atmak yeni bir başlangıçtır. Ekonomik, kültürel, toplumsal ve hukuksal eksiklikleri isabetle onarıp, arkasından da kalıcı şekilde gelişmemize seferber etmek yeni bir adımdır.
Milletin değerleriyle içiçe geçmiş demokratikleşme ve özgürleşme hamleleri yeni bir aşamadır.
Bireysel ve insan haklarındaki tıkanıkları tarihsel ve medeniyet ölçülerimize göre açmak yeni bir duraktır.
Sadece lafta değil, gerçek manada insanı merkezine alan, toplumsal ve kültürel reflekslere ve hassasiyetlere göre siyaset ve yönetim planlamak yeni bir durumdur.
Yeni bir Türkiye'nin önündeki en önemli engel kendi çıkarları için her değer ve emanetimizi yozlaştırmaktan çekinmeyen sorumsuz ve ahlaksız bir kesimin egemen olmasıdır.
Bunlar tasfiye edilmeden yeni, geçmişin imhası demek olur.
Ülkemizin yeni bir sosyal, ekonomik ve siyasal konsepte; daha doğrusu mutabakata ihtiyacı vardır.
Bunu yapabilmek için gerekli olan insan kaynağımız, bilgi ve beyin gücümüz, imkan ve kaynaklarımız çok şükür mevcuttur.
Aristo'dan beri bilinir, hareket kuvvet ve mukavemetle olur. Sahip olduğumuz potansiyeli harekete geçirmek için sağlam ve samimi bir irade de gereklidir.
Türk milletinin özgüveni, öncü ve ilkelere önayak olacak kudreti harekete geçirilmeyi beklemektedir.
Bunu, siyaseti hurdaya çıkmış AKP yapamaz. Yapamayacağı da 12 yılda görülmüştür.
Sahip olduğumuz tarih bilinci, uygarlık birikimi bu mübarek topraklarda yeni bir ruhu yeşertecek, yeni bir Türkiye için kaldıraç olacaktır.
Orhan Karataş: Peki Efendim bu nasıl olacak?
''HÂLÂ BATI'NIN STRATEJİK PLANLARINA TUTUNARAK MI DEVAM EDECEĞİZ?''
Devlet Bahçeli: Türkiye'nin dünyadaki gelişmeleri iyi kavraması, fırsatları iyi okuyup değerlendirmesi lazımdır. Yeni bir Türkiye, yeni bir adalet, yeni bir ahlak, yeni bir şahlanış konusunda Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in tarihi bir görevi vardır.
Önce şu soruların net olarak cevaplandırılması gerekmektedir:
Türkiye, kendi milli-tarihi değerleriyle barışık, güçlü, sorun çözme kabiliyeti olan etkin bir siyasi yapı ve devlet düzeni istiyor mu istemiyor mu?
Türkiye, gelir dağılımı adaletsizliğini çözecek, ekonomik uçurumları kapatacak, üretime dayalı ve kendi kaynaklarını harekete geçirebilen sürdürülebilir insani ve ekonomik büyümeyi sağlayacak milli nitelikli bir ekonomik sistem istiyor mu istemiyor mu?
Türkiye, hakikaten de içinde bulunduğu geniş ve engin coğrafyalarda saygın, nüfuz sahibi, Balkanlar'dan Ortadoğu'ya, Kafkaslar'dan Orta Asya'ya kadar itibarlı, sözü yere düşmeyen, yaptırımı olan, şova ve gösterişe prim vermeyen başkent Ankara merkezli bir güç olmayı istiyor mu istemiyor mu?
Biz hala Batı'nın stratejik planlarına tutunarak mı devam edeceğiz?
Biz hala başkalarının siyaset ve diplomasi denkleminde figüran olmayı mı sürdüreceğiz?
Ekonomik anlamda yine başkalarının ağzına bakacak, insaf ve icazetini mi bekleyeceğiz?
Yeni bir Türkiye kendi köklerinden, kendi öz değerlerinden yükselen bir değer olarak her alanda bağımsız olmayı hedeflemelidir.
Orhan Karataş: AKP'nin yeni Türkiye'si ne getiriyor?
''YENİ TÜRKİYE ERDOĞAN DESPOTİZMİDİR''
Devlet Bahçeli: Bir defa AKP'nin yeni Türkiye'si, rejim ve sistem değişikliğidir. AKP'nin yeni Türkiye'si kuruluş felsefesinden keskin kopuştur. AKP'nin yeni Türkiye'si bölünmüş bir ülkedir. PKK ve bölünme lobisi yeni Türkiye'nin çimentosudur. Yeni Türkiye Erdoğan'ın oyuncağı ve oyun alanıdır.
Diyebiliriz ki, yeni Türkiye Erdoğan despotizmidir.
Cumhurbaşkanı'ndan Başbakanı'na, bakanından AKP yöneticisine kadar herkes yeni Türkiye diye kendilerini yırtmaktadır.
Madem 10 Ağustos'ta yeni Türkiye'nin kapıları açıldı, bu tarihten önceki AKP'li yıllara ne diyeceğiz? İktidarın 12'inci yılında dümen kırıp yeni Türkiye diye tutturan Erdoğan ve yandaşları bize ne söylemeye çalışıyor?
Bana göre, 2014 yılı yeni Türkiye'nin doğumu ise, geçmiş 12 yılın da acıklı ölümüdür.
AKP'li hiçbir isim yeninin nasıl olacağını, tesir alanını, varmak istediği gayeyi tam açıklayamadı.
Çünkü Erdoğan ve birkaç akıl hocası dışında kimse yeni Türkiye'den kast edileni bilmiyor. Bu çok vahim bir trajedidir.
Hatırlarsanız, geçtiğimiz aylarda Diyarbakır'da bir PKK çalıştayı yapılmıştı. İsmine de; "Yeni Türkiye'nin Açılan Kilidi: Çözüm Süreci" denmişti.
Eğer yeni Türkiye'nin kilidi sözde çözüm süreciyse, anahtarı İmralı, Kandil, Oslo'da yürütülmüş ve yürütülen hain pazarlıklardır. Bu anahtarı tutanlar canibaşı, Erdoğan, teröristler ve Barzani'dir.
Demek oluyor ki, yeni Türkiye PKK'ya hizmet etmektir. Böyle bir küstahlıktan yeni çıkar mı?
Erdoğan'ın yenisi milletin lehine, devletin çıkarına değildir. Yeni Türkiye yenilgi ve yozlaşmanın adıdır.
AKP'nin yenisi, AKP'nin restorasyonu mahvoluşun adımıdır.
Türk milleti AKP'ye ve fiili şefi Erdoğan'a yeni Türkiye ruhsatı vermemiştir.
YARIN: DAVUTOĞLU NİÇİN TERCİH EDİLDİ VE KENDİSİNDEN NE BEKLENİYOR?
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1652 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |