08.12.2017 [13:38] - Xəbərlər, DAVAMın yazıları
Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak acele biçimde ilan etmesi her ne kadar kendi hazin durumuyla, ABD'nin derin ve çapraşık iç sorunlarıyla ve Ortadoğu'da kaybetmek üzere olduğu kontrolü yeniden sağlamak amacıyla olsa da, aslında yeni bir oyun değildir. Yıllar önce planlanmış, hayata geçirilmiş ve belli bir aşamaya getirilmiş kanlı bir oyunun son halkasıdır. Ve ne yazık ki, bu kirli oyunun içinde Türkiye'de vardır.
BOP VE IŞİD
Yıllardır bu köşeden ve katıldığımız televizyon programlarında BOP'un ne olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bu projenin aslının Büyük İsrail Projesi olduğunu, daha ilk ortaya çıktığı günden itibaren dile getiriyoruz. BOP'a bağlı olarak yıkılan ülkelerin, devrilen liderlerin tamamının İsrail için tehdit ve tehlike oluşturmasının bir tesadüf olamayacağını ısrarla anlatıyoruz. İslam dünyası kan ve gözyaşına boğulurken bölgede güvende olan, çok daha rahatça işgalini sürdüren ülkenin yine İsrail olmasının bir tesadüften ibaret bulanamayacağına dikkat çekiyoruz. Bununla da kalmadı, ortaya IŞİD denilen bir bela çıktı. Bu terör örgütü için de tespitimiz gayet net ve açık olmuştur. Bu vahşi örgütün yine ABD tarafından ve BOP'un (b) versiyonu olarak sahaya sürüldüğünü ve bu örgütle mücadele bahanesiyle her şeye kaldığı yerden devam edildiğini kaç defaya yazdığımıza bütün okuyucularımız şahittir.
TERÖR ÖRGÜTLERİ
BOP'un ABD için önemi ve anlamı elbette sadece İsrail'in varlığı, güvenliği ve işgallerini sürdürebilmesiyle sınırlı değildir. Bu proje ile Ortadoğu'da kontrolü sağlamak, özellikle petrol sahalarını kontrolde tutmak ve kurduğu hegemonyayı sürdürmek de hedeflenmiştir. Bunu yaparken sadece Arap baharı adını verdikleri yıkım projesi ile Ortadoğu ve Arap ülkelerin hedefe koymamış, Türkiye'yi de kontrolde tutmak için çok kirli planları devreye sokmuşlardır.PKK başından beri bu sebeple her zaman desteklenmiş ve kullanılmıştır. Gelinen aşamada PKK'nın diğer uzantıları da açık ve aleni olarak sahaya sürülmüştür. Artık kendilerini gizleme ihtiyacı dahi duymadan PYD denilen kanlı yapıya ağır silahlar veriyor, ordu kurduruyorlar. Ve bu terör örgütü Suriye'den çok Türkiye için tehdit oluşturuyor.
15 TEMMUZ
Bütün bunlar yetmemiştir ve Türkiye'yi zora sokacak başka planlar da devreye alınmıştır. Şimdi çok daha iyi anlıyoruz ki, FETÖ'yü yıllar önce bu maksatla örgütlemiş ve devletin içine sokmuşlar. FETÖ elebaşının yıllarca İsrail için tek bir laf dahi etmemesini ibretle bir defa daha hatırlatmak istiyorum. 15 Temmuz darbesini içimizdeki bu hainlere, Türkiye'yi tamamen kontrole almak ve çökertmek için yaptırmışlar. Eğer Türk milletinin muhteşem direnci olmasaydı, bugün Kudüs kalleşliğine itiraz eden bir ülke kalır mıydı, çok emin değilim. ABD'de görülmekte olan tiyatrodan ibaret olan dava ve son günlerde piyasaya sürülen sözde belgeler, Türkiye'nin etrafında oluşturulmak istenen kuşatmanın en son versiyonudur.
SUUDİ ARABİSTAN, İRAN, MISIR
Arap Baharı ile yıkamadıkları veya tam olarak kontrole alamadıkları bölgedeki diğer ülkelerin durumunu da çok dikkat çekicidir. İsrail için denge unsuru olabilecek, ABD'nin kirli hesaplarını bozabilecek, Türkiye dışında bölgedeki diğer ülkeler Suudi Arabistan, İran ve Mısır'dır. Türkiye'yi içeriden ve dışarıdan kuşatmaya alırken diğerlerini de unutmadılar.Suudi Arabistan içeriden büyük sancılar çekiyor. Veliaht Prens'in kendisine rakip olabilecek diğer prensleri sustururken kullandığı yöntemin ABD destekli olarak uygulamaya geçirildiği net biçimde ortaya çıkmıştır. Hatta kendisiyle Kudüs pazarlığı yapıldığı iddiaları da vardır ki, bu artık çok da şaşırtıcı değildir. Nitekim, Kudüs için Suudi Arabistan'dan gelen tepki çok cılız kalmıştır. Bu tepkinin bundan sonraki dozajı ve seyri, sadece İslam alemi açısından değil, bu ülkenin kendi iç dengeleri bakımından da hayati önemdedir.
RUSYA DENGESİ
İran'ın Trump'la birlikte neden bir defa daha ve çok daha sert biçimde hedefe konulduğunu hala anlamayan kaldıysa, Kudüs'e bakmaları yeterli olacaktır. Nitekim, İran üzerinden Lübnan ve Filistin üzerinde başka kanlı planlar yapıldığı da artık aşikardır. Rusya dengesi olmasaydı, İran ve Lübnan şimdiye kadar çoktan ateş altına alınmış olabilirdi.Kaldı ki, bu ihtimal hala vardır ve gün geçtikçe daha da yakınlaşmaktadır. İran'ı etkisizleştirmenin her yolunu deneyecekleri muhakakktır. Mısır için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Darbenin nasıl yapıldığı ve ABD'nin buradaki rolünü hatırlatmak zannederim fazlasıyla yeterli olacaktır. Buna rağmen Mısır'ın ne kadar kontrole alınabildiğini bundan sonra daha net göreceğiz. Bölge halklarının artık o kadar da önüne konulana razı olmadığını ve bütün dengeleri biranda değiştirebileceğini artık çok iyi biliyoruz.
İSLAM ALEMİ
Önce zemini hazırladılar. Ve bunu sadece Trump'la sınırlandırmak asla doğru değildir. Bu plan çeyrek asırdır devrededir ve aşama aşama hayata geçirimiştir. Trump kendi özel durumu ve kişiliğindeki ağır sorunlar sebebiyle biraz daha fevri hareket etmiştir. Hepsi bu kadar. Zalmin zulmü ebedi olamaz. Kendilerini en başaralı gördükleri an, sona en yakın oldukları an olabilir. En azından bizim ümidimiz ve beklentimiz bu yöndedir. Gelişmeler bu kanlı oyunun hayata geçirilmesinin çok da kolay olmayacağını gösteriyor. ABD ve İsrail dışında hiçbir ülke Kudüs kalleşliğini kabul etmemiştir. Bunun böyle devam etmesini umuyoruz, ama çok da güvenemeyiz. Asıl önemli olan İslam aleminin ne dediği ve ne yaptığıdır. İsrail bugün bu kadar ileri gidebilmişse, ABD 10 bin kilometre öteden gelip bölgede bu kadar etkili ve yetkili olabiliyorsa, bunun birinci sebebi Müslüman dünyasının kendi içindeki tutarsızlıklardır. Müslümanları birbirine düşürmek için oynanan oyunlara gelmeleri ve birbirlerine düşmeleridir. Böyle devam ederse daha çok gözyaşı dökeriz.Umarız ve dileriz ki, bütün bu kalleşlikler Müslümanların silkinip kendilerine dönmeleri ve ortak hareket etmeleri için bir vesile olur.
BOP VE IŞİD
Yıllardır bu köşeden ve katıldığımız televizyon programlarında BOP'un ne olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bu projenin aslının Büyük İsrail Projesi olduğunu, daha ilk ortaya çıktığı günden itibaren dile getiriyoruz. BOP'a bağlı olarak yıkılan ülkelerin, devrilen liderlerin tamamının İsrail için tehdit ve tehlike oluşturmasının bir tesadüf olamayacağını ısrarla anlatıyoruz. İslam dünyası kan ve gözyaşına boğulurken bölgede güvende olan, çok daha rahatça işgalini sürdüren ülkenin yine İsrail olmasının bir tesadüften ibaret bulanamayacağına dikkat çekiyoruz. Bununla da kalmadı, ortaya IŞİD denilen bir bela çıktı. Bu terör örgütü için de tespitimiz gayet net ve açık olmuştur. Bu vahşi örgütün yine ABD tarafından ve BOP'un (b) versiyonu olarak sahaya sürüldüğünü ve bu örgütle mücadele bahanesiyle her şeye kaldığı yerden devam edildiğini kaç defaya yazdığımıza bütün okuyucularımız şahittir.
TERÖR ÖRGÜTLERİ
BOP'un ABD için önemi ve anlamı elbette sadece İsrail'in varlığı, güvenliği ve işgallerini sürdürebilmesiyle sınırlı değildir. Bu proje ile Ortadoğu'da kontrolü sağlamak, özellikle petrol sahalarını kontrolde tutmak ve kurduğu hegemonyayı sürdürmek de hedeflenmiştir. Bunu yaparken sadece Arap baharı adını verdikleri yıkım projesi ile Ortadoğu ve Arap ülkelerin hedefe koymamış, Türkiye'yi de kontrolde tutmak için çok kirli planları devreye sokmuşlardır.PKK başından beri bu sebeple her zaman desteklenmiş ve kullanılmıştır. Gelinen aşamada PKK'nın diğer uzantıları da açık ve aleni olarak sahaya sürülmüştür. Artık kendilerini gizleme ihtiyacı dahi duymadan PYD denilen kanlı yapıya ağır silahlar veriyor, ordu kurduruyorlar. Ve bu terör örgütü Suriye'den çok Türkiye için tehdit oluşturuyor.
15 TEMMUZ
Bütün bunlar yetmemiştir ve Türkiye'yi zora sokacak başka planlar da devreye alınmıştır. Şimdi çok daha iyi anlıyoruz ki, FETÖ'yü yıllar önce bu maksatla örgütlemiş ve devletin içine sokmuşlar. FETÖ elebaşının yıllarca İsrail için tek bir laf dahi etmemesini ibretle bir defa daha hatırlatmak istiyorum. 15 Temmuz darbesini içimizdeki bu hainlere, Türkiye'yi tamamen kontrole almak ve çökertmek için yaptırmışlar. Eğer Türk milletinin muhteşem direnci olmasaydı, bugün Kudüs kalleşliğine itiraz eden bir ülke kalır mıydı, çok emin değilim. ABD'de görülmekte olan tiyatrodan ibaret olan dava ve son günlerde piyasaya sürülen sözde belgeler, Türkiye'nin etrafında oluşturulmak istenen kuşatmanın en son versiyonudur.
SUUDİ ARABİSTAN, İRAN, MISIR
Arap Baharı ile yıkamadıkları veya tam olarak kontrole alamadıkları bölgedeki diğer ülkelerin durumunu da çok dikkat çekicidir. İsrail için denge unsuru olabilecek, ABD'nin kirli hesaplarını bozabilecek, Türkiye dışında bölgedeki diğer ülkeler Suudi Arabistan, İran ve Mısır'dır. Türkiye'yi içeriden ve dışarıdan kuşatmaya alırken diğerlerini de unutmadılar.Suudi Arabistan içeriden büyük sancılar çekiyor. Veliaht Prens'in kendisine rakip olabilecek diğer prensleri sustururken kullandığı yöntemin ABD destekli olarak uygulamaya geçirildiği net biçimde ortaya çıkmıştır. Hatta kendisiyle Kudüs pazarlığı yapıldığı iddiaları da vardır ki, bu artık çok da şaşırtıcı değildir. Nitekim, Kudüs için Suudi Arabistan'dan gelen tepki çok cılız kalmıştır. Bu tepkinin bundan sonraki dozajı ve seyri, sadece İslam alemi açısından değil, bu ülkenin kendi iç dengeleri bakımından da hayati önemdedir.
RUSYA DENGESİ
İran'ın Trump'la birlikte neden bir defa daha ve çok daha sert biçimde hedefe konulduğunu hala anlamayan kaldıysa, Kudüs'e bakmaları yeterli olacaktır. Nitekim, İran üzerinden Lübnan ve Filistin üzerinde başka kanlı planlar yapıldığı da artık aşikardır. Rusya dengesi olmasaydı, İran ve Lübnan şimdiye kadar çoktan ateş altına alınmış olabilirdi.Kaldı ki, bu ihtimal hala vardır ve gün geçtikçe daha da yakınlaşmaktadır. İran'ı etkisizleştirmenin her yolunu deneyecekleri muhakakktır. Mısır için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Darbenin nasıl yapıldığı ve ABD'nin buradaki rolünü hatırlatmak zannederim fazlasıyla yeterli olacaktır. Buna rağmen Mısır'ın ne kadar kontrole alınabildiğini bundan sonra daha net göreceğiz. Bölge halklarının artık o kadar da önüne konulana razı olmadığını ve bütün dengeleri biranda değiştirebileceğini artık çok iyi biliyoruz.
İSLAM ALEMİ
Önce zemini hazırladılar. Ve bunu sadece Trump'la sınırlandırmak asla doğru değildir. Bu plan çeyrek asırdır devrededir ve aşama aşama hayata geçirimiştir. Trump kendi özel durumu ve kişiliğindeki ağır sorunlar sebebiyle biraz daha fevri hareket etmiştir. Hepsi bu kadar. Zalmin zulmü ebedi olamaz. Kendilerini en başaralı gördükleri an, sona en yakın oldukları an olabilir. En azından bizim ümidimiz ve beklentimiz bu yöndedir. Gelişmeler bu kanlı oyunun hayata geçirilmesinin çok da kolay olmayacağını gösteriyor. ABD ve İsrail dışında hiçbir ülke Kudüs kalleşliğini kabul etmemiştir. Bunun böyle devam etmesini umuyoruz, ama çok da güvenemeyiz. Asıl önemli olan İslam aleminin ne dediği ve ne yaptığıdır. İsrail bugün bu kadar ileri gidebilmişse, ABD 10 bin kilometre öteden gelip bölgede bu kadar etkili ve yetkili olabiliyorsa, bunun birinci sebebi Müslüman dünyasının kendi içindeki tutarsızlıklardır. Müslümanları birbirine düşürmek için oynanan oyunlara gelmeleri ve birbirlerine düşmeleridir. Böyle devam ederse daha çok gözyaşı dökeriz.Umarız ve dileriz ki, bütün bu kalleşlikler Müslümanların silkinip kendilerine dönmeleri ve ortak hareket etmeleri için bir vesile olur.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 674 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |