Şrift:
Esad bütün kötülüklerin anası
12.04.2018 [12:44] - Gündəm, DAVAMın yazıları
Doğu Guta'da kullanılan kimyasal silahlar ve ortaya çıkan vahşet, Suriye'deki gerginliği patlama noktasına getirdi. ABD Esad rejimine müdahale hazırlıkları yaparken, Rusya savunmaya geçmiş bulunuyor.Tetiğe basılmasına bağlı olarak işin nerelere varacağını kestirmek dahi mümkün değildir. Kesin olan Doğu Guta'daki vahşet üzerinden yeni dengelerin oluşturulduğu, yeni hesapların yapıldığı ve yeni işgal planlarının devreye sokulması için harekete geçildiğidir.

ESAD DURDUKÇA HUZUR OLMAZ
Belki en son söyleyeceğimizi şimdiden kayda geçelim. Esad orada var oldukça, ne Suriye'ye ve bölgeye huzur gelir, ne bu katliamların arkası kesilir, ne terör biter, ne de süper güçler başta olmak üzere emperyalistlerin kanlı planlarına ara verilir. Esad bütün bu kötülüklerin anası durumundadır. Bir milyondan fazla insanın katilidir. Bu kadar kan, bu kadar gözyaşı, bu kadar zulüm ve hüzünden sonra Esad'lı bir çözüm imkansızdır. Bugün Suriye'ye müdahale etmek için fırsat kollayanlar veya bölgeye huzur getireceğini iddia edenler eğer zerre kadar samimi olsalardı, öncelikle Esad'ı bertaraf ederlerdi. Esad ve buna bağlı olarak bölgeye yerleştirilip, beslenen ve azdırılan terör örgütleri ABD kanlı planlarına da, Rusya'nın yayılmacı emellerine de, İngiltere ve Fransa'nın yeni sömürge hayallerine de, İsrail'in yeni terör harekatları yapmasına da bahanedir.

HUZUR İSTEYEN TEK ÜLKE TÜRKİYE
Dürüst ve samimi olarak Suriye'ye huzur gelmesini isteyen, bunun için çırpınan ve bu uğurda bedel ödeyen tek ülke Türkiye'dir. Fırat Kalkanı Operasyonu da bunun için yapılmıştır, Zeytin Dalı Harekatı da bu maksatla hayata geçirilmiştir. Bugüne kadar ülkemiz, Suriye'de barışın sağlanması, sivil kayıpların en aza çekilmesi, mücavir toprakların terör örgütlerinden temizlenmesi adına samimi ve kararlı bir duruş sergilemiştir. Ancak, bölge bir cadı kazanına dönüşmüştür ve diğerlerinde bir samimiyet olmadığı için bir çözüm bulunamadığı gibi, sorun giderek daha da derinleşmektedir. Bedeli ise mazlumlar, masumlar ödüyor. Bugün insanlığın gözü önünde, Doğu Guta ve çevresinde tam bir katliam yaşanmaktadır. Sivillere kimyasal silahlarla saldırılmaktadır. Doğu Guta'daki Duma bölgesine Sarin Gazı atan Esad yönetimi çok sayıda masumun ölümüne sebep olmuştur ve ne acıdır ki, bu ilk değildir. Dünya bu duruma seyirci kalamaz. Mutlaka hesabının sorulması gereken bir insanlık suçu işlemiştir.

ASIL NİYETLERİ GİZLİYORLAR
Bu cani saldırganlıkta parmağı olan kim ya da kimler varsa doğduklarına pişman edilmeleri bir insanlık görevi haline gelmiştir. Ancak, bu bahane ile bölgede yeni hesaplar yapılmasını da ne anlamak ne de kabul etmek mümkündür. Trump'ın ABD'nin iç siyasetinde düştüğü zor durumdan kurtulmak için dünyaya ateşe atmaktan çekinmeyeceğini ibretle izliyoruz. Suriye'deki Tayfur askeri havaalanına yapılan füze saldırılarının kanlı hesapların hayata geçirilmesine zemin oluşturmak için planladığı anlaşılıyor. Saldırı sonrasında saldırıyı planlayıp icra edenlerle ilgili tutarsız, kafa karıştırıcı açıklamaların yapılması bir tesadüf değildir ve asıl niyetleri gizlemeye yöneliktir.

TÜRKİYE-İRAN-RUSYA
Türkiye-İran ve Rusya arasında Astana'da başlayan, Soçi'de devam eden ve sonuncusu Ankara'da yapılan görüşmeler de çok önemli ve ümit veren sonuçlar alınmıştır. Buna paralel olarak bölgesel istikrar için terörle mücadele eylem planı kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri PYD/YPG unsurlarının etkili olduğu alanlarda temizlik yapmış ve bölgeyi gerçek sahiplerine teslim etmiştir. Suriyeli mültecilerin yurtlarına dönmesi ve kontrolsüz göçlerin tersine çevrilmesi için ortaya konulan irade meyvelerini vermeye başlamıştır. Süren ve sürdürülen operasyonlar sivil hassasiyeti en üst düzeyde tutarak gerçekleştirilmektedir.

SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ
Suriye'nin toprak bütünlüğü son derece önemlidir ve bu meselenin olmazsa olmazıdır. Türkiye, bölgede bulunan terör örgütlerine karşı kararlılıkla operasyonlara devam edeceğini ilan etmiştir. Rusya ve İran'la bu konuda tam bir mutabakat sağlanması hayati önemdedir.Unutulmamalıdır ki, Suriye'de yuvalanan terör örgütleri sadece Türkiye için değil, bölgedeki tüm devletler için tehdittir. Bütün bu gerçekler orta yerde dururken, ABD ve yanına aldığı İngiltere, Fransa ve İsrail'in Esad'ın gitmesini sağlayacak formüller geliştirmek yerine, bölgede tansiyonu arttıracak ve sonu kestirilemeyen gelişmelere yol açacak şekilde tansiyonu yükseltmelerinin iyi niyetle izahı mümkün değildir. Terör örgütlerine binlerce Tır dolusu silah verip bölgeyi barut fıçısına dönüştürenlerin, Esad'ı orada tutarak kan ve gözyaşından başka bir sonuç almaları imkansızdır. Esad döktüğü kanların, üstlendiği veballerin, işlediği cinayetlerin hesabını mutlaka vermelidir. Ancak, mesele burada bitmiyor. Artık bir siyasi çözüm bulmanın zamanı gelmiştir.

KARŞIMIZA KİM ÇIKARSA ÇIKSIN
Suriye'nin geleceğine, Suriyeliler karar vermelidir. Türkiye'nin en başından itibaren tezi budur. Zira, bölgedeki tehditlerin ortadan kaldırılması, Suriye ve Irak'ın siyasi ve toprak bütünlüğü içinde huzura kavuşması, Türkiye için bir beka meselesidir. Sayın Devlet Bahçeli'nin de belirttiği gibi, ülke olarak "Suriye'deki terör örgütlerinden veya Esad rejiminin katliamlarından bize ne" demek gibi bir lüksümüz yoktur. Devletin egemenlik haklarıyla birlikte milletin bekası tehlikeye girdiğinde karşımıza kim çıkarsa çıksın, bunlar sırtlarını nerelere dayarsa dayasınlar, hak ettikleri dersi vermek, kafalarını ezmek yaşanmış Türk asırlarına karşı namus ve vefa borcumuzdur.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 816 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed