23.02.2015 [00:10] - Gündəm, Gənclik, DAVAMın yazıları
Evet, Allah belanızı versin! Bunlar kimlerdir? Hemen açıklayayım: Dindar görünüp de, dinci görünüp de, İslamcı görünüp de; Yüce İslam dininin, Yüce Şeriatın yasak etmiş, haram kılmış olduğu bir sürü kötülüğü bilerek, kasıtlı şekilde, mütecasiren (küstahça ve cesaretle), mütecahiren (açık şekilde) yapan fasıklar, facirler, azgınlar, kudurmuşlar güruhudur. Neler mi yapıyorlar? Bir bir sayayım:
1. Onlar haram yerler. Haram kazançlar elde ederler; haram, necis ve kara servetler biriktirirler.
2. İhalelere fesat karıştırırlar.
3. “İşlerden” komisyon alırlar.
4. Emanetlere hıyanet ederler.
5. Halkı aldatırlar, yalan söylerler, vaat ederler sözlerini tutmazlar.
6. Çoluk çocuklarını, akraba ve talukatlarını, hısımlarını, hemşehrilerini, hizipdaşlarını ehil ve layık olmadıkları makamlara getirirler.
7. Kimisi hiçbir iş yapmadığı halde aydan aya bankamatikten maaş çeker.
8. Kanunen ve hukuken inşaat yapılmaması gereken yerlere rüşvet veya baskı karşılığında inşaat yaptırırlar.
9. Memleketi babalarının çiftliği zannederler.
10. Türkiye’nin istikbalini (geleceğini) yetiştiren eğitimi berbat ederler.
11. Mahiyetini ve kaynağını asla açıklayamayacakları efsanevî servetlere sahip olarak Karun gibi zengin olurlar.
12. Dindar geçindikleri halde İslâm’ın en amansız, en azılı, en acımasız, en gaddar düşmanlarıyla işbirliği yaparlar.
13. Ne kadar kutsal değer varsa onları paraya, menfaate, prestije, itibara, şöhrete alet ederler.
14. Nemrud’a Firavun’a taş çıkartacak şekilde ve aşırı derecede lükse, israfa, gösterişe, şatafata, debdebeye, tantanaya yönelirler.
15. Kur’an derler, Kur’an’ın emirlerini ve yasaklarını hiçe sayarlar; Peygamber derler, Sünnet derler, onların uygun görmediği her şeyi yaparlar.
16. Ben derler, başka bir şey demezler. Benlikleri için, şahsî ihtirasları için, dünyevî şehvetleri için yemeyecekleri halt yoktur.
17. Münafıklığın belli başlı kaç alâmeti varsa onlardadır.
18. Biz ıslah ediyoruz derler, fitne ve fesattan başka bir şey yapmazlar.
Evet, dünyada ve yurdumuzda kefere vardır, fecere vardır, İslam’a ve Müslümanlara açıkça düşmanlık eden karanlık ruhlu insî şeytanlar vardır. Lakin emin olunuz, onlar din sömürücüleri kadar tahribat yapamazlar, zarar veremezler.
Yüce İslam mukaddesatını şahsi menfaatlere ve nakde tahvil edenlere lanet olsun!
İslam’ın önündeki en son, en büyük, en korkunç engel işte bu din sömürücüsü habislerdir.
Onlar bütün ümitlerimizi tarumar ettiler.
“Bu sistem bozuktur, yerine düzgün bir sistem getireceğiz” diye işe başladılar ve sonra yaptıklarını gördük. Bozuk dedikleri düzenin necis, haram, kirli, kara nimetlerine (!) kurtlar gibi saldırdılar.
* * *
(…) Sevgili Müslümanlar, ferasetli olunuz, uyanık olunuz, şuurlu olunuz.
Dindarlık lafla, edebiyatla olmaz.
Dindar kişi asla haram yemez, dürüstlükten kıl kadar ayrılmaz, halkı aldatmaz, yalan söylemez, verdiği sözü çiğnemez ve emanetlere hıyanet etmez.
Gerçek dindar, sefaletten ölmeyi tercih eder ama haram parayla geçinmeyi hele zenginleşmeyi hiç düşünmez.
Bizi agresif dinsizler, kefere, fecere, İslam ve Müslüman düşmanları mahvediyormuş… Hayır, hayır! Bize içimizdeki münafıklar, din sömürücüleri, mukaddesatı maddi menfaate tahvil eden alçaklar en fazla zararı veriyor.
Müslümanlara uyanın diyorum.
Din sömürücülerine, mukaddesat bezirganlarına, bile bile, kasıtlı bir şekilde canavarca bir iştahla haram yiyenlere “Allah belanızı versin!” diyorum.
(Not: Yazmaya lüzum yok ama yine de beyan edeyim: Türkiyemize, yani vatanımıza, devletimize, halkımıza; doğrulukla, dürüstlükle, namuslu bir şekilde, çalmadan çırpmadan, haram yemeden, hortumlama yapmadan, ahlak ve fazilet kurallarına yüzde yüz uyarak; gerçekten, muhlisen lillah hizmet eden herkesi tebcil eder ve onların ellerinden öperim. Fikir, görüş ve metod hususunda aramızda farklılıklar olsa bile onlara hürmette kusur etmem. Bu gibi gerçek hizmetkârlar var olsunlar, sağ olsunlar, sayıları çoğalsın…)
* * *
Sevgili okurlar, bedduayı eden kişi, muhafazakar çevrenin kanaat önderlerinden Milli Gazete Yazarı Mehmet Şevket Eygi.
Bu yazıyı 6 Eylül 2006’da, yani bundan 9 yıl önce gazetesinde yayınlamış.
Ben hiçbir ilavede bulunmadığım gibi, köşeme sığdırabilmek amacıyla bazı kısaltmalar yaptım.
Önce birilerinin sürekli olarak doğruluktan, dürüstlükten, barıştan, huzurdan, kardeşlikten, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden söz ettiği, hırsızlık, yolsuzluk ve yoksullukla mücadeleyi bayrak haline getirdiği yılları gözünüzün önüne getirin, bir de bugünleri!
Ne çarpıcı tespit, ne müthiş bir öngörü değil mi?
1. Onlar haram yerler. Haram kazançlar elde ederler; haram, necis ve kara servetler biriktirirler.
2. İhalelere fesat karıştırırlar.
3. “İşlerden” komisyon alırlar.
4. Emanetlere hıyanet ederler.
5. Halkı aldatırlar, yalan söylerler, vaat ederler sözlerini tutmazlar.
6. Çoluk çocuklarını, akraba ve talukatlarını, hısımlarını, hemşehrilerini, hizipdaşlarını ehil ve layık olmadıkları makamlara getirirler.
7. Kimisi hiçbir iş yapmadığı halde aydan aya bankamatikten maaş çeker.
8. Kanunen ve hukuken inşaat yapılmaması gereken yerlere rüşvet veya baskı karşılığında inşaat yaptırırlar.
9. Memleketi babalarının çiftliği zannederler.
10. Türkiye’nin istikbalini (geleceğini) yetiştiren eğitimi berbat ederler.
11. Mahiyetini ve kaynağını asla açıklayamayacakları efsanevî servetlere sahip olarak Karun gibi zengin olurlar.
12. Dindar geçindikleri halde İslâm’ın en amansız, en azılı, en acımasız, en gaddar düşmanlarıyla işbirliği yaparlar.
13. Ne kadar kutsal değer varsa onları paraya, menfaate, prestije, itibara, şöhrete alet ederler.
14. Nemrud’a Firavun’a taş çıkartacak şekilde ve aşırı derecede lükse, israfa, gösterişe, şatafata, debdebeye, tantanaya yönelirler.
15. Kur’an derler, Kur’an’ın emirlerini ve yasaklarını hiçe sayarlar; Peygamber derler, Sünnet derler, onların uygun görmediği her şeyi yaparlar.
16. Ben derler, başka bir şey demezler. Benlikleri için, şahsî ihtirasları için, dünyevî şehvetleri için yemeyecekleri halt yoktur.
17. Münafıklığın belli başlı kaç alâmeti varsa onlardadır.
18. Biz ıslah ediyoruz derler, fitne ve fesattan başka bir şey yapmazlar.
Evet, dünyada ve yurdumuzda kefere vardır, fecere vardır, İslam’a ve Müslümanlara açıkça düşmanlık eden karanlık ruhlu insî şeytanlar vardır. Lakin emin olunuz, onlar din sömürücüleri kadar tahribat yapamazlar, zarar veremezler.
Yüce İslam mukaddesatını şahsi menfaatlere ve nakde tahvil edenlere lanet olsun!
İslam’ın önündeki en son, en büyük, en korkunç engel işte bu din sömürücüsü habislerdir.
Onlar bütün ümitlerimizi tarumar ettiler.
“Bu sistem bozuktur, yerine düzgün bir sistem getireceğiz” diye işe başladılar ve sonra yaptıklarını gördük. Bozuk dedikleri düzenin necis, haram, kirli, kara nimetlerine (!) kurtlar gibi saldırdılar.
* * *
(…) Sevgili Müslümanlar, ferasetli olunuz, uyanık olunuz, şuurlu olunuz.
Dindarlık lafla, edebiyatla olmaz.
Dindar kişi asla haram yemez, dürüstlükten kıl kadar ayrılmaz, halkı aldatmaz, yalan söylemez, verdiği sözü çiğnemez ve emanetlere hıyanet etmez.
Gerçek dindar, sefaletten ölmeyi tercih eder ama haram parayla geçinmeyi hele zenginleşmeyi hiç düşünmez.
Bizi agresif dinsizler, kefere, fecere, İslam ve Müslüman düşmanları mahvediyormuş… Hayır, hayır! Bize içimizdeki münafıklar, din sömürücüleri, mukaddesatı maddi menfaate tahvil eden alçaklar en fazla zararı veriyor.
Müslümanlara uyanın diyorum.
Din sömürücülerine, mukaddesat bezirganlarına, bile bile, kasıtlı bir şekilde canavarca bir iştahla haram yiyenlere “Allah belanızı versin!” diyorum.
(Not: Yazmaya lüzum yok ama yine de beyan edeyim: Türkiyemize, yani vatanımıza, devletimize, halkımıza; doğrulukla, dürüstlükle, namuslu bir şekilde, çalmadan çırpmadan, haram yemeden, hortumlama yapmadan, ahlak ve fazilet kurallarına yüzde yüz uyarak; gerçekten, muhlisen lillah hizmet eden herkesi tebcil eder ve onların ellerinden öperim. Fikir, görüş ve metod hususunda aramızda farklılıklar olsa bile onlara hürmette kusur etmem. Bu gibi gerçek hizmetkârlar var olsunlar, sağ olsunlar, sayıları çoğalsın…)
* * *
Sevgili okurlar, bedduayı eden kişi, muhafazakar çevrenin kanaat önderlerinden Milli Gazete Yazarı Mehmet Şevket Eygi.
Bu yazıyı 6 Eylül 2006’da, yani bundan 9 yıl önce gazetesinde yayınlamış.
Ben hiçbir ilavede bulunmadığım gibi, köşeme sığdırabilmek amacıyla bazı kısaltmalar yaptım.
Önce birilerinin sürekli olarak doğruluktan, dürüstlükten, barıştan, huzurdan, kardeşlikten, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden söz ettiği, hırsızlık, yolsuzluk ve yoksullukla mücadeleyi bayrak haline getirdiği yılları gözünüzün önüne getirin, bir de bugünleri!
Ne çarpıcı tespit, ne müthiş bir öngörü değil mi?
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1188 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |