Şrift:
Trump geldi huzur uzaklaştı
21.12.2017 [16:19] - Gündəm, DAVAMın yazıları
Zaman ayarlı bombayı Kudüs'ün kalbine yerleştiren Trump, açıkladığı Amerikan stratejik belgesi ile aslında bütün dünya için büyük bir tehdit ve tehlike olduğunu ilan etti. Açıklanan belge her cümlesi ile sorunludur.Dünyada ABD'den başka devlet, Trump'tan başka lider yokmuş gibi bir garabeti içinde barındırıyor. Bu tuhaf durum, mezarlıktan geçerken ıslık çalanların halini akıllara getiriyor.


STRATEJİ BELGESİ
ABD kendi iç meselelerinin girdabında debeleniyor. Trump'la birlikte bu çarpıcı gerçek daha çok su yüzüne çıkmıştır. İddialı strateji belgeleri açıklamak bu gerçeği değiştirmiyor. Akıl ve ruh sağlığı tartışmalı olan bir liderle yönetilmenin, dünyaya ayar vermeye kalkışmanın kendilerine daha büyük belalardan başka bir şey getirmeyeceğini ABD halkı da fark etti. Göreve başlamasının üzerinden henüz bir yıl geçmiş olmasına rağmen, kendisine verilen desteğin yüzde 30'a gerilemesi bunun göstergesidir. Ama işe bakın ki, Trump'ın çareyi yeni gerginlikler ve savaşlar çıkararak daha çok silah satmakta, terör örgütleri ile işbirliği yapıp daha çok kan dökmekte aradığını ibretle izliyoruz. Bu tuhaf durum dünya gerçekleri ile bağdaşmayacağı gibi, ters tepmesi de kuvvetle muhtemeldir. En azından bizim temennimiz bu yöndedir. Ava giderken avlanmaları, döktükleri kanda boğulmaları, sattıkları silahla vurulmaları bizim için sürpriz olmayacaktır.


KİMSE GÜVENDE DEĞİL
İletişim çok hızlı ve yaygın olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Hiçbir şey gizli kalmıyor. Her ne kadar bu durum aynı zamanda algı operasyonları yapmayı kolaylaştırmış olsa da, gerçeklerin anlaşılması fazla uzun sürmüyor. Kimin ne düşündüğü, ne yaptığı, haklılığı, haksızlığı kısa zamanda ortaya çıkıyor. Dünya milletleri kandan, terörden, kargaşadan yoruldu. Hiç kimse bu girdabın dışında kalamıyor ve kendini güvende hissetmiyor. Azdırdıkları terör, en güvenli olduğu zannedilen ülkeleri de vuruyor. Refah arttı, ama huzur uzaklaştı. Dolayısı ile bir çıkış yolu aranıyor. Böyle bir süreçte Trump'ın dünyanın bu beklenti ve arayışının tam tersine kararlar alması, yeni ve nerede başlayıp nerede biteceği kestirilemeyecek kriz ve kargaşaları tetiklemesi, doğrudan kendini bir tehdit ve tehlike konumuna getirmiştir. Trump, sadece kendi ülkesi için değil, bütün dünya için ciddi ve biran önce önüne geçilmesi gereken bir belaya dönüşmüştür. Kudüs'ün bir oldu-bitti ile haksız ve hukuksuz şekilde İsrail'e peşkeş çekilmek istenmesi, bardağı taşırmıştır.


DÖNÜM NOKTASI
Her şerrin bir hayır getireceğini biliyoruz. Trump şerrinin getireceği hayrın ne olabileceğini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki oylama sonucuyla gördük. ABD'ye dünyanın sadece kendisinden ibaret olmadığı net ve açık biçimde gösterildi. Kudüs tasarısına, içinde İngiltere ve Fransa gibi her zaman ABD'nin yanında yer almış ülkelerin de bulunduğu 14 üyenin kabul oyu kullanması, gerçek anlamda bir dönüm noktasıdır. Veto edilmiş olması, sonucu değiştirmemiştir. ABD, bu karar karşısında çılgına dönmüş ve basit ve hiçbir diplomatik ve siyasi nezakete ve üsluba sığmayacak tehditler savurmuştur.


BİLDİĞİNDEN GERİ KALMA
ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Nikki Haley'in, önce Güvenlik Konseyi oylaması sonucunda yaptığı ve Kudüs tasarısının BM gündemine bile gelmesini ülkesine hakaret saydığı yönündeki açıklaması ve "bunu unutmayacağız" sözleri, aslında ABD'nin nasıl bir çıkmaza düştüğünün ispatıdır. Aynı sözcü, bugün BM Genel Kurulu'nda yapılacak oylama öncesinde de yine son derece sıradan ve kaba bir üslupla tehditler savurmuş ve oy verecek delegelere, "Oyunu vermeyi düşünürken Başkan'ın ve ABD'nin bu oyu kişisel bir mesele olarak algıladığını bilmeni istiyorum." Notu göndermiştir. Bu tehditlerin ne kadar ciddiye alındığını bugün göreceğiz. Beklentimiz bu kabalığın ters tepmesi ve ABD'nin haksız ve hukuksuz kararının tanınmaması yönündeki tasarının büyük ve ezici bir çoğunlukla kabul edilmesidir. Böyle bir sonuç aynı zamanda ABD'ye "bildiğinden geri kalma" cevabı olacaktır ve kendisine çeki düzen vermesi, bir ülkenin veya bir milletin kaderiyle oynayacak kararlar alırken birkaç defa düşünmesi gerektiğini hatırlatacaktır.


İHANETİN YENİ VERSİYONU
Böyle bir dönemde Türkiye'nin varlığı, birliği ve etkisi çok daha büyük önem kazanmıştır. Trump'ın kararını açıkladığı ilk andan itibaren ortaya konulan kararlı duruş takdire şayandır. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın toplanması Kudüs'le ilgili ittifakla kararlar alınmasının isabetini şimdi çok daha iyi görüyoruz. Bu durumun ABD ve İsrail gibi işgalcileri rahatsız etmesini anlıyoruz da, bazı Müslüman ülkeleri, daha doğrusu bazı ipsiz prensleri niye bu kadar üzdüğünü bir türlü anlayamıyoruz. Birleşik Arap Emirliği'nden gelen açıklama çok vahimdir. Bu açıklamayı yapan sözde Dışişleri Bakanı cehaletinin yanına, ihanetin yeni versiyonlarını ve iftiralarını da eklemiştir. Bu zavallı önce tarih öğrenmeli, sonra da Türk ve Türkiye'den bahsederken ağzını yıkamalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı hak ettiği şekilde bir cevap vermiştir, ama şunu da unutmamalıdır: Bu soysuz bugün hala Müslümanım diyebiliyorsa, bunu Türk milletine borçludur. Gelecekte de yine böyle olacaktır. Sıkıştıkları, işgale uğradıkları zaman sığınabilecekleri tek yer Türk milletidir. İhanetin de, iftiranın da bir sınırı olmalıdır.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 721 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed