05.09.2016 [08:41] - Xəbərlər, DAVAMın yazıları
Fırat Kalkanı Harekatı, Türkiye'ye yönelen terör tehdidini ortadan kaldırmaya yönelik atılan büyük ve önemli bir adımdır.
Türkiye'nin çok büyük ölçüde kendi milli imkanlarını kullanarak ve yine kendi imkanlarıyla desteklediği ÖSO'ya bağlı güçlerle giriştiği bu askeri harekat, ülkemizin kudretini gösterdiği gibi ordumuzun imkan ve kabiliyetini de ortaya koyuyor.
Operasyonun başlamasından bu yana bir hafta bile geçmeden, Suriye'nin kuzeyinde 450 kilometrekareye yakın bir alanın IŞİD ve PKK-PYD unsurlarından temizlenmiş olması büyük bir başarıdır.
Şimdiye kadar 60'ın üzerinde IŞİD militanının etkisiz hale getirilmesi, PKK-PYD unsurlarının oluşturduğu tehditlerin tamamının imha edilmiş olması ve Fırat'ın batısında bulundukları sürece imha edilmeye devem edileceği kararlılığının gösterilmesi başka önemli durumdur.
Suriye krizine taraf olan ülkeler "kayıp yaşama" endişesiyle askeri operasyonlarını ağırlıklı olarak hava gücü ve kısmen de özel kuvvetler kullanımı üzerinde planlamışken, Türkiye istisnai bir durum yaratmış, doğru planlama ve başarılı istihbarat desteği sayesinde Suriye'de şuana kadar en başarılı operasyonları gerçekleştiren ülke olmuştur.
İcra edilen harekata bakıldığında Özel Kuvvetlerimizin başarılı temizlik ve nokta operasyonları yaptığını, kara birliklerimizin ve tankçılarımızın tehlike ve risk faktörü yüksek olmasına rağmen başarılı bir şekilde ilerleyip güvenlik sahasını genişlettiğini, sınırlarımız içerisinde bulunan topçu birliklerinin aktif atış desteği sayesinde etkili bir caydırıcılık ve imha ile sınır ötesinde ilerleyen kuvvetlerimize büyük destek sağladığını, hava kuvvetlerinin ise belirlenen yada ortaya çıkan hedefler karşısında sahada bulunan birliklerimize hayati destek sağlayıp, tehditleri başarıyla ortadan kaldırması durumu göze çarpıyor.
* * *
Aslına bakarsanız bunların hepsini aynı anda icra edebilmek çok zor iştir. Dünyanın en önde gelen ve en büyüklerden olarak gösterilen ordularının dahi yeri geldiğinde başaramadığı bir durumdur.
O nedenle TSK'daki uyum ve senkronize hareket kabiliyeti ordumuzun küresel ve bölgesel imajını artırdığı gibi caydırıcılığına da büyük ölçüde katkıda bulunuyor.
Aynı şekilde TSK'nın 15 Temmuz günü içerisine sızmış hainlerce birlik ve bütünlüğünün, disiplin ve moralinin, dahası milletle olan bağının koparılmaya çalışılması istenmesine karşın, kısa zamanda toparlanarak böylesine büyük ve Deniz Kuvvetler hariç diğer tüm kuvvetleriyle eşdeğer hareket çerçevesinde harekat gerçekleştirmesi, hiçte kolay veyahut azımsanacak bir durum değildir.
Bugün Suriye'de herkes ürkek ve çekingen bir şekilde bazı muhalif veya terör gruplarını önlerine tabir yerindeyse kalkan olarak katıp, vurucu gücünü esas itibarıyla hava kuvvetlerine dayandırırken, TSK krize taraf olmuş ülkelerin ordularına adeta ders vermektedir.
Cesaretin, atılganlığın, başarılı planlama ve korkusuzca uygulamanın en güzel örneğini sergileyen ordumuzun, şimdiye kadar Suriye'de askeri harekat yapan diğer ülkeler ile kıyaslandığında benzeri yoktur.
Elbette İran da, Suriye'de kara gücü bulunduruyor, hatta dünyanın farklı coğrafyalarından kendisi ile aynı mezhepten olanları alıp, eğitip Suriye'de sahaya sürüyor. Daha çok vekalet savaşına uygun bir stratejiyi izliyor. Ancak Türkiye gibi nizami (elbette yeri geldiğinde gayrinizami koşullara anlık olarak uyum sağlayabilen) bir görüntüsü yok ve ilk zamandan beri yaşadığı kayıplarınsa oranı hayli çok. Ayrıca İran'ın, Suriye'de kullandığı bir hava gücü bulunmuyor.
* * *
Rusya ve ABD ise daha çok hava gücü ağırlıklı olmak üzere, sahada işbirliği yaptıkları çevreleri veya terör örgütlerini "kara unsuru" olarak görüp, yine bunların ilerleyişini ve kazanımlarını diplomasi masasında kendi ellerini güçlendirecek bir sonuç olarak yaklaşım sergiliyorlar.
Diğer yandan ordumuzun, Cenabı Allah'ın izni ile başarılı ilerleyişi hepimizin göğsünü kabartırken, içte ve dışta pek çok kişi ve ülkenin bunu "hayret" derecesinde karşılaması da düşündürücüdür.
Zira IŞİD'i yıllardır ortadan kaldırmak şöyle dursun, büyük ölçüde geriletmeyi dahi başaramayanlar utanmasalar farklı ithamlarla Türkiye'yi suçlayıp, TSK'nın başarısını bu şekilde gölgelemeye çalışacaklar.
Kim ne derse desin Türkiye ordusuyla beraber, meşru haklarını kullanmak üzere başlattığı harekatta Suriye krizinin yeni bir safhaya taşınmasına vesile olacaktır.
Ülkemize yönelik itirazların yükselmesinin son zamanlarda yükselmeye başlamasının sebebi biraz da bundandır.
Biz Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılıyız ve korunsun istiyoruz. Ama kendi ülkemize Suriye'den yönelen terör başta olmak üzere diğer tehditleri de haklı olarak ortadan kaldırmak istiyoruz.
Bu nedende TSK'nın sahadaki birbiriyle son derece uyumlu manevralarını genişleterek, askeri harekatımızı diplomasi ve siyasi senkronizasyon ile tamamlamalı, toplumsal ve siyasal uzlaşıyı da güçlendirip ülke olarak kudretimizi ortaya koyarak, Türkiye'yi köşeye sıkıştırabileceğini düşünenlere en keskin cevabı vermeliyiz.
Dualarımız Suriye'de ülkesi ve milleti için çarpışan aslanlarımız, Mehmetçiklerimizle beraberdir...
İsmail ÖZDEMİR
Türkiye'nin çok büyük ölçüde kendi milli imkanlarını kullanarak ve yine kendi imkanlarıyla desteklediği ÖSO'ya bağlı güçlerle giriştiği bu askeri harekat, ülkemizin kudretini gösterdiği gibi ordumuzun imkan ve kabiliyetini de ortaya koyuyor.
Operasyonun başlamasından bu yana bir hafta bile geçmeden, Suriye'nin kuzeyinde 450 kilometrekareye yakın bir alanın IŞİD ve PKK-PYD unsurlarından temizlenmiş olması büyük bir başarıdır.
Şimdiye kadar 60'ın üzerinde IŞİD militanının etkisiz hale getirilmesi, PKK-PYD unsurlarının oluşturduğu tehditlerin tamamının imha edilmiş olması ve Fırat'ın batısında bulundukları sürece imha edilmeye devem edileceği kararlılığının gösterilmesi başka önemli durumdur.
Suriye krizine taraf olan ülkeler "kayıp yaşama" endişesiyle askeri operasyonlarını ağırlıklı olarak hava gücü ve kısmen de özel kuvvetler kullanımı üzerinde planlamışken, Türkiye istisnai bir durum yaratmış, doğru planlama ve başarılı istihbarat desteği sayesinde Suriye'de şuana kadar en başarılı operasyonları gerçekleştiren ülke olmuştur.
İcra edilen harekata bakıldığında Özel Kuvvetlerimizin başarılı temizlik ve nokta operasyonları yaptığını, kara birliklerimizin ve tankçılarımızın tehlike ve risk faktörü yüksek olmasına rağmen başarılı bir şekilde ilerleyip güvenlik sahasını genişlettiğini, sınırlarımız içerisinde bulunan topçu birliklerinin aktif atış desteği sayesinde etkili bir caydırıcılık ve imha ile sınır ötesinde ilerleyen kuvvetlerimize büyük destek sağladığını, hava kuvvetlerinin ise belirlenen yada ortaya çıkan hedefler karşısında sahada bulunan birliklerimize hayati destek sağlayıp, tehditleri başarıyla ortadan kaldırması durumu göze çarpıyor.
* * *
Aslına bakarsanız bunların hepsini aynı anda icra edebilmek çok zor iştir. Dünyanın en önde gelen ve en büyüklerden olarak gösterilen ordularının dahi yeri geldiğinde başaramadığı bir durumdur.
O nedenle TSK'daki uyum ve senkronize hareket kabiliyeti ordumuzun küresel ve bölgesel imajını artırdığı gibi caydırıcılığına da büyük ölçüde katkıda bulunuyor.
Aynı şekilde TSK'nın 15 Temmuz günü içerisine sızmış hainlerce birlik ve bütünlüğünün, disiplin ve moralinin, dahası milletle olan bağının koparılmaya çalışılması istenmesine karşın, kısa zamanda toparlanarak böylesine büyük ve Deniz Kuvvetler hariç diğer tüm kuvvetleriyle eşdeğer hareket çerçevesinde harekat gerçekleştirmesi, hiçte kolay veyahut azımsanacak bir durum değildir.
Bugün Suriye'de herkes ürkek ve çekingen bir şekilde bazı muhalif veya terör gruplarını önlerine tabir yerindeyse kalkan olarak katıp, vurucu gücünü esas itibarıyla hava kuvvetlerine dayandırırken, TSK krize taraf olmuş ülkelerin ordularına adeta ders vermektedir.
Cesaretin, atılganlığın, başarılı planlama ve korkusuzca uygulamanın en güzel örneğini sergileyen ordumuzun, şimdiye kadar Suriye'de askeri harekat yapan diğer ülkeler ile kıyaslandığında benzeri yoktur.
Elbette İran da, Suriye'de kara gücü bulunduruyor, hatta dünyanın farklı coğrafyalarından kendisi ile aynı mezhepten olanları alıp, eğitip Suriye'de sahaya sürüyor. Daha çok vekalet savaşına uygun bir stratejiyi izliyor. Ancak Türkiye gibi nizami (elbette yeri geldiğinde gayrinizami koşullara anlık olarak uyum sağlayabilen) bir görüntüsü yok ve ilk zamandan beri yaşadığı kayıplarınsa oranı hayli çok. Ayrıca İran'ın, Suriye'de kullandığı bir hava gücü bulunmuyor.
* * *
Rusya ve ABD ise daha çok hava gücü ağırlıklı olmak üzere, sahada işbirliği yaptıkları çevreleri veya terör örgütlerini "kara unsuru" olarak görüp, yine bunların ilerleyişini ve kazanımlarını diplomasi masasında kendi ellerini güçlendirecek bir sonuç olarak yaklaşım sergiliyorlar.
Diğer yandan ordumuzun, Cenabı Allah'ın izni ile başarılı ilerleyişi hepimizin göğsünü kabartırken, içte ve dışta pek çok kişi ve ülkenin bunu "hayret" derecesinde karşılaması da düşündürücüdür.
Zira IŞİD'i yıllardır ortadan kaldırmak şöyle dursun, büyük ölçüde geriletmeyi dahi başaramayanlar utanmasalar farklı ithamlarla Türkiye'yi suçlayıp, TSK'nın başarısını bu şekilde gölgelemeye çalışacaklar.
Kim ne derse desin Türkiye ordusuyla beraber, meşru haklarını kullanmak üzere başlattığı harekatta Suriye krizinin yeni bir safhaya taşınmasına vesile olacaktır.
Ülkemize yönelik itirazların yükselmesinin son zamanlarda yükselmeye başlamasının sebebi biraz da bundandır.
Biz Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılıyız ve korunsun istiyoruz. Ama kendi ülkemize Suriye'den yönelen terör başta olmak üzere diğer tehditleri de haklı olarak ortadan kaldırmak istiyoruz.
Bu nedende TSK'nın sahadaki birbiriyle son derece uyumlu manevralarını genişleterek, askeri harekatımızı diplomasi ve siyasi senkronizasyon ile tamamlamalı, toplumsal ve siyasal uzlaşıyı da güçlendirip ülke olarak kudretimizi ortaya koyarak, Türkiye'yi köşeye sıkıştırabileceğini düşünenlere en keskin cevabı vermeliyiz.
Dualarımız Suriye'de ülkesi ve milleti için çarpışan aslanlarımız, Mehmetçiklerimizle beraberdir...
İsmail ÖZDEMİR
Bu xəbər oxucular tərəfindən 759 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |