24.03.2013 [22:02] - Gündəm, DAVAMın yazıları
Püf noktası
Sevgili okuyucularım, İsrail’in Tayyip’ten özür dilediğini duyunca çok sevindim. Ancak özür dileme sahnesi aynen şöyle:
Obama İsrail gezisinde… İsrail Başbakanı Netanyahu’ya direktif verdi:
“Bizim Tayyip Türkiye’de zor durumda. Suriye’de karizması çizildi ama en önemlisi, PKK ile bizim istediğimiz gibi anlaşmak zorunda kaldı. Kürdistan kurulacak, bizim çıkarımıza olacak. Ama Türk kamuoyunda büyük tepki var. Şimdi Tayyip’e bir gaz verip Türkiye gündemini seninle birlikte değiştirmemiz gerekiyor. İkiniz de benim kucağımda oturuyorsunuz, size küslük yakışmaz. Sen şu Mavi Marmara gemisi için onu bir arayıp özür dile, Tayyip’e moral olsun. Bu kıyağı Tayyip’e yap ve barışın! Ben ona da söyledim, İsrail’e bundan sonra sataşmayacak.”
Netanyahu patronunun emrini yerine getirdi, bizimkini arayıp özür diledi.
Bu telefonu açtığında yanında Obama vardı.
Özür dilendiğini ilk açıklayan İsrail veya Türkiye değil, Obama oldu. Bütün dünya, olayı onun ağzından öğrendi.
Böylece Türkiye ile İsrail barıştırıldı!
Tayyip’in artık İsrail’e düşmanlık sergilemesi, “Van minıt” diye bağırması mümkün olmayacak!
İşin püf noktası budur.
* * *
Sevgili okuyucularım, şimdi gelelim şu son rezaletin püf noktalarına… Burada üzerinde
durulması gereken epeyce konu var. Kısaca görmeye çalışalım:
1- Apo’yu hapisten salıvermeye hiç kimsenin gücü yetmez.
Hükümet Kürtçülere bu konuda sözler verdi ama bunu yapması mümkün değil. Yakın bir
gelecekte karşımıza genel af söylemi ile çıkacaklar. Amaç Apo’yu salıverme karşılığında, rehin tutulan Balyoz, Ergenekon, 28 Şubat gibi davaların sanıklarıyla birlikte herkesi salıvermek. Bunu Türk milleti yemez. Apo’ya af getirecek güç daha anasından doğmadı.
2- Karıncaezmez Apo (!) kendini kurtarmak için “Barışsever” oldu!
Rezalet o boyuta vardı ki, yandaş Hürriyet gazetesi aracılığı ile Fethullah’a selam ve saygılarını gönderdi ve şöyle dedi:
“Fethullah hocaefendinin sulhta (barışta) hayır vardır yaklaşımı benim de yaklaşımımdır. Barış için onunla birlikte çalışabiliriz. Muhterem Fethullah Gülen’e selamlarımı söyleyin. Onu en iyi anlayan benim.”
Dünyanın en acımasız katili bitmiş ve çökmüş, artık Fethullah’tan medet umuyor… Ve onun bu zırvalarını kamuoyuna Hürriyet gazetesi hiç utanıp sıkılmadan duyuruyor.
* * *
3- Türkiye bölünmüş durumda.
Güneydoğu’da resmi kuruluşlar dışında Türk Bayrağı değil, örgüt paçavraları asılı.
İşte, bu rezalete Diyarbakır’da Nevruz kutlamalarında tanık olduk.
4- Örgütün gazetelerinde dün Apo ve örgüt adına çıkan istekleri kapsayan haberler var:
Askeri operasyonlar ve Kuzey Irak kamplarının bombalanması duracak. (Zaten durdu!) Apo’nun koşulları iyileştirilecek. Teröristlerin serbest bırakılması için yasal düzenleme yapılacak ve hepsi salıverilecek. Açılmış davalar düşecek.
Silahlı unsurlara dokunulmayacak. Öcalan’ın aktif siyasete katılması için önlemler alınacak.
Hükümet bu reformları uygulamaya koyacağı konusunda yasal güvence verecek. İmralı
sistemine son verilecek. (Türkçesi, Apo salıverilecek!)
5- Tayyip maçın 90 dakika olduğunu, uzatmaları da dikkate almak gerektiğini söyledi!
Tayyip iki ucu kirli değneği eline aldı ve bir oyun sergilemeye kalkıştı. Bu oyun geri tepti.
Yaşanan rezillikleri kendisi de gördü. Örgütün silah bırakmayacağı artık biliniyor. Tayyip’in daha ileri adımlar atması mümkün değil. Tayyip boyunu aşan bir oyuna girdi, oyun fos çıktı.
* * *
6- Apo’nun gücü nedir, sözü nerede geçer?
PKK sadece Türkiye’de değil. Suriye’de var, İran’da, Kuzey Irak’ta, Avrupa’da var. Örgütün hangi bölümü ona inanır ve güvenir, belli değil. Bunların hepsine birden sözünün geçmesi de söz konusu değil. Örgüt sadece baskın yapıp adam
öldürmüyor, uyuşturucu ticaretini de elinde tutuyor ve korkunç paralar kazanıyor. Örgütün onun emirlerine uyacağına beş yaşında çocuklar bile inanmaz.
7- Güvenlik güçleri ve istihbarat kuruluşları iş yapamaz durumda.
Asker kışlasına çekildi, polis seyretmekle yetiniyor. Lice ve Cizre’de silahlı teröristler dağdan inip silahlarıyla Nevruz kutlaması yaparken ortada asker yoktu, polis yoktu! MİT derseniz örgütün postacılığını yapıyor, Apo’nun mektuplarını Tayyip’e, Tayyip’in mesajlarını Apo’ya götürüp getiriyor. Yöneticiler dışında devlet kurumlarının morali sıfır.
8- Suç işleyen örgüt elemanları affa uğrayıp başka ülkelere gönderilecek!
Koşulları şöyle: Suç işleyenler tahliye edilecek, sınırlarımızı askerlerin, generallerin ve AKP’nin denetim ve gözetimi altında sağ salim geçecekler. Bugüne kadar binlercesini şehit ettikleri askerlerimiz onlara yol verecek, belki de çiçeklerle uğurlayacak. Bu görüntüler utanmaz yandaş medyada yayınlanacak.
9- Apo ve örgüt bugüne kadar özür dilemedi.
PKK teröründe 40 bin insanımız can verdi.
İğrenç bir olaydı. İmralı’daki katil, ya da örgütünden bugüne kadar bir özür gelmedi.
Onlardan herhangi bir pişmanlık belirtisi de duymadık ve bundan sonra da
duymayacağız.
10- Tayyip’in kurguladığı yeni anayasayı Apo ve örgüt hazırlayacak.
Kürtçe eğitim gelecek, “Türk” ve “Türk Milleti” sözcükleri anayasadan çıkarılacak,
onların deyişiyle “Kürtlere statü” verilecek ve bölünmenin, parçalanmanın ilk adımları en
kısa zamanda atılmış olacak. Güneydoğu, Tayyip’in siyaset hırsları nedeniyle Türkiye’den adım adım koparılacak. Bunun son örneğini Türk Bayrağı’nın olmadığı Nevruz kutlamalarında gördük.
* * *
Burada bir kez daha ve açıkça ilan ediyorum:
İmralı’da yatmakta olan katile af getirecek, onu serbest bırakacak birileri henüz anasından doğmadı.
Apo ve örgüt zannediyor ki, o katil serbest kalacak! Öyle bir girişim Tayyip’i silindir gibi ezip yok edecek. Şimdi işin püf noktalarını vurgularken bu çapsız ve sorumsuz hükümete bazı sorular sormak gerekiyor:
Siz bu acımasız katille MİT aracılığı ile hangi pazarlıkları yaptınız ve hangi konularda uyuştunuz?
Uyuşamadığınız konular var mı?
Olacaklar nedir, olmayacaklar nedir?
Kendisine ve örgütüne hangi gizli ödünleri verdiniz?
Kepazeliği özetleyen 100 puanlık soru ise şöyle:
Örgüt ve Apo, sizinle bu pazarlığı Kızılay menfaatine yapmadığına göre, siyasi istekleri neler?
İşin en büyük püf noktası ve en tehlikeli
boyutu işte bu kısacık soruda yatıyor çünkü yanıtını kimse bilmiyor. Hükümet açıklasın da görelim!
* * *
Yine lütfen çok dikkat ediniz, bundan sonra ne olacağını ve ne olmayacağını Türk Milleti
bilmiyor!
Olan bitenden hiç kimsenin haberi yok.
Haberimiz olan tek şey, gözlerimizin önünde sergilenen rezillikler ve kepazelikler.
Bu süreç niçin gizli götürülüyor?
Bırakınız Türk Milletini bir yana, ne yapıldığı
konusunda Meclis’e ve muhalefet partilerine bile en küçük bilgi verilmiyor.
Burada bir kez daha ve iddialı olarak yazıyorum:
PKK silah bırakmayacak. Belki bazıları, Türk askerinin gözetiminde ve çiçeklerle uğurlanarak sınır dışına gidecek. Ancak çekirdek kadrolar ve vurucu elemanlar
Türkiye’de kalacak.
Er veya geç bu işin cılkı çıkacak.
Tayyip bu konuda hayatının kumarını oynadı. Gele attığını şimdiden görüyoruz.
Emrindeki yandaş medyayı istediği kadar kullansın, Türk Milleti bu numaraları yemez. Kabak Tayyip’in başında patlayacak ve iktidarı da rezil olacak.
Bu yazımda size işin püf noktalarından ve olacaklardan kısaca söz etmeye çalıştım.
Türkiye Cumhuriyeti bu şahısların ve birkaç teröristin oyuncağı değildir. Onların oyuncağı olmayacak kadar büyüktür, yücedir ve güçlüdür.
İktidarı kaderin cilvesiyle ele geçirip hiç gitmeyeceklerini zannedenler, bu yaptıklarının hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir.
SÖZÇÜ QƏZETESİ.
Sevgili okuyucularım, İsrail’in Tayyip’ten özür dilediğini duyunca çok sevindim. Ancak özür dileme sahnesi aynen şöyle:
Obama İsrail gezisinde… İsrail Başbakanı Netanyahu’ya direktif verdi:
“Bizim Tayyip Türkiye’de zor durumda. Suriye’de karizması çizildi ama en önemlisi, PKK ile bizim istediğimiz gibi anlaşmak zorunda kaldı. Kürdistan kurulacak, bizim çıkarımıza olacak. Ama Türk kamuoyunda büyük tepki var. Şimdi Tayyip’e bir gaz verip Türkiye gündemini seninle birlikte değiştirmemiz gerekiyor. İkiniz de benim kucağımda oturuyorsunuz, size küslük yakışmaz. Sen şu Mavi Marmara gemisi için onu bir arayıp özür dile, Tayyip’e moral olsun. Bu kıyağı Tayyip’e yap ve barışın! Ben ona da söyledim, İsrail’e bundan sonra sataşmayacak.”
Netanyahu patronunun emrini yerine getirdi, bizimkini arayıp özür diledi.
Bu telefonu açtığında yanında Obama vardı.
Özür dilendiğini ilk açıklayan İsrail veya Türkiye değil, Obama oldu. Bütün dünya, olayı onun ağzından öğrendi.
Böylece Türkiye ile İsrail barıştırıldı!
Tayyip’in artık İsrail’e düşmanlık sergilemesi, “Van minıt” diye bağırması mümkün olmayacak!
İşin püf noktası budur.
* * *
Sevgili okuyucularım, şimdi gelelim şu son rezaletin püf noktalarına… Burada üzerinde
durulması gereken epeyce konu var. Kısaca görmeye çalışalım:
1- Apo’yu hapisten salıvermeye hiç kimsenin gücü yetmez.
Hükümet Kürtçülere bu konuda sözler verdi ama bunu yapması mümkün değil. Yakın bir
gelecekte karşımıza genel af söylemi ile çıkacaklar. Amaç Apo’yu salıverme karşılığında, rehin tutulan Balyoz, Ergenekon, 28 Şubat gibi davaların sanıklarıyla birlikte herkesi salıvermek. Bunu Türk milleti yemez. Apo’ya af getirecek güç daha anasından doğmadı.
2- Karıncaezmez Apo (!) kendini kurtarmak için “Barışsever” oldu!
Rezalet o boyuta vardı ki, yandaş Hürriyet gazetesi aracılığı ile Fethullah’a selam ve saygılarını gönderdi ve şöyle dedi:
“Fethullah hocaefendinin sulhta (barışta) hayır vardır yaklaşımı benim de yaklaşımımdır. Barış için onunla birlikte çalışabiliriz. Muhterem Fethullah Gülen’e selamlarımı söyleyin. Onu en iyi anlayan benim.”
Dünyanın en acımasız katili bitmiş ve çökmüş, artık Fethullah’tan medet umuyor… Ve onun bu zırvalarını kamuoyuna Hürriyet gazetesi hiç utanıp sıkılmadan duyuruyor.
* * *
3- Türkiye bölünmüş durumda.
Güneydoğu’da resmi kuruluşlar dışında Türk Bayrağı değil, örgüt paçavraları asılı.
İşte, bu rezalete Diyarbakır’da Nevruz kutlamalarında tanık olduk.
4- Örgütün gazetelerinde dün Apo ve örgüt adına çıkan istekleri kapsayan haberler var:
Askeri operasyonlar ve Kuzey Irak kamplarının bombalanması duracak. (Zaten durdu!) Apo’nun koşulları iyileştirilecek. Teröristlerin serbest bırakılması için yasal düzenleme yapılacak ve hepsi salıverilecek. Açılmış davalar düşecek.
Silahlı unsurlara dokunulmayacak. Öcalan’ın aktif siyasete katılması için önlemler alınacak.
Hükümet bu reformları uygulamaya koyacağı konusunda yasal güvence verecek. İmralı
sistemine son verilecek. (Türkçesi, Apo salıverilecek!)
5- Tayyip maçın 90 dakika olduğunu, uzatmaları da dikkate almak gerektiğini söyledi!
Tayyip iki ucu kirli değneği eline aldı ve bir oyun sergilemeye kalkıştı. Bu oyun geri tepti.
Yaşanan rezillikleri kendisi de gördü. Örgütün silah bırakmayacağı artık biliniyor. Tayyip’in daha ileri adımlar atması mümkün değil. Tayyip boyunu aşan bir oyuna girdi, oyun fos çıktı.
* * *
6- Apo’nun gücü nedir, sözü nerede geçer?
PKK sadece Türkiye’de değil. Suriye’de var, İran’da, Kuzey Irak’ta, Avrupa’da var. Örgütün hangi bölümü ona inanır ve güvenir, belli değil. Bunların hepsine birden sözünün geçmesi de söz konusu değil. Örgüt sadece baskın yapıp adam
öldürmüyor, uyuşturucu ticaretini de elinde tutuyor ve korkunç paralar kazanıyor. Örgütün onun emirlerine uyacağına beş yaşında çocuklar bile inanmaz.
7- Güvenlik güçleri ve istihbarat kuruluşları iş yapamaz durumda.
Asker kışlasına çekildi, polis seyretmekle yetiniyor. Lice ve Cizre’de silahlı teröristler dağdan inip silahlarıyla Nevruz kutlaması yaparken ortada asker yoktu, polis yoktu! MİT derseniz örgütün postacılığını yapıyor, Apo’nun mektuplarını Tayyip’e, Tayyip’in mesajlarını Apo’ya götürüp getiriyor. Yöneticiler dışında devlet kurumlarının morali sıfır.
8- Suç işleyen örgüt elemanları affa uğrayıp başka ülkelere gönderilecek!
Koşulları şöyle: Suç işleyenler tahliye edilecek, sınırlarımızı askerlerin, generallerin ve AKP’nin denetim ve gözetimi altında sağ salim geçecekler. Bugüne kadar binlercesini şehit ettikleri askerlerimiz onlara yol verecek, belki de çiçeklerle uğurlayacak. Bu görüntüler utanmaz yandaş medyada yayınlanacak.
9- Apo ve örgüt bugüne kadar özür dilemedi.
PKK teröründe 40 bin insanımız can verdi.
İğrenç bir olaydı. İmralı’daki katil, ya da örgütünden bugüne kadar bir özür gelmedi.
Onlardan herhangi bir pişmanlık belirtisi de duymadık ve bundan sonra da
duymayacağız.
10- Tayyip’in kurguladığı yeni anayasayı Apo ve örgüt hazırlayacak.
Kürtçe eğitim gelecek, “Türk” ve “Türk Milleti” sözcükleri anayasadan çıkarılacak,
onların deyişiyle “Kürtlere statü” verilecek ve bölünmenin, parçalanmanın ilk adımları en
kısa zamanda atılmış olacak. Güneydoğu, Tayyip’in siyaset hırsları nedeniyle Türkiye’den adım adım koparılacak. Bunun son örneğini Türk Bayrağı’nın olmadığı Nevruz kutlamalarında gördük.
* * *
Burada bir kez daha ve açıkça ilan ediyorum:
İmralı’da yatmakta olan katile af getirecek, onu serbest bırakacak birileri henüz anasından doğmadı.
Apo ve örgüt zannediyor ki, o katil serbest kalacak! Öyle bir girişim Tayyip’i silindir gibi ezip yok edecek. Şimdi işin püf noktalarını vurgularken bu çapsız ve sorumsuz hükümete bazı sorular sormak gerekiyor:
Siz bu acımasız katille MİT aracılığı ile hangi pazarlıkları yaptınız ve hangi konularda uyuştunuz?
Uyuşamadığınız konular var mı?
Olacaklar nedir, olmayacaklar nedir?
Kendisine ve örgütüne hangi gizli ödünleri verdiniz?
Kepazeliği özetleyen 100 puanlık soru ise şöyle:
Örgüt ve Apo, sizinle bu pazarlığı Kızılay menfaatine yapmadığına göre, siyasi istekleri neler?
İşin en büyük püf noktası ve en tehlikeli
boyutu işte bu kısacık soruda yatıyor çünkü yanıtını kimse bilmiyor. Hükümet açıklasın da görelim!
* * *
Yine lütfen çok dikkat ediniz, bundan sonra ne olacağını ve ne olmayacağını Türk Milleti
bilmiyor!
Olan bitenden hiç kimsenin haberi yok.
Haberimiz olan tek şey, gözlerimizin önünde sergilenen rezillikler ve kepazelikler.
Bu süreç niçin gizli götürülüyor?
Bırakınız Türk Milletini bir yana, ne yapıldığı
konusunda Meclis’e ve muhalefet partilerine bile en küçük bilgi verilmiyor.
Burada bir kez daha ve iddialı olarak yazıyorum:
PKK silah bırakmayacak. Belki bazıları, Türk askerinin gözetiminde ve çiçeklerle uğurlanarak sınır dışına gidecek. Ancak çekirdek kadrolar ve vurucu elemanlar
Türkiye’de kalacak.
Er veya geç bu işin cılkı çıkacak.
Tayyip bu konuda hayatının kumarını oynadı. Gele attığını şimdiden görüyoruz.
Emrindeki yandaş medyayı istediği kadar kullansın, Türk Milleti bu numaraları yemez. Kabak Tayyip’in başında patlayacak ve iktidarı da rezil olacak.
Bu yazımda size işin püf noktalarından ve olacaklardan kısaca söz etmeye çalıştım.
Türkiye Cumhuriyeti bu şahısların ve birkaç teröristin oyuncağı değildir. Onların oyuncağı olmayacak kadar büyüktür, yücedir ve güçlüdür.
İktidarı kaderin cilvesiyle ele geçirip hiç gitmeyeceklerini zannedenler, bu yaptıklarının hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir.
SÖZÇÜ QƏZETESİ.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1074 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |