Şrift:
Trump'ın şerri ve İslam alemi
07.12.2017 [15:49] - Gündəm, DAVAMın yazıları
Seçildiği ilk günden itibaren ABD'nin başkanı olmak yerine, karambolün, kargaşanın, krizin, kaosun başı olmayı tercih eden; tutarsız, saçma, dengesiz ve yetersiz söz ve davranışlarıyla dünyada tedirginliğe sebep olan; kendi ülkesinde bile ciddi ve derin sorunların kaynağı olarak gösterilen Trump, şimdi de Kudüs'e el attı. Ortadoğu'da döktükleri kan yetmemiş gibi, yeni ve çok daha büyük bir belirsizliği tetiklemek için çırpınıyor. Bu hasta ruhlu adam, sadece İslam alemi açısından değil, bütün semavi dinler bakımından hayati önemdeki Kudüs'ü bir oldu-bitti ile İsrail'e başkent yapacakmış. Her şeyi bir kenara bıraktı ve bunun için harekete geçti.

DÜNYA BUNA İZİN VEREMEZ
Maksat gayet açıktır. Sonu kestirilemeyen bir kaosu devreye sokarak, hem ülkesinde kendisiyle ilgili tartışmaları ikinci plana itmek, hem ABD'nin silah ve kan üzerinden kurduğu imparatorluğu ayakta tutmak istiyor. Bunu da son derece açık ve alçak bir şekilde yapıyor. Ancak, bugüne kadar söyledikleri ve yaptıkları kendisine ve ülkesine olan nefreti daha da büyütmekten başka bir sonuç doğurmadı, bu da öyle olacak. ABD bugünkü siyasetiyle, kan ve silah üzerinden kurduğu düzeniyle devam edemez. Dünyanın öteki kısmı buna tahammül gösteremez, müsaade edemez ve etmemelidir. ABD ve özellikle Trump'ın en büyük oyununu oynadığını, tek başına dünyaya nizam verdiğini zannettiği an, aslında sona en yakın olduğu andır. Kudüs'ün altında kalması tarihe de, mukaddesata da, bugüne de çok uygun düşecektir. Zulüm ile abat olunamaz, olanın da sonu mutlaka berbat olur. Zaten içeriden çatırdamaktadır ve bütün dileğimiz nasıl büyük bir gürültüyle yıkıldığını ömrümüz içinde görebilmektir.

İSLAM BİRLİĞİ İÇİN FIRSAT OLABİLİR
Bu büyük şerrin İslam dünyasının uyanması, silkinmesi ve kendine gelmesi için bir hayra dönüşmesi, çok daha yakın ve yüksek beklentimizdir. Müslümanlar ayrışarak, bölünerek, çatışarak sadece ABD ve İsrail'in işini kolaylaştırıyor. Bedeli İslam alemi ödüyor, çıkarı Siyonist ve Emperyalistler sağlıyor. Bunun bir sonu olmalıdır. Kudüs bütün Müslümanlar için aynı önemde, aynı değerdedir. Mescid-i-Aksa, Müslümanların uzun süre kıblesi olmuştur. Mukaddes kitabımız Kur'an'da çevresi mübarek kıldığı bildirilen ve Peygamber efendimizin İsra gecesinde Mirac'a yükseldiği bir şehirdir. Dolayısı ile bu Kusüs'ü İsrail'e başkent yapma kalleşliği Müslümanların aralarındaki farklılıkları, çekişmeleri bir kenara bırakması yeniden toparlanması, biraraya gelmesi ve ortak hareket edebilmesi için altın bir fırsat olabilir. Burada bir zafiyet gösterecek olan İslam ülkesi önce kendi milletine, sonra da temsil ettiği âleme bunun hesabını hiçbir türlü veremez.

DAHA NE OLMASI GEREKİYOR
Trump'in kalleşliği için çok isabetli ve yerinde tepkiler ortaya konulmuştur. Önemli olan bu kadarla kalmaması ve bunun bir karşı atağa dönüştürülebilmesidir. Tek tek verilecek tepkilerin bir caydırıcılığı olmadığı gibi, ağırlık da oluşmuyor. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği gibi kurumlar tam da bugünler için vardır ve harekete geçmek için artık bekleyecek zaman kalmamıştır. Daha iki gün önce yazdığımız yazıda İslam İşbirliği Örgütü'ne düşen görevi hatırlatmıştık. Bu örgütün kendisinden bekleneni yapması için daha ne olması gerekiyor? Şimdi değilse ne zaman? Ne acıdır ki, bugüne kadar ciddi meselelerde etkili olunamamış ve sonuç alamamıştır. Bunun sebebi gayet açıktır. Söylenenler kağıt üzerinde kalıyor. Alınan kararlar ya takip edilmiyor veya bunları hayata geçirecek mekanizmalar oluşturulamıyor. ABD'yi memnun etmek için Katar'a hücum edenlerin, çok daha fazla direnci, çok daha fazla gayreti Kudüs için de göstermeleri şarttır.

AVRUPA ÜLKELERİ DE RAHATSIZ
İslami hassasiyetler ve Müslüman aleminin meselelerinde tarih boyunca en duyarlı, en samimi ve en kararlı ülke her zaman Türkiye milleti olmuştur. Şimdi de durum değişmemiştir.Eğer ciddi bir şey yapılacaksa, bunu sağlayacak olan, İslam dünyasını biraraya getirme imkanı olan tek ülke yine Türkiye'dir. Sayın Cumhurbaşkanı çok yerinde tespitlerde bulunmuş ve harekete geçmiştir. Bu girişimlerin karşılık bulması gerekiyor. Kaldı ki, sadece Müslüman âlemi değil, ABD ve İsrail dışında dünyanın geri kalanı da gelişmelerden son derece rahatsızdır. Kudüs'te oynanan oyunun ortaya çıkaracağı ağır sonuçların sadece bölgeyle sınırlı kalmayacağının herkes farkındadır. Avrupa Birliği ve Fransa, İsveç, İngiltere ve Almanya gibi ülkeler kesin bir tavır ortaya koymuşlardır. İsrail'in daha fazla azdırılması hiç kimsenin menfaatine olmayacaktır. Ortadoğu'daki bu kanlı tezgah hiç kimseye fayda getirmiyor. Bölge ülkeleri kadar olmasa da özellikle Avrupa'da kan ve terörden nasibini alıyor. Böyle devam edilemeyeceğini herkes görmüş ve kabullenmiştir. Kudüs'de sahnelenmek istenen şerrin bir başka hayırlı tarafı da bu terörün, kanın ve gözyaşının durması için bütün dünyada bir anlayışın giderek hakim olmasıdır. Neresinden bakılırsa bakılsın bu kalleşliğin başaktörü olan ABD için yolun sonu görünmektedir.
DÜNYA HUZUR İSTİYORSA
Kudüs konusunda Birleşmiş Milletler'den çıkan kararlar uyulması tansiyonu büyük ölçüde düşürecektir. Önemli olan bu kararları dinlemeyen İsrail'in hizaya sokulması ve işgalin durdurulmasıdır. Sonra da işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Filistin'inin de kendisi gibi bir devlet olduğunu kabullenmesidir. Dünya gerçekten huzur arıyor ve bu meselenin köktün çözümünü istiyorsa, yapılması gereken budur.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 757 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed