Şrift:
Quzey Kıbrısda əsrin layihəsi.
16.10.2012 [11:34] - Türk dünyası-Turan
Quzey Kıbrısdan Davam.Az-a göndərilən xəbərlər bülleteninin növbəti buraxılışını təqdim edirik:

ASRIN PROJESİ

Anamur’da Alaköprü barajından KKTC Geçitköy Barajına gelecek suyu taşıyacak boru hattının döşenmesine başlandı. Türkiye tarafında; Anamur’da denize ilk boru Başbakan İrsen Küçük’ün de katıldığı törenle denize indirildi. Eş zamanlı olarak Girne Güzelyalı sahilinde de hattın KKTC’ye ulaşacağı yerde kara yapılarının temeli atıldı.

2014 yılında 75 milyon metreküp suyun adaya geleceğini kaydeden Başbakan İrsen Küçük, “Anavatanla olan ilişkilerimiz her zaman için kardeşlik ilişkisiyle her hangi bir çıkar ilişkisi olmadan devam etmektedir” dedi.

Küçük, “Bu su, Anavatan halkından, Anamur halkından, KKTC halkına ve çiftçisine armağan olarak gönderilmektedir. Bir kez daha teşekkür ediyorum” diye konuştu.

GAÜ’DE 2012-2013 AKADEMİK YIL TÖRENLE BAŞLADI

Girne Amerikan Üniversitesi’nde (GAÜ) 2012 - 2013 akademik yıl törenle başladı.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Girne Belediye Başkanı Sümer Aygın, GAÜ Kurucu Rektörü ve Yöneticiler Kurulu Başkanı Serhat Akpınar ve Rektörü Prof. Yıldırım Öner’in birer konuşma gerçekleştirdiği törende; ‘Kıbrıs sorunu’ konusunda yapılan açılış dersini ise Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün verdi.
EROĞLU
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu yaptığı konuşmada, GAÜ’nün 2012-2013 akademik yılı açılış töreninde bulunmaktan duyduğu mutluluğu belirterek, KKTC geneli üniversitelerin kaydetmekte olduğu gelişmenin gurur verici olduğunu kaydetti.
Ülkede uzun yıllar Başbakanlık görevi yapmış bir kişi olarak kendisinin sürekli; ‘KKTC’nin ekonomik geleceğinin hizmetler sektöründe” olduğunu savunduğunu ve bu görüşünün bugün de geçerli olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, bu sektörlerin başını turizm ile yüksek öğrenimin çektiğini vurguladı.
Ülke geneli toplam 8 üniversitede yaklaşık elli bin civarında öğrencinin öğrenim görmesinin bu sayının ülke nüfusu göz önüne alındığında eşine az rastlanan bir olgu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, yüksek öğrenimin KKTC ekonomisinin temel sektörlerinden biri halini aldığını söyledi.
KIBRIS SORUNU VE MÜZAKERELER…
Konuşmasında Kıbrıs sorununa değinen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Güney Kıbrıs’ta yapılacak genel seçimlerde anketlere göre yeni Rum lideri olarak çıkması beklenen Nikos Anastasiades’in açıklamalarını yakından takip ettiklerini söyledi.
“Şu ana kadar DİSİ lideri tarafından yapılan açıklamalar ne yazık ki gelecek için hiç de umut verici değildir. Seçildiği takdirde biz kendisine önyargılarla değil, açık fikirlilikle yaklaşacağız ve izleyeceği politikaya göre karar vereceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Anastasiadis’in yaptığı açıklamalarından müzakereleri; “format ve içerik açısından başka bir zemine taşımak istediği” anlaşıldığını kaydetti.
SORUNUN KONUŞULMAYAN NOKTASI KALMADI..
Türk tarafı olarak bu yaklaşımlara yönelik hazırlık yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Yaklaşık 44 yıldan beri devam eden görüşmelerde Kıbrıs sorunun tartışılmamış noktası kalmamıştır ve gelinen aşamada eksik olan tek şey; çözüm için ihtiyaç duyulan siyasi iradedir. Kıbrıs Türk halkı bu iradeyi göstermesine rağmen Rum tarafı bu iradeyi ortaya koyamamıştır” şeklinde konuştu.
ÖZGÜRGÜN
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün ise “Kıbrıs Sorunu” konusunda yaptığı konuşmada, GAÜ’lü öğrencilere 2012-2013 akademik yılının açılışı dersini verdi.
Kıbrıs sorunu ve yaşanan gelişmeleri yaptığı uzun konuşmayla kronolojik sırayla özetleyen Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs Rum tarafının gayrı yasal bir şekilde elde ettiği Avrupa Birliği üyeliği ve 1 Temmuz 2012 de başlayan dönem başkanlığıyla birlikte sorunun tıkanma noktasına geldiğini vurguladı.
UCU AÇIK MÜZAKERELER RUM’UN ÇIKARLARINA HİZMET EDER
Gelinen aşamada Birleşmiş Milletlerden soruna neden ulaşılamadığı yönünde tarafsız ve objektif bir değerlendirme yapmasını beklediklerini vurgulayan Özgürgün, sonuç odaklı olamayan ucu açık müzakerelerin sadece Rum tarafının çıkarlarına hizmet edeceğini, Türk tarafını izolasyonlar altında yaşam sürdürmeye mahkum edeceğini söyledi.
Kıbrıs Türk halkının çözüm hedefinin iki siyasi eşit halk, iki kurucu devletin eşit statüsü, sulandırılmamış iki kesimlilik,Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamı çerçevesinde yeni bir ortaklık devleti kurmak olduğunu vurgulayan Hüseyin Özgürgün, “Ancak herkes bilmelidir ki Kıbrıs Türk halkı Rum tarafının adil bir çözüme ikna olmasını beklemeye mahkum değildir” dedi.

TC AB BAKANI EGEMEN BAĞIŞ KKTC’YE GELDİ

Türkiye’nin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ün davetlisi olarak dün gece KKTC’ye geldi.
Egemen Bağış’ı Ercan Havalimanında TC Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça, Dişişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hamza Ersan Saner, Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Hasan Güngör, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Köseoğlu ve diğer yetkililer karşıladı.
Havaalanı'nda açıklama yapmayan Egemen Bağış, saat 20:45’te Başbakan İrsen Küçük’ün Lefkoşa Merit Otel’de onuruna vereceği yemeğe katılacak.

HRİSTOFYAS, GÜZELYURT VE MARAŞ’TA ISRARLI

Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, Güzelyurt ile Maraş iade edilmeden ve Rum göçmenlerin çoğunluğuna Rum idaresi altında geri dönme olanağı tanıyacak şekilde ciddi toprak düzenlemeleri yapılmadan Kıbrıs sorununa yaşayabilir bir çözüm bulunmasının söz konusu olmayacağını yineledi.
Rum radyosu, Hristofyas’ın bu iddialarının, sözde “Omorfo (Güzelyurt) Belediyesi” tarafından bu yıl 32’incisi düzenlenen “anti-işgal yürüyüşü” çerçevesinde Özel Kalem Müdürü Hristos Hristofidis tarafından okunan konuşmasında yer aldığını duyurdu.
Hristofyas, Güney Kıbrıs’taki çeşitli çevrelerin “federasyon stratejisinin değiştirilmesi” söylemlerine karşılık da, bu konuda yapılacak muhtemel bir değişikliğin Türkiye’ye “ulaşılmış çerçeveden kurtulma ve Kıbrıs’ta iki devlet hedefini başarma fırsatı vereceği” uyarısında bulundu.

TATAR: “SÜNNETÇİ KORKUSU… AİHM İÇTİHATINA AYKIRI, IRKÇI…”

Maliye Bakanı Ersin Tatar, Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından hazırlanan “KKTC’de mülk alım satımının cezalandırılmasına” ilişkin yasa tasarısını “sünnetçi korkusu” diye niteledi.
Yazılı açıklamasında, böylesi bir düzenlemenin ırkçı bir yaklaşım ve AİHM kararlarına aykırı olduğunu belirten Tatar, “Kendileri batıyor ve Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurular artıyor. Bunu engellemeye ve Kıbrıs Türkü’ne de terör estirmeye yönelik sünnetçi korkusu” dedi.
Tatar, haksız yere AB dönem başkanlığını yürüten Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu tür haberler ile birinci amacının Taşınmaz Mal Komisyonu’na Rum başvurularının önünü kesmek olduğunu belirtti. Tatar, “Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurular artık binlerle ifade ediliyor. Bu adamlar geliyor, başvuruyor ve AİHM de kabul ediyor. Paniklerinin asıl nedeni bu” dedi.
Nobel Barış Ödülü’nün bu yıl AB’ye verildiğine dikkat çekerken de, “ırkçı Türk düşmanı bir Rum liderin AB’a başkan olması şaka gibi” diyen Tatar, özetle şunları kaydetti:
“Hem AB başkanıyım diyeceksin; hem de böylesine ırkçı, Türk düşmanı girişimlerde bulunacaksın. Rum ekonomisi batıyor, AB Troykası sıkıştırıyor.Bankaları da battı batacak. Bu gibi kararlar hezeyandır, paniktir. Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuranlara ve Kıbrıs Türklerine terör uygulamaya çalışıyorlar.
Yapmaya çalıştıkları insan haklarına aykırı terörist bir adımdır. Zaten kendileri Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgal eden terörist bir yönetimdir. AB değerleri diyorlar ancak kendi değerlerini de iğfal ediyorlar.”

BM YETKİLİLERİ, KIBRIS SORUNUNU ELE ALACAK

BM üst kademe yetkililerinin, Genel Sekreter Ban Ki Moon’un Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in katılımıyla bu ayın sonunda New York’ta Kıbrıs sorunu hakkında özel bir görüşme yapacağı belirtildi.
Politis gazetesi diplomatik bir kaynağa dayandırdığı haberinde, söz konusu toplantıda Kıbrıs sorununda bugün varolan tüm verilerin değerlendirileceğini ve Rum Başkanlık seçimlerinin yapılacağı şubat ayından sonra sürecin nasıl yeniden başlayacağına dair bir planın ortaya konulması girişiminde bulunulacağını yazdı.
Olguların bugün için pek de olumlu olmadığını yazan gazete, önceliğin ilk kez ekonomik krizden çıkılmasına verildiğini belirtti.
Türkiye’de de son iki yıldır Kıbrıs sorununun, ülke çevresindeki jeopolitik istikrarsızlık tehlikesi nedeniyle gündemin en alt sıralarında bulunduğunu yazan gazete, Kıbrıslı Türklerin ise ilgilerini çözümden çok doğalgazın paylaşılmasına yoğunlaştırdıklarını savundu.
Gazete ayrıca, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın son iki yıldır Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile ortak dil kullanamamayı “silah” olarak kullandığını, bu tezinde de büyük ölçüde haklı olduğunu ileri sürdü.
Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile “yönetim” başlığında anlaşmaya varılanları gündemden çıkardığını savunan gazete, Eroğlu’nun “dönüşümlü başkanlık” ve “ağırlıklı oy” konusuna da karşı olduğunu ifade etti.
Habere göre, bu durgunluk iki tarafı son aylarda sorumluluk yükleme oyununa sürüklerken, BM’yi de çaresizliğe itti.
Gazete yine diplomatik kaynağa dayanarak, Kıbrıs sorunundaki son tur müzakerelerin daha genişletilmiş, daha mutlak ve daha ayrıntılı olduğunu yazdı. Gazete bu diyaloğa, Kıbrıs sorununun her boyutu için yüzlerce Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum teknokrat politikacının katıldığını ve her şeyi ele aldıklarını da belirtti.

KIBRISLI TÜRKLERE ÜCRETSİZ TEDAVİ HAKKINA 2 ADAY KARŞI

Güney Kıbrıs’ta şubat ayında yapılacak başkanlık seçimlerinin güçlü adayları Nikos Anastasiadis, Stavros Malas ve Yorgos Lillikas sınır kapılarından Kıbrıslı Türklere ücretsiz tedavi hakkına kadar bir dizi konuyu içeren 14 ortak soruya yanıt verdi. Birçok konuda farklı yanıt veren 3 aday, Kıbrıslı Türklere Bakanlar Kurulu kararıyla ücretsiz sağlık hizmeti verilmesi konusunda da farklı görüş belirtti ve seçimin güçlü adayı Anastasiadis bu uygulamaya karşı çıktı.
Politis gazetesi “Başkanlık Adaylarının 10 Tabusu” başlığıyla manşetten verdiği habere göre sorular ve üç adayın yanıtları şöyle:
1. Sınır kapılarının kapatılması: Anastasiadis “hayır”, Lillikas “yeniden birleşmeye yanıt vermiyor?”, Malas “hayır - iki yeni sınır kapısı açılmalı”.2. Kumarhane izni: Anastasiadis “evet”, Lillikas “evet”, Malas “evet”.3. Yatay oylamanın benimsenmesi: Anastasiadis “kısmen evet”, Lillikas “kısmen evet”, Malas “kısmen evet”.4. Yüksek rütbelilerin ödeneklerinin kaldırılması: Anastasiadis “evet”, Lillikas “evet”, Malas “hayır”.5. Eşel Mobil’in kaldırılması: Anastasiadis “yeniden düzenleme”, Lillikas “yeniden düzenleme”, Malas “yeniden düzenleme”.6. 13’üncü maaşın kaldırılması: Anastasiadis “hayır”, Lillikas “hayır”, Malas “hayır”.7. Rum göçmenlerin ödeneklerinin kaldırılması: Anastasiadis “hayır”, Lillikas “hayır”, Malas “hayır”.8. Kıbrıslı Türklere yönelik tedavi imtiyazının kaldırılması: Anastasiadis “evet”, Lillikas “evet”, Malas “hayır”. 9. Eşcinsellerin birlikte yaşamasının kurumsallaşması: Anastasiadis “evet”, Lillikas “evet”, Malas “hayır”.10. Maruana cezalarının kaldırılması: Anastasiadis “şartlar altında evet”, Lillikas “hayır”, Malas “hayır”.11. Fuhuşla ilgili yasal düzenleme: Anastasiadis “evet”, Lillikas “evet”, Malas “hayır”.12. Ölülerin yakılmasıyla ilgili yasal düzenleme: Anastasiadis “referandum”, Lillikas “evet”, Malas “evet”.13. Keyfi kürtajın yasallaşması: Anastasiadis “evet”, Lillikas “evet”, Malas “hayır”.14. Pulyaların tuzağa düşürülmesiyle ilgili cezanın kaldırılması: Anastasiadis “evet”, Lillikas “evet”, Malas “hayır”.
Adayların verdikleri yanıtlara gösterdikleri gerekçelerden bazıları şunlardır:
ANASTASİADİS
Anastasiadis, maruana cezalarının kaldırılması yönünde görüş belirterek, bunun bir dizi önerilerle kombine edilmesi gerektiğini kaydetti.
Anastasiadis, sınır kapılarının açık kalması gerektiğini, ancak konunun yeniden incelenmesini dikte eden koşullar oluşursa bunun ortaklaşa kararla olabileceğini belirtti.
Kıbrıslı Türklere yönelik hastanelerdeki ayrıcalıklı uygulamaların sona ermesi görüşünü de dile getiren Anastasiadis, “Özellikle geçici bir önlem söz konusuysa kaldırılmasına ‘hayır ’ derdim” ifadelerini kullandı. Anastasiadis, vergi yükümlüsü vatandaşlar için bunun bir kışkırtma olduğundan söz ederek, Kıbrıslı Türklerin herhangi bir bedel ödemediğine işaret etti.
Anastasiadis, mülklerini kaybetmelerinden ötürü Rum göçmenlerin aldığı ödeneklerin kaldırılmasına karşı olduğunu dile getirerek, Kıbrıs sorunu askıda oldukça ödeneklerin kaldırılması konusunda hemfikir olmadığını, ancak gelir kriterleri temelinde ödenmeklerin yeniden incelenmesinin gerektiği durumların bulunduğunu da belirtti.
LİLLİKAS
Lillikas da, sınır kapılarıyla ilgili soru karşısında, “üç polisin kaçırılmasının ardından” sınır kapılarından geçişlerin geçici olarak ertelenmesinin kendi önerisi olduğunu anımsattı.
En azından bunun için ön koşullar oluşmadan nihai kapanması yönünde görüş belirtemeyeceğinden söz eden Lillikas, eğer sınır kapıları bugün olduğu gibi devam ederse sınır kapılarının çözüme değil bölünmeye hizmet ettiğini savundu.
Lillikas, Kıbrıslı Türklere verine bedava tıbbi bakımın kaldırılması görüşünü de dile getirdi.
MALAS
Malas ise, sınır kapılarının açılmasının vatandaşlara kolaylıklar sağladığını belirterek, “Pirgo” örneğini verdi.
Malas, “Kambu” ve “Piroi” (Gaziler)-“Athienu” (Kiracıköy) sınır kapılarının da açılması gerektiğini belirtti.
Bakanlar Kurulu kararına göre Kıbrıslı Türklerin bedava tıbbi tedavi alma hakkı olduğunu söyleyen Malas, ancak Kıbrıslı Türklerin yeni haçlardan kurtulamayacaklarını ekledi.

MAHİ, KKTC MAKAMLARININ RUM POLİSİNİN VERİ TABANINA ERİŞİM OLANAĞI YAKALADIĞINI İDDİA ETTİ

Coşkun Alaslan isimli 19 yaşındaki genci kovalarken Akıncılar bölgesinde KKTC sınırını ihlal ederek tutuklanan 3 Rum polisin tasarrufundaki elektronik teçhizata el koyan KKTC makamlarının, Rum polisinin veri tabanına erişim olanağı yakaladığı iddia edildi.
Mahi “yeni büyük skandal” olarak nitelediği haberi “Flaş: Mahi Megatonluk Bomba Açıklıyor... Kıbrıs Vatandaşlarının Verileri Attila’nın Elinde” başlığıyla manşete çekti.
Gazete, sınır ihlalinden tutuklanan Rum polislerin üzerinde, mahkeme dışı ceza kesmek ve kişilerin kimlik verilerine ulaşmak için kullanılan taşınabilir elektronik cihazlar bulunduğunu; bu cihazları alan KKTC makamlarının şu anda Rum polis teşkilatının merkezi bilgisayarına ve Rumlarla ilgili bütün kimlik verilerine kesintisiz erişim olanağı yakaladığını yazdı.
Gazete, özetle şunları kaydetti:
“Yeni skandal bu sefer polisle ilgilidir. Hazırlıksız yakalanması ve merkezî bilgisayarını yeterince korumakta acizlik göstermesi nedeniyle bu bilgisayarda bulunan kimlik verileri, işgal rejimi tarafından sadece birkaç saat içerisinde işgal rejimi tarafından indirildi (download). Bu, ana bilgisayarın operatörlerinin şaşkın bakışları önünde gerçekleşti. Bilgisayar operatörleri, bütün verilerin aktarılmasını izlemekle yetindi.
Sonunda polis merkezindekilerden biri ana bilgisayarın fişini çekti ancak artık çok geçti. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarının bütün kimlik/kişisel verileri Attila’nın elinde bulunuyor. Polis mensuplarının Luricina’da (Akıncılar) tutuklanmasının verdiği mesaj, sonuçları ve polisin utancı ötesinde başka bir parametresi daha vardı.
Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarının güvenlik düzeyi ve bundan kaynaklanan diğer birçok başka konuyu gündeme getirdiğinden bu parametre ne açıklandı ne de yayınlandı. Aksine güvenlik güçlerinin bu yeni büyük hatası, yaşamı ve güvenliği doğrudan tehlikeye sokulan vatandaştan gizlendi.”

ANAMUR’DAN KKTC’YE SU GETİRİLMESİ…

Türkiye’den denizaltı boru hattı ile KKTC’ye su getirilmesini öngören su projesini, Güney Kıbrıs’ın AB’deki eski daimi temsilcisi Büyükelçi Theofilos Theofilu Politis’te yayınlanan makalesinde değerlendirdi.
“Türkiye’den İşgal Bölgelerine Su Taşıyacak Hattın Önemi... Su Kaynakları ve Kıbrıs’taki Türk Politikası” başlıklı makalede, boru hattının hem yılda 70 milyon tondan fazla su taşıyacağına vurgu yapıldı.
Theofilu, özellikle teknik zorluklarına; inşası, işletilmesi ve idamesinin büyük bir ekonomik bedel gerektirmesine karşın Türkiye’nin Asrın Projesi’ni gerçekleştirmek için kararlılıkla ilerlediğine dikkat çekti.
“Açıklandığı ve bazılarının ilk bakışta kandığı gibi Türkiye’nin bu projedeki gayesi Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik kalkınması ve refahı değil, uzun vadede Kıbrıs’ın tamamını denetimi altına almaktır” ifadesini kullanan Theofilu, görüşünü özetle şöyle aktardı:
“Türkiye ve Eroğlu tarafından barışçıl bir kalkınma faaliyeti olarak ortaya konulan bu hattın inşası ve işletilmesi siyasidir ve işgal bölgelerini, dolayısıyla Kıbrıs’ın tamamını Türkiye’ye daimi ve kopmaz şekilde bağlayacak bir göbek bağına benzetilebilir. Yapabileceğimiz ve yapmamız gereken asgari şey Türk maharet ve projelerine tepki göstermek, yetkili uluslararası örgütlere, BM’ye ve AB’ye delilli ve yazılı olarak şikâyet etmektir.
Özellikle AB konusunda, daha önce yazdığım bilgi notumda ifade ettiğim gibi, Kıbrıs sorununun çözümü çerçevesinde bütün bölgeleri ve bütün sakinlerinin çıkarına olacak şekilde Kıbrıs’ın su kaynaklarının üniter kalkınma ve değerlendirme planı hazırlanması için Avrupa finanslı bir proje önerisi sunulması faydalı olacaktır. Adamızın kısıtlı ancak çok kıymetli su kaynakları siyasi sorunun çözümünün birleştirici unsurlarından biri olabilir. Böyle bir öneri sunarak olumlu ve yapıcı niyetimizi göstermekle kalmayacak AB’nin Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına daha aktif katılımını da başarmış olacağız.”

GEÇİŞLER YARI YARIYA…

Sınır kapılarının açıldığı 2003 yılından bu yana Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs’a 13,5 milyon, Rumların da Güney Kıbrıs’tan KKTC’ye 7,4 milyon kez geçiş yaptığı bildirildi.
Fileleftheros gazetesi, Rumların KKTC’ye daha çok kumarhaneler, Kıbrıslı Türklerle ürün alımı ve Güney Kıbrıs’ta satımı için anlaşma imzalamak ve sevdikleri yerleri ziyaret için; Kıbrıslı Türklerin ise çalışmak, alışveriş yapmak ve çocuklarını Güney’deki okullara götürmek için geçtiğini yazdı.
Gazete, Kıbrıslı Türklerden bazılarının da devlet dairelerinde iş bulmak veya işsizlik fonuna kaydolmak için güneye geçtiğini belirtirken, Türklerin geçişlerde en çok Metehan Sınır Kapısı’nı kullandıklarını kaydetti.
Haberde, günde 100, hafta sonunda ise yaklaşık 350 Rum’un kumarhane için KKTC’ye geçtiği de belirtildi.
Gazete, bu yılın ocak ayından ağustos ayına kadar Rumların kredi kartlarıyla KKTC’deki oteller için 1 milyon 234 bin Euro para ödediğini de yazdı.

BES BUGÜN LTB’DE SÜRESİZ GREV BAŞLATIYOR

Lefkoşa Türk Belediyesi’nde (LTB) geçen haftadan beri “iş yavaşlatma” eylemi yapan Belediye Emekçileri Sendikası (BES), bugünden itibaren süresiz greve gidiyor.
BES Başkanı Savaş Bozat, TAK muhabirinin sorusu üzerine, gelinen aşamada herhangi bir gelişme olmadığını, dün açıkladıkları süresiz grev kararlarının geçerliliğini koruduğunu söyledi.
Bozat, yaşadıkları sorunlara tahammül edecek güçleri kalmadığını belirterek, süresiz grevin ancak sigorta, ihtiyat sandığı ve vergi primlerinin yatırılması ve maaşların gününde ödenmesi taahhüdü verilmesi halinde kalkacağını ifade etmişti.
BULUTOĞLULARI: “BİZ DE ARTIK BU İŞİN BİTMESİNİ İSTİYORUZ”
Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Cemal Bulutoğluları ise TAK muhabirinin sorusuna karşılık, Belediye çalışanlarının sorunlarını çözme yönündeki girişimlerinin sürdüğünü belirterek, “Hükümet de ben de artık bu işin bitmesini istiyoruz” dedi.
Ziraat Bankası’nın sağlayacağı bir yıl ödemesiz, düşük faizli krediyle belediyenin borçların yeniden yapılandırılacağını ve bu çerçevede sorunların çözüleceğini belirten Bulutoğluları, 50-60 milyon TL’nin belediyeye verilmeyeceğini, borçların kapatılması için kullanılacağını ve bunun da önemli bir katkı olacağını anlattı.
CTP-BG ve TDP’li Belediye Meclis üyelerinin toplantılara katılmamasından da yakınan Bulutoğluları, belediye meclisinin toplanamadığı ve bu durumun da kendilerini sıkıntıya soktuğunu, çalışmalarını engellediğini kaydetti.

RUM MALİYE BAKANI ŞARLİS: “2012 İÇİN İHTİYAÇ 1 MİLYAR EURO”

Rum Maliye Bakanı Vasos Şarlis, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın çalışanların gelirlerini azaltacak bir memorandumun altına imza atmaktan mutlu olmadığını ancak banka sermayelerinin yeniden yapılandırılması için finansman gerektiğini bildiğinden imza atmamanın gündemde olmadığını söyledi.
Fileleftheros Şarlis’le yaptığı söyleşiyi “2012 İhtiyacı 1 Milyar Euro... Vasos Şarlis Fileleftheros’a: ‘Başkan Mutlu Değil Ama İmzalayacak” başlığıyla manşetten aktardı.
Gazeteye göre, Rum bankalarının sermayelerini yeniden yapılandırma konusunda ihtiyaç duyduğu meblağın belirlenmesi konusunda Troyka ile Rum yönetiminin görüşleri arasında fark olduğunu, ancak her iki tarafın da şu ana kadar kartlarını kapalı tuttuğunu söyledi.
Troyka ile tek bir memorandum imzalanacağını söyleyerek bu konuda Rum basınına yansıyan spekülasyonlara son veren Şarlis, “Tek bir finansman için muhafazakâr öngörüler içerecek bir memorandum olacak, belki finansmanın bir kısmına ihtiyaç olmayabilir veya hiç uygulanmayabilir. İspanya örneğinde de böyle oldu. Banka sermayelerinin yeniden yapılandırılması için 100 milyar Euro onaylandı ancak nihayetinde gerekecek meblağ 40-50 milyar Euro arasında olacak” dedi.
Troyka’nın, program dönemi sonuna kadar yılda 975 milyon Euro (GSMH’nin yüzde 5,5’i) vereceği bir paket istediğini belirten Şarlis, Rum yönetiminin yalnız 13’üncü maaş, diğer giderler ve bankaların kısa vadeli ödemeleri de dâhil 2012 sonuna kadarki ihtiyacının toplam 1 milyar Euro’nun üzerinde olduğunu söyledi.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1958 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed