31.03.2018 [13:03] - Xəbərlər, DAVAMın yazıları
Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekatını üstün bir başarıyla sürdürmesi, Afrin'de bütün hesapları, kanlı tuzakları kısa zamanda bozarak şehri kontrole alması, teröristleri ve onların asıl sahiplerini çok rahatsız etti. Afrin'i aşılmaz zannediyorlardı. Bunun için her imkanı seferber etmiş, teröristlere sadece silah ve para değil, lojistiğin her türlüsünü sağlamışlardı. Dünyada ender bulunan iş makinalarını getirmiş, yüksek mühendislik gerektiren tahkimatlar yapmış teröristlere teslim etmişlerdi. Hiçbiri fayda etmedi. Türk Silahlı Kuvvetleri hepsini birden yıktı geçti. Çok daha önemlisi Afrin'le yetinmeyip, Münbiç başta olmak üzere terör ve terörist nerede varsa alayına hayat hakkı tanımayacağını da net ve kesin şekilde gösterdi.
ŞAŞIRMIŞ DURUMDALAR
Bir defa daha ve altını kalın çizerek belirtelim: Biz Suriye topraklarına işgal için gitmedik. Varlığımıza ve birliğimize yönelik yüksek bir tehdit ve tehlikeyi ortadan kaldırmak için hakkımız olanı yapıyoruz. Bunu yaparken, o topraklara huzur götürüyoruz. Bölge insanına güvenle yaşayabileceği büyük bir alan açılmıştır. Büyük bedellerle elde ettiğimiz bu imkanı devam ettirmek ve daha da geliştirmek en tabii hakkımızdır. İşte sorun da burada çıkıyor. Türkiye'nin kanlı oyunları bozması, teröristleri tepelemesi, bölgeye huzur ve güvenlik götürmesi, işgalcileri, emparyalistleri, kan emicileri çok rahatsız ediyor. Şaşırmış durumdalar. Tehdit ediyorlar, olmuyor. Alttan alıp kirli ortaklıklar teklif ediyorlar fayda etmiyor. Maşalarını üzerimize sürüyorlar ezip geçiyoruz. Artık doğrudan sahaya inmeye ve kanlı ellerini üzerimize uzatmaya başladılar. ABD'den gelen son açıklamalar ve özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Macron çıkışları bunun göstergesidir.
PİŞKİNLİĞİN ZİRVESİ
Bizim için sürpriz yoktur. Bu şer cephesinin yeni hamleler yapacağını biliyor ve bekliyorduk. Daha bir hafta önce yazdığımız yazıda, "Keşke bu huzurun sağlanmasına, bu işin en çok istismarını yapan, güya demokrasi ve insan hakları savunucusu görünenler de katkı yapsalardı. Bunu yapmadıkları gibi, özel çıkarları uğruna her türlü rezilliği sahnelediler. Bugün akan kanın da, yaşananların da sorumlusu başta ABD olmak üzere, bize itiraz edenlerdir. Almanya, Fransa ve İngiltere'de en az ABD kadar sorumludurlar ve zaten en çok da onların sesi çıkıyor. Afrin'e giremeyeceğimizi zannediyorlardı. Ancak bu kalleşliklerine rağmen, kararlı biçimde hareket etmemiz ve sağladığımız yüksek başarı bütün planlarını bozdu." Demiştik. Yeni oyunlar oynanacağını belliydi. Sürpiz olan Fransa'nın bu kadar bodoslama dalmasıdır. O Fransa ki, bölgede en son söz söyleyecek ülkedir. Ellerindeki kan kurumadığı gibi, teröristlerle açık ve aleni işbirliğini dünya ibretle izlemektedir. Şimdi de bu kahpelere sahip çıkmakla kalmıyorlar, bir de arabuluculuk yapacaklarını söyleyerek pişkinliğin, kepazeliğin, alçaklığın zirvelerine çıkıyorlar.
KALLEŞLİKLERE KARNIMIZ TOK
Sayın Cumhurbaşkanının Fransa ve Macron için söyledikleri son derece yerindedir. Az bile söylenmiştir. Bu kan emiciler hangi yüzle bölgeye gelecek, hangi yüzle bize söz söyleyecekler? Kirli ve kanlı sicillerine yeni sayfalar eklemek istedikleri anlaşılıyor. Hodri meydan, hadi buyursun gelsinler de boylarının ölçüsünü alsınlar. Teröristlerle kanlı işbirliğine ABD'nin tetikçiliğini eklemelerini kendi halklarına nasıl izah ederler bilemem, ama Türkiye'nin bu kalleşliklere karnı toktur. Macron hiç boşuna debelenmesin ve eğer aklı varsa dönüp kendi ektiği kin ve terör tohumlarının başına ne belalar açabileceğini, sonun ne olacağını düşünsün. Bizim için teröristlerle işbirliği yapan, onlara imkan ve destek verenler de teröristtir ve gazabımıza uğramaları kaçınılmazdır.
SINIRLARIMIZ KONTROLE ALINMALI
Türkiye söylediğini yapmak, yapacağını söylemek noktasında asla geri adım atamaz. Tel Rıfat mutlaka kontrole alınacak ve Afrin zaferi taçlandırılacaktır. Rusya ile bu konuda bir orta yol bulunması an meselesidir. Menbiç kırmızıçizgimizdir ve bundan hiçbir şart altında vazgeçemeyiz. Teröristler orada bulundukça Afrin üzerinden bize yönelecek tehdit ve tehlike ortadan kalkmayacaktır. Buna izin veremeyiz. Fırat'ın doğusunu baştan başa kontrole almak, Sincar'da yeni bir Kandil oluşmasına kesin olarak müsaade etmemek bir tercih değil, mutlaka yerine getirilmesi gereken zarurettir. Toplamı, bin 250 kilometreyi bulan Suriye ve Irak sınırlarımızın tamamı kontrole alınmadıkça bize huzur yoktur ve dolayısı ile gereğini yapmak hakkımızdır ve yetkimizdedir.
KAÇINILMAZ GERÇEKLER
ABD'den Suriye'den çekilme yönünde gelen açıklamalar inandırıcılıktan uzaktır. Kaldı ki, Trump'ın söylediklerinin ne kadar ciddiye alınacağını iyi düşünmek gerekmektedir. Sözlerinin üzerinden daha saatler geçmeden Pentegon'dan farklı ve Trump'ı boşa çıkaran değerlendirmeler yapılmıştır. ABD'nin bölgeden çekilmesi çok gerçekçi görünmüyor. Vekalet verecek yeni birilerini bulmuş olabilirler. Fransa çok gönüllü gibi duruyor, ama bir süre sonra o dağlara da kar yağacaktır. Fransa belasını arıyorsa, durmasın gelsin. PKK-PYD-YPG-DEAŞ'ın yanına eklenmek istiyorlarsa, bu kendi tercihleridir. Meydanın boş olmadığını, terörle işbirliğinin yanlarına bırakılmayacağını da hiçbir zaman unutmasınlar. Bunu bir tehdit olarak söylemiyoruz. Kaçınılmaz gerçekler olarak hatırlatıyoruz.
ŞAŞIRMIŞ DURUMDALAR
Bir defa daha ve altını kalın çizerek belirtelim: Biz Suriye topraklarına işgal için gitmedik. Varlığımıza ve birliğimize yönelik yüksek bir tehdit ve tehlikeyi ortadan kaldırmak için hakkımız olanı yapıyoruz. Bunu yaparken, o topraklara huzur götürüyoruz. Bölge insanına güvenle yaşayabileceği büyük bir alan açılmıştır. Büyük bedellerle elde ettiğimiz bu imkanı devam ettirmek ve daha da geliştirmek en tabii hakkımızdır. İşte sorun da burada çıkıyor. Türkiye'nin kanlı oyunları bozması, teröristleri tepelemesi, bölgeye huzur ve güvenlik götürmesi, işgalcileri, emparyalistleri, kan emicileri çok rahatsız ediyor. Şaşırmış durumdalar. Tehdit ediyorlar, olmuyor. Alttan alıp kirli ortaklıklar teklif ediyorlar fayda etmiyor. Maşalarını üzerimize sürüyorlar ezip geçiyoruz. Artık doğrudan sahaya inmeye ve kanlı ellerini üzerimize uzatmaya başladılar. ABD'den gelen son açıklamalar ve özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Macron çıkışları bunun göstergesidir.
PİŞKİNLİĞİN ZİRVESİ
Bizim için sürpriz yoktur. Bu şer cephesinin yeni hamleler yapacağını biliyor ve bekliyorduk. Daha bir hafta önce yazdığımız yazıda, "Keşke bu huzurun sağlanmasına, bu işin en çok istismarını yapan, güya demokrasi ve insan hakları savunucusu görünenler de katkı yapsalardı. Bunu yapmadıkları gibi, özel çıkarları uğruna her türlü rezilliği sahnelediler. Bugün akan kanın da, yaşananların da sorumlusu başta ABD olmak üzere, bize itiraz edenlerdir. Almanya, Fransa ve İngiltere'de en az ABD kadar sorumludurlar ve zaten en çok da onların sesi çıkıyor. Afrin'e giremeyeceğimizi zannediyorlardı. Ancak bu kalleşliklerine rağmen, kararlı biçimde hareket etmemiz ve sağladığımız yüksek başarı bütün planlarını bozdu." Demiştik. Yeni oyunlar oynanacağını belliydi. Sürpiz olan Fransa'nın bu kadar bodoslama dalmasıdır. O Fransa ki, bölgede en son söz söyleyecek ülkedir. Ellerindeki kan kurumadığı gibi, teröristlerle açık ve aleni işbirliğini dünya ibretle izlemektedir. Şimdi de bu kahpelere sahip çıkmakla kalmıyorlar, bir de arabuluculuk yapacaklarını söyleyerek pişkinliğin, kepazeliğin, alçaklığın zirvelerine çıkıyorlar.
KALLEŞLİKLERE KARNIMIZ TOK
Sayın Cumhurbaşkanının Fransa ve Macron için söyledikleri son derece yerindedir. Az bile söylenmiştir. Bu kan emiciler hangi yüzle bölgeye gelecek, hangi yüzle bize söz söyleyecekler? Kirli ve kanlı sicillerine yeni sayfalar eklemek istedikleri anlaşılıyor. Hodri meydan, hadi buyursun gelsinler de boylarının ölçüsünü alsınlar. Teröristlerle kanlı işbirliğine ABD'nin tetikçiliğini eklemelerini kendi halklarına nasıl izah ederler bilemem, ama Türkiye'nin bu kalleşliklere karnı toktur. Macron hiç boşuna debelenmesin ve eğer aklı varsa dönüp kendi ektiği kin ve terör tohumlarının başına ne belalar açabileceğini, sonun ne olacağını düşünsün. Bizim için teröristlerle işbirliği yapan, onlara imkan ve destek verenler de teröristtir ve gazabımıza uğramaları kaçınılmazdır.
SINIRLARIMIZ KONTROLE ALINMALI
Türkiye söylediğini yapmak, yapacağını söylemek noktasında asla geri adım atamaz. Tel Rıfat mutlaka kontrole alınacak ve Afrin zaferi taçlandırılacaktır. Rusya ile bu konuda bir orta yol bulunması an meselesidir. Menbiç kırmızıçizgimizdir ve bundan hiçbir şart altında vazgeçemeyiz. Teröristler orada bulundukça Afrin üzerinden bize yönelecek tehdit ve tehlike ortadan kalkmayacaktır. Buna izin veremeyiz. Fırat'ın doğusunu baştan başa kontrole almak, Sincar'da yeni bir Kandil oluşmasına kesin olarak müsaade etmemek bir tercih değil, mutlaka yerine getirilmesi gereken zarurettir. Toplamı, bin 250 kilometreyi bulan Suriye ve Irak sınırlarımızın tamamı kontrole alınmadıkça bize huzur yoktur ve dolayısı ile gereğini yapmak hakkımızdır ve yetkimizdedir.
KAÇINILMAZ GERÇEKLER
ABD'den Suriye'den çekilme yönünde gelen açıklamalar inandırıcılıktan uzaktır. Kaldı ki, Trump'ın söylediklerinin ne kadar ciddiye alınacağını iyi düşünmek gerekmektedir. Sözlerinin üzerinden daha saatler geçmeden Pentegon'dan farklı ve Trump'ı boşa çıkaran değerlendirmeler yapılmıştır. ABD'nin bölgeden çekilmesi çok gerçekçi görünmüyor. Vekalet verecek yeni birilerini bulmuş olabilirler. Fransa çok gönüllü gibi duruyor, ama bir süre sonra o dağlara da kar yağacaktır. Fransa belasını arıyorsa, durmasın gelsin. PKK-PYD-YPG-DEAŞ'ın yanına eklenmek istiyorlarsa, bu kendi tercihleridir. Meydanın boş olmadığını, terörle işbirliğinin yanlarına bırakılmayacağını da hiçbir zaman unutmasınlar. Bunu bir tehdit olarak söylemiyoruz. Kaçınılmaz gerçekler olarak hatırlatıyoruz.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 791 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |