Şrift:
ABD'NİN GERÇEK AMACI SADECE IŞİD Mİ?
13.09.2014 [00:26] - Gündəm, Hərb
Yaklaşık iki hafta önce ABD Başkanı Obama "IŞİD'e karşı henüz bir stratejimiz yok" ifadesiyle başta ABD kamuoyu olmak üzere, dünya genelinde oldukça yoğun bir şekilde tartışılmıştı.

İngiltere'nin Galler kentinde düzenlenen son NATO toplantısının ardından ise ABD yönetiminin, önümüzdeki dönemde IŞİD'e karşı geliştirilecek stratejisinin neler olduğuna dair ipuçları görülmeye başlanmıştı.

Dün de Obama ABD'nin IŞİD'e karşı mücadeledeki eylem planını "Ülkemizi tehdit eden teröristleri nerede olursa vuracağız" sözleriyle duyurdu.
ABD'nin IŞİD'le mücadeledeki metodunun Yemen ve Somali'deki El Kaide'ye unsurlarına karşı yürütülen mücadeleye benzeyeceğini vurgulayarak, yabancı bir ülke toprağında savaşan muharip Amerikan askerlerinin olmayacağının da altını çizdi. Bu ülkelerde yapılanlara bakıldığında ABD'nin hava saldırıları ile nokta hedefleri vurduğu ve istihbarat paylaşımı ile bu ülkelere ait kara birliklerinin operasyonu gerçekleştirdiği görülüyor.
Nitekim IŞİD konusunda da Obama bu iki ülkeyi örnek verirken ABD'nin yalnızca hava saldırılarında bulunacağını planladıklarını söyledi.
Bu genel çerçeve, Obama'nın ABD Başkanlık Seçimlerinde Amerikan halkına sunduğu vaatlerle örtüşür bir görüntü vermektedir. Zira Obama'nın Irak ve Afganistan'dan askerlerini kademeleri olarak çekeceği ve dünya genelindeki meseleleri bölgesel ortaklarıyla işbirliği halinde çözeceği ancak bunu yaparken özellikle karasal birliklerin kullanılmayacağını açıkladığı doktrini belli ki IŞİD içinde geçerli olacak.
Kısaca Amerikan yönetimi artık kendisi için çok pahalıya mal olan ve sonuçlarını tek başına karşılamakta güçlük çektiği ancak diğer yandan da kendi çıkarları için uygulamaya konulması gereken meseleleri diğer ülkelerle iş birliği içerisinde gerçekleştirmeyi temel metot olarak benimsemiş bulunuyor.
Amerika'nın liderlik edeceğini söylediği ortak harekât planını 4 aşama olarak sunan Obama, bunun da; Sistematik Hava Saldırıları, IŞİD'le Savaşanlara Destek, Terörle Mücadele, İnsani Yardımlar başlıkları altında olacağını duyurdu.
Bu noktada Türkiye'nin dikkatli olması gerekir. Zira IŞİD ortaya çıktığından bugüne kadar gelen süre zarfında ne yaptıysa, sonuçları itibarıyla özellikle Kürt devleti kurma projesine hizmet ettiği açıkça görülmektedir.
Irak'ın kuzeyindeki yapıya bağımsızlık kazandırma yolunda uluslararası sistemde kabul gören ne kadar adım varsa hepsinin IŞİD ve Irak'ın genel kaotik durumunun sonucu olarak yaşanması tesadüfle açıklanabilecek bir durum değildir. Aksine planlı yürütülen bir sistemin parçası olarak karşımızda durmaktadır.
ABD Başkanı'nın ve yönetiminin, hayata geçirmeyi amaçladığı planı duyururken, IŞİD sonrası Ortadoğu için nasıl bir gelecek düşüncesinin olduğuna yönelik herhangi bir ibarenin şimdilik bulunmaması ise son derece kuşkuludur.
Dolayısıyla Türkiye adımlarını atarken son derece hassas davranmalıdır. Her hamlenin hesabı iyi yapılmalıdır. 100 yıllık sınırların değişmeye başlandığının dillendirildiği Ortadoğu coğrafyası için siyasi hesapları ve hayalci değil, devletim menfaatlerini gözeten ve akılcı olan bir duruş sergilemelidir.
Bu bağlamda Türkiye için:
*49 vatandaşının IŞİD'in elinden kurtarılması öncelikli meselesi olmalıdır.
*Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması IŞİD'le mücadelenin esası olarak kabul edilmeli ve diğer ülkelerce de kabul görülmesi sağlanmalıdır.
*Mezhepsel çatışmayı körükleyebilecek konularla ilgili her ülkenin aynı ortak hassasiyetleri paylaşması sağlanmalıdır.
*Hem ABD, hem de diğer batılı ülkeler tarafından IŞİD'le savaşan gruplardan olarak sunulan Irak'ın kuzeyindeki yapılanmaya verilen/verilecek silahların Irak'ın toprak bütünlüğüne tehlike yaratacak boyuta ulaşmasına engel olunmalıdır.
*Silah yardımlarının doğrudan yada dolaylı olarak PKK'nın eline geçmesine engel olunmalıdır. Bu bağlamda özellikle Irak'ın kuzeyindeki Barzani'nin faaliyetleri son derece dikkatli takip edilmeli, aksi bir duruma derhal müdahale edilmelidir.
*İŞİD bahane edilerek PKK terör örgütünün meşru gösterilmesinin ve muhatap alınmasının önüne geçilmelidir.
*IŞİD mezalimini en çok yaşayanların başında Türkmenlerin olduğu gerçeği kabul ettirilmeli ve yapılacak her türlü yardımdan Türkmenlerin de yararlanması sağlanmalıdır.
*IŞİD'in eylemlerini fırsat bilerek başta Kerkük olmak üzere, ele geçirilen Türkmen yerleşim yerlerinin yapısını bozacak girişimler mutlaka engellenmelidir.
Ancak yukarıda da sunulan ve hassasiyet beklenilen meselelerdeki sabıkası malum olan fotokopi bir başbakanla yönetilen AKP iktidarı, Türkiye'nin çıkarlarını ne derecede koruyabilecek, toprak bütünlüğümüze tehdit oluşturabilecek sonuçları ne derecede engelleyebilecek, milli menfaatlerimizi ve bölgesel çıkarlarımızı ne derecede gözetebilecek, burası ne yazık ki karanlıktır.
Yıllardır BOP'un hizmetinde, ABD'nin taleplerini neredeyse emir kabul ederek harfiyen uygulayan ve bugünlere gelmemize neden olan AKP zihniyeti, şimdi yeni ve sonu sadece bizim için değil, bölgemiz için de felaket olabilecek bir girdaba ülkemizi ne yazık ki sokmuştur.
Yaşadığımız en temel mesele dünyaya Ankara merkezli bakamayan, gelişmeleri Türkçe okuyamayan bir iktidar tarafından Türkiye'nin yönetilmesidir.

İsmail ÖZDEMİR
Bu xəbər oxucular tərəfindən 983 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed