11.08.2012 [13:32] - Müsahibə
Tüm dünyada Suriyeden sonra Arap baharının İran'a geçeceği yönünde tahminler var. Buna
Ankara'nın Suriye politikasını eleştiren İran Genelkurmay Başkanı Hasan Firuzabadi, "sıranın Türkiye'ye geleceğini" ileri sürdü.
Konuyla ilgili bazı uzmanların görüşünü aldık.
Uluslar arası politika yazarı Elcin Abdullayev düşünüyor ki; Savunma Bakanı sözcüsünün böyle düşünmesi sorumsuzluk ve asılsızlıktır. O yüzden tüm dünyada Suriyeden sonra Arap baharının İran'a geçeceği yönünde tahminler var. Buna görede İran devleti dikkati dağıtmaya çalışır. E.Abdullayev Türkiyenin demokratik ve yasal devlet olduğunu hatırlatarak, bu ülkede böyle bir şeyin olamayacağı görüşünü belirtti.. '' Bir toplumda Halkın egemenliği, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, insan haklarının korunması, bir deyişle demokratik kurumlar oluşturuluyorsa, orada neden devrim olmalıdır? Odur ki, böyle açıklamalar insanların kafasını karıştırmaktadır.
'Böyle sorumsuz beyanları verenler Fars rejiminin ömrünün finaline doğru yaklaştığını biliyor. Şu anda İran'da "soğuk savaş" ruh hali hüküm sürüyor. Yani, ülke de iç toplumsal gerilim her geçen gün artmaktadır. Ehl-İran özgürlüğün ve insan haklarının onunda ülkesinde olmasını istiyor. İran halkı anlıyor ki, tecrit edilmiş durumda yaşamak mümkün. İran vatandaşları istiyor, uygarlık dairesine ayak koysun. Odur ki, Despotizmidən canını kurtarmak için halk cüzi bir makam arıyor, ayağa kalksın ve devrim yapsın. Elbette İran nüfusunun bu tür düşüncede olmasını ülkeyi yönetenler dahil Hasan Firuzabadi güzel anladığında belli dayanağı olmayan açıklamalar seslendiriyor ki, dikkati üzerlerinden saptırabilsinler. İşte bu konuda İranlı yetkililerin dahil, Cumhurbaşkanı Mahmud ahmedinejat' ın ve H.Firuzabadi kimilerinin Türkiye'ye karşı sık sık ithamlarda sürülməsi sona karşılanabilirdi. Çünkü, Türkiye bölgede yaşanan olaylara dahil Suriye'de ve gelecekte İran'da da beklenen olaylardan dışarıdan seyirci konumu sergileyemez. Böyle olursa bu başlı başına Türkiye Cumhuriyeti dahil islami değerlere önem veren Adalet ve Kalkınma Partisi itibarına ciddi darbe vurabilir.
Birinci bildiğimiz gibi hem Suriye'de, hem de İran'da yeteri kadar Türk yaşıyor. Eğer orada bulunan kardeşlerimizin kanı akıtılırsa, Türkiye Cumhuriyeti olarak kayıtsız şartsız onlara sahip çıkmalıdır. İkinci olarak eğer İslam ahlakından, İslam değerlerinden gidiyorsak ki, AKP daima bu amele önem verdi. O zaman zulme karşı mücadele R.T. Erdoğan başta olmak üzere onun takımının doğrudan hakkıdır. Bu hem, islami yasalara, hem de liberal ahlaki kurallara dayalı etkendir.
Ankara'nın Suriye politikasını eleştiren İran Genelkurmay Başkanı Hasan Firuzabadi, "sıranın Türkiye'ye geleceğini" ileri sürdü.
Konuyla ilgili bazı uzmanların görüşünü aldık.
Uluslar arası politika yazarı Elcin Abdullayev düşünüyor ki; Savunma Bakanı sözcüsünün böyle düşünmesi sorumsuzluk ve asılsızlıktır. O yüzden tüm dünyada Suriyeden sonra Arap baharının İran'a geçeceği yönünde tahminler var. Buna görede İran devleti dikkati dağıtmaya çalışır. E.Abdullayev Türkiyenin demokratik ve yasal devlet olduğunu hatırlatarak, bu ülkede böyle bir şeyin olamayacağı görüşünü belirtti.. '' Bir toplumda Halkın egemenliği, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, insan haklarının korunması, bir deyişle demokratik kurumlar oluşturuluyorsa, orada neden devrim olmalıdır? Odur ki, böyle açıklamalar insanların kafasını karıştırmaktadır.
'Böyle sorumsuz beyanları verenler Fars rejiminin ömrünün finaline doğru yaklaştığını biliyor. Şu anda İran'da "soğuk savaş" ruh hali hüküm sürüyor. Yani, ülke de iç toplumsal gerilim her geçen gün artmaktadır. Ehl-İran özgürlüğün ve insan haklarının onunda ülkesinde olmasını istiyor. İran halkı anlıyor ki, tecrit edilmiş durumda yaşamak mümkün. İran vatandaşları istiyor, uygarlık dairesine ayak koysun. Odur ki, Despotizmidən canını kurtarmak için halk cüzi bir makam arıyor, ayağa kalksın ve devrim yapsın. Elbette İran nüfusunun bu tür düşüncede olmasını ülkeyi yönetenler dahil Hasan Firuzabadi güzel anladığında belli dayanağı olmayan açıklamalar seslendiriyor ki, dikkati üzerlerinden saptırabilsinler. İşte bu konuda İranlı yetkililerin dahil, Cumhurbaşkanı Mahmud ahmedinejat' ın ve H.Firuzabadi kimilerinin Türkiye'ye karşı sık sık ithamlarda sürülməsi sona karşılanabilirdi. Çünkü, Türkiye bölgede yaşanan olaylara dahil Suriye'de ve gelecekte İran'da da beklenen olaylardan dışarıdan seyirci konumu sergileyemez. Böyle olursa bu başlı başına Türkiye Cumhuriyeti dahil islami değerlere önem veren Adalet ve Kalkınma Partisi itibarına ciddi darbe vurabilir.
Birinci bildiğimiz gibi hem Suriye'de, hem de İran'da yeteri kadar Türk yaşıyor. Eğer orada bulunan kardeşlerimizin kanı akıtılırsa, Türkiye Cumhuriyeti olarak kayıtsız şartsız onlara sahip çıkmalıdır. İkinci olarak eğer İslam ahlakından, İslam değerlerinden gidiyorsak ki, AKP daima bu amele önem verdi. O zaman zulme karşı mücadele R.T. Erdoğan başta olmak üzere onun takımının doğrudan hakkıdır. Bu hem, islami yasalara, hem de liberal ahlaki kurallara dayalı etkendir.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1597 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |