13.10.2012 [14:03] - Türk dünyası-Turan
Quzey Kıbrısdan Davam.Az-a göndərilmiş xəbərlər bülleteninin növbəti buraxılışını orijinal variantında təqdim edirik:
DIŞİŞLERİ BAKANI ÖZGÜRGÜN: “RAPORDA, KIBRIS KONUSUNDA YER ALAN TARAFLI VE HAKSIZ İFADELER TÜMÜYLE KABUL EDİLEMEZDİR”
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından dün açıklanan “2012 Türkiye İlerleme Raporu ve Genişleme Sürecine dair Strateji Belgesi”nde Kıbrıs konusunda yer alan taraflı ve haksız ifadelerin tümüyle kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Özgürgün, AB’nin, şu anda dönem başkanlığını yapan “yarım devlet” Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni sırf memnun etmek amacıyla gerçeklerin bu denli çarpıtılmış olmasının, birliğin savunduğunu ve ileri sürdüğü evrensel değerler ile de büyük bir çelişki oluşturduğunu kaydetti.
Özgürgün, AB’nin, Kıbrıs’taki gerçekler ışığında çözüme samimiyetle katkı koymak istemesi durumunda, yapması gerekenin Rum ağzıyla tarafsızlık ve hakkaniyet ilkelerinden uzak raporlar yayınlamak yerine, 26 Nisan 2004 tarihli Konsey Kararı doğrultusunda Kıbrıslı Türklerin izolasyonunu sona erdirmek amacıyla verdiği taahhütleri yerine getirmek olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, AB Komisyonu tarafından dün açıklanan “2012 Türkiye İlerleme Raporu ve Genişleme Sürecine dair Strateji Belgesi”ni değerlendirdi.
Özgürgün, söz konusu belgelerde her yıl Türk tarafına yöneltilen ezbere dayalı, haksız eleştirilerin bu yıl daha da sert bir üslup kullanılarak yer aldığına dikkat çekti.
Bu gelişmenin, Kıbrıs Rum tarafının tezleriyle birebir örtüşen Kıbrıs sorununa ilişkin değerlendirme ve tespitlerin AB Dönem Başkanlığını yürüten GKRY’nin temsilcileri tarafından kaleme alınmış olabileceğini akla getirdiğini ifade eden Özgürgün, raporda yer alan hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmayan ve Türk tarafından kabul edilmeyen ifadeler bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin Kıbrıs sorununun kapsamlı ve adil bir şekilde çözümlenmesini teminen müzakerelere verdiği destek ve katkı, somut adımlarla kanıtlanmışken, raporda adadaki çözümsüzlüğün Türk tarafından kaynaklandığını ima eder bir üslup kullanılması ve Türkiye’den aktif destek beklentisinin tekrarlanması kabul edilemez bir yaklaşımdır.
Hiç şüphesiz bu yaklaşım, Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle çıkmaza giren müzakere sürecinde Rum liderliğini çözümsüzlük yönünde daha da cesaretlendirmekten başka bir amaca hizmet etmeyecektir.
Esasen, adada yerleşmiş BM parametreleri zemininde adil ve kalıcı bir çözüm samimiyetle arzu edilmekteyse, bu yönde bir çağrının uluslararası camiayla dalga geçer bir şekilde müzakerelerde zamana oynayan ve tutumunu sürekli sertleştiren Rum tarafına yapılması gerekirdi. Kaldı ki, Rum uzlaşmazlığının ana nedeni Rum tarafını kollamak suretiyle onları sürekli şımartan uluslararası camia ile kapsamlı bir çözüm öncesinde Rum tarafını gayrı yasal ve tek taraflı bir şekilde tüm Kıbrıs adına üye yapan Avrupa Birliği’nin hakkaniyetsiz tutumudur.
Anlaşılan, AB Türk tarafının suçlamak suretiyle Rum uzlaşmazlığını örterek esasen kendisinin bu konudaki günahlarını da örtmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla, raporda çözüm müzakerelerinin çıkmaza girdiğine atıfta bulunulurken, bunun sorumlusunun Rum tarafı olduğunun ortaya konmaktan kaçınılması sürpriz değildir.”
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Türk tarafının müzakerelerde samimi olduğuna ilişkin olarak kendisini kanıtlamaya ihtiyacı olmadığına vurgu yaparak, Türk tarafının 2004 Annan planı esnasında ve 2008’de başlayan son müzakere sürecinde çözüm iradesini ortaya koyduğunu anımsattı.
Özgürgün, 1 Temmuz 2012 tarihinden önce kapsamlı bir çözüm bulunması ve tüm Kıbrıs’ı meşru bir şekilde temsil edebilecek yeni bir ortaklığın AB Dönem Başkanı olması yönünde Kıbrıs Türk tarafının gösterdiği tüm iyi niyet ve çabanın, Rum tarafının zamana oynama taktiği nedeniyle sonuç vermediğinin tüm taraflarca bilindiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Raporda Rum politikasını destekler şekilde kaleme alınan Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine ilişkin ifadeler de gerçekleri yansıtmaktan uzaktır. Bilindiği üzere, çözüm müzakerelerinin devam ettiği bir dönemde GKRY tek taraflı olarak petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri başlatarak bölgede bir oldu bitti yaratma çabasına girmiştir. Bölgede gerginliği artıran bu gelişme karşısında Türk tarafının sessiz kalmasını beklemek adil bir yaklaşım değildir.
Rum tarafının tek taraflı girişimleri karşısında Kıbrıs Türk tarafı, Anavatan Türkiye’nin de tam desteğiyle, adanın doğal kaynakları üzerinde eşit haklarını korumak amacıyla gerekli adımları atmıştır ve atmaya devam edecektir.
Aynı zamanda, bölgede tansiyonun artmasına sebep olan bu önemli sorunun hakkaniyetli bir şekilde halledilmesi ve Kıbrıs’ta iki taraf arasında güven ortamı oluşturulması amacıyla Kıbrıs Türk tarafı 24 Eylül 2011 ve 29 Eylül 2012 tarihlerinde, New York’ta doğal kaynakların hakça paylaşımına ilişkin öneriler sunmuş, ancak bu öneriler Rum tarafınca kabul görmemiştir.
Tüm bu gerçekler ışığında, AB’nin çözüme samimiyetle katkı koymak istemesi durumunda, yapması gereken Rum ağzıyla tarafsızlık ve hakkaniyet ilkelerinden uzak raporlar yayınlamak yerine, 26 Nisan 2004 tarihli Konsey Kararı doğrultusunda Kıbrıslı Türklerin izolasyonunu sona erdirmek amacıyla vermiş olduğu taahhütleri yerine getirmektir.”
EROĞLU: “KIBRISLI TÜRKLERE SPOR AMBARGOSU UYGULAYANLAR IRKÇILIK YAPIYORLAR”
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Kıbrıslı Türklere spor ambargosu uygulayanlar ırkçılık yapıyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Finlandiya’da düzenlenen Dünya Atıcılık Kupası’nda şampiyonluk başarısı gösteren Kıbrıs Türk Atıcılık Federasyonu yetkililerini kabul etti.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu kabulde yaptığı konuşmada, “Kıbrıslı Türklere spor ambargosu uygulayanlar ırkçılık yapıyorlar. Yani Kuzey Kıbrıs Türk Halkının herhangi bir suçu yok” dedi.
Kıbrıs sorununun içinde bulunduğu durumdan sorumlu olan tarafın Kıbrıslı Rumlar olduğunu, bu nedenle dünyanın tutumunu tekrardan gözden geçirmesi gerektiğini kaydeden Eroğlu, Dünya Atıcılık Federasyonu’nun, Kıbrıslı Türk atıcılarına Kıbrıslı Rumlardan ayrı davet yapmasının memnuniyet verici olduğunu da söyledi.
Sporcuların kendilerini geliştirmeleri açısından sportif faaliyetlerin sadece ülke içi sürdürülmesinin yeterince teşvik edici olmadığını söyleyen Eroğlu, dış temasların sporcular için önemli bir teşvik olduğunu ifade etti.
Eroğlu, Kıbrıslı bir Türk’ün dünya birincisi olabilecek bir seviyeye gelinmişken Federasyonun çalışmalarının devamının önemli olduğunu belirterek, imkanlar çerçevesinde katkılarının da devam edeceğini söyledi.
BAĞIŞ: “RUMLARIN BU ŞIMARIK TAVIRLARINA MÜSAMAHA GÖSTERENLER DE AÇIKÇA ADA'DA ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN TARAFINDA KENDİLERİNİ KONUMLANDIRMAKTADIR”
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Kıbrıs’ta çözümün önündeki engelin Kıbrıs Rum tarafının tavrı olduğunu, Rumların bu tavrına müsamaha gösterenlerin de çözümsüzlük taraftarı olduğunu söyledi.
AB tarafından yayımlanan ''2012 Türkiye İlerleme Raporu''nu, bakanlığın Ortaköy Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısıyla değerlendiren Bağış, Türkiye'nin ve Türk tarafının çözümden yana tavrını net bir şekilde ortaya koyduğunu belirterek, ''Rum tarafının şımarık ve statükocu tavırları çözümün önündeki temel engeldir. Rumların bu şımarık tavırlarına müsamaha gösterenler de açıkça Ada'da çözümsüzlüğün tarafında kendilerini konumlandırmaktadır'' diye konuştu.
''KOPENHAG KRİTERLERİ YOKSA ANKARA KRİTERLERİ VAR''
Türkiye'nin AB için tarihte hiç olmadığı kadar stratejik önem kazandığını vurgulayan Bağış, ''Türkiye'nin AB entegrasyon sürecini başlatan kararı, tarihinin belki de en cesur, en doğru, en stratejik adımıydı. Biz bunu bugün dahi bütün öz güvenimizle dile getirmekten çekinmiyoruz. Ama şunu da unutmamaları gerekir ki, Türkiye'yi bu projenin bir parçası olarak benimsemek AB için de tarihi, stratejik ve cesur bir karardı'' diye konuştu.
AB'nin tutarsız politikalarına Türk kamuoyunun verdiği tepkiyi iyi okuması gerektiğini belirten Bağış, ''Bu güvensizliği giderecek adımları atarak, kendi belge ve ilkelerini hatırlamak suretiyle gerekeni yapmalıdır. Türkiye ile müzakerelere başlama kararının arkasında bütün AB üyesi ülkelerin imzası bulunduğu çok çabuk unutuldu. İmza bir ülkenin onurudur, şerefidir, namusudur. Attığı imzanın arkasında durmayanlar AB'nin güvenilirliğini zedelerken, kendi ülkelerinin onurlarını da ayaklar altına aldıklarının farkına varmalıdır'' şeklinde konuştu.
Uluslararası kuruluşların raporlarına yansıyan rakamların, Türkiye'nin AB'ye olan ihtiyacının her geçen gün azaldığını, buna karşın AB'nin Türkiye'ye olan ihtiyacının arttığını gösterdiğini belirten Bağış, ''Türkiye için Kopenhag kriterleri yoksa Ankara kriterleri var, Maastricht kriterleri yoksa İstanbul kriterleri var... Ama AB için ne Ankara'nın, ne İstanbul'un, ne Konya'nın, ne Edirne'nin alternatifi bulunmamaktadır'' dedi.
İRLANDA'NIN DÖNEM BAŞKANLIĞI İÇİN HAZIRLIK
AB'nin, ''tren kaçmadan'' silkinip kendine gelmesi gerektiğini ifade eden Bağış, ''Biz bütün sabrımızla treni rayda tutmanın mücadelesini vermeye ve en azından İrlanda dönem başkanlığı için hazırlıklarımızı sürdürmeye devam edeceğiz'' dedi.
Bağış, AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle'nin dün yaptığı açıklamada, ''kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz'' diyerek, müzakere sürecinin tıkanmasında, özellikle enerji ile yargı ve temel haklar fasıllarının açılmamasında sorumluluğun AB tarafında olduğunu itiraf ettiğini kaydetti. Bağış, ''Bu bile bizim için önemli bir başlangıçtır'' dedi.
KIBRIS
Pazartesi günü KKTC’ye gerçekleştireceği ziyarette önemli açıklamalar yapacağını aktaran Bağış, ''Ama özellikle Kıbrıs'taki yarım ada devletinin sözde dönem başkanlığını kullanarak Türkiye üzerinden siyaset yapmasını hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum'' dedi.
TÜRKİYE AB BAKANI BAĞIŞ PAZAR GÜNÜ KKTC’YE GELİYOR
Türkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ün davetlisi olarak pazar gecesi KKTC’ye gelecek.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, pazar günü saat 19.45’te KKTC’ye gelecek olan Bağış, resmi temaslarda da bulunacak.
Bağış, 15 Ekim Pazartesi günü saat 10.00’da Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, saat 10.30’da Meclis Başkanı Hasan Bozer, saat 11.00’de Başbakan İrsen Küçük tarafından kabul edilecek.
Bağış, saat 11.30’da ise Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ü ziyaret edecek.
Resmi ziyaretlerin ardından saat 14.30’da Lefke Avrupa Üniversitesi’ne (LAÜ) gidecek olan Bağış, LAÜ Rauf Denktaş Eğitim Kompleksi’nde “Fatin Rüştü Zorlu, AB ve Kıbrıs” konulu bir konferans verecek.
Bağış’ın, temaslarını tamamlamasının ardından saat 20.30’da KKTC’den ayrılması bekleniyor.
FRANSA AVRUPA’NIN KAPILARINI ARALIYOR
Fransa’nın eski cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Türkiye’nin AB üyeliğini durdurmak amacıyla bloke ettiği 5 başlık için tekrar umut doğdu. Yeni yönetim Rumların dönem başkanlığını bırakmasından sonra başlıkları açmak istiyor
Avrupa Birliği’yle müzakerelerde Ankara’nın önüne engel çıkaran ülkeler arasında yer alan Fransa, Türkiye’nin üyeliğine net şekilde karşı olan eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy döneminde, “tam üyeliğe götürür” gibi komik bir bahaneyle bloke ettiği 5 başlık konusunda tavır değişikliğine gideceğinin sinyallerini veriyor.
HOLLANDE GELECEK
Rum Kesimi’nin 31 Aralık’ta sona erecek Dönem Başkanlığı süresince adım atma niyetinde olmadığını Brüksel’e ileten Fransa, 2013’ün ilk aylarından itibaren “sessiz, derinden ve kademeli” olarak daha esnek bir tavır takınmayı öngörüyor. Türkiye’nin beklentisi, 1 Ocak-30 Haziran arasında AB Dönem Başkanlığı görevini üstlenecek olan İrlanda döneminde bazı başlıkların açılmasını sağlamak olsa da Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Türkiye’ye yapmayı öngördüğü ancak tarihi netleşmeyen ziyaret Paris’in tavrı açısından belirleyici olacak.
Hollande’ın göreve gelmesinin ardından Fransa’dan daha hızlı adımlar bekleyen Ankara, karar alma sürecinin uzaması nedeniyle hayal kırıklığı yaşamakla birlikte 2013 için umudunu koruyor. İki yıldır yaprak kıpırdamayan müzakere sürecine Fransa’nın kısa vadede en önemli katkısının, açılması kolay olan “bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu” ile “ekonomik ve parasal politika” başlıkları üzerindeki blokajı kaldırması olacağı düşünülüyor.
ANKARA ADIM ATMALI
Fransa’nın acil ve toptan adım atma taraftarı olmamasının birden fazla nedeni var. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu temmuzda Paris’e yaptığı resmi ziyarette, “Türkiye-Fransa ilişkileri bugüne kadar iç kamuoyu beklentilerini idare etmek üzerine kuruluydu. Artık ilişkilerde pozitif ajanda dönemi başladı” dediyse de Fransa’da müzakere süreci konusunda güçlü bir siyasi irade henüz tam anlamıyla oluşmadı. Fransızların yüzde 84’ünün Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkıyor olması Hollande’ın elini zayıflatıyor. Paris’in yavaş davranmasında bir başka etken de üyelik konusunda çekinceleri olduğu bilinen Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’un tavrı.
Ankara’ya, “Son yılları unutarak yeni bir dönem başlatmak istiyoruz” mesajını net şekilde veren Fransa, ikili ilişkileri en ileri noktaya taşımakla AB sürecine ivme kazandırmak arasına sıkışmış durumda. AB yetkilileri, “Fransa’nın, Türkiye’nin AB sürecine somut katkı yapmadan ikili ilişkilerde arzuladığı derinliğe ulaşamayacağının farkında olduğu” görüşünde.
Fransa’nın eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, göreve gelir gelmez Türkiye’nin AB süreciyle ilgili politikasını “Ortaklıkla uyumlu tüm başlıklar açılacak. Üyelikle ilgili başlıklar açılmayacak” şeklinde belirledi. AB belgelerinde Türkiye bağlantılı olarak ‘üyelik’, ‘katılım’ gibi sözcüklerin kullanılmasına bile izin vermeyip kriz çıkardı. “Bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu”, “mali ve bütçesel hükümler”, “ekonomik ve parasal politika”, Kıbrıs nedeniyle Komisyon tarafından da askıya alınan “tarım ve kırsal kalkınma” ve üyelik aşamasına gelindiğinde açılıp kapanacak ‘kurumlar’ başlıklarını bloke etti.(Milliyet)
LİDİNGTON: “TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ AB'DE YATIYOR”
İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı David Lidington, Türkiye, Batı Balkanlar ve İzlanda'nın geleceğinin AB'de yattığını belirterek, "Biz, böyle bir geleceğin güçlü destekçileri olmayı sürdüreceğiz" dedi.
Lidington, Avrupa Birliği Komisyonu'nun yayımladığı yıllık genişleme paketiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada, ülkesi için öncelik olmaya devam eden genişlemenin, AB'nin en büyük başarılarından biri olduğunu kaydetti.
Avrupa Birliği Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle'nin açıkladığı yıllık genişleme paketi ile bu raporların hazırlanması için yapılan çalışmaları memnuniyetle karşıladığını belirten Lidington, "İngiliz hükümeti, gelecek günlerde genişleme stratejisinin detaylarını, ülkeler bazındaki ilerleme raporlarını ve Komisyonun tavsiyelerini dikkatlice inceleyecektir" dedi.
İlerleme raporlarının önemine dikkati çeken Lidington açıklamasında, şunları kaydetti:
"Genişleme, AB'nin en büyük başarılarından biri ve İngiltere'nin önceliği olmaya devam ediyor. Batı Balkanlar'ın, Türkiye'nin ve İzlanda'nın geleceği AB'de yatıyor. Biz, böyle bir geleceğin güçlü destekçileri olmayı sürdüreceğiz."
Ülkeleri raporlarında dikkat çekilen noktalarda adım atmaya çağıran David Lidington, "AB'ye doğru yolculuklarını sürdüren bu ülkelerle birlikte çalışmayı dört gözle bekliyoruz" dedi.
YUNANİSTAN'DA MEİS ADASI TARTIŞMASI…
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Grigoris Delavekuras, kıta sahanlığının sınırlandırılmasıyla ilgili Türk-Yunan istikşafi temaslarında aranılanın, "müzakerelerin Meriç'ten Meis adasına kadar bütün bölgeyi kapsaması" olduğunu söyledi.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Delavekuras, haftalık olağan bilgilendirme toplantısında, dün Yunan basını ile bir araya gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Meis adasının konumu ve devam eden istikşafi görüşmelerdeki yeri hakkında yaptığı açıklamalara ilişkin yorumunun sorulması üzerine, "Sayın Davutoğlu'nun ne dediğini bilmiyorum. Bu yüzden yorum yapamam" dedi.
Konuyla ilgili pozisyonunlarını anlatan Delavekuras, "kıta sahanlığının sınırlandırılmasıyla ilgili Türk-Yunan istikşafi temaslarında aranılanın, müzakerelerin Meriç'ten Meis adasına kadar bütün bölgeyi kapsaması olduğunu" söyledi.
Sözcü, dün Davutoğlu ve Avramopulos arasında geçen görüşmeleri "olumlu" olarak tanımlarken, iki Bakanın Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısına odaklandıklarını, bu toplantının ikili ilişkileri güçlendirmesinin beklendiğini vurguladı.
"Yeni bir gelecek inşa etmek için geçmişi bırakıyoruz" ifadesini kullanan Delavekuras, her iki tarafın da aralarında sorunlar olduğunu kabul ettiklerini, bu sorunlar çözülmeden ilişkilerde tam normalleşme olmayacağını belirtti.
Delavekuras, komşu ülkelerle deniz bölgelerinin sınırlarının belirlenmesinin Yunanistan için stratejik seçim olduğunun altını çizdi.
Konu ile ilgili İtalya ve Arnavutluk ile anlaşmaların olduğunu, Mısır ve Libya ile devamlı temas halinde bulunduklarını, Kıbrıs ile de sürekli temas ve koordinasyon içinde bulunduklarını ifade eden Delavekuras, Türkiye ile ise, çabaların istikşafi temaslar aracığıyla devam ettiğini belirtti.
"MEİS ADASI AKDENİZ'DEDİR"
Yunan basını ise, dün Yunan gazetecilerle bir araya gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Ege'de değil Akdeniz'de olduğu için Meis Adası'nın istikşafi temaslara dahil olmadığına ilişkin sözlerini eleştirdi.
Kathimerini gazetesi, "Davutoğlu sert çizgide" başlığıyla verdiği haberde, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Yunanlı gazetecilerle görüşmesinde Yunanistan'ın münhasır ekonomik bölgesini (MEB) ilan etmesi için önce kıta sahanlığının belirlenmesi gereğinden söz ettiğini bildirdi. Haberde, Davutoğlu'nun ayrıca istikşafi temasların Meis Adası'nı içermediğini vurgulayarak, söz konusu temasların sadece Ege'yle ilgili olduğuna işaret ettiği, "Bizler için Meis Adası Akdeniz'dedir. Bu konuyu da görüştük fakat ayrı bir konu olarak ele aldık" ifadelerini kullandığı kaydedildi.
Eleftheros Tipos gazetesi ise Davutoğlu'nun Yunan gazetecilerle konuşurken Meis adasının Doğu Akdeniz'de olması nedeniyle kıta sahanlığının belirlenmesiyle ilgili görüşmelere dahil edilemeyeceği görüşünü paylaştığını aktardı.
Gazete haberinde, "bu sözler sorunlara olumlu yaklaşımla ilgili görüşünü de yansıtıyorsa o zaman Türk Dışişleri Bakanının sorunu sadece açıklamalarının tercümesiyle ilgili değil" ifadeleriyle eleştiride bulundu.
Ta Nea gazetesi ise, "Diyaloğa evet fakat bir diken de var" başlığıyla Bakan Davutoğlu'nun Dimitris Avramopulos ile birlikte Yunanistan ile Türkiye'nin Ege için resmi görüşmelerin tekrar başlaması yönündeki iradesini teyit ettiği ancak, Meis adasını müzakere paketi dışında bıraktığına dikkat çekti.
ANA MUHALEFETTEN ELEŞTİRİ
Ana muhalefet partisi Radikal Sol Koalisyon (SYRIZA) yaptığı açıklamada, ziyaret ile ilgili Yunanistan'ın egemenlik hakları üzerinde Türkiye'nin "anlaşmazlık taktiği" tutumunun devam ettiğini ileri sürdü.
Parti, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin gelişmesini desteklediklerini ancak bunun iki ülkenin de çıkarına olduğu sürece gerçekleşebileceğini, Türkiye tarafından da adımlar atılması gerektiğini kaydetti. Davutoğlu'nun Yunan basını ile yaptığı toplantıdaki ifadelerin ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açmak için Türkiye'nin uzun bir yol alması gerektiğini gösterdiğini iddia etti.
SYRIZA, "Bu açıklamalar ve Türkiye'nin uçaklarının iki kez Atina FIR'ı ve hava sahasını ihlal ettiği dikkate alındığında, bu tür ziyaretler hiçbir maddenin olmadığı sadece iltifatların yöneltildiği bir ziyaret olabilir" açıklamasında bulundu.
Davutoğlu'nun Atina ziyareti sırasında, Ege Denizi'nin kuzeyinde iki yerde, Türkiye'nin ikisi silahlı dört savaş uçağının Atina FIR'ı ve Yunan hava sahasını ihlal ettiği iddiası ortaya atılmıştı.
GÜNEY KIBRIS’TA YER UYDU İSTASYONU KURULACAK
Avrupa Komisyonu, AB’nin arama-kurtarma alanındaki imkanlarının yükseltilmesi amacıyla Güney Kıbrıs’a yer uydu istasyonu yerleştirilmesine karar verdi.
Politis gazetesi “Yer Uydu İstasyonu Kıbrıs’a... AB’den Destekle Arama-Kurtarma Alanı Yükseltiliyor” başlıklarıyla verdiği haberinde, Avrupa Komisyonu’nun bu kararını, dün, “Argonaftris (Argonot) – 2012” tatbikatının üçüncü aşamasını izleyen Rum Savunma Bakanı Dimitris İliadis’in açıkladığını yazdı.
Habere göre İliadis, Avrupa Komisyonu’nun, AB’nin arama-kurtarma alanındaki imkanlarını yükseltecek yer uydu sisteminin yerleştirilmesini Güney Kıbrıs’a havale etmeye karar verdiğini belirtti.
“Bu şekilde, (Güney) Kıbrıs, barış ve istikrar faktörü ve krizlerle mücadele istasyonu olarak yükseltiliyor” şeklinde konuşan İliadis, istasyonunun nereye yerleştirileceğinin hala incelenmekte olduğunu ifade etti.
“ARGONAFTİS – 2012”
Gazete ayrıca haberinin devamında “Argonaftis 2012” tatbikatının 9 Ekim Salı günü başladığını, 12 Ekim Cuma günü sonra ereceğini yazdı.
Dünkü tatbikatta, deniz kazası geçiren bir yolcu gemisindeki kazazedelerin kurtarılması senaryosunun hayata geçirildiğini kaydeden gazete, tatbikata Fransa, Lübnan İngiltere ve Almanya’nın katıldığını belirtti.
Gazeteye göre tatbikata değinen İliadis, AB’deki ortakları ve komşu ülkelerle bu alandaki işbirliğini önemli bulduklarını ifade ederek, bu işbirliğinin, herkesin, Ortadoğu’da kriz bölgesinin boşaltılması da dahil, etkili artama-kurtarma operasyonları yapmadaki olanaklarını güçlendirdiğini vurguladı.
İliadis, tüm bunları göz önüne alarak, çok uluslu “Argonaftis” tatbikatını düzenlediklerinden, ayrıca önümüzdeki ay, Larnaka Havaalanı yakınlarında ulusal düzeyde bir başka (tatbikat) planladıklarından söz etti.
Alithia gazetesi ise tatbikata altı ülkeden deniz-hava güçlerinin katıldığını yazdı.
İKİNCİ TUR DOĞALGAZ İHALESİ GELİRİ YENİ ÖNLEMLER PAKETİNE
Rum Bakanlar Kurulu, yatırım ve kalkınma amaçlı kullanılmak amacıyla hazırlanan 300 milyon Euro’luk bir destek paketini dün onaylarken, pakete kaynak olarak Güney Kıbrıs’ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesindeki (MEB) parseller için açılan ikinci tur ihaleden elde edilecek gelirleri ve Avrupa Yatırım Bankası’nın (AYB) kredisini gösterdi.
Politis ve diğer gazeteler, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas hükümetinin Güney Kıbrıs’ın içerisinde bulunduğu ekonomik krizin aşılması amacıyla hazırladığı ve orta ölçekli işletmelerle, turizm ve inşaat gibi sektörlerin desteklenmesini amaçlatan önlemler paketinin dün Bakanlar Kurulunca onaylandığını yazdılar.
Gazete, Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu’nun dün yaptığı açıklamada, söz konusu pakette yer alan önlemlerin mali kaynağının, ikinci tur doğalgaz ihalesinde anlaşmaya varılacak şirketlerden elde edilecek gelir ve Avrupa Yatırım Bankası’ndan alınacak kredi olduğunu açıkladığını yazdılar.
Habere göre Stefanu, 300 milyon Euro’luk destek paketinin 200 milyonluk kısmının doğalgaz, geriye kalan 100 milyonluk kısmının ise AYB’den alınacak krediyle oluşturulacağını vurgularken, paketin bugün (dün) siyasi partilere gönderileceğini de ifade etti.
ÇOK ÇOCUKLU AİLELER AÇLIK SINIRINDA
Simerini gazetesi ise manşetten verdiği haberinde, Yunanistan’da yaşanan bazı durumların Güney Kıbrıs’ta da görülmeye başlandığını, Güney’de yaşayan çok çocuklu ailelerin çoğunluğunun açlık sınırında bulunduklarını yazdı.
Gazete, ailelerin birçoğunun evlerinde elektrik ve suların kesik olduğunu, evlerine haciz gelme tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını, çok çocuklu aileler derneğinden aldıkları yardımlarla yaşadıklarını ve hatta bazı ailelerin çöplükten çöp toplayarak geçindiklerini
BLUE MED DEVLETLERARASI ANLAŞMA İMZALANIYOR
Akdeniz hava sahasının düzenlenmesine ilişkin Güney Kıbrıs, Yunanistan, İtalya ve Malta’nın işbirliği yapmasıyla ilgili “BLUE MED” devletlerarası anlaşmanın Cuma günü imzalanacağı bildirildi.
Politis gazetesi “Akdeniz Hava Sahası İçin İşbirliği... Anlaşma İmzalanıyor” başlıklı haberinde, Rum Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Efthimios Flurencos’un, Cuma günü Limasol’da düzenlenecek olan özel törenle, fonksiyonel hava sahası bloğunun kurulmasına ilişkin BLUE MED devletlerarası anlaşmaya imza atacağını kaydetti.
Yapılan resmi açıklamaya göre BLEU MED fonksiyonel hava sahası bloğunun, hava trafik idare ağının maksimum kapasitesi ve sonuç alıcılığına ulaşma amacıyla, Akdeniz hava sahasının düzenlenmesine ilişkin Güney Kıbrıs, Yunanistan, İtalya ve Malta’nın işbirliğiyle ilgili olduğunu aktaran gazete, törenin, “Single European Sky – A Time For Action” Konferansı çerçevesinde gerçekleştirileceğini belirtti.
Gazete, fonksiyonel hava sahası bloğunun, ya da daha bilinen adıyla “FABs”ın, Avrupa Komisyonunca, Tek Avrupa Seması programının uygulanması için bilhassa önemli bir araç olarak görüldüğünü yazdı.
UBP 37 YAŞINDA…
Ulusal Birlik Partisi (UBP), 37’nci kuruluş yıldönümünü Lefkoşa’da düzenlediği resepsiyonla kutladı.
Lefkoşa Hidden Garden’da gerçekleştirilen resepsiyonda, UBP Genel Başkanı, Başbakan İrsen Küçük resepsiyona katılan konukları ve partilileri eşi Gülin Küçük ile birlikte kapıda karşıladı. Küçük’e, UBP Genel Sekreteri Fuat Namsoy ile eşi de eşlik etti.
Resepsiyona Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça, bakanlar, siyasi parti başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, devlet üst düzey yetkilileri katıldı ve partililer yoğun ilgi gösterdi.
Bu arada resepsiyonda Küçük ile UBP genel başkan adayı milletvekili Ahmet Kaşif tokalaşıp sohbet ederken, Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Başbakan el ele tutuşarak birlikte partilileri selamladılar.
Eroğlu ile Küçük, resepsiyonda yaptıkları konuşmalarda; birlik, beraberlik ve "güçlü KKTC" mesajı verdiler.
KKTC'YE SU GETİRECEK ''ASRIN PROJESİ'' HAYATA GEÇİYOR
''Asrın Projesi'' olarak nitelendirilen ''KKTC Su Temin Projesi'' kapsamında denizin içerisinden su getirecek boru hattı ve kara yapılarının yapımı cumartesi günü düzenlenecek törenle başlayacak.
7 Mart 2011'de Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Alaköprü Barajı'nın temelinin atılmasıyla başlayan projede, barajda su tutulmasını sağlayacak inşaat aşamasına geçildi. Projenin ikici ayağında ise Akdeniz'in içerisinden suyu taşıyacak boru hattı döşenmeye başlanacak.
Projenin, başta KKTC olmak üzere, tüm Akdeniz çanağı için denizin 250 metre altından borularla su taşınacak olması bakımından önem taşıdığı belirtilirken, böyle bir yöntemin dünyada ilk kez uygulanacağı ve dünyaya örnek olabileceği vurgulanıyor.
Anavatandan yılda ortalama 75 milyon metreküp suyun KKTC'ye ulaştırılmasını hedefleyen proje sonucunda, 35 milyon metreküp suyun içme suyu, geriye kalan suyun ise tarımda kullanılması planlanıyor.
2014 yılı mart ayında tamamlanması hedeflenen proje ile deniz yüzeyinin 250 metre altından 80 kilometre uzunluğunda su hattı yapılacak.
Proje kapsamında, su hattının Türkiye tarafı kara yapıları için 45,6 milyon lira, KKTC tarafı kara yapıları için 26,9 milyon lira, deniz geçişi isale hattı için 630 milyon lira ve barajlarla birlikte toplam 782 milyon 504 bin liralık yatırım öngörülüyor.
Cumartesi günü düzenlenecek törenle deniz geçişi isale hattı ile Türkiye ve KKTC taraflarındaki kara yapılarının temeli atılacak.
Mersin'in Anamur ilçesinde düzenlenecek temel atma törenine, Başbakan İrsen Küçük, TC Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile TC Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun katılması bekleniyor.
KENAN ÇOYGUN ÖLÜMÜNÜN 7. YILINDA BUGÜN TÖRENLE ANILACAK
Türk Mukavemet Teşkilatı Mücahitler Derneği, TMT Bayraktarlarından (Bozkurt) Emekli Tuğgeneral Kenan Çoygun’un 7. ölüm yıldönümü nedeniyle bugün anma töreni düzenleyecek.
TMT Mücahitler Derneği Başkanı Vural Türkmen yaptığı yazılı açıklamada, törenin bugün saat 10.00’da TMT Mücahitler Derneği Gençlik Merkezi’nde yer alacağını belirterek, anma törenini müteakip “TMT 50.Yıl Anı Madalyonu” takdimi yapılacağını kaydetti.
Altı yıl önce Ankara’da hayatını kaybeden Bayraktar Kenan Çoygun’un 1962-1967 yılları arasında Türk Mukavemet Teşkilatı’nın başında hizmet verdiğini anımsatan Türkmen, EOKA tedhiş örgütünün ENOSİS amaçlı saldırılarının yoğun yaşandığı ve varoluş mücadelesinin en kritik günlerinde Çoygun’un Kıbrıs Türk halkıyla kader birliği yaparak, Türk halkının kalbinde ve tarihin şerefli sayfalarında yerini aldığını söyledi.
Türkmen “Onu ölümünün yedinci yıldönümünde sevgi, saygı ve şükranla anmak için Derneğimiz tarafından düzenlenen bu anma törenine başta Dernek mensupları, dava arkadaşlarımız ve halkımız davetlidir” dedi.
DIŞİŞLERİ BAKANI ÖZGÜRGÜN: “RAPORDA, KIBRIS KONUSUNDA YER ALAN TARAFLI VE HAKSIZ İFADELER TÜMÜYLE KABUL EDİLEMEZDİR”
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından dün açıklanan “2012 Türkiye İlerleme Raporu ve Genişleme Sürecine dair Strateji Belgesi”nde Kıbrıs konusunda yer alan taraflı ve haksız ifadelerin tümüyle kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Özgürgün, AB’nin, şu anda dönem başkanlığını yapan “yarım devlet” Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni sırf memnun etmek amacıyla gerçeklerin bu denli çarpıtılmış olmasının, birliğin savunduğunu ve ileri sürdüğü evrensel değerler ile de büyük bir çelişki oluşturduğunu kaydetti.
Özgürgün, AB’nin, Kıbrıs’taki gerçekler ışığında çözüme samimiyetle katkı koymak istemesi durumunda, yapması gerekenin Rum ağzıyla tarafsızlık ve hakkaniyet ilkelerinden uzak raporlar yayınlamak yerine, 26 Nisan 2004 tarihli Konsey Kararı doğrultusunda Kıbrıslı Türklerin izolasyonunu sona erdirmek amacıyla verdiği taahhütleri yerine getirmek olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, AB Komisyonu tarafından dün açıklanan “2012 Türkiye İlerleme Raporu ve Genişleme Sürecine dair Strateji Belgesi”ni değerlendirdi.
Özgürgün, söz konusu belgelerde her yıl Türk tarafına yöneltilen ezbere dayalı, haksız eleştirilerin bu yıl daha da sert bir üslup kullanılarak yer aldığına dikkat çekti.
Bu gelişmenin, Kıbrıs Rum tarafının tezleriyle birebir örtüşen Kıbrıs sorununa ilişkin değerlendirme ve tespitlerin AB Dönem Başkanlığını yürüten GKRY’nin temsilcileri tarafından kaleme alınmış olabileceğini akla getirdiğini ifade eden Özgürgün, raporda yer alan hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmayan ve Türk tarafından kabul edilmeyen ifadeler bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin Kıbrıs sorununun kapsamlı ve adil bir şekilde çözümlenmesini teminen müzakerelere verdiği destek ve katkı, somut adımlarla kanıtlanmışken, raporda adadaki çözümsüzlüğün Türk tarafından kaynaklandığını ima eder bir üslup kullanılması ve Türkiye’den aktif destek beklentisinin tekrarlanması kabul edilemez bir yaklaşımdır.
Hiç şüphesiz bu yaklaşım, Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle çıkmaza giren müzakere sürecinde Rum liderliğini çözümsüzlük yönünde daha da cesaretlendirmekten başka bir amaca hizmet etmeyecektir.
Esasen, adada yerleşmiş BM parametreleri zemininde adil ve kalıcı bir çözüm samimiyetle arzu edilmekteyse, bu yönde bir çağrının uluslararası camiayla dalga geçer bir şekilde müzakerelerde zamana oynayan ve tutumunu sürekli sertleştiren Rum tarafına yapılması gerekirdi. Kaldı ki, Rum uzlaşmazlığının ana nedeni Rum tarafını kollamak suretiyle onları sürekli şımartan uluslararası camia ile kapsamlı bir çözüm öncesinde Rum tarafını gayrı yasal ve tek taraflı bir şekilde tüm Kıbrıs adına üye yapan Avrupa Birliği’nin hakkaniyetsiz tutumudur.
Anlaşılan, AB Türk tarafının suçlamak suretiyle Rum uzlaşmazlığını örterek esasen kendisinin bu konudaki günahlarını da örtmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla, raporda çözüm müzakerelerinin çıkmaza girdiğine atıfta bulunulurken, bunun sorumlusunun Rum tarafı olduğunun ortaya konmaktan kaçınılması sürpriz değildir.”
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Türk tarafının müzakerelerde samimi olduğuna ilişkin olarak kendisini kanıtlamaya ihtiyacı olmadığına vurgu yaparak, Türk tarafının 2004 Annan planı esnasında ve 2008’de başlayan son müzakere sürecinde çözüm iradesini ortaya koyduğunu anımsattı.
Özgürgün, 1 Temmuz 2012 tarihinden önce kapsamlı bir çözüm bulunması ve tüm Kıbrıs’ı meşru bir şekilde temsil edebilecek yeni bir ortaklığın AB Dönem Başkanı olması yönünde Kıbrıs Türk tarafının gösterdiği tüm iyi niyet ve çabanın, Rum tarafının zamana oynama taktiği nedeniyle sonuç vermediğinin tüm taraflarca bilindiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Raporda Rum politikasını destekler şekilde kaleme alınan Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine ilişkin ifadeler de gerçekleri yansıtmaktan uzaktır. Bilindiği üzere, çözüm müzakerelerinin devam ettiği bir dönemde GKRY tek taraflı olarak petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri başlatarak bölgede bir oldu bitti yaratma çabasına girmiştir. Bölgede gerginliği artıran bu gelişme karşısında Türk tarafının sessiz kalmasını beklemek adil bir yaklaşım değildir.
Rum tarafının tek taraflı girişimleri karşısında Kıbrıs Türk tarafı, Anavatan Türkiye’nin de tam desteğiyle, adanın doğal kaynakları üzerinde eşit haklarını korumak amacıyla gerekli adımları atmıştır ve atmaya devam edecektir.
Aynı zamanda, bölgede tansiyonun artmasına sebep olan bu önemli sorunun hakkaniyetli bir şekilde halledilmesi ve Kıbrıs’ta iki taraf arasında güven ortamı oluşturulması amacıyla Kıbrıs Türk tarafı 24 Eylül 2011 ve 29 Eylül 2012 tarihlerinde, New York’ta doğal kaynakların hakça paylaşımına ilişkin öneriler sunmuş, ancak bu öneriler Rum tarafınca kabul görmemiştir.
Tüm bu gerçekler ışığında, AB’nin çözüme samimiyetle katkı koymak istemesi durumunda, yapması gereken Rum ağzıyla tarafsızlık ve hakkaniyet ilkelerinden uzak raporlar yayınlamak yerine, 26 Nisan 2004 tarihli Konsey Kararı doğrultusunda Kıbrıslı Türklerin izolasyonunu sona erdirmek amacıyla vermiş olduğu taahhütleri yerine getirmektir.”
EROĞLU: “KIBRISLI TÜRKLERE SPOR AMBARGOSU UYGULAYANLAR IRKÇILIK YAPIYORLAR”
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Kıbrıslı Türklere spor ambargosu uygulayanlar ırkçılık yapıyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Finlandiya’da düzenlenen Dünya Atıcılık Kupası’nda şampiyonluk başarısı gösteren Kıbrıs Türk Atıcılık Federasyonu yetkililerini kabul etti.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu kabulde yaptığı konuşmada, “Kıbrıslı Türklere spor ambargosu uygulayanlar ırkçılık yapıyorlar. Yani Kuzey Kıbrıs Türk Halkının herhangi bir suçu yok” dedi.
Kıbrıs sorununun içinde bulunduğu durumdan sorumlu olan tarafın Kıbrıslı Rumlar olduğunu, bu nedenle dünyanın tutumunu tekrardan gözden geçirmesi gerektiğini kaydeden Eroğlu, Dünya Atıcılık Federasyonu’nun, Kıbrıslı Türk atıcılarına Kıbrıslı Rumlardan ayrı davet yapmasının memnuniyet verici olduğunu da söyledi.
Sporcuların kendilerini geliştirmeleri açısından sportif faaliyetlerin sadece ülke içi sürdürülmesinin yeterince teşvik edici olmadığını söyleyen Eroğlu, dış temasların sporcular için önemli bir teşvik olduğunu ifade etti.
Eroğlu, Kıbrıslı bir Türk’ün dünya birincisi olabilecek bir seviyeye gelinmişken Federasyonun çalışmalarının devamının önemli olduğunu belirterek, imkanlar çerçevesinde katkılarının da devam edeceğini söyledi.
BAĞIŞ: “RUMLARIN BU ŞIMARIK TAVIRLARINA MÜSAMAHA GÖSTERENLER DE AÇIKÇA ADA'DA ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN TARAFINDA KENDİLERİNİ KONUMLANDIRMAKTADIR”
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Kıbrıs’ta çözümün önündeki engelin Kıbrıs Rum tarafının tavrı olduğunu, Rumların bu tavrına müsamaha gösterenlerin de çözümsüzlük taraftarı olduğunu söyledi.
AB tarafından yayımlanan ''2012 Türkiye İlerleme Raporu''nu, bakanlığın Ortaköy Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısıyla değerlendiren Bağış, Türkiye'nin ve Türk tarafının çözümden yana tavrını net bir şekilde ortaya koyduğunu belirterek, ''Rum tarafının şımarık ve statükocu tavırları çözümün önündeki temel engeldir. Rumların bu şımarık tavırlarına müsamaha gösterenler de açıkça Ada'da çözümsüzlüğün tarafında kendilerini konumlandırmaktadır'' diye konuştu.
''KOPENHAG KRİTERLERİ YOKSA ANKARA KRİTERLERİ VAR''
Türkiye'nin AB için tarihte hiç olmadığı kadar stratejik önem kazandığını vurgulayan Bağış, ''Türkiye'nin AB entegrasyon sürecini başlatan kararı, tarihinin belki de en cesur, en doğru, en stratejik adımıydı. Biz bunu bugün dahi bütün öz güvenimizle dile getirmekten çekinmiyoruz. Ama şunu da unutmamaları gerekir ki, Türkiye'yi bu projenin bir parçası olarak benimsemek AB için de tarihi, stratejik ve cesur bir karardı'' diye konuştu.
AB'nin tutarsız politikalarına Türk kamuoyunun verdiği tepkiyi iyi okuması gerektiğini belirten Bağış, ''Bu güvensizliği giderecek adımları atarak, kendi belge ve ilkelerini hatırlamak suretiyle gerekeni yapmalıdır. Türkiye ile müzakerelere başlama kararının arkasında bütün AB üyesi ülkelerin imzası bulunduğu çok çabuk unutuldu. İmza bir ülkenin onurudur, şerefidir, namusudur. Attığı imzanın arkasında durmayanlar AB'nin güvenilirliğini zedelerken, kendi ülkelerinin onurlarını da ayaklar altına aldıklarının farkına varmalıdır'' şeklinde konuştu.
Uluslararası kuruluşların raporlarına yansıyan rakamların, Türkiye'nin AB'ye olan ihtiyacının her geçen gün azaldığını, buna karşın AB'nin Türkiye'ye olan ihtiyacının arttığını gösterdiğini belirten Bağış, ''Türkiye için Kopenhag kriterleri yoksa Ankara kriterleri var, Maastricht kriterleri yoksa İstanbul kriterleri var... Ama AB için ne Ankara'nın, ne İstanbul'un, ne Konya'nın, ne Edirne'nin alternatifi bulunmamaktadır'' dedi.
İRLANDA'NIN DÖNEM BAŞKANLIĞI İÇİN HAZIRLIK
AB'nin, ''tren kaçmadan'' silkinip kendine gelmesi gerektiğini ifade eden Bağış, ''Biz bütün sabrımızla treni rayda tutmanın mücadelesini vermeye ve en azından İrlanda dönem başkanlığı için hazırlıklarımızı sürdürmeye devam edeceğiz'' dedi.
Bağış, AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle'nin dün yaptığı açıklamada, ''kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz'' diyerek, müzakere sürecinin tıkanmasında, özellikle enerji ile yargı ve temel haklar fasıllarının açılmamasında sorumluluğun AB tarafında olduğunu itiraf ettiğini kaydetti. Bağış, ''Bu bile bizim için önemli bir başlangıçtır'' dedi.
KIBRIS
Pazartesi günü KKTC’ye gerçekleştireceği ziyarette önemli açıklamalar yapacağını aktaran Bağış, ''Ama özellikle Kıbrıs'taki yarım ada devletinin sözde dönem başkanlığını kullanarak Türkiye üzerinden siyaset yapmasını hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum'' dedi.
TÜRKİYE AB BAKANI BAĞIŞ PAZAR GÜNÜ KKTC’YE GELİYOR
Türkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ün davetlisi olarak pazar gecesi KKTC’ye gelecek.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, pazar günü saat 19.45’te KKTC’ye gelecek olan Bağış, resmi temaslarda da bulunacak.
Bağış, 15 Ekim Pazartesi günü saat 10.00’da Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, saat 10.30’da Meclis Başkanı Hasan Bozer, saat 11.00’de Başbakan İrsen Küçük tarafından kabul edilecek.
Bağış, saat 11.30’da ise Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ü ziyaret edecek.
Resmi ziyaretlerin ardından saat 14.30’da Lefke Avrupa Üniversitesi’ne (LAÜ) gidecek olan Bağış, LAÜ Rauf Denktaş Eğitim Kompleksi’nde “Fatin Rüştü Zorlu, AB ve Kıbrıs” konulu bir konferans verecek.
Bağış’ın, temaslarını tamamlamasının ardından saat 20.30’da KKTC’den ayrılması bekleniyor.
FRANSA AVRUPA’NIN KAPILARINI ARALIYOR
Fransa’nın eski cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Türkiye’nin AB üyeliğini durdurmak amacıyla bloke ettiği 5 başlık için tekrar umut doğdu. Yeni yönetim Rumların dönem başkanlığını bırakmasından sonra başlıkları açmak istiyor
Avrupa Birliği’yle müzakerelerde Ankara’nın önüne engel çıkaran ülkeler arasında yer alan Fransa, Türkiye’nin üyeliğine net şekilde karşı olan eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy döneminde, “tam üyeliğe götürür” gibi komik bir bahaneyle bloke ettiği 5 başlık konusunda tavır değişikliğine gideceğinin sinyallerini veriyor.
HOLLANDE GELECEK
Rum Kesimi’nin 31 Aralık’ta sona erecek Dönem Başkanlığı süresince adım atma niyetinde olmadığını Brüksel’e ileten Fransa, 2013’ün ilk aylarından itibaren “sessiz, derinden ve kademeli” olarak daha esnek bir tavır takınmayı öngörüyor. Türkiye’nin beklentisi, 1 Ocak-30 Haziran arasında AB Dönem Başkanlığı görevini üstlenecek olan İrlanda döneminde bazı başlıkların açılmasını sağlamak olsa da Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Türkiye’ye yapmayı öngördüğü ancak tarihi netleşmeyen ziyaret Paris’in tavrı açısından belirleyici olacak.
Hollande’ın göreve gelmesinin ardından Fransa’dan daha hızlı adımlar bekleyen Ankara, karar alma sürecinin uzaması nedeniyle hayal kırıklığı yaşamakla birlikte 2013 için umudunu koruyor. İki yıldır yaprak kıpırdamayan müzakere sürecine Fransa’nın kısa vadede en önemli katkısının, açılması kolay olan “bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu” ile “ekonomik ve parasal politika” başlıkları üzerindeki blokajı kaldırması olacağı düşünülüyor.
ANKARA ADIM ATMALI
Fransa’nın acil ve toptan adım atma taraftarı olmamasının birden fazla nedeni var. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu temmuzda Paris’e yaptığı resmi ziyarette, “Türkiye-Fransa ilişkileri bugüne kadar iç kamuoyu beklentilerini idare etmek üzerine kuruluydu. Artık ilişkilerde pozitif ajanda dönemi başladı” dediyse de Fransa’da müzakere süreci konusunda güçlü bir siyasi irade henüz tam anlamıyla oluşmadı. Fransızların yüzde 84’ünün Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkıyor olması Hollande’ın elini zayıflatıyor. Paris’in yavaş davranmasında bir başka etken de üyelik konusunda çekinceleri olduğu bilinen Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’un tavrı.
Ankara’ya, “Son yılları unutarak yeni bir dönem başlatmak istiyoruz” mesajını net şekilde veren Fransa, ikili ilişkileri en ileri noktaya taşımakla AB sürecine ivme kazandırmak arasına sıkışmış durumda. AB yetkilileri, “Fransa’nın, Türkiye’nin AB sürecine somut katkı yapmadan ikili ilişkilerde arzuladığı derinliğe ulaşamayacağının farkında olduğu” görüşünde.
Fransa’nın eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, göreve gelir gelmez Türkiye’nin AB süreciyle ilgili politikasını “Ortaklıkla uyumlu tüm başlıklar açılacak. Üyelikle ilgili başlıklar açılmayacak” şeklinde belirledi. AB belgelerinde Türkiye bağlantılı olarak ‘üyelik’, ‘katılım’ gibi sözcüklerin kullanılmasına bile izin vermeyip kriz çıkardı. “Bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu”, “mali ve bütçesel hükümler”, “ekonomik ve parasal politika”, Kıbrıs nedeniyle Komisyon tarafından da askıya alınan “tarım ve kırsal kalkınma” ve üyelik aşamasına gelindiğinde açılıp kapanacak ‘kurumlar’ başlıklarını bloke etti.(Milliyet)
LİDİNGTON: “TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ AB'DE YATIYOR”
İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı David Lidington, Türkiye, Batı Balkanlar ve İzlanda'nın geleceğinin AB'de yattığını belirterek, "Biz, böyle bir geleceğin güçlü destekçileri olmayı sürdüreceğiz" dedi.
Lidington, Avrupa Birliği Komisyonu'nun yayımladığı yıllık genişleme paketiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada, ülkesi için öncelik olmaya devam eden genişlemenin, AB'nin en büyük başarılarından biri olduğunu kaydetti.
Avrupa Birliği Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle'nin açıkladığı yıllık genişleme paketi ile bu raporların hazırlanması için yapılan çalışmaları memnuniyetle karşıladığını belirten Lidington, "İngiliz hükümeti, gelecek günlerde genişleme stratejisinin detaylarını, ülkeler bazındaki ilerleme raporlarını ve Komisyonun tavsiyelerini dikkatlice inceleyecektir" dedi.
İlerleme raporlarının önemine dikkati çeken Lidington açıklamasında, şunları kaydetti:
"Genişleme, AB'nin en büyük başarılarından biri ve İngiltere'nin önceliği olmaya devam ediyor. Batı Balkanlar'ın, Türkiye'nin ve İzlanda'nın geleceği AB'de yatıyor. Biz, böyle bir geleceğin güçlü destekçileri olmayı sürdüreceğiz."
Ülkeleri raporlarında dikkat çekilen noktalarda adım atmaya çağıran David Lidington, "AB'ye doğru yolculuklarını sürdüren bu ülkelerle birlikte çalışmayı dört gözle bekliyoruz" dedi.
YUNANİSTAN'DA MEİS ADASI TARTIŞMASI…
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Grigoris Delavekuras, kıta sahanlığının sınırlandırılmasıyla ilgili Türk-Yunan istikşafi temaslarında aranılanın, "müzakerelerin Meriç'ten Meis adasına kadar bütün bölgeyi kapsaması" olduğunu söyledi.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Delavekuras, haftalık olağan bilgilendirme toplantısında, dün Yunan basını ile bir araya gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Meis adasının konumu ve devam eden istikşafi görüşmelerdeki yeri hakkında yaptığı açıklamalara ilişkin yorumunun sorulması üzerine, "Sayın Davutoğlu'nun ne dediğini bilmiyorum. Bu yüzden yorum yapamam" dedi.
Konuyla ilgili pozisyonunlarını anlatan Delavekuras, "kıta sahanlığının sınırlandırılmasıyla ilgili Türk-Yunan istikşafi temaslarında aranılanın, müzakerelerin Meriç'ten Meis adasına kadar bütün bölgeyi kapsaması olduğunu" söyledi.
Sözcü, dün Davutoğlu ve Avramopulos arasında geçen görüşmeleri "olumlu" olarak tanımlarken, iki Bakanın Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantısına odaklandıklarını, bu toplantının ikili ilişkileri güçlendirmesinin beklendiğini vurguladı.
"Yeni bir gelecek inşa etmek için geçmişi bırakıyoruz" ifadesini kullanan Delavekuras, her iki tarafın da aralarında sorunlar olduğunu kabul ettiklerini, bu sorunlar çözülmeden ilişkilerde tam normalleşme olmayacağını belirtti.
Delavekuras, komşu ülkelerle deniz bölgelerinin sınırlarının belirlenmesinin Yunanistan için stratejik seçim olduğunun altını çizdi.
Konu ile ilgili İtalya ve Arnavutluk ile anlaşmaların olduğunu, Mısır ve Libya ile devamlı temas halinde bulunduklarını, Kıbrıs ile de sürekli temas ve koordinasyon içinde bulunduklarını ifade eden Delavekuras, Türkiye ile ise, çabaların istikşafi temaslar aracığıyla devam ettiğini belirtti.
"MEİS ADASI AKDENİZ'DEDİR"
Yunan basını ise, dün Yunan gazetecilerle bir araya gelen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Ege'de değil Akdeniz'de olduğu için Meis Adası'nın istikşafi temaslara dahil olmadığına ilişkin sözlerini eleştirdi.
Kathimerini gazetesi, "Davutoğlu sert çizgide" başlığıyla verdiği haberde, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Yunanlı gazetecilerle görüşmesinde Yunanistan'ın münhasır ekonomik bölgesini (MEB) ilan etmesi için önce kıta sahanlığının belirlenmesi gereğinden söz ettiğini bildirdi. Haberde, Davutoğlu'nun ayrıca istikşafi temasların Meis Adası'nı içermediğini vurgulayarak, söz konusu temasların sadece Ege'yle ilgili olduğuna işaret ettiği, "Bizler için Meis Adası Akdeniz'dedir. Bu konuyu da görüştük fakat ayrı bir konu olarak ele aldık" ifadelerini kullandığı kaydedildi.
Eleftheros Tipos gazetesi ise Davutoğlu'nun Yunan gazetecilerle konuşurken Meis adasının Doğu Akdeniz'de olması nedeniyle kıta sahanlığının belirlenmesiyle ilgili görüşmelere dahil edilemeyeceği görüşünü paylaştığını aktardı.
Gazete haberinde, "bu sözler sorunlara olumlu yaklaşımla ilgili görüşünü de yansıtıyorsa o zaman Türk Dışişleri Bakanının sorunu sadece açıklamalarının tercümesiyle ilgili değil" ifadeleriyle eleştiride bulundu.
Ta Nea gazetesi ise, "Diyaloğa evet fakat bir diken de var" başlığıyla Bakan Davutoğlu'nun Dimitris Avramopulos ile birlikte Yunanistan ile Türkiye'nin Ege için resmi görüşmelerin tekrar başlaması yönündeki iradesini teyit ettiği ancak, Meis adasını müzakere paketi dışında bıraktığına dikkat çekti.
ANA MUHALEFETTEN ELEŞTİRİ
Ana muhalefet partisi Radikal Sol Koalisyon (SYRIZA) yaptığı açıklamada, ziyaret ile ilgili Yunanistan'ın egemenlik hakları üzerinde Türkiye'nin "anlaşmazlık taktiği" tutumunun devam ettiğini ileri sürdü.
Parti, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin gelişmesini desteklediklerini ancak bunun iki ülkenin de çıkarına olduğu sürece gerçekleşebileceğini, Türkiye tarafından da adımlar atılması gerektiğini kaydetti. Davutoğlu'nun Yunan basını ile yaptığı toplantıdaki ifadelerin ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açmak için Türkiye'nin uzun bir yol alması gerektiğini gösterdiğini iddia etti.
SYRIZA, "Bu açıklamalar ve Türkiye'nin uçaklarının iki kez Atina FIR'ı ve hava sahasını ihlal ettiği dikkate alındığında, bu tür ziyaretler hiçbir maddenin olmadığı sadece iltifatların yöneltildiği bir ziyaret olabilir" açıklamasında bulundu.
Davutoğlu'nun Atina ziyareti sırasında, Ege Denizi'nin kuzeyinde iki yerde, Türkiye'nin ikisi silahlı dört savaş uçağının Atina FIR'ı ve Yunan hava sahasını ihlal ettiği iddiası ortaya atılmıştı.
GÜNEY KIBRIS’TA YER UYDU İSTASYONU KURULACAK
Avrupa Komisyonu, AB’nin arama-kurtarma alanındaki imkanlarının yükseltilmesi amacıyla Güney Kıbrıs’a yer uydu istasyonu yerleştirilmesine karar verdi.
Politis gazetesi “Yer Uydu İstasyonu Kıbrıs’a... AB’den Destekle Arama-Kurtarma Alanı Yükseltiliyor” başlıklarıyla verdiği haberinde, Avrupa Komisyonu’nun bu kararını, dün, “Argonaftris (Argonot) – 2012” tatbikatının üçüncü aşamasını izleyen Rum Savunma Bakanı Dimitris İliadis’in açıkladığını yazdı.
Habere göre İliadis, Avrupa Komisyonu’nun, AB’nin arama-kurtarma alanındaki imkanlarını yükseltecek yer uydu sisteminin yerleştirilmesini Güney Kıbrıs’a havale etmeye karar verdiğini belirtti.
“Bu şekilde, (Güney) Kıbrıs, barış ve istikrar faktörü ve krizlerle mücadele istasyonu olarak yükseltiliyor” şeklinde konuşan İliadis, istasyonunun nereye yerleştirileceğinin hala incelenmekte olduğunu ifade etti.
“ARGONAFTİS – 2012”
Gazete ayrıca haberinin devamında “Argonaftis 2012” tatbikatının 9 Ekim Salı günü başladığını, 12 Ekim Cuma günü sonra ereceğini yazdı.
Dünkü tatbikatta, deniz kazası geçiren bir yolcu gemisindeki kazazedelerin kurtarılması senaryosunun hayata geçirildiğini kaydeden gazete, tatbikata Fransa, Lübnan İngiltere ve Almanya’nın katıldığını belirtti.
Gazeteye göre tatbikata değinen İliadis, AB’deki ortakları ve komşu ülkelerle bu alandaki işbirliğini önemli bulduklarını ifade ederek, bu işbirliğinin, herkesin, Ortadoğu’da kriz bölgesinin boşaltılması da dahil, etkili artama-kurtarma operasyonları yapmadaki olanaklarını güçlendirdiğini vurguladı.
İliadis, tüm bunları göz önüne alarak, çok uluslu “Argonaftis” tatbikatını düzenlediklerinden, ayrıca önümüzdeki ay, Larnaka Havaalanı yakınlarında ulusal düzeyde bir başka (tatbikat) planladıklarından söz etti.
Alithia gazetesi ise tatbikata altı ülkeden deniz-hava güçlerinin katıldığını yazdı.
İKİNCİ TUR DOĞALGAZ İHALESİ GELİRİ YENİ ÖNLEMLER PAKETİNE
Rum Bakanlar Kurulu, yatırım ve kalkınma amaçlı kullanılmak amacıyla hazırlanan 300 milyon Euro’luk bir destek paketini dün onaylarken, pakete kaynak olarak Güney Kıbrıs’ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesindeki (MEB) parseller için açılan ikinci tur ihaleden elde edilecek gelirleri ve Avrupa Yatırım Bankası’nın (AYB) kredisini gösterdi.
Politis ve diğer gazeteler, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas hükümetinin Güney Kıbrıs’ın içerisinde bulunduğu ekonomik krizin aşılması amacıyla hazırladığı ve orta ölçekli işletmelerle, turizm ve inşaat gibi sektörlerin desteklenmesini amaçlatan önlemler paketinin dün Bakanlar Kurulunca onaylandığını yazdılar.
Gazete, Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu’nun dün yaptığı açıklamada, söz konusu pakette yer alan önlemlerin mali kaynağının, ikinci tur doğalgaz ihalesinde anlaşmaya varılacak şirketlerden elde edilecek gelir ve Avrupa Yatırım Bankası’ndan alınacak kredi olduğunu açıkladığını yazdılar.
Habere göre Stefanu, 300 milyon Euro’luk destek paketinin 200 milyonluk kısmının doğalgaz, geriye kalan 100 milyonluk kısmının ise AYB’den alınacak krediyle oluşturulacağını vurgularken, paketin bugün (dün) siyasi partilere gönderileceğini de ifade etti.
ÇOK ÇOCUKLU AİLELER AÇLIK SINIRINDA
Simerini gazetesi ise manşetten verdiği haberinde, Yunanistan’da yaşanan bazı durumların Güney Kıbrıs’ta da görülmeye başlandığını, Güney’de yaşayan çok çocuklu ailelerin çoğunluğunun açlık sınırında bulunduklarını yazdı.
Gazete, ailelerin birçoğunun evlerinde elektrik ve suların kesik olduğunu, evlerine haciz gelme tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını, çok çocuklu aileler derneğinden aldıkları yardımlarla yaşadıklarını ve hatta bazı ailelerin çöplükten çöp toplayarak geçindiklerini
BLUE MED DEVLETLERARASI ANLAŞMA İMZALANIYOR
Akdeniz hava sahasının düzenlenmesine ilişkin Güney Kıbrıs, Yunanistan, İtalya ve Malta’nın işbirliği yapmasıyla ilgili “BLUE MED” devletlerarası anlaşmanın Cuma günü imzalanacağı bildirildi.
Politis gazetesi “Akdeniz Hava Sahası İçin İşbirliği... Anlaşma İmzalanıyor” başlıklı haberinde, Rum Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Efthimios Flurencos’un, Cuma günü Limasol’da düzenlenecek olan özel törenle, fonksiyonel hava sahası bloğunun kurulmasına ilişkin BLUE MED devletlerarası anlaşmaya imza atacağını kaydetti.
Yapılan resmi açıklamaya göre BLEU MED fonksiyonel hava sahası bloğunun, hava trafik idare ağının maksimum kapasitesi ve sonuç alıcılığına ulaşma amacıyla, Akdeniz hava sahasının düzenlenmesine ilişkin Güney Kıbrıs, Yunanistan, İtalya ve Malta’nın işbirliğiyle ilgili olduğunu aktaran gazete, törenin, “Single European Sky – A Time For Action” Konferansı çerçevesinde gerçekleştirileceğini belirtti.
Gazete, fonksiyonel hava sahası bloğunun, ya da daha bilinen adıyla “FABs”ın, Avrupa Komisyonunca, Tek Avrupa Seması programının uygulanması için bilhassa önemli bir araç olarak görüldüğünü yazdı.
UBP 37 YAŞINDA…
Ulusal Birlik Partisi (UBP), 37’nci kuruluş yıldönümünü Lefkoşa’da düzenlediği resepsiyonla kutladı.
Lefkoşa Hidden Garden’da gerçekleştirilen resepsiyonda, UBP Genel Başkanı, Başbakan İrsen Küçük resepsiyona katılan konukları ve partilileri eşi Gülin Küçük ile birlikte kapıda karşıladı. Küçük’e, UBP Genel Sekreteri Fuat Namsoy ile eşi de eşlik etti.
Resepsiyona Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça, bakanlar, siyasi parti başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, devlet üst düzey yetkilileri katıldı ve partililer yoğun ilgi gösterdi.
Bu arada resepsiyonda Küçük ile UBP genel başkan adayı milletvekili Ahmet Kaşif tokalaşıp sohbet ederken, Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Başbakan el ele tutuşarak birlikte partilileri selamladılar.
Eroğlu ile Küçük, resepsiyonda yaptıkları konuşmalarda; birlik, beraberlik ve "güçlü KKTC" mesajı verdiler.
KKTC'YE SU GETİRECEK ''ASRIN PROJESİ'' HAYATA GEÇİYOR
''Asrın Projesi'' olarak nitelendirilen ''KKTC Su Temin Projesi'' kapsamında denizin içerisinden su getirecek boru hattı ve kara yapılarının yapımı cumartesi günü düzenlenecek törenle başlayacak.
7 Mart 2011'de Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Alaköprü Barajı'nın temelinin atılmasıyla başlayan projede, barajda su tutulmasını sağlayacak inşaat aşamasına geçildi. Projenin ikici ayağında ise Akdeniz'in içerisinden suyu taşıyacak boru hattı döşenmeye başlanacak.
Projenin, başta KKTC olmak üzere, tüm Akdeniz çanağı için denizin 250 metre altından borularla su taşınacak olması bakımından önem taşıdığı belirtilirken, böyle bir yöntemin dünyada ilk kez uygulanacağı ve dünyaya örnek olabileceği vurgulanıyor.
Anavatandan yılda ortalama 75 milyon metreküp suyun KKTC'ye ulaştırılmasını hedefleyen proje sonucunda, 35 milyon metreküp suyun içme suyu, geriye kalan suyun ise tarımda kullanılması planlanıyor.
2014 yılı mart ayında tamamlanması hedeflenen proje ile deniz yüzeyinin 250 metre altından 80 kilometre uzunluğunda su hattı yapılacak.
Proje kapsamında, su hattının Türkiye tarafı kara yapıları için 45,6 milyon lira, KKTC tarafı kara yapıları için 26,9 milyon lira, deniz geçişi isale hattı için 630 milyon lira ve barajlarla birlikte toplam 782 milyon 504 bin liralık yatırım öngörülüyor.
Cumartesi günü düzenlenecek törenle deniz geçişi isale hattı ile Türkiye ve KKTC taraflarındaki kara yapılarının temeli atılacak.
Mersin'in Anamur ilçesinde düzenlenecek temel atma törenine, Başbakan İrsen Küçük, TC Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile TC Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun katılması bekleniyor.
KENAN ÇOYGUN ÖLÜMÜNÜN 7. YILINDA BUGÜN TÖRENLE ANILACAK
Türk Mukavemet Teşkilatı Mücahitler Derneği, TMT Bayraktarlarından (Bozkurt) Emekli Tuğgeneral Kenan Çoygun’un 7. ölüm yıldönümü nedeniyle bugün anma töreni düzenleyecek.
TMT Mücahitler Derneği Başkanı Vural Türkmen yaptığı yazılı açıklamada, törenin bugün saat 10.00’da TMT Mücahitler Derneği Gençlik Merkezi’nde yer alacağını belirterek, anma törenini müteakip “TMT 50.Yıl Anı Madalyonu” takdimi yapılacağını kaydetti.
Altı yıl önce Ankara’da hayatını kaybeden Bayraktar Kenan Çoygun’un 1962-1967 yılları arasında Türk Mukavemet Teşkilatı’nın başında hizmet verdiğini anımsatan Türkmen, EOKA tedhiş örgütünün ENOSİS amaçlı saldırılarının yoğun yaşandığı ve varoluş mücadelesinin en kritik günlerinde Çoygun’un Kıbrıs Türk halkıyla kader birliği yaparak, Türk halkının kalbinde ve tarihin şerefli sayfalarında yerini aldığını söyledi.
Türkmen “Onu ölümünün yedinci yıldönümünde sevgi, saygı ve şükranla anmak için Derneğimiz tarafından düzenlenen bu anma törenine başta Dernek mensupları, dava arkadaşlarımız ve halkımız davetlidir” dedi.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1704 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |