AKP hükümeti çok büyük bir baskı, özel hayata karışma, fişleme dönemi başlatmıştır. Bu fişleme o kadar geniş alana çıkmış ki sadece mezhep, etnik fişleme değil, insanların siyasi görüşlerine göre işaretliyorlarmış. O CHP'li, bu AKP'li, şu MHP'li, falanca ateist, şu bucu, bu şucu… Mezhep, etnik köken üzerine ekstra fişlemeler bunlar.

AKP iktidarı, Bank Asya'yı batırmak için 10 bankaya değişik şekilde müdahale kararı alan bu iktidar yaptıklarıyla zerre kadar halkı düşünmemektedir. Bütün amaç deve kininden beter bir hastalığa sahip olmalarından kaynaklanmaktadır. Yaptıklarının ekonomiyi kaosa sokacağını bildikleri halde yapmaktadırlar.

İntikam hırsı, ben size sorarım anlayışı bu durumun oluşmasına sebeptir. Düne kadar el verdikleri, büyüttükleri bankaya linç girişimi başlatan AKP iktidarı, inanılmaz işlere el atmakta, Bank Asya'yı batıracağım diye ekonomiyi felç etmeyi bile göze almış bulunmaktadır.

Ekonomik ortam çok kötü durumdadır. Şüyuu vukuundan beter derler. Aynen öyle. Şu an İzmir'de 10 büyük şirketin battığı ya da batmak üzere olduğu söylenmekte. Bu ekonomik icraatlarla Kasım ayında çok büyük bir kriz çıkacağı söylenmektedir. Türkiye, Allah korusun çok kötü günlere gebe.

Bir yandan dış politik çizgideki zikzaklar, terör çeteleriyle birlikte hareket etmeler, diğer yandan da içerideki İmralı süreç bataklığı, iktidarın yolunu engellerle doldurmuştur. İşin kötüsü Türkiye'nin önüne engeller bir başkası değil AKP iktidarının tamamen kendisidir.

Ülke tamamen bir açmazın içindeyken, kendilerine 700 milyon harcayıp (daha da 400 milyona ihtiyaç varmış) saray yaptıranlar, 400 milyona uçak alanlar uğraşanlar, debdebe ve şaşa içinde yaşayanlar ülkeyi zerre kadar düşünmemektedir. Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider s…..maya… Bu nasıl bir dünya?

Zamanında Ebu Zer, Muaviye'ye demiş ki: "Bu sarayı kendi paranla yaptırıyorsan bilmelisin ki israf günahtır. Yok, bunu milletin parasıyla yapıyorsan, hırsızsın" İslami anlayış bu, İslami ölçü bu.

Yazık, bu gün memleketimiz, etnik köken, mezhep mezbeleliği, yolsuzluk bataklığı, fişleme bezirganlığı, baskı, korku imparatorluğu içinde yönetmektedirler. Fezlekeler gündeme geldikçe bakanların, bürokratların olduğu görüşme tapeleri deşifre olmakta ve bu ülkeyi nasıl yönettikleri ortaya çıkmaktadır.

Ülke terör çetesinin eline teslim edilmiştir. Şimdi ortaya atıldığına göre, hazır olun bebek katili Genel Başkan olacak, seçime girecekmiş… Vay gidene, vay bu topraklar uğruna şehit olanlara… AKP iktidarının döneminde şehitlik makamını ayağa düşürmüş, gaziliği de yerle bir etmiştir. Türk milleti için çok önemli olan bu iki makam yok sayılmış, sivil şehitlik denen kavram üretilmiştir.

Bu kavramlar sulandırılmış, Uludere'de öldürülen teröristler bile şehitten sayılmışlar, aileleri maaşa bağlanmışlardır. Ülke felaketin eşiğindedir. Başımıza taş yağmasını bekleyenler, başımıza gelen musibetleri görmezden gelmektedirler. Davutoğlu, kendi iradesini kullanan bir Başbakan gibi değil, Cumhurbaşkanının iradesiyle hareket eden bir bürokrat, bakan gibi çalışmaktadır. Anlaşılan Davutoğlu hala danışmanlıktan kurtulamamış.

Türk insanı uyanmak zorunda, dinini, mezhebini, etnik kökenini kullanarak kendi üstünde tahakküm kurmak isteyenlerden kurtulmak zorundadır. Bunu gerçekleştiremezsek ülkeyi kaybederiz. Çakallar kapıda beklemektedir. Ülkeyi bölmek isteyenler hazırda beklemektedir.

Türkiye başına çok büyük bir hal gelmeden AKP iktidarını başından atmak zorundadır. Yoksa halimiz harap.

Sağlıcakla kalın!