Şrift:
ABD'nin foyası ortaya çıkarılmalı
18.12.2017 [09:52] - Gündəm, DAVAMın yazıları
Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etme kalleşliği karşısında yapılacak şey, İslam aleminin tek ses olarak bu kararı yok sayması ve çok net ve açık şekilde Filistin'in yanında durmasıydı. ABD ve İsrail dışında dünyanın bütün ülkelerinin karara itirazlarının bir anlam kazanması ve kalıcı olabilmesi de buna bağlıydı. Türkiye'nin çabalarıyla İstanbul'da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısı ve alınan kararlar son derece isabetli olmuştur ve memnuniyet vericidir.

TEPKİSİZ KALINAMAZDI
Trump'ın kararı yeni bir Haçlı saldırısıdır. Bu rezil karar sonrası İsrail yeniden azmış, Müslüman ve Filistinli olmak dışında hiçbir suçu olmayan masumlara karşı katliamlara başlamıştır. Bu insanlık dışı saldırılara, bırakın Müslüman olmayı insan olan hiç kimse tepkisiz kalamaz. Kudüs bütün Müslümanlar için çok özel ve mübarek bir mekandır. Mukaddes dinimizin üç büyük mescidinden birine ev sahipliği yapmaktadır ve ilk kıblemizdir.Böyle mübarek bir şehrin ABD ve İsrail'in kanlı işbirliği ile bir oldu-bittiye getirilmesi bütün İslam alemine açık bir saldırıdır. Ve dolayısı ile Müslüman dünyası buna tepkisiz kalması kendisini inkar olurdu.

ZULME GÖZ YUMANLAR
Zirveye katılmış gibi görünseler de temsil seviyesi ve isteksiz tavırları ile dikkat çeken ve bu zulme ortaklık eden ülkelerin durumu gözden kaçmamıştır. Özellikle Suudi Arabistan ve Mısır'ın tavırları çok vahimdir. Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin de bu vahamete katıldıklarını ibretle izliyoruz. Daha önce yaptığım bir tespiti burada tekrar hatırlatayım. Bu ülkeleri idare edenler İsrail ve ABD'ye güvenerek nereye kadar gidebileceklerini zannediyorlar?Kurdukları saltanatı sürdürebilmek için zulme gözyummanın vebali kendileriyle birlikte olacaktır. Ve hiç unutmasınlar ki, başları dara düşerse yanlarında bulacakları ülke yine Türkiye, sığınacakları yer yine İslam olacaktır.

HUKUKEN YOK HÜKMÜNDE
Zirvede alınan karalar beklentileri karşılamıştır. 'Trumpın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanı ma kararı hukuken hükümsüz ilan edilmiştir. Kararın barış girişimlerine yönelik kasti bir baltalama, aşırılık ve terörizme ivme verecek bir tahrik unsuru ve uluslararası barış ve güvenliği hedef alan bir tehdit olarak görüldüğü belirtilmiştir. ABD Yönetiminin bu yasadışı beyanın geri çekilmemesinden doğacak tüm sonuçlardan bütünüyle sorumlu tutulduğu kaydedilmiştir. Ve buna bağlı olarak söz konusu beyanın ABD Yönetimi'nin barış destekçisi rolünden çekilmesi olarak değerlendirildiği ve bunun tüm paydaşlar tarafından da anlaşıldığı belirtilmiştir. Bütün Devletlere ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in sözde başkenti olarak tanıyan kararını desteklemekten imtina etme ve Diplomatik Misyonlarını Filistin'in başkenti olarak ilan edilen Doğu Kudüs'e taşıma daveti yapılmıştır.

BM GENEL KURULU'NA GÖTÜRÜLECEK
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sorumluluklarını üstlenmesi, Kudüs-ü Şerif şehrinin yasal statüsünü teyit etmesi, Filistin Devleti topraklarındaki İsrail işgaline son vermesi, Filistin halkının uluslararası korunma altına alınmasını sağlaması, Filistin Davası'na ilişkin aldığı tüm kararları uygulaması ve bu kararlara uyması çağrısında bulunulmuştur. BM Güvenlik Konseyi'nin harekete geçememesi halinde, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin bu ağır ihlali BM Genel Kurulu'nun 377A sayılı 'Barış için Birleşme kararı' çerçevesinde BM Genel Kurulu'na götürmeye hazır olduğu teyit edilmiştir.

SONUCA BAĞLANMALI
İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi'nde alınan kararlar ve yapılan açıklamaların isabetli olması önemlidir, ama yeterli değildir. Bu kararların mutlaka takip edilmesi, gereğinin yapılması ve sonuca bağlanması şarttır. Katılan ülkelerin attıkları imzalara sonuna kadar sahip çıkmaları gerekmektedir. Daha önce defalarca örneğini gördüğümüz gibi, toplantıdan sonra kayıplara karışmak akla ve vicdana uymayacağı gibi, tarihi sorumluluğu daha da ağırlaştıracaktır. Sayın Bahçeli'nin de belirttiği gibi, 14 yaşındaki bir çocuğu onlarca askeriyle gözaltına alan, down sendromlu bir mazluma şiddeti reva gören İsrail'in acımasızlığı, İslam ülkelerinin diriliş ve kenetlenmesiyle bertaraf edilecektir. Başka yol ve çaresi de kalmamıştır.

DOĞU KUDÜS'E BÜYÜKELÇİLİK
Türkiye kararların uygulanmasına da öncülük etmelidir. Nitekim, hükümetin eli son derece güçlüdür. TBMM'de grubu bulunan üç parti ortaklaşa hazırladıkları bir metinle İslam İşbirliği Teşkilatı'nın kararını desteklediklerini ilan etmişlerdir. Bundan sonrası için yapılması gerekenler konusunda sayın Bahçeli şu tavsiyelerde bulunmuştur:
Önümüzdeki zorlu süreçte, Kudüs komplosu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden ziyade, Genel Kurula taşınmalı ve tüm ülkeler için bağlayıcı olacak adil bir kararın alınması temin edilmelidir. ABD'nin foyası ortaya çıkarılmalıdır. Görev alanı Doğu Kudüs ile Filistin Ulusal Yönetimi'ne bağlı bulunan Batı Şeria ve Gazze'den oluşan Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosluğu resmen Büyükelçilik seviyesine çıkarılmalıdır.Bu çerçevede İslam İşbirliği Teşkilatı'nın kararına binaen diplomatik misyonumuz Doğu Kudüs'te Büyükelçilik olarak belirlenmeli, şekillenmeli ve temellendirilmelidir. Buna 57 İslam ülkesi aynısıyla iştirak etmelidir. 2019'da Gambiya'da yapılacak 14.İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Toplantısı'na kadar, İslam ülkelerinin diplomatik temsilciliklerini Doğu Kudüs'e taşımaları konusunda samimi, tavizsiz ve kararlı adımlar kesinlikle atılmalıdır.
Kudüs, tarihimizin hisarı, maneviyatımızın haysiyeti demektir.
Bir emlak patronun pervasızlıklarına, Evanjelismin dayatmalarına, İslam düşmanlarının eline ve emeline teslim edilmeyecektir. Bilinmelidir ki, Kudüs düşerse tarih düşecek, Kudüs kaybederse Ankara kaybedecek, Kudüs mahcup ve mahkum olursa İslam alemi telafisi imkansız sonuçlarla karşılaşacaktır.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 764 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed