Şrift:
Bahçeli ne diyor?
28.10.2016 [09:00] - Gündəm, DAVAMın yazıları
Türkiye, tarihin en ağır sorunlarıyla uğraşırken, buna bir de hukuksuzluğun eklenmesi, telafisi imkansız kayıplara yol açabilecektir. Sayın Devlet Bahçeli, AKP'nin başkanlık sistemi dayatmalarını ve oluşan fiili durumu gündeme getirirken, tam da bu tehlikeye dikkat çekmiş ve aynen şunları söylemiştir: "15 Temmuz'dan sonra bambaşka bir Türkiye tablosuyla karşılaştığımızı, çok yüksek risk ve tehditlerle boğuşmak durumunda olduğumuzu üstüne basa basa belirtiyoruz.Hukuksuzluğun bir devlet kaybına neden olabileceğini sürekli vurguluyoruz."

ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY YOK
Bu yalın gerçek orta yerde dururken, sanki her şey normalmiş, hiçbir mesele yokmuş, sayın Bahçeli ortalığı ayağa kaldırmış gibi bir hava oluşturulmak istenmesinin izan ve vicdanla izahı mümkün değildir. Sayın Bahçeli arka arkaya 3 grup toplantısında meseleyi gündeme getirdi ve MHP'nin ne yaptığını, ne istediğini, neyi hedeflediğini net olarak ortaya koydu. Anlaşılmayan hiçbir şey kalmamıştır. Nitekim, sayın Başbakan'ın, "sayın Bahçeli'nin açıklaması üzerine bir şey dememiz doğru olmaz. Sayın Bahçeli'nin lafı üzerine laf söylemek olmaz. Ne diyorsa odur. Bizim görevimiz milletin istediği anayasayı hazırlığı yüce meclise sunmaktır. Ondan sonra görev meclisindir."sözlerinden, her şeyigayet net anladıkları, bütün itirazlara katıldıklarıve gereğini yapacakları sonucunu çıkarıyoruz.

KEŞKE DAHA ÖNCE DİNLESEYDİNİZ
Eğer gerçekten sayın Bahçeli'nin açıklamaları üzerine bir şey denmeyecekse, lafının üzerine laf söylenmeyecekse, ne diyorsa o olacaksa, mesele çözüm yoluna girmiş demektir. Zira, ne dediği, ne istediği, ne yaptığı gayet açıktır. Ve dediklerinde, istediklerinde, yaptıklarında bugüne kadar hiç haksız çıkmamış, hiç yanıltmamıştır. Tamamı bu ülkenin, bu milletin menfaatine olmuştur. Keşke sayın başbakan ve AKP'yi idare edenler çok daha önce sayın Bahçeli'ye kulak verseydi. Emin olun bugün ne terör bu kadar azmış olurdu, ne etrafımız bu kadar kuşatılırdı, ne hainler bu kadar ileri gitmeye cüret edebilirlerdi ve ne de bu kadar ağır bedeller ödemek zorunda kalırdık.
Birileri hala anlamak istemese de, kasıtlı biçimde sulandırıp başka yerlere çekmeye ve bir fitne çıkarmaya uğraşsa da, Sayın Bahçeli'nin meseleyi neden gündeme getirdiği, Anayasa konusunda da ne söylediği gayet açıktır. Ne diyor sayın Bahçeli, bir defa daha hatırlatalım:

BİR DEFA DAHA HATIRLATALIM
"Biz devletin tıkandığını, sistemini kilitlendiğini, anayasanın askıya alındığını söylüyoruz. Mevcut filli durumla hukukun uyuşmadığını, devletin ve milletin geleceğinde tedavisi belki de imkansız yaralar açacağını ısrarla ifade ediyoruz. Özellikle 15 Temmuz'dan sonra dönüşüm gösteren siyasi ve sosyal dinamiklerin yeni bir durum ve ihtiyaçları ortaya çıkardığını görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'nı millet seçti, bu tartışmasızdır. Ancak Sayın Erdoğan'ın seçen millet anayasaya rafa kaldırarak fiilen başkan olsun demedi. Türkiye'nin ağırlaşan iç ve dış şartları öncelikle ve mutlaka hukukun temel ve vazgeçilmez ilkelerine bağlılığı gerektirmektedir. Kim ne söylerse söylesin, fiilen devlet idaresi hukukun üstünlüğüyle çelişmektedir. Biz fermanla ülke yönetilmesini geride bıraktık. Aksi mümkün olmadıkça, her devlet ve siyaset adamının görev, yetki ve sorumluluk alanlarının kapsam ve sınırı hukukla belirlenmiş, buna göre tayin edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsızlığını, toplumun her kesimine eşit uzaklığını ihlal etmesi devlette anarşi ve kaosu tetikleyecektir. Türkiye'nin kurşun gibi ağır bir ortamdan geçtiği şu zaman sürecinde, muhataplarımızı hukuka uymaya, anayasaya bağlı kalmaya çağırmamız kadar meşru bir şey de olmayacaktır. Bu itibarla fiili başkanlık uygulaması Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim ve idare sistemine, Cumhuriyet'in miras ve mesajlarına tamamen aykırıdır. Sırf millet seçti bahanesiyle fiili başkanlığa kılıf aranması, mazeret uydurulması boş ve beyhude bir çabadır."

FARKLI BİR ANLAYIŞ YOK
Sayın Bahçeli bu tespiti yaptıktan sonra, MHP'nin nerede durduğunu da net şekilde ortaya koyuyor ve aynen şunları söylüyor: "Anayasa, devlet-millet ilişkilerini demokratik ölçülere göre düzenleyen, birlikte yaşamanın asgari kurallarını koyan ve dengeleyen kapsayıcı toplum sözleşmesidir.Bizim Anayasaya bakışımız da herhangi bir değişiklik, bir sapma veya farklı bir anlayışa savrulma yoktur.Dün ne söylemişsek bugün de aynı çizgideyiz.Dün nerede duruyorsak bugün de aynı noktadayız.Özellikle Anayasanın ilk dört maddesinin değişmemesi, değiştirilmesinin dahi teklif edilmemesi hususundaki ısrarımızı kayıtsız şartsız muhafaza ediyoruz. Bu çerçevedeki tutarlı ve sağlam irademizi yıllardan beri samimiyetle koruyor, sürdürüyoruz."

YAKINDA MECLİSE GELECEK
Sayın Bahçeli, iki hafta önce yaptığı bu açıklamayı hala anlamayan veya anlamak istemeyenler için, 3 gün önceki grup toplantısında bir defa daha tekrarladı ve aynen şunları söyledi: "Milliyetçi Hareket Partisi parlamenter sistemden yanadır, dahası revize ve reforma tabi tutulmasını istemektedir dedim, ne çare, kulp takmayı sürdürüyorlar. Sayın Binali Yıldırım, Afyonkarahisar'da üstünde çalıştıkları anayasa teklif metininin hemen hemen bittiğini açıklamıştır. Yakında bu teklif metni TBMM'nin gündemine gelecektir. Bu durum karşısında Milliyetçi Hareket Partisi ilke ve ülkülerine uygun olacak şekilde teklifi inceleyecek, elbette bir karar ve sonuca varacaktır. Peşin hükümlüler, Türkiye'nin istikbaliyle ilgili hiçbir endişe taşımayan siyasi yan kesiciler bizim ne yapacağımızı, nasıl bir tutum takınacağımızı o zaman göreceklerdir."
Sayın Başbakan,"Sayın Bahçeli'nin lafı üzerine laf söylemek olmaz. Ne diyorsa odur" derken, bütün bu açıklamaları, bu uyarıları, bu tespitleri ve MHP'nin kırmızıçizgilerini aynen kabul ediyor olmalıdır. Görünen dağın dibi yakın olurmuş.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 713 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed