15.04.2017 [10:36] - Gündəm, DAVAMın yazıları
Kemal Kılıçdaroğlu FOX Tv'deki İsmail Küçükkaya'nın programına çıktı. İsmail Küçükkaya "Ben şahsen kategorik olarak başkanlığa karşı değilim. Siz ABD tipi başkanlık gelse ona da karşı çıkarmısınız?" sorusunu sordu. Kemal Kılıçdaroğlu'da bu soruya "ABD tipi başkanlık oturulur, düşünülür, tartışılır. Artısını eksinini oturur düşünürüz. Niye olmasın" diye cevapladı.
Yani İsmail Küçükkaya ve Kemal Kılıçdaroğlu "Hayır'cı" olarak Başkanlık sistemine karşı olmadıklarını ifade ettiler. Peki, Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı olup, ABD tipi Başkanlık istemek neyin nesidir?
Çünkü HDP-PKK ısrarla "ABD Tipi Başkanlık Sistemi" istemektedir.
Teröristbaşı Öcalan yıllar önce İmralı tutanaklarında yansıyan şu konuşmayı yapmıştı: Başkanlık sistemi düşünülebilir. Yalnız burada Başkanlık ABD'deki gibi olmalı. Devlet Meclisi gibi bir senato. İkincisi, bir de Halklar Meclisi. Bunun adı Demokratik Meclis de olabilir. Bu da ABD'deki Temsilciler Meclisi gibi olabilir"
***
İki ay önce de PKK'nın 2. Adamı Murat Karayılan "Biz ABD tipi başkanlığa evet deriz" demiş ve şöyle devam etmişti: Demokratik mahiyeti olan biçimin en başat ülkesi ABD'dir. Diğer önemli bir husus ise, çağımızda, yetkilerin tek merkezde olduğu ulus devlet sistemleri giderek aşılmaktadır. Yetkilerin bir merkezde toplanması değil, alta doğru yayılması süreci gelişmektedir. Yani yerellik daha fazla öne çıkmaktadır. Yerel sistemler ve yetkilerin paylaşımı demokratik muhtevanın gelişmesi açısından en önemli faktör durumundadır. Bu temelde başkanlık sisteminde olup da demokrasisinden bahsedilecek ülkelerde öncelikle federasyon veya eyaletler vardır. Ayrıca sağlam bir biçimde kuvvetler ayrılığı temelinde bir sistemleşmeye ihtiyaç vardır. Yani yürütme, yasama ve yargının birbirinden bağımsız olması ilkesi demokratik olmanın ana ilkelerinden birisidir. Bu tür ülkelerde yetkiler tek kişide merkezileşmemekte; tek kişi işleyen sisteme öncülük etmektedir. Bu tür ülkelerde yetkilerin belirli bir kısmı eyaletlere verilmektedir. Eyaletlerin meclisleri, başbakanları ya da oldukça yetkilerle donanmış valileri vardır. Her eyaletin bağımsız yargısı vardır. Başkan bunlara hükmedemez. Yani adil, dengeli bir yetki paylaşımı çerçevesinde başkanlık sistemi uygulandığında belli düzeyde demokratik muhtevası söz konusu olabiliyor. Bayağı toparlayıcı bir rol oynayabildiği de görülebiliyor. Böyle bir başkanlık sistemine karşı çıkmanın anlamı yoktur. Şimdi MHP sözüm ona Kürt hassasiyetinden ve düşmanlığından ötürü eyalet veya federasyonun olmadığı bir başkanlık sistemine 'evet' diyor ama esasında hayallerindeki tam bir faşist diktatöryal sisteme 'evet' demiş oluyorlar."
***
HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, "Amerikan tipi bir başkanlık sisteminde bir mutabakat sağlanıyorsa bizim bir itirazımız yok. " demişti.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Hatip Dicle "Keşke deseler ki; Biz Amerika'daki gibi bir başkanlık sisteminden yanayız. Ben Türkiye'de bunun çok destekçisi çıkacağına inanıyorum. Ama böyle bir tasarıları yok. " demişti.
PKK-HDP çizgisindeki kime sorsanız "ABD tipi başkanlık olursa destekleriz" açıklamasını duyarsınız. Çünkü eyalet ve federasyon yolu ancak o şekilde açılıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da ne zaman sorsanız, o da "ABD tipi başkanlık sistemini getirin destekleyelim" demektedir. Çünkü onun da "Özerklik" sözü vardır. Bu sözünü tutmanın yolunu bu şekilde görmektedir.
CHP, HDP, PKK "ABD tipi başkanlık modelinde" birleşmiştir. MHP'nin Anayasa'nın ilk dört maddesini koruyan güvenceyi sağlaması ve Başbakan Binali Yıldırım'ın da "Bize güvenmeyen MHP'ye güvensin. " diyerek bunu tescillemesi de önemlidir.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun ayrıca PKK'nın kapatılan televizyonu IMC ekranlarından "Anayasanın 2. Ve 3. Maddesini değiştirelim" çağrısını da PKK ile birlikte ABD tipi başkanlık istemesiyle birlikte değerlendirin anlaşılmayan hiçbir şey kalmayacaktır.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "değiştirelim" dediği maddelerin içeriğini tekrar hatırlayalım:
MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3.- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı "İstiklal Marşı"dır.
Başkenti Ankara'dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
***
Terör örgütü de bu maddeler değişsin istemiyor mu?
PKK-CHP birlikteliği artık tek vücut olmuştur. CHP-HDP birlikteliği şimdi "HAYIR" için çırpınıyor.
Bunların neye karşı çıktığını ve neyi istediklerini görürseniz zaten her şeyi çok net anlarsınız.
Yani İsmail Küçükkaya ve Kemal Kılıçdaroğlu "Hayır'cı" olarak Başkanlık sistemine karşı olmadıklarını ifade ettiler. Peki, Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı olup, ABD tipi Başkanlık istemek neyin nesidir?
Çünkü HDP-PKK ısrarla "ABD Tipi Başkanlık Sistemi" istemektedir.
Teröristbaşı Öcalan yıllar önce İmralı tutanaklarında yansıyan şu konuşmayı yapmıştı: Başkanlık sistemi düşünülebilir. Yalnız burada Başkanlık ABD'deki gibi olmalı. Devlet Meclisi gibi bir senato. İkincisi, bir de Halklar Meclisi. Bunun adı Demokratik Meclis de olabilir. Bu da ABD'deki Temsilciler Meclisi gibi olabilir"
***
İki ay önce de PKK'nın 2. Adamı Murat Karayılan "Biz ABD tipi başkanlığa evet deriz" demiş ve şöyle devam etmişti: Demokratik mahiyeti olan biçimin en başat ülkesi ABD'dir. Diğer önemli bir husus ise, çağımızda, yetkilerin tek merkezde olduğu ulus devlet sistemleri giderek aşılmaktadır. Yetkilerin bir merkezde toplanması değil, alta doğru yayılması süreci gelişmektedir. Yani yerellik daha fazla öne çıkmaktadır. Yerel sistemler ve yetkilerin paylaşımı demokratik muhtevanın gelişmesi açısından en önemli faktör durumundadır. Bu temelde başkanlık sisteminde olup da demokrasisinden bahsedilecek ülkelerde öncelikle federasyon veya eyaletler vardır. Ayrıca sağlam bir biçimde kuvvetler ayrılığı temelinde bir sistemleşmeye ihtiyaç vardır. Yani yürütme, yasama ve yargının birbirinden bağımsız olması ilkesi demokratik olmanın ana ilkelerinden birisidir. Bu tür ülkelerde yetkiler tek kişide merkezileşmemekte; tek kişi işleyen sisteme öncülük etmektedir. Bu tür ülkelerde yetkilerin belirli bir kısmı eyaletlere verilmektedir. Eyaletlerin meclisleri, başbakanları ya da oldukça yetkilerle donanmış valileri vardır. Her eyaletin bağımsız yargısı vardır. Başkan bunlara hükmedemez. Yani adil, dengeli bir yetki paylaşımı çerçevesinde başkanlık sistemi uygulandığında belli düzeyde demokratik muhtevası söz konusu olabiliyor. Bayağı toparlayıcı bir rol oynayabildiği de görülebiliyor. Böyle bir başkanlık sistemine karşı çıkmanın anlamı yoktur. Şimdi MHP sözüm ona Kürt hassasiyetinden ve düşmanlığından ötürü eyalet veya federasyonun olmadığı bir başkanlık sistemine 'evet' diyor ama esasında hayallerindeki tam bir faşist diktatöryal sisteme 'evet' demiş oluyorlar."
***
HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, "Amerikan tipi bir başkanlık sisteminde bir mutabakat sağlanıyorsa bizim bir itirazımız yok. " demişti.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Hatip Dicle "Keşke deseler ki; Biz Amerika'daki gibi bir başkanlık sisteminden yanayız. Ben Türkiye'de bunun çok destekçisi çıkacağına inanıyorum. Ama böyle bir tasarıları yok. " demişti.
PKK-HDP çizgisindeki kime sorsanız "ABD tipi başkanlık olursa destekleriz" açıklamasını duyarsınız. Çünkü eyalet ve federasyon yolu ancak o şekilde açılıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da ne zaman sorsanız, o da "ABD tipi başkanlık sistemini getirin destekleyelim" demektedir. Çünkü onun da "Özerklik" sözü vardır. Bu sözünü tutmanın yolunu bu şekilde görmektedir.
CHP, HDP, PKK "ABD tipi başkanlık modelinde" birleşmiştir. MHP'nin Anayasa'nın ilk dört maddesini koruyan güvenceyi sağlaması ve Başbakan Binali Yıldırım'ın da "Bize güvenmeyen MHP'ye güvensin. " diyerek bunu tescillemesi de önemlidir.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun ayrıca PKK'nın kapatılan televizyonu IMC ekranlarından "Anayasanın 2. Ve 3. Maddesini değiştirelim" çağrısını da PKK ile birlikte ABD tipi başkanlık istemesiyle birlikte değerlendirin anlaşılmayan hiçbir şey kalmayacaktır.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "değiştirelim" dediği maddelerin içeriğini tekrar hatırlayalım:
MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3.- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı "İstiklal Marşı"dır.
Başkenti Ankara'dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
***
Terör örgütü de bu maddeler değişsin istemiyor mu?
PKK-CHP birlikteliği artık tek vücut olmuştur. CHP-HDP birlikteliği şimdi "HAYIR" için çırpınıyor.
Bunların neye karşı çıktığını ve neyi istediklerini görürseniz zaten her şeyi çok net anlarsınız.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 922 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |