02.11.2016 [09:44] - Gündəm, DAVAMın yazıları
Irak'da sürdürülen Musul operasyonundan bizi birinci derecede ilgilendiren ve son derece rahatsız edici haberler geliyor. Musul'da devam eden operasyon IŞİD'i temizleme maksadının çok dışına çıkmış ve bir paylaşma yarışına dönüşmüştür. Sadece bu kadarı bile bizim açımızdan kabul edilemez bir tablodur. Zira, bizim için öncelik, eğer mümkünse Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Bu olmuyorsa yerel yapının aynıyla sürdürülmesidir. Oysa Musul'da PKK ve HaşdiŞabi arasında bir ele geçirme yarışı başlamıştır. Her ikisi de bizim için felakettir.
FIRSATI GANİMET SAYDILAR
Suriye ve Irak'ın lime lime edilmesinin bedelini, en ağır şekliyle biz ödemek zorunda bırakıldık. Suriye ile 911, Irak'la 350 kilometre sınırımız var. Ve bütün belalar tam da bizim sınır bölgemize toplanmış durumdadır. Dünyada ne kadar terör örgütü, ne kadar ihanet varsa, alayı birden fırsatı ganimet saymış ve bölgeye yerleşmiştir. Bu özellikle planlanmış bir durumdur. Arap baharı denilerek, Müslümanı Müslümana kırdırma planının vahim sonucudur.PKK denilen kahpe yapı da,IŞİD denilen kanlı örgüt de, bunun için üretilmiş, büyütülmüş, desteklenmiş ve bu duruma getirilmişlerdir. Bu tabloyu bilerek ve isteyerek oluşturan üst aklın, her gün bir yenisini sahaya sürdüğü kalleş planların girdabında, bir taraftan bu belayı kendimizden uzak tutmaya çabalıyoruz, diğer taraftan gelişmeleri yönlendirmeye ve önceliklerimizi, kırmızıçizgilerimizi korumaya uğraşıyoruz. Kolay olmadığı herkesin malumudur, ancak her ne şekilde olursa olsun, sonu nereye varırsa varsın, kararlılığımızı sürdürmek ve söylediklerimizin arkasında durmak zorundayız. Verilecek bir taviz, uğranılacak bir kayıp, yenilerinin yolunu açacaktır ki, bunun sonunun nerede kalacağını kestirmek imkansızdır.
BİZ NE YAPIYORUZ?
Irak sınırımızın neredeyse tamamında, Suriye sınırımızın 800 kilometrelik bölümünde terör örgütleri vardır. En başından itibaren sınırlarımızın bu duruma gelmesine müsaade edilmemeliydi. Ne yazık ki, yapılan akıl almaz yanlışların bedelini ödüyoruz. Yine de, zararın neresinden dönülürse kardır. Hengi ölçüyü esas alırsanız alınız, bugün dehşetin hüküm sürdüğü topraklarda, herkesten çok söz söyleme, herkesten çok müdahil olma ve hatta hak iddia etme yetkisine sahip ülke Türkiye'dir. Herkesin bir hesabı olabilir. Önemli olan bizim nerede durduğumuz, ne yaptığımız, neye nereye kadar müsaade edeceğimizdir. Gerek sayın Cumhurbaşkanı, gerek hükümet adına yapılan açıklamalar son derece isabetlidir, ancak mutlaka gereğinin de yapılması gerekiyor.
SİNCAR KANDİL OLMASIN
Suriye'de yürütülen Fırat Kalkanı operasyonunu sabırla ve kararlılıkla sürdürürken, yeni gelişmelere de dikkat etmek gerekiyor.Zira, Musul'dan sürülecek IŞİD'in Suriye'de karşımıza dikilmesi gibi bir sürece doğru gidiliyor.Rakkahesabı yapmadan önce El Bab ve Münbiç hedeflerine mutlaka ve ivedilikle ulaşılmalıdır. Musul'da özellikle operasyonun dışında tutulduk. ABD'nin Irak merkezi hükümeti üzerinden neden böyle bir kalleşlik yaptığının sebebi şimdi çok daha iyi anlaşılıyor. Bizim için kırmızıçizgi olan meseleler açıkça hedef alınmış durumdadır. HaşdiŞabi'ninTelafer'e, PKK-PYD'nin Kerkük'e yerleşmesinihiçbir şekilde kabul edemeyiz. Gelen haberler Sincar'ın yeni bir Kandil olma yolunda adım adım ilerlediğidir. Sayın Cumhurbaşkanı kısa süre önce yaptığı açıklamada, "PYD-PKK Musul'a yerleşmesine, Sincar'ın yeni Kandil olmasına müsaade edemeyiz" demişti. Bu doğru ve haklı tespit havada kalmamalıdır.
MEZHEP BATAKLIĞI
Özellikle Kuzey Irak'da şu anda yaşananlar eğer aynıyla sonuca ulaşırsa, bölgeyi çok daha karmaşık ve kanlı bir geleceğin beklediğini söylemek durumundayız. HaştiŞabi ve Irak merkezi hükümetinin tavrı bölgeyi bekleyen yeni bataklığın mezhep üzerinden oluşturulacağını gösteriyor.Bu noktada çok dikkatli olmak durumundayız. Kesin olan şudur: Musul'un geleceği yerli halkına bırakılmadıkça, PYD-PKK bu işin dışında tutulmadıkça ne bölgenin huzur bulması, ne de kanın durması mümkündür. Bu şartlarda yeni göçlerin yaşanması da kaçınılmaz olacaktır.
TEMİZLEMEKLE BİTMİYORLAR
Bu kadar belayla uğraşırken bir de içerideki ihaneti durdurmak ve biran önce normalleşmek gibi meselemiz var. PKK'ya karşı yürütülen operasyonlarda güvenlik birimlerimiz büyük kahramanlık gösteriyor. Buna rağmen ihanet bir türlü bitmiyor.Eğer sınırlarımız güvenli olsaydı, bu kahpeler çoktan temizlenmiş ve ülkede huzur sağlanmış olurdu. Bu kadar bombayı, silahı, teröristi sınırın öteki tarafından getiriyorlar.Diğer yandan FETÖ ihanetinde aradan aylar geçmiş olmasına rağmen, hala sonuç alınamamıştır. Her gün yüzlerce insan gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Her yeri sarmışlar ve temizlemekle bitmiyorlar. Bu belirsizlik devam edemez. Daha net ölçüler koymak, daha hızlı hareket etmek ve bütün dünyaya tatmin edici sonuçlar göstermek gerekiyor. Aksi halde başlamış olan istismarların çok daha ileri götürülmesi ve Türkiye üzerinde yeni bir baskı dalgası oluşması muhtemeldir.
Çok zor bir dönemdeyiz, amansız bir kuşatmaya alınmış durumdayız. Ama ne olursa olsun, bu kuşatmayı yarmak, huzuru sağlamak ülkeyi yönetenlerin birinci ve en vazgeçilmez görevidir. Başka bir ülkemiz, başka bir seçeneğimiz yok.
FIRSATI GANİMET SAYDILAR
Suriye ve Irak'ın lime lime edilmesinin bedelini, en ağır şekliyle biz ödemek zorunda bırakıldık. Suriye ile 911, Irak'la 350 kilometre sınırımız var. Ve bütün belalar tam da bizim sınır bölgemize toplanmış durumdadır. Dünyada ne kadar terör örgütü, ne kadar ihanet varsa, alayı birden fırsatı ganimet saymış ve bölgeye yerleşmiştir. Bu özellikle planlanmış bir durumdur. Arap baharı denilerek, Müslümanı Müslümana kırdırma planının vahim sonucudur.PKK denilen kahpe yapı da,IŞİD denilen kanlı örgüt de, bunun için üretilmiş, büyütülmüş, desteklenmiş ve bu duruma getirilmişlerdir. Bu tabloyu bilerek ve isteyerek oluşturan üst aklın, her gün bir yenisini sahaya sürdüğü kalleş planların girdabında, bir taraftan bu belayı kendimizden uzak tutmaya çabalıyoruz, diğer taraftan gelişmeleri yönlendirmeye ve önceliklerimizi, kırmızıçizgilerimizi korumaya uğraşıyoruz. Kolay olmadığı herkesin malumudur, ancak her ne şekilde olursa olsun, sonu nereye varırsa varsın, kararlılığımızı sürdürmek ve söylediklerimizin arkasında durmak zorundayız. Verilecek bir taviz, uğranılacak bir kayıp, yenilerinin yolunu açacaktır ki, bunun sonunun nerede kalacağını kestirmek imkansızdır.
BİZ NE YAPIYORUZ?
Irak sınırımızın neredeyse tamamında, Suriye sınırımızın 800 kilometrelik bölümünde terör örgütleri vardır. En başından itibaren sınırlarımızın bu duruma gelmesine müsaade edilmemeliydi. Ne yazık ki, yapılan akıl almaz yanlışların bedelini ödüyoruz. Yine de, zararın neresinden dönülürse kardır. Hengi ölçüyü esas alırsanız alınız, bugün dehşetin hüküm sürdüğü topraklarda, herkesten çok söz söyleme, herkesten çok müdahil olma ve hatta hak iddia etme yetkisine sahip ülke Türkiye'dir. Herkesin bir hesabı olabilir. Önemli olan bizim nerede durduğumuz, ne yaptığımız, neye nereye kadar müsaade edeceğimizdir. Gerek sayın Cumhurbaşkanı, gerek hükümet adına yapılan açıklamalar son derece isabetlidir, ancak mutlaka gereğinin de yapılması gerekiyor.
SİNCAR KANDİL OLMASIN
Suriye'de yürütülen Fırat Kalkanı operasyonunu sabırla ve kararlılıkla sürdürürken, yeni gelişmelere de dikkat etmek gerekiyor.Zira, Musul'dan sürülecek IŞİD'in Suriye'de karşımıza dikilmesi gibi bir sürece doğru gidiliyor.Rakkahesabı yapmadan önce El Bab ve Münbiç hedeflerine mutlaka ve ivedilikle ulaşılmalıdır. Musul'da özellikle operasyonun dışında tutulduk. ABD'nin Irak merkezi hükümeti üzerinden neden böyle bir kalleşlik yaptığının sebebi şimdi çok daha iyi anlaşılıyor. Bizim için kırmızıçizgi olan meseleler açıkça hedef alınmış durumdadır. HaşdiŞabi'ninTelafer'e, PKK-PYD'nin Kerkük'e yerleşmesinihiçbir şekilde kabul edemeyiz. Gelen haberler Sincar'ın yeni bir Kandil olma yolunda adım adım ilerlediğidir. Sayın Cumhurbaşkanı kısa süre önce yaptığı açıklamada, "PYD-PKK Musul'a yerleşmesine, Sincar'ın yeni Kandil olmasına müsaade edemeyiz" demişti. Bu doğru ve haklı tespit havada kalmamalıdır.
MEZHEP BATAKLIĞI
Özellikle Kuzey Irak'da şu anda yaşananlar eğer aynıyla sonuca ulaşırsa, bölgeyi çok daha karmaşık ve kanlı bir geleceğin beklediğini söylemek durumundayız. HaştiŞabi ve Irak merkezi hükümetinin tavrı bölgeyi bekleyen yeni bataklığın mezhep üzerinden oluşturulacağını gösteriyor.Bu noktada çok dikkatli olmak durumundayız. Kesin olan şudur: Musul'un geleceği yerli halkına bırakılmadıkça, PYD-PKK bu işin dışında tutulmadıkça ne bölgenin huzur bulması, ne de kanın durması mümkündür. Bu şartlarda yeni göçlerin yaşanması da kaçınılmaz olacaktır.
TEMİZLEMEKLE BİTMİYORLAR
Bu kadar belayla uğraşırken bir de içerideki ihaneti durdurmak ve biran önce normalleşmek gibi meselemiz var. PKK'ya karşı yürütülen operasyonlarda güvenlik birimlerimiz büyük kahramanlık gösteriyor. Buna rağmen ihanet bir türlü bitmiyor.Eğer sınırlarımız güvenli olsaydı, bu kahpeler çoktan temizlenmiş ve ülkede huzur sağlanmış olurdu. Bu kadar bombayı, silahı, teröristi sınırın öteki tarafından getiriyorlar.Diğer yandan FETÖ ihanetinde aradan aylar geçmiş olmasına rağmen, hala sonuç alınamamıştır. Her gün yüzlerce insan gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Her yeri sarmışlar ve temizlemekle bitmiyorlar. Bu belirsizlik devam edemez. Daha net ölçüler koymak, daha hızlı hareket etmek ve bütün dünyaya tatmin edici sonuçlar göstermek gerekiyor. Aksi halde başlamış olan istismarların çok daha ileri götürülmesi ve Türkiye üzerinde yeni bir baskı dalgası oluşması muhtemeldir.
Çok zor bir dönemdeyiz, amansız bir kuşatmaya alınmış durumdayız. Ama ne olursa olsun, bu kuşatmayı yarmak, huzuru sağlamak ülkeyi yönetenlerin birinci ve en vazgeçilmez görevidir. Başka bir ülkemiz, başka bir seçeneğimiz yok.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 709 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |