MHP'nin Anayasa değişikliğinde ısrarının ve referandumda "evet" demesinin özeti, yazının başlığındadır. Söz konusu olan vatandır ve siyaset ikinci planda kalmak zorundadır. MHP ile diğerlerinin farkı tam da buradadır. Birileri için siyaset için vatan feda edilebilir, ama MHP için vatan her şeydir ve uğrunda feda edilemeyecek hiçbir şey yoktur.
Bu referandumun en belirgin özelliği, MHP'nin hedef tahtasına konulmuş olmasıdır. "Evet" cephesi Anayasanın ne getirip ne götürdüğünü bir kanara bırakmış, bütün imkanlarını seferber ederek MHP aleyhine bir yalan, iftira, fitne ve karalama kampanyası başlatmıştır. MHP'nin yapacağı mitingler referandumun akıbeti açısından bir ipucu vermekle kalmayacak, bu karanlık kampanyanın millet nazarında ne derece etkili olduğunu da ortaya koyacaktı. Elazığ, çok net ve kesin şekilde MHP'nin doğru yolda olduğunu, bu şer cephesine aldırmadan yürümesi gerektiğini ve milletin yapılanı ve söyleneni büyük bir gönül rahatlığı ile onayladığını belgeledi.

NEDEN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Sayın Devlet Bahçeli'nin miting konuşması ve Elazığ dönüşü gazetecilerle yaptığı sohbette söyledikleri, MHP'nin ne yaptığının, neden yaptığının bir defa daha milletle paylaşılmasıdır. En çok sorulan soru, MHP'nin neden böyle bir şeye ihtiyaç duyduğudur. Cevabını sayın Bahçeli veriyor: "15 Temmuz'da Türkiye uçurumdan el birliğiyle kurtarıldı. İsyan bastırıldı, istila püskürtüldü. Dedik ki, Türkiye ipten alındı. Dedik ki, millet ve devlet bekası muazzam risk ve tehditlerin hedefinde. Dedik ki, Türkiye bu şekilde gidemez. Ve de sistem tartışmalarıyla, bundan kaynaklı özellikle 10 Ağustos 2014'den bu tarafa süren kutuplaşma ve anlaşmazlıklarla daha fazla mesafe alamaz. Türkiye'yi kaybedebiliriz dedik, uzlaşma çağrısı yaptık. Devleti ve vatanı kaybedebiliriz dedik, hükümet etme sistemindeki tıkanıklık ve kilitlenmeyi açalım istedik. Önce ülkem ve milletim, sonra ve partim ve ben anlayışıyla hareket ettik, sorumluluktan kaçmadık. 7 Ağustos Yenikapı ruhuna bağlı olduğumuzu gösterdik. Sonunda Adalet ve Kalkınma Partisi'yle 18 maddelik anayasa değişikliği üzerinde anlaştık."

ÜLKÜLERİMİZDEN AYRILMADIK
MHP'ye yönelik saldırılara malzeme yapılan şeylerden birisi de taviz verildiği ve AKP'yle pazarlık yapıldığıdır. İşte cevabı: "Çarpıtmalara, çarpık kafalara, aramızdan çıkan çürüklere bakmayın, ilkelerimizden taviz vermedik, ülkülerimizden ayrılmadık. 15 Temmuz FETÖ felaketinden sonra siyasetin ve ülkenin beliren, tehiri imkansız ihtiyaçlarına gözümüzü kapatmadık, sırtımızı dönmedik. Sistemin yeniden inşasını zorunlu gördük. Bunun da milli bir mutabakat kapsamında olmasına özen gösterdik. Tüm dünya üzerimize gelirken, çatışıp ayrı düşemezdik. 16 Nisan'da Türk milleti onun bunun ağzına bakmayarak, muhteşem iradesiyle geleceğini şekillendirecektir."
Sayın Bahçeli Elazığ dönüşü gazetecilerle yaptığı sohbette bu konuyu biraz daha açıyor ve şöyle diyor: "Devlet Bahçeli bir siyasi kurum olan, 48 yıllık, geleneği göreneği olan bir siyasi partinin genel başkanı. Böyle bir partinin genel başkanının cumhurbaşkanlığı yardımcısı gibi bir sıfatla görev üstlenmesi yakışık almaz. AKP'de onu yapabilecek çok sayıda insan var ama biz ayrı bir tüzel kişiliğiz. MHP'yi kimse bir yere yamalamaya kalkmasın. 48 yaşındadır MHP. Az bir yaş değil yani."

DEĞİŞEN HÜKÜMET SİSTEMİDİR
Muhalefet yapanlar Anayasa değişikliğinin getireceği yeni sistemi akıl almaz şekilde çarpıtıyorlar. İşin aslının ne olduğunu sayın Bahçeli'den dinleyelim: "Rejim değişecek diyorlar, külliyen yalandır. Değişecek olan sadece hükümet etme sistemidir, yenisinin adı da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Federal sistem gelecek, Türkiye eyaletlere bölünecek, üniter yapı bozulacak diyorlar. Tümden iftira, tümden hayal mahsulüdür. Milliyetçi Hareket Partisi varken, Türkiye'yi federasyona sürüklemeye hiçbir işbirlikçi, casus, melun ve yabancı ajanın gücü yetmeyecektir. Ve de böyle birisi veya birileri henüz anasının karnından doğmamıştır. İlk dört madde güvencededir. Teminat Milliyetçi Hareket Partisi'dir. Anayasa'ya millet damgasını vurmuştur. Kırmızı çizgilerimizi aşındırmaya kalkanın alnını karışlayacağımız da iyi bilinmelidir. TBMM etkisiz ve yetkisiz hale getirilecek diyorlar; bu da ham ve hayasız bir uydurmadır. Bilakis yasama ve yürütmenin arasına kalın çizgi çizilmektedir. Meclis asli fonksiyonuna kavuşmaktadır. Siyaset ve devlet yönetiminde olası çatışma ve cepheleşme ihtimali en aza indirilmektedir. Yargı tekelleşmekten, yanlı davranmaktan kurtarılacak, bağımsızlığının yanında tarafsızlığa ulaşacaktır. Tek adam yönetimi olacak diyorlar, bunu söyleyenlerin tarih cahili oldukları, geçmişimizde dahi böyle bir yönetim modelinin hiç görülmediği açık ve ortadadır."

16 NİSAN'IN ÖNEMİ
Sayın Bahçeli 16 Nisan'ın anlamını ve önemini de şöyle anlatıyor: "Biz istiklalimizi muhafaza etmek için 16 Nisan'a evet diyoruz. Biz, 2007'de Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesine karar verilmesinin ardından yeşeren sistem tartışmalarını bitirmek için evet diyoruz. Biz, yedi düvele karşı daha güçlü devlet, daha mutlu millet için evet kararındayız. Oturup konuşmazsak ayırıp çatıştıracaklar. Uzlaşıp yarınlarımızı belirlemezsek istiklalimizi çalacaklar. Devletin süratli kararlar aldığı, TBMM'nin aktif ve etkin olduğu bir sistemi kurmazsak 15 Temmuz'da harekete geçenler tekrar varlığımıza suikast yapacaklar.Türkiye'den intikam almak için kuyruğa girenlere karşı tarafsız duramayız. Biz tarafız, çünkü biz 48 yıldır hakkın, hukukun, haysiyetin, milli namus ve bekanın tarafındayız. Devletin adalet yörüngesine sabitlenmesi gerekmektedir. Siyasetin toplum sözleşmesinin sınırlarına çekilmesi elzemdir. Türk devlet geleneği neyi buyuruyor, neyi işaret ediyorsa biz oradayız, onu yapıyoruz, orada olacağız. Hiç kimse meydanı boş bulup zehir saçmasın. Milliyetçiyim pozlarıyla düşman sevindirmesin, onun bunun eteğinin altına gizlenmesin. Millet tektir, vatan tektir, devlet tektir, bayrak tektir, dil tektir. Türkiye, millete mensubiyet şuuru taşıyan herkesindir. Bu cennet ülke 16 Nisan'ın bereket ve birlik ruhuyla sonsuzluğun ufkuna ulaşacaktır. Kendimize güveniyor, milletimize inanıyoruz."