01.11.2012 [11:46] - Türk dünyası-Turan
Quzey Kıbrısdan Davam.Az-a göndərilən xəbərlər bülleteninin növbəti buraxılışını orijinal variantında təqdim edirik.
ERDOĞAN: “DÜNYADA 'KIBRIS' DİYE BİR ÜLKE YOK”
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya ziyaretinde, Almanya’nın Güney Kıbrıs’ı AB’ye almakla hata yaptığını kabullendiğini ancak hatada ısrar ettiklerini vurguladı.
Erdoğan, Nicolas Berggruen Enstitüsü'nün ''Avrupa Krizin Ötesinde'' temalı toplantısındaki konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine ilişkin bir soru üzerine Başbakan Erdoğan, ''Avrupa Birliği süreci bizim için kısa başlamış bir süreç değil. Resmi olarak 1963 yılında başlıyor. 50 yıldır AB'nin kapısında bekletilen ikinci bir ülke yok. Şu anda 27 ülkenin kantara yatırılıp teraziye çıkarıldığında, gerek ekonomik açıdan gerek temel hak ve özgürlükler açısından şöyle bir değerlendirmesini yaptığımızda bunların yarıdan fazlasının Türkiye'nin çok çok gerisinde kaldığını görüyoruz. Bunların yarıdan fazlası AB'den yük almazlar, bunlar AB'ye yüktür'' cevabını verdi.
Türkiye'nin, İslam ve demokrasinin bir arada yaşayabileceğini gösteren bir ülke olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
''Türkiye 75 milyon nüfusuyla şu anda ortaya koyduğu ekonomik performansıyla AB'ye çok ciddi katkılar sağlayabilecek bir ülkedir. Artık Türkiye zaten AB'nin içine girmiştir. Sadece Almanya'da 3 milyon nüfus var. En azından bir o kadar AB'nin diğer ülkelerinde de var. 6 milyonla zaten AB'ye girmişiz. Şu anda AB üyesi ülkeler içinde 250-300 bin nüfusu olan ülkeler var. Şimdi bu samimi bir yaklaşım olmadığını gösteriyor. Eğer güçlü bir Avrupa Birliği istiyorsak güçlü bir Türkiye'yi çoktan içeri almaları gerekirdi.
“HATADA ISRAR VAR”
Bakın AB müktesebatında içerisinde özellikle siyasi çekişmelerin olduğu ülkeler var, bölünmüş ülkeler var. Bölünmüş ülkeler AB'ye alınamaz. Mesela Avrupa Birliği'nde 'Kıbrıs' diye bir isim geçiyor. Dünyada 'Kıbrıs' diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi var. Kuzey Kıbrıs var arada da yeşil hat var. Şimdi bu yeşil hattı AB üyesi ülkeler görmüyor. Ne diyor, 'Kıbrıs' diyor. Nasıl oluyor? Kuzey Kıbrıs ile Güney Kıbrıs ile bir alakası var mı? Yok. Kuzey Kıbrıs tamamıyla ayrı, Güney Kıbrıs'ı ise AB veya birileri tanıyor. Şu anda AB'de dönem başkanlığını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yapıyor. Biz de şimdi onu tanımadığımız için müzakereler şu anda kesilmiş durumda. Yani bu dönem sonuna kadar müzakere olmayacak. Şimdi bu AB müktesebatına ters. Bayan Merkel şunu söylemişti: 'Biz Güney Kıbrıs'ı AB'ye almakla hata ettik.' Ama hatada ısrar var. O süreçte Türkiye'ye yapılan haksızlığı Şansölye Schröder hatırasında yazdı.'
''BİZE HAKSIZLIK, ADALETSİZLİK YAPILDI''
Bu konuyu Hollanda'nın dönem başkanlığı sürecinde kararlılıkla ifade ettiklerini hatırlatan Erdoğan, ''Orada biz adeta çekilmeyle karşı karşıya kaldık. Niye? Çünkü bize haksızlık yapıldı, adaletsizlik yapıldı. Eğer bir ülke adalette taviz verirse adil olma sürecini kaybederse o ülke yürümez. Bütün oluşumlar da öyledir. Şu anda AB aslında bunun bedelini ödüyor. İşte buyurun Yunanistan'ın durumu. Yunanistan'da olanlar, bütün gerçekler ortada. Daha yeni çıkmış değil, Yunanistan'ın durumu yıllara dayanıyor. Ödeme politikaları, bütçeler ne durumdaydı bunu aslında AB çok iyi biliyor. Benim konuşmama gerek yok ama farklı yaklaşımlar sebebiyle buralarda yapılan yanlışları şu anda AB'nin diğer ülkeleri maalesef ödemekle veya üstlenmekle karşı karşıya kaldılar. IMF de bunun şu anda organizatörü.''
Bir katılımcının ''(Türkiye 70 milyonu aşkın nüfusuyla bazı iç sorunlarını da AB'ye getirecektir) yorumları yapılıyor. Buna ilişkin görüşünüz nedir?'' sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
''Nüfusun, önemli bir fonksiyon olduğunu görmemiz lazım. Başarı aslında insandır. Eğer insan unsurunuz iyi yetişmişse genç, dinamik, bilgili insan portföyüne sahipseniz başarıyı yakalarsınız. İnsan varsa ekonomi var, insan varsa sermaye var. İnsan yoksa sermaye de yok. İnsan varsa üretim var, insan varsa tüketim var. İnsan yoksa bunların hiçbiri yok. Öyleyse genç nüfusa, dinamik nüfusa sahip olmalıyız. Ben şu anda ülkemizde şunu söylüyorum, 'En az üç çocuk doğurun.' Çünkü üç çocuk doğurmadığımız takdirde 2037'de biz de Almanya'nın geldiği duruma geliriz. Ben Almanya'nın bugün geldiği duruma gelmek istemiyorum. Nüfusumuzun genç kalmasını istiyorum. Eğer genç, dinamik, eğitimli bir nüfus olursa o zaman başarılı oluruz.''
KAŞİF’İN KURULTAY SONUCUNA YÖNELİK İTİRAZIYLA İLGİLİ ARA EMRİ DURUŞMASI BUGÜNE ERTELENDİ
Ulusal Birlik Partisi (UBP) Kurultayı’nda genel başkan adayı olan UBP Gazimağusa Milletvekili Ahmet Kaşif’in, kurultay sonucuna ilişkin dün görüşülen ara emri duruşması, karşı tarafın da dinlenebilmesine olanak sağlamak amacıyla bugüne ertelendi.
Hukuk Davaları Salonunda Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Emine Dizdarlı huzurunda görüşülen duruşmada Ahmet Kaşif, kurultaya ilişkin itirazlarını Avukatı Fuat Veziroğlu aracılığıyla mahkemeye iletti ve haklı olduğuna inandığını söyledi.
Emine Dizdarlı da, Ahmet Kaşif’in avukatı Fuat Veziroğlu’nun hitabının ardından konunun ciddi, acil ve hassas bir mesele olduğuna vurgu yaparak, davalılara da söz hakkı tanınmasına ve tebliğin yapılmasına olanak sağlamak amacıyla duruşmayı bugün saat 10.00’a erteledi.
GENEL BAŞKAN BAŞBAKAN KÜÇÜK’TEN KAŞİF’E TEPKİ
Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Başbakan İrsen Küçük, Gazimağusa Milletvekili Ahmet Kaşif’in mahkemeye başvurmasını, “Genel Başkan olmak istediği bir partinin yetkili kurullarını çiğneyerek yargıya başvurması, UBP’liyim diyen hiç kimsenin içine sindirebileceği bir şey değil” sözleriyle eleştirdi.
UBP Genel Başkanı Başbakan İrsen Küçük yazılı açıklamasında, 21 Ekim’de yapılan 19. Olağan Kurultay’da kendisiyle yarışan Gazimağusa Milletvekili Ahmet Kaşif’in tüzüğe rağmen Parti Meclisi’ni yok sayarak yargıya başvurduğunu belirterek, yargıya duyduğu sonsuz güvene rağmen bir partili olarak bundan büyük üzüntü duyduğunu vurguladı.
CHP GENEL BAŞKANI KILIÇDAROĞLU’NDAN BAŞBAKAN KÜÇÜK’E KUTLAMA
Türkiye’deki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) 21 Ekim’de yapılan 19. Olağan Kurultayı’nda yeniden Genel Başkan seçilmesi nedeniyle Başbakan İrsen Küçük’e kutlama mesajı gönderdi.
Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Küçük’e gönderdiği mesaj şöyle:
“19. Olağan Kurultayı’nda Ulusal Birlik Partisi’nin Genel Başkanlığına yeniden seçilmenizden dolayı sizi tebrik eder ve partinizin KKTC halkı nezdinde başarılarının devamını temenni ederim.
Bu vesileyle, Cumhuriyet Halk Partisi adına kardeş Kıbrıs halkına ve Ulusal Birlik Partisi’ne sevgi ve selamlarımı iletirim.”
“ÖLÜM LİSTESİ”
Rum Polisi, Rum Başsavcı Petros Kliridis, Cezaevi Müdür Yardımcısı Yorgos Trifonidis ve diğer üst düzey devlet yetkililerini öldürmeyi, ayrıca Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın torununu kaçırmayı planlayan çete üyelerini yakaladı. Rum basınındaki haberlere göre Kliridis’in öldürülmesi son anda engellenirken, cinayette kullanılması planlanan silahın da Türk yapımı olduğu iddia edildi.
Simerini gazetesi “Ölüm Listesi Polisin Elinde... P. Kliridis, Trifonidis ve Diğer Devlet Yetkilileri Hedefte” başlıklarıyla manşetten verdiği haberinde, Rum Cezaevi’nde şeytani bir plan hazırlayan cinayet çetesinin izini bulduğunu yazdı.
Haberi iç sayfasında “Onufriu Kitas’a Atıyor... Müebbet Hapis Mahkumunun Başkanın Torunu Kaçırmayı Planladığı İddia Edildi” başlıklarıyla veren gazete, Kliridis ve Trifonidis’in öldürülmesi planlarında, Al Capone lakaplı Andonis Prokopiu Kitas isminin yine sahneye çıktığını, Polisin, planlanan cinayetin azmettiricisinin Andreas Onufriu adlı bir mahkumun olduğunu düşündüğünü yazdı.
KLİRİDİS’İN ÖLDÜRÜLMESİ SON ANDA ENGELLENDİ
Polisin, geçen Pazar gecesi, Başsavcı Kliridis’in öldürülmesinin planlandığına dair bir tanığın ifadesi üzerine üç kişinin Lefkoşa’nın Rum kesiminde tutuklandığını, mahkemeye çıkarıldığını ve haklarında 8 gün tutukluluk kararı alındığını kaydeden gazete, tutuklananların, Başsavcıya karşı büyük bir kin besleyen mahkûm Andreas Onufriu, “beş yıllık paralı gönüllü asker” olan Yannakis Georgiu ve iktidara karşı kin besleyen piyangocu Mihail Mihail olduğunu belirtti.
Gazete, polisin aldığı bilgilere göre cinayetin ilk başta 26 Ekim Cuma günü, Rum Başsavcılık önünde ya da Kliridis’in evi civarlarında işlenmesinin planlandığını yazdı.
Haberde anlatılanlara göre, Onufriu ile temas halinde bulunan tanık, silahın bulunduğu yeri polise söyledi. Polis de silahı saklandığı yerden aldı ve bunun yerine aynı tip başka bir silah yerleştirdi. Silahı teslim alacak ve cinayeti işleyecek olan Yannakis Georgiu, tanığın ayarlamaları üzerine bir polis ajanı ile silahın teslim edileceği alanda buluştuğunda tutuklandı. Ardından Onufriu ve Mihail’in gözaltına alındı. Georgiu’nun arabasında yapılan aramada ise patlayıcı mekanizmalar ve silahlar buldu.
Gazete cinayetin, silah teslim alındıktan hemen sonra, 28 Ekim Pazar günü işlenmesinin planlandığını yazdı.
SİLAHIN TÜRK YAPIMI OLDUĞU İDDİASI
Haberde, polisin yaptığı incelemelere göre kullanıma hazır “Law” cinayet silahının Türk yapımı olduğu ve KKTC’den temin edildiği iddia edildi.
PLANI KİTAS’IN DÜZENLEDİĞİ VE HRİSTOFYAS’IN TORUNUNU KAÇIRMA PLANI DA YAPTIĞI SAVUNULDU
Öte yandan habere göre cinayetin azmettiricisi Onufriu, mahkemede verdiği ifadede, plana ilham verenin ve düzenleyenin Cezaevinde bulunan müebbet hapis mahkumu Al Capone lakaplı Andonis Prokopiu Kitas’ın olduğunu ileri sürdü. Onufriu’ya göre Kitas’ın (Polise bilgi vermekteki) amacı, tahliye edilme amacıyla Başsavcının teveccühünü kazanmaktı.
Onufriu, Kitas’ın Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas’ın torununu kaçırma planları yaptığını, ancak kendisinin onu engellediğini savundu.
Polis ise bu ifadeyle ilgili açıklamasında, Onufriu’nun amacının, kendi aleyhinde kimlerin tanıklık yaptığını açıklamak olduğunu, ancak polise tanıklık yapanın kim olduğunu açıklamayacaklarını belirtti.
Alithia gazetesi de Onufriu’nun, polise bilgi verenin, kendisini yaralamak için Kitas olduğunu savunduğunu aktardı.
POLİS ÖLÜM LİSTESİNİ ARIYOR
Polise göre bir ölüm listesinin hazırlanmış olduğunu, ancak bunun henüz bulamadığını kaydeden gazete, ölüm listesinde birçok üst düzey devlet yetkilisinin bulunduğu ve uzun bir zamandır cezaevinde “pişirildiğini” yazdı.
BAŞSAVCI: “KENDİMİ GÜVENDE HİSSEDİYORUM”... GÜNEVLİK ÖNLEMLERİ ALINIYOR
Politis gazetesine göre Başsavcı Kliridis, meselenin özüne değinmekten kaçınarak, kendini güvende hissettiğini belirtti. Kliridis, korumalarının artırılmasını isteme niyetinin olmadığını da ifade etti.
Fileleftheros gazetesi de polisin güvenlik önlemleri almakta olduğunu, Kliridis’in evi ve Hukuk Dairesi etrafında devriye gezilerinin artırıldığını, ayrıca cezaevinde de önlemlerin alındığını yazdı.
HERKES ENDİŞELENİYOR
Politis gazetesi ise haberinde AKEL, DİKO, EDEK, EVROKO ve Çevrecilerin ortaya çıkan olayla ilgili endişelerini dile getirdikleri ve polisi kutladıkları açıklamaları aktardı.
RUM İSTİHBARAT TEŞKİLATI VE POLİSİ TERÖR SALDIRISINDAN KORKUYOR
Arap uyruklu bir kişinin Larnaka Limanı’nda İsrailli turist taşıyan bir kruvazörün fotoğraflarını çektiği bilgisi üzerine, Güney Kıbrıs’ta ve başka yerlerde İsraillilere karşı terör saldırısında bulunulacağı yönünde istihbarat alan Rum İstihbarat Teşkilatı (KİP) ve polisini alarma soktu.
Alithia, “İsraillilere Karşı Terörist Saldırı Korkusu... Güvenlik Makamları Cumartesi Günü Limasol Limanı’nda İsrailli Turistleri Şüpheli Şekilde Fotoğraflayan Arabı Arıyor” başlıklı haberinde güvenilir bilgilere dayanarak, Arap uyruklu olduğuna inanılan bir kişinin cumartesi günü Limasol Limanı’nın denetimli bölgesinde, ultra modern teçhizatla İsrailli turistleri taşıyan bir kruvazörün fotoğraflarını çekerken görüldüğünü yazdı.
Fark edildiğini ve Rum güvenlik elemanlarının yanına gitmekte olduğunu gören kişinin alelacele arabasına binip bölgeden uzaklaşması nedeniyle hakkındaki şüphelerin arttığına işaret eden gazete KİP’in bu vakayı, kısa süre önce Liman’da bulunan pembe renkli top şeklindeki tahrip gücü yüksek patlayıcı olayıyla bağlantılı gördüğünü kaydetti.
Bahse konu patlayıcının Rum tarafında İsrailli turistlere veya İsrail şirketlerine yönelik terör saldırısında kullanılan planlandığı yönünde bilgiler bulunduğuna işaret edilen haberde, KİP’in bir süredir İsrail istihbaratı MOSSAD ile temas halinde bulunduğu belirtildi.
Gazete araştırmaların büyük bir gizlilik içerisinde yürütüldüğünü ancak sızan bilgilerin, özellikle Arap kökenli kişilerin ev ve işyerlerinin araştırıldığı yönünde olduğunu yazdı.
Haberde Rum polisinin geçen temmuz ayında MOSSAD’tan aldığı bilgiler üzerine Hizbullah üyesi olduğu belirtilen İsveç vatandaşı 24 yaşındaki bir Lübnanlıyı da tutuklamıştı. Lübnanlının yargı süreci devam ediyor.
GÜNEY KIBRIS İLE RUSYA ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN TEMASLAR YAPILIYOR
Güney Kıbrıs ile Rusya arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için Rum siyasiler tarafından yapılan girişimler hız kazandı. Rum Başkan adayı Yorgos Lillikas, Moskova’da yaptığı son temaslarda Rusya ile stratejik ortaklık kurulması gerektiğini ifade ederken, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu da, bu doğrultudaki temaslarını sürdürüyor.
Simerini gazetesinin “Rusya ile Stratejik Ortaklık İlişkileri” başlıklı haberine göre, Moskova’daki temaslarının ardından, bu temaslarla ilgili bilgilendirme toplantısı düzenleyen Lillikas, Güney Kıbrıs ile Rusya arasındaki ilişkilerin perspektifi konulu yuvarlak masa toplantısına katıldığını ve Güney Kıbrıs ile Rusya arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin zamanı olduğunu söyledi.
Habere göre Lillikas, temasları çerçevesinde Kıbrıs sorununun çözümünden ve Türkiye’nin bu konudaki yükümlülüklerinden de bahsettiğini, bunun yanı sıra doğalgaz ve Troyka ile müzakerelerin de dahil olduğu, ekonomiyle ilgili tartışmalar yaptığını ve küresel ekonomik krizi ele aldığını kaydetti.
Müzakere ettiği Rus yetkililerin, en çok Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi”ndeki 12. parselde bulunan hidrokarbon yataklarının değerlendirilmesi konusuna ilgi gösterdiğini belirten Lillikas, Rus tarafının Rum Hükümeti’ne, Rusya’nın hidrokarbon yataklarına olan ilgisini Troyka ile yapılan müzakerelerde gündeme getirmesi çağrısı yaptığını söyledi.
Lillikas, Rusya’nın Rum bankalarının sermayelerinin yeniden yapılandırılması konusuna ilgi gösterdiğini de ifade etti.
KKTC’DEKİ MAL SAHİPLERİ BİRLİĞİYLE DE GÖRÜŞTÜ
Gazete devamla, Lillikas’ın dün, KKTC’de mal sahibi olan Rumların kurduğu birlikle de görüştüğünü yazdı.
Habere göre Lillikas ile birlik üyeleri, KKTC’deki Rum mallarının Taşınmaz Mal Komisyonu tarafından “satılması” konusunu ele aldı.
Lillikas’ın, KKTC’de malı olan Rumların “işgalin trajik sonuçlarının bedelini ödemekle kalmadığı gibi, hiçbir zaman tazmin de edilmediğini” iddia ettiğini yazan gazete, Lillikas’ın bu “haksızlığın” sona ermesi için bir dizi öneriler sunduğunu kaydetti.
ANDROS KİPRİANU DA MOSKOVA’DA TEMASLARDA BULUNUYOR
Gazete, bir başka haberinde de, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Moskova’da yaptığı temasları aktardı.
Habere göre Kiprianu, Rusya’daki bazı siyasi parti temsilcileriyle yaptığı temaslarda, “Kıbrıs sorunundaki son gelişmeler ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın Kıbrıs sorununa adil, kalıcı ve işlevsel bir çözüm bulunması” için gösterdiği çabalar hakkında bilgilendirme yaptı.
Gazete, AKEL’den yapılan açıklamada, Kiprianu’nun temaslarda bulunduğu Rus yetkililerin, Hristofyas’ın gösterdiği çabalara destek belirttiğinin ve en kısa zamanda Kıbrıs sorununa çözüm yolu açılmasını dilediklerinin kaydedildiğini yazdı.
Kiprianu’nun temasları çerçevesinde, küresel ekonomik krizi ve Suriye’deki durumu da ele aldığını kaydeden gazete, Rusya ile Güney Kıbrıs arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgili bir dizi görüş alışverişi yapıldığını da belirtti.
ROMANYA DIŞİŞLERİ BAKANI: “TÜRKİYE YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMELİ”
Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden Romanya Dışişleri Bakanı Titus Corlatean, Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin her iki tarafın da çıkarına olacağını ancak Türkiye’nin tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
Fileleftheros gazetesinde yer alan söyleşisinde Corlatean, ülkesinin Güney Kıbrıs’la mevcut yakın ilişkilerine ve ekonomik işbirliğine geniş şekilde değinirken, Türkiye’yle mevcut dostluk ilişkisine de vurgu yaptı.
Corlatean, Türkiye’nin, tüm yükümlülüklerini yerine getirdikten sonra AB’ye üye olmasının, her iki tarafın da karşılıklı çıkarına olacağını belirterek tüm kriterleri yerine getirmesi için Türkiye’yi sürekli teşvik ettiklerini söyledi.
Güney Kıbrıs’la da özellikle ekonomik alanda büyük işbirliği içerisinde olduklarını ifade eden Corlatean, iki ülke arasındaki ticaretin 160 milyon Euro gibi rekor bir düzeye ulaştığını, Güney Kıbrıs’ın yatırım alanında ise Romanya’da beşinci sırayı aldığını vurguladı.
Corlatean, Güney Kıbrıs’ta yaklaşık 40 bin Romanya vatandaşının yaşadığını da belirtirken okullarda Romence derslerinin verilmesi yönünde Rum hükümetinin başlattığı çalışmalardan duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.
“İSVEÇ, CARL BILDT NEDENİYLE ÇELİŞKİLİ POLİTİKA UYGULUYOR”
Rum milletvekilleri Güney Kıbrıs’ı ziyaret etmekte olan İsveçli milletvekillerine, İsveç hükümetinin Kıbrıs sorunundaki tavrını, özellikle de Dışişleri Bakanı Carl Bildt’in Ankara’ya yönelik tavrını “çelişkili” bulduklarını söylediler.
Fileleftheros, “İsveç: Carl Bildt Nedeniyle Çelişkili Politika... Kıbrıslı Milletvekillerinin İsveçli Mevkidaşları Huzurundaki İfadeleri” başlıklı haberinde Rum milletvekillerinin bu serzenişinin İsveç Avrupa Konuları komitesi üyelerinin Rum Maliye ve Dışişleri Komitesi üyeleriyle dünkü görüşmesi sırasında iletildiğini yazdı.
Gazete Rum milletvekillerinin, İsveçli mevkidaşlarına bu ülkenin Kıbrıs’taki BM Barış Gücü misyonuna katkıları dolayısıyla teşekkür ettiklerini belirtti.
Gazeteye göre Rum milletvekillerinin serzenişi üzerine; “Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi, Kıbrıs sorununun bir ada, tek ülke temelinde çözülmesi gerektiği” iddiasında bulunan İsveçli milletvekilleri, “Türkiye’nin AB üyelik sürecinin bu ülkeye Kıbrıs sorunuyla ilgili baskı yapılmasına olanak sağladığı” görüşünü ortaya koydular.
HRİSTOFYAS, KAYIPLAR KONUSUNDA ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI YAPTI
Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, Türkiye’nin, Kıbrıs’ta kayıp kişilerin akıbetlerinin belirlenmesine yönelik işbirliğine girmesi için uluslararası toplumun baskı yapması çağrısında bulundu.
Politis ve diğer gazeteler, Rum Meclisi tarafından 2010 yılında kayıplar günü ilan edilen 29 Ekim sebebiyle dün bir açıklama yayımlayan Hristofyas’ın ayrıca, Rum hükümeti olarak kayıpların akıbetlerinin belirlenebilmesi için yoğun çaba sarf ettiklerini söylediğini yazdılar.
Hristofyas, kayıplar konusunun sadece kayıpların bulunmasıyla değil akıbetlerinin de kesinleşmesiyle kapanabileceğini vurguladı.
OMİRU’DAN AB MAKAMLARINA MEKTUP
Rum Meclisi ve EDEK Başkanı Yannakis Omiru ise dünkü kayıplar günü sebebiyle Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı ve AB üyesi ülkelerin meclis başkanlarına mektup göndererek Türkiye’nin kayıplar konusundaki tutumunu değiştirmesi için yardım ve destek talep etti.
Habere göre Omiru mektubunda, askerlerin yanı sıra silahsız sivillerin de kayıplar listesinde yer aldıklarını belirterek, bunlardan bazılarının savaş bittikten sonra canlı görülmüş olmalarına karşın asla geri dönmedikleri iddiasında bulundu.
ÜÇÜNCÜ ÜYENİN BU HAFTA GÖREVİNE BAŞLAMASI BEKLENİYOR
Öte yandan, Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi’nin üçüncü üyesi olarak atanan İsviçreli Paul Henri Arni’nin bu hafta içerisinde göreve başlaması bekleniyor.
Habere göre, Rum Meclisi Göçmenler Komitesi Başkanı Skevi Kukuma yaptığı açıklamada, Arni’nin bu hafta içerisinde göreve başlama olasılığının bulunduğunu söyledi.
Kukuma ayrıca, Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi Antropoloji Laboratuarı’nda iki yeni antropolog ve iki yeni genetik uzmanının görev yapmaya başladığını açıkladı.
ERDOĞAN: "DÜNYADA KIBRIS DİYE BİR ÜLKE YOK"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya ziyaretinin ilk gününde, Nicolas Berrgruen Enstitüsü'nün 'Avrupa Krizin Ötesinde' temalı toplantısında konuşma yaptı.
Ardından Deutsche Welle'de çalışan Türk asıllı gazeteci Ali Aslan ile ikili açık oturuma katılan Erdoğan, kendisinin sorularını cevapladı.
Burada Türkiye'nin genç nüfusuna dikkat çeken Erdoğan, "Ben ülkemde şunu söylüyorum en az 3 çocuk doğurun diyorum. Çünkü 3 çocuk doğurmadığımız takdirde 2037'de Almanya'nın bugün geldiği duruma geleceğiz. Ben bu duruma gelmek istemiyorum. Nüfusumuzun genç kalmasını istiyorum. Eğitimli genç dinamik bir nüfus olursa başarılı oluruz" dedi.
"DÜNYADA KIBRIS DİYE BİR ÜLKE YOK"
Siyasi çekişmelerin olduğu ülkelerin, bölünmüş ülkelerin AB'ye alındığını belirten Erdoğan, "Mesela AB'de Kıbrıs diye bir isim geçiyor. Dünyada Kıbrıs diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs Yönetimi var. Çünkü Kuzey Kıbrıs var. Aralarında bir yeşil hat var. Bu Yeşil Hattı AB üyesi ülkeler görmüyor. Nasıl oluyor Kıbrıs? Kuzey Kıbrıs'ın Güney Kıbrıs'la bir alakası var mı? Yok. Kuzey Kıbrıs tamamıyla ayrı. Güney Kıbrıs ise AB üyesi veya birileri tanıyor; ama Türkiye tanımıyor. Şu anda AB'de dönem başkanlığını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yapıyor. E biz de şimdi onu tanımadığımız için müzakereler kesilmiş durumda. Bu yıl sonuna kadar herhangi bir müzakere olamayacak. Bu AB müktesebatına ters. Bayan Merkel şunu söylemişti: 'Biz Güney Kıbrıs'ı AB'ye almakla hata ettik'. Ama aklından da savunuyor. E bu da olmaz. O sürece yönelik olarak Şansölye Schroder hatıratında gayet güzel vurgulamıştı. Orada bize yapılan haksızlığı çok açık net ortaya koymuşlardı. Hollanda dönem başkanlığında bu konuyu çok kararlı bir şekilde değerlendirdik ve orada da adeta çekilme ile karşı karşıya kalmıştık. Çünkü bize haksızlık adaletsizlik yapılıyordu. Eğer bir ülke adalette taviz verirse adil olma sürecini kaybederse o ülke yürümez. Bu tür oluşumlar da yürümez. AB şu anda aslında bunun bedelini ödüyor." değerlendirmesinde bulundu.
ERDOĞAN: “DÜNYADA 'KIBRIS' DİYE BİR ÜLKE YOK”
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya ziyaretinde, Almanya’nın Güney Kıbrıs’ı AB’ye almakla hata yaptığını kabullendiğini ancak hatada ısrar ettiklerini vurguladı.
Erdoğan, Nicolas Berggruen Enstitüsü'nün ''Avrupa Krizin Ötesinde'' temalı toplantısındaki konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine ilişkin bir soru üzerine Başbakan Erdoğan, ''Avrupa Birliği süreci bizim için kısa başlamış bir süreç değil. Resmi olarak 1963 yılında başlıyor. 50 yıldır AB'nin kapısında bekletilen ikinci bir ülke yok. Şu anda 27 ülkenin kantara yatırılıp teraziye çıkarıldığında, gerek ekonomik açıdan gerek temel hak ve özgürlükler açısından şöyle bir değerlendirmesini yaptığımızda bunların yarıdan fazlasının Türkiye'nin çok çok gerisinde kaldığını görüyoruz. Bunların yarıdan fazlası AB'den yük almazlar, bunlar AB'ye yüktür'' cevabını verdi.
Türkiye'nin, İslam ve demokrasinin bir arada yaşayabileceğini gösteren bir ülke olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
''Türkiye 75 milyon nüfusuyla şu anda ortaya koyduğu ekonomik performansıyla AB'ye çok ciddi katkılar sağlayabilecek bir ülkedir. Artık Türkiye zaten AB'nin içine girmiştir. Sadece Almanya'da 3 milyon nüfus var. En azından bir o kadar AB'nin diğer ülkelerinde de var. 6 milyonla zaten AB'ye girmişiz. Şu anda AB üyesi ülkeler içinde 250-300 bin nüfusu olan ülkeler var. Şimdi bu samimi bir yaklaşım olmadığını gösteriyor. Eğer güçlü bir Avrupa Birliği istiyorsak güçlü bir Türkiye'yi çoktan içeri almaları gerekirdi.
“HATADA ISRAR VAR”
Bakın AB müktesebatında içerisinde özellikle siyasi çekişmelerin olduğu ülkeler var, bölünmüş ülkeler var. Bölünmüş ülkeler AB'ye alınamaz. Mesela Avrupa Birliği'nde 'Kıbrıs' diye bir isim geçiyor. Dünyada 'Kıbrıs' diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi var. Kuzey Kıbrıs var arada da yeşil hat var. Şimdi bu yeşil hattı AB üyesi ülkeler görmüyor. Ne diyor, 'Kıbrıs' diyor. Nasıl oluyor? Kuzey Kıbrıs ile Güney Kıbrıs ile bir alakası var mı? Yok. Kuzey Kıbrıs tamamıyla ayrı, Güney Kıbrıs'ı ise AB veya birileri tanıyor. Şu anda AB'de dönem başkanlığını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yapıyor. Biz de şimdi onu tanımadığımız için müzakereler şu anda kesilmiş durumda. Yani bu dönem sonuna kadar müzakere olmayacak. Şimdi bu AB müktesebatına ters. Bayan Merkel şunu söylemişti: 'Biz Güney Kıbrıs'ı AB'ye almakla hata ettik.' Ama hatada ısrar var. O süreçte Türkiye'ye yapılan haksızlığı Şansölye Schröder hatırasında yazdı.'
''BİZE HAKSIZLIK, ADALETSİZLİK YAPILDI''
Bu konuyu Hollanda'nın dönem başkanlığı sürecinde kararlılıkla ifade ettiklerini hatırlatan Erdoğan, ''Orada biz adeta çekilmeyle karşı karşıya kaldık. Niye? Çünkü bize haksızlık yapıldı, adaletsizlik yapıldı. Eğer bir ülke adalette taviz verirse adil olma sürecini kaybederse o ülke yürümez. Bütün oluşumlar da öyledir. Şu anda AB aslında bunun bedelini ödüyor. İşte buyurun Yunanistan'ın durumu. Yunanistan'da olanlar, bütün gerçekler ortada. Daha yeni çıkmış değil, Yunanistan'ın durumu yıllara dayanıyor. Ödeme politikaları, bütçeler ne durumdaydı bunu aslında AB çok iyi biliyor. Benim konuşmama gerek yok ama farklı yaklaşımlar sebebiyle buralarda yapılan yanlışları şu anda AB'nin diğer ülkeleri maalesef ödemekle veya üstlenmekle karşı karşıya kaldılar. IMF de bunun şu anda organizatörü.''
Bir katılımcının ''(Türkiye 70 milyonu aşkın nüfusuyla bazı iç sorunlarını da AB'ye getirecektir) yorumları yapılıyor. Buna ilişkin görüşünüz nedir?'' sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
''Nüfusun, önemli bir fonksiyon olduğunu görmemiz lazım. Başarı aslında insandır. Eğer insan unsurunuz iyi yetişmişse genç, dinamik, bilgili insan portföyüne sahipseniz başarıyı yakalarsınız. İnsan varsa ekonomi var, insan varsa sermaye var. İnsan yoksa sermaye de yok. İnsan varsa üretim var, insan varsa tüketim var. İnsan yoksa bunların hiçbiri yok. Öyleyse genç nüfusa, dinamik nüfusa sahip olmalıyız. Ben şu anda ülkemizde şunu söylüyorum, 'En az üç çocuk doğurun.' Çünkü üç çocuk doğurmadığımız takdirde 2037'de biz de Almanya'nın geldiği duruma geliriz. Ben Almanya'nın bugün geldiği duruma gelmek istemiyorum. Nüfusumuzun genç kalmasını istiyorum. Eğer genç, dinamik, eğitimli bir nüfus olursa o zaman başarılı oluruz.''
KAŞİF’İN KURULTAY SONUCUNA YÖNELİK İTİRAZIYLA İLGİLİ ARA EMRİ DURUŞMASI BUGÜNE ERTELENDİ
Ulusal Birlik Partisi (UBP) Kurultayı’nda genel başkan adayı olan UBP Gazimağusa Milletvekili Ahmet Kaşif’in, kurultay sonucuna ilişkin dün görüşülen ara emri duruşması, karşı tarafın da dinlenebilmesine olanak sağlamak amacıyla bugüne ertelendi.
Hukuk Davaları Salonunda Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Emine Dizdarlı huzurunda görüşülen duruşmada Ahmet Kaşif, kurultaya ilişkin itirazlarını Avukatı Fuat Veziroğlu aracılığıyla mahkemeye iletti ve haklı olduğuna inandığını söyledi.
Emine Dizdarlı da, Ahmet Kaşif’in avukatı Fuat Veziroğlu’nun hitabının ardından konunun ciddi, acil ve hassas bir mesele olduğuna vurgu yaparak, davalılara da söz hakkı tanınmasına ve tebliğin yapılmasına olanak sağlamak amacıyla duruşmayı bugün saat 10.00’a erteledi.
GENEL BAŞKAN BAŞBAKAN KÜÇÜK’TEN KAŞİF’E TEPKİ
Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Başbakan İrsen Küçük, Gazimağusa Milletvekili Ahmet Kaşif’in mahkemeye başvurmasını, “Genel Başkan olmak istediği bir partinin yetkili kurullarını çiğneyerek yargıya başvurması, UBP’liyim diyen hiç kimsenin içine sindirebileceği bir şey değil” sözleriyle eleştirdi.
UBP Genel Başkanı Başbakan İrsen Küçük yazılı açıklamasında, 21 Ekim’de yapılan 19. Olağan Kurultay’da kendisiyle yarışan Gazimağusa Milletvekili Ahmet Kaşif’in tüzüğe rağmen Parti Meclisi’ni yok sayarak yargıya başvurduğunu belirterek, yargıya duyduğu sonsuz güvene rağmen bir partili olarak bundan büyük üzüntü duyduğunu vurguladı.
CHP GENEL BAŞKANI KILIÇDAROĞLU’NDAN BAŞBAKAN KÜÇÜK’E KUTLAMA
Türkiye’deki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) 21 Ekim’de yapılan 19. Olağan Kurultayı’nda yeniden Genel Başkan seçilmesi nedeniyle Başbakan İrsen Küçük’e kutlama mesajı gönderdi.
Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Küçük’e gönderdiği mesaj şöyle:
“19. Olağan Kurultayı’nda Ulusal Birlik Partisi’nin Genel Başkanlığına yeniden seçilmenizden dolayı sizi tebrik eder ve partinizin KKTC halkı nezdinde başarılarının devamını temenni ederim.
Bu vesileyle, Cumhuriyet Halk Partisi adına kardeş Kıbrıs halkına ve Ulusal Birlik Partisi’ne sevgi ve selamlarımı iletirim.”
“ÖLÜM LİSTESİ”
Rum Polisi, Rum Başsavcı Petros Kliridis, Cezaevi Müdür Yardımcısı Yorgos Trifonidis ve diğer üst düzey devlet yetkililerini öldürmeyi, ayrıca Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın torununu kaçırmayı planlayan çete üyelerini yakaladı. Rum basınındaki haberlere göre Kliridis’in öldürülmesi son anda engellenirken, cinayette kullanılması planlanan silahın da Türk yapımı olduğu iddia edildi.
Simerini gazetesi “Ölüm Listesi Polisin Elinde... P. Kliridis, Trifonidis ve Diğer Devlet Yetkilileri Hedefte” başlıklarıyla manşetten verdiği haberinde, Rum Cezaevi’nde şeytani bir plan hazırlayan cinayet çetesinin izini bulduğunu yazdı.
Haberi iç sayfasında “Onufriu Kitas’a Atıyor... Müebbet Hapis Mahkumunun Başkanın Torunu Kaçırmayı Planladığı İddia Edildi” başlıklarıyla veren gazete, Kliridis ve Trifonidis’in öldürülmesi planlarında, Al Capone lakaplı Andonis Prokopiu Kitas isminin yine sahneye çıktığını, Polisin, planlanan cinayetin azmettiricisinin Andreas Onufriu adlı bir mahkumun olduğunu düşündüğünü yazdı.
KLİRİDİS’İN ÖLDÜRÜLMESİ SON ANDA ENGELLENDİ
Polisin, geçen Pazar gecesi, Başsavcı Kliridis’in öldürülmesinin planlandığına dair bir tanığın ifadesi üzerine üç kişinin Lefkoşa’nın Rum kesiminde tutuklandığını, mahkemeye çıkarıldığını ve haklarında 8 gün tutukluluk kararı alındığını kaydeden gazete, tutuklananların, Başsavcıya karşı büyük bir kin besleyen mahkûm Andreas Onufriu, “beş yıllık paralı gönüllü asker” olan Yannakis Georgiu ve iktidara karşı kin besleyen piyangocu Mihail Mihail olduğunu belirtti.
Gazete, polisin aldığı bilgilere göre cinayetin ilk başta 26 Ekim Cuma günü, Rum Başsavcılık önünde ya da Kliridis’in evi civarlarında işlenmesinin planlandığını yazdı.
Haberde anlatılanlara göre, Onufriu ile temas halinde bulunan tanık, silahın bulunduğu yeri polise söyledi. Polis de silahı saklandığı yerden aldı ve bunun yerine aynı tip başka bir silah yerleştirdi. Silahı teslim alacak ve cinayeti işleyecek olan Yannakis Georgiu, tanığın ayarlamaları üzerine bir polis ajanı ile silahın teslim edileceği alanda buluştuğunda tutuklandı. Ardından Onufriu ve Mihail’in gözaltına alındı. Georgiu’nun arabasında yapılan aramada ise patlayıcı mekanizmalar ve silahlar buldu.
Gazete cinayetin, silah teslim alındıktan hemen sonra, 28 Ekim Pazar günü işlenmesinin planlandığını yazdı.
SİLAHIN TÜRK YAPIMI OLDUĞU İDDİASI
Haberde, polisin yaptığı incelemelere göre kullanıma hazır “Law” cinayet silahının Türk yapımı olduğu ve KKTC’den temin edildiği iddia edildi.
PLANI KİTAS’IN DÜZENLEDİĞİ VE HRİSTOFYAS’IN TORUNUNU KAÇIRMA PLANI DA YAPTIĞI SAVUNULDU
Öte yandan habere göre cinayetin azmettiricisi Onufriu, mahkemede verdiği ifadede, plana ilham verenin ve düzenleyenin Cezaevinde bulunan müebbet hapis mahkumu Al Capone lakaplı Andonis Prokopiu Kitas’ın olduğunu ileri sürdü. Onufriu’ya göre Kitas’ın (Polise bilgi vermekteki) amacı, tahliye edilme amacıyla Başsavcının teveccühünü kazanmaktı.
Onufriu, Kitas’ın Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas’ın torununu kaçırma planları yaptığını, ancak kendisinin onu engellediğini savundu.
Polis ise bu ifadeyle ilgili açıklamasında, Onufriu’nun amacının, kendi aleyhinde kimlerin tanıklık yaptığını açıklamak olduğunu, ancak polise tanıklık yapanın kim olduğunu açıklamayacaklarını belirtti.
Alithia gazetesi de Onufriu’nun, polise bilgi verenin, kendisini yaralamak için Kitas olduğunu savunduğunu aktardı.
POLİS ÖLÜM LİSTESİNİ ARIYOR
Polise göre bir ölüm listesinin hazırlanmış olduğunu, ancak bunun henüz bulamadığını kaydeden gazete, ölüm listesinde birçok üst düzey devlet yetkilisinin bulunduğu ve uzun bir zamandır cezaevinde “pişirildiğini” yazdı.
BAŞSAVCI: “KENDİMİ GÜVENDE HİSSEDİYORUM”... GÜNEVLİK ÖNLEMLERİ ALINIYOR
Politis gazetesine göre Başsavcı Kliridis, meselenin özüne değinmekten kaçınarak, kendini güvende hissettiğini belirtti. Kliridis, korumalarının artırılmasını isteme niyetinin olmadığını da ifade etti.
Fileleftheros gazetesi de polisin güvenlik önlemleri almakta olduğunu, Kliridis’in evi ve Hukuk Dairesi etrafında devriye gezilerinin artırıldığını, ayrıca cezaevinde de önlemlerin alındığını yazdı.
HERKES ENDİŞELENİYOR
Politis gazetesi ise haberinde AKEL, DİKO, EDEK, EVROKO ve Çevrecilerin ortaya çıkan olayla ilgili endişelerini dile getirdikleri ve polisi kutladıkları açıklamaları aktardı.
RUM İSTİHBARAT TEŞKİLATI VE POLİSİ TERÖR SALDIRISINDAN KORKUYOR
Arap uyruklu bir kişinin Larnaka Limanı’nda İsrailli turist taşıyan bir kruvazörün fotoğraflarını çektiği bilgisi üzerine, Güney Kıbrıs’ta ve başka yerlerde İsraillilere karşı terör saldırısında bulunulacağı yönünde istihbarat alan Rum İstihbarat Teşkilatı (KİP) ve polisini alarma soktu.
Alithia, “İsraillilere Karşı Terörist Saldırı Korkusu... Güvenlik Makamları Cumartesi Günü Limasol Limanı’nda İsrailli Turistleri Şüpheli Şekilde Fotoğraflayan Arabı Arıyor” başlıklı haberinde güvenilir bilgilere dayanarak, Arap uyruklu olduğuna inanılan bir kişinin cumartesi günü Limasol Limanı’nın denetimli bölgesinde, ultra modern teçhizatla İsrailli turistleri taşıyan bir kruvazörün fotoğraflarını çekerken görüldüğünü yazdı.
Fark edildiğini ve Rum güvenlik elemanlarının yanına gitmekte olduğunu gören kişinin alelacele arabasına binip bölgeden uzaklaşması nedeniyle hakkındaki şüphelerin arttığına işaret eden gazete KİP’in bu vakayı, kısa süre önce Liman’da bulunan pembe renkli top şeklindeki tahrip gücü yüksek patlayıcı olayıyla bağlantılı gördüğünü kaydetti.
Bahse konu patlayıcının Rum tarafında İsrailli turistlere veya İsrail şirketlerine yönelik terör saldırısında kullanılan planlandığı yönünde bilgiler bulunduğuna işaret edilen haberde, KİP’in bir süredir İsrail istihbaratı MOSSAD ile temas halinde bulunduğu belirtildi.
Gazete araştırmaların büyük bir gizlilik içerisinde yürütüldüğünü ancak sızan bilgilerin, özellikle Arap kökenli kişilerin ev ve işyerlerinin araştırıldığı yönünde olduğunu yazdı.
Haberde Rum polisinin geçen temmuz ayında MOSSAD’tan aldığı bilgiler üzerine Hizbullah üyesi olduğu belirtilen İsveç vatandaşı 24 yaşındaki bir Lübnanlıyı da tutuklamıştı. Lübnanlının yargı süreci devam ediyor.
GÜNEY KIBRIS İLE RUSYA ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN TEMASLAR YAPILIYOR
Güney Kıbrıs ile Rusya arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için Rum siyasiler tarafından yapılan girişimler hız kazandı. Rum Başkan adayı Yorgos Lillikas, Moskova’da yaptığı son temaslarda Rusya ile stratejik ortaklık kurulması gerektiğini ifade ederken, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu da, bu doğrultudaki temaslarını sürdürüyor.
Simerini gazetesinin “Rusya ile Stratejik Ortaklık İlişkileri” başlıklı haberine göre, Moskova’daki temaslarının ardından, bu temaslarla ilgili bilgilendirme toplantısı düzenleyen Lillikas, Güney Kıbrıs ile Rusya arasındaki ilişkilerin perspektifi konulu yuvarlak masa toplantısına katıldığını ve Güney Kıbrıs ile Rusya arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinin zamanı olduğunu söyledi.
Habere göre Lillikas, temasları çerçevesinde Kıbrıs sorununun çözümünden ve Türkiye’nin bu konudaki yükümlülüklerinden de bahsettiğini, bunun yanı sıra doğalgaz ve Troyka ile müzakerelerin de dahil olduğu, ekonomiyle ilgili tartışmalar yaptığını ve küresel ekonomik krizi ele aldığını kaydetti.
Müzakere ettiği Rus yetkililerin, en çok Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi”ndeki 12. parselde bulunan hidrokarbon yataklarının değerlendirilmesi konusuna ilgi gösterdiğini belirten Lillikas, Rus tarafının Rum Hükümeti’ne, Rusya’nın hidrokarbon yataklarına olan ilgisini Troyka ile yapılan müzakerelerde gündeme getirmesi çağrısı yaptığını söyledi.
Lillikas, Rusya’nın Rum bankalarının sermayelerinin yeniden yapılandırılması konusuna ilgi gösterdiğini de ifade etti.
KKTC’DEKİ MAL SAHİPLERİ BİRLİĞİYLE DE GÖRÜŞTÜ
Gazete devamla, Lillikas’ın dün, KKTC’de mal sahibi olan Rumların kurduğu birlikle de görüştüğünü yazdı.
Habere göre Lillikas ile birlik üyeleri, KKTC’deki Rum mallarının Taşınmaz Mal Komisyonu tarafından “satılması” konusunu ele aldı.
Lillikas’ın, KKTC’de malı olan Rumların “işgalin trajik sonuçlarının bedelini ödemekle kalmadığı gibi, hiçbir zaman tazmin de edilmediğini” iddia ettiğini yazan gazete, Lillikas’ın bu “haksızlığın” sona ermesi için bir dizi öneriler sunduğunu kaydetti.
ANDROS KİPRİANU DA MOSKOVA’DA TEMASLARDA BULUNUYOR
Gazete, bir başka haberinde de, AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Moskova’da yaptığı temasları aktardı.
Habere göre Kiprianu, Rusya’daki bazı siyasi parti temsilcileriyle yaptığı temaslarda, “Kıbrıs sorunundaki son gelişmeler ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın Kıbrıs sorununa adil, kalıcı ve işlevsel bir çözüm bulunması” için gösterdiği çabalar hakkında bilgilendirme yaptı.
Gazete, AKEL’den yapılan açıklamada, Kiprianu’nun temaslarda bulunduğu Rus yetkililerin, Hristofyas’ın gösterdiği çabalara destek belirttiğinin ve en kısa zamanda Kıbrıs sorununa çözüm yolu açılmasını dilediklerinin kaydedildiğini yazdı.
Kiprianu’nun temasları çerçevesinde, küresel ekonomik krizi ve Suriye’deki durumu da ele aldığını kaydeden gazete, Rusya ile Güney Kıbrıs arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgili bir dizi görüş alışverişi yapıldığını da belirtti.
ROMANYA DIŞİŞLERİ BAKANI: “TÜRKİYE YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMELİ”
Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden Romanya Dışişleri Bakanı Titus Corlatean, Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin her iki tarafın da çıkarına olacağını ancak Türkiye’nin tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
Fileleftheros gazetesinde yer alan söyleşisinde Corlatean, ülkesinin Güney Kıbrıs’la mevcut yakın ilişkilerine ve ekonomik işbirliğine geniş şekilde değinirken, Türkiye’yle mevcut dostluk ilişkisine de vurgu yaptı.
Corlatean, Türkiye’nin, tüm yükümlülüklerini yerine getirdikten sonra AB’ye üye olmasının, her iki tarafın da karşılıklı çıkarına olacağını belirterek tüm kriterleri yerine getirmesi için Türkiye’yi sürekli teşvik ettiklerini söyledi.
Güney Kıbrıs’la da özellikle ekonomik alanda büyük işbirliği içerisinde olduklarını ifade eden Corlatean, iki ülke arasındaki ticaretin 160 milyon Euro gibi rekor bir düzeye ulaştığını, Güney Kıbrıs’ın yatırım alanında ise Romanya’da beşinci sırayı aldığını vurguladı.
Corlatean, Güney Kıbrıs’ta yaklaşık 40 bin Romanya vatandaşının yaşadığını da belirtirken okullarda Romence derslerinin verilmesi yönünde Rum hükümetinin başlattığı çalışmalardan duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.
“İSVEÇ, CARL BILDT NEDENİYLE ÇELİŞKİLİ POLİTİKA UYGULUYOR”
Rum milletvekilleri Güney Kıbrıs’ı ziyaret etmekte olan İsveçli milletvekillerine, İsveç hükümetinin Kıbrıs sorunundaki tavrını, özellikle de Dışişleri Bakanı Carl Bildt’in Ankara’ya yönelik tavrını “çelişkili” bulduklarını söylediler.
Fileleftheros, “İsveç: Carl Bildt Nedeniyle Çelişkili Politika... Kıbrıslı Milletvekillerinin İsveçli Mevkidaşları Huzurundaki İfadeleri” başlıklı haberinde Rum milletvekillerinin bu serzenişinin İsveç Avrupa Konuları komitesi üyelerinin Rum Maliye ve Dışişleri Komitesi üyeleriyle dünkü görüşmesi sırasında iletildiğini yazdı.
Gazete Rum milletvekillerinin, İsveçli mevkidaşlarına bu ülkenin Kıbrıs’taki BM Barış Gücü misyonuna katkıları dolayısıyla teşekkür ettiklerini belirtti.
Gazeteye göre Rum milletvekillerinin serzenişi üzerine; “Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi, Kıbrıs sorununun bir ada, tek ülke temelinde çözülmesi gerektiği” iddiasında bulunan İsveçli milletvekilleri, “Türkiye’nin AB üyelik sürecinin bu ülkeye Kıbrıs sorunuyla ilgili baskı yapılmasına olanak sağladığı” görüşünü ortaya koydular.
HRİSTOFYAS, KAYIPLAR KONUSUNDA ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI YAPTI
Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, Türkiye’nin, Kıbrıs’ta kayıp kişilerin akıbetlerinin belirlenmesine yönelik işbirliğine girmesi için uluslararası toplumun baskı yapması çağrısında bulundu.
Politis ve diğer gazeteler, Rum Meclisi tarafından 2010 yılında kayıplar günü ilan edilen 29 Ekim sebebiyle dün bir açıklama yayımlayan Hristofyas’ın ayrıca, Rum hükümeti olarak kayıpların akıbetlerinin belirlenebilmesi için yoğun çaba sarf ettiklerini söylediğini yazdılar.
Hristofyas, kayıplar konusunun sadece kayıpların bulunmasıyla değil akıbetlerinin de kesinleşmesiyle kapanabileceğini vurguladı.
OMİRU’DAN AB MAKAMLARINA MEKTUP
Rum Meclisi ve EDEK Başkanı Yannakis Omiru ise dünkü kayıplar günü sebebiyle Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı ve AB üyesi ülkelerin meclis başkanlarına mektup göndererek Türkiye’nin kayıplar konusundaki tutumunu değiştirmesi için yardım ve destek talep etti.
Habere göre Omiru mektubunda, askerlerin yanı sıra silahsız sivillerin de kayıplar listesinde yer aldıklarını belirterek, bunlardan bazılarının savaş bittikten sonra canlı görülmüş olmalarına karşın asla geri dönmedikleri iddiasında bulundu.
ÜÇÜNCÜ ÜYENİN BU HAFTA GÖREVİNE BAŞLAMASI BEKLENİYOR
Öte yandan, Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi’nin üçüncü üyesi olarak atanan İsviçreli Paul Henri Arni’nin bu hafta içerisinde göreve başlaması bekleniyor.
Habere göre, Rum Meclisi Göçmenler Komitesi Başkanı Skevi Kukuma yaptığı açıklamada, Arni’nin bu hafta içerisinde göreve başlama olasılığının bulunduğunu söyledi.
Kukuma ayrıca, Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi Antropoloji Laboratuarı’nda iki yeni antropolog ve iki yeni genetik uzmanının görev yapmaya başladığını açıkladı.
ERDOĞAN: "DÜNYADA KIBRIS DİYE BİR ÜLKE YOK"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya ziyaretinin ilk gününde, Nicolas Berrgruen Enstitüsü'nün 'Avrupa Krizin Ötesinde' temalı toplantısında konuşma yaptı.
Ardından Deutsche Welle'de çalışan Türk asıllı gazeteci Ali Aslan ile ikili açık oturuma katılan Erdoğan, kendisinin sorularını cevapladı.
Burada Türkiye'nin genç nüfusuna dikkat çeken Erdoğan, "Ben ülkemde şunu söylüyorum en az 3 çocuk doğurun diyorum. Çünkü 3 çocuk doğurmadığımız takdirde 2037'de Almanya'nın bugün geldiği duruma geleceğiz. Ben bu duruma gelmek istemiyorum. Nüfusumuzun genç kalmasını istiyorum. Eğitimli genç dinamik bir nüfus olursa başarılı oluruz" dedi.
"DÜNYADA KIBRIS DİYE BİR ÜLKE YOK"
Siyasi çekişmelerin olduğu ülkelerin, bölünmüş ülkelerin AB'ye alındığını belirten Erdoğan, "Mesela AB'de Kıbrıs diye bir isim geçiyor. Dünyada Kıbrıs diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs Yönetimi var. Çünkü Kuzey Kıbrıs var. Aralarında bir yeşil hat var. Bu Yeşil Hattı AB üyesi ülkeler görmüyor. Nasıl oluyor Kıbrıs? Kuzey Kıbrıs'ın Güney Kıbrıs'la bir alakası var mı? Yok. Kuzey Kıbrıs tamamıyla ayrı. Güney Kıbrıs ise AB üyesi veya birileri tanıyor; ama Türkiye tanımıyor. Şu anda AB'de dönem başkanlığını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yapıyor. E biz de şimdi onu tanımadığımız için müzakereler kesilmiş durumda. Bu yıl sonuna kadar herhangi bir müzakere olamayacak. Bu AB müktesebatına ters. Bayan Merkel şunu söylemişti: 'Biz Güney Kıbrıs'ı AB'ye almakla hata ettik'. Ama aklından da savunuyor. E bu da olmaz. O sürece yönelik olarak Şansölye Schroder hatıratında gayet güzel vurgulamıştı. Orada bize yapılan haksızlığı çok açık net ortaya koymuşlardı. Hollanda dönem başkanlığında bu konuyu çok kararlı bir şekilde değerlendirdik ve orada da adeta çekilme ile karşı karşıya kalmıştık. Çünkü bize haksızlık adaletsizlik yapılıyordu. Eğer bir ülke adalette taviz verirse adil olma sürecini kaybederse o ülke yürümez. Bu tür oluşumlar da yürümez. AB şu anda aslında bunun bedelini ödüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1735 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |