19.04.2013 [11:25] - Gündəm, Türk dünyası-Turan
Fethullah Gülen hakkında inanılmaz iddiaların yer aldığı belgesel yayına verildi. Cemaatin geçtiğimiz yıl tepki gösterdiği o belgeselin yayınlanması çok konuşulacak.
Sözde cemaatin içerisinde var olan insanların konuştuğu belgeselde cemaate inanılmaz suçlamalar yöneltildi.
Alman devlet televizyonu ARD’ye bağlı WDR kanalının geçtiğimiz yıl son anda yayından kaldırdığı belgeseli yayınladı.
Gerçekgündem’in haberine göre Alman devlet televizyonu ARD’ye bağlı WDR kanalında geçtiğimiz yıl 25 Haziran tarihinde gösterimden aniden kaldırılan ve tartışmalara neden olan “İmamın Uzun Kolu -Fethullah Gülen Hareketi” adlı belgesel program dün gösterildi.
Yüksel Uğurlu ve Cornelia Uebel’in hazırladığı “İmamın Uzun Kolu-Fethullah Gülen Hareketi (Die stille Armee des Imam- Das Netzwerk des Fethullah Gülen) adlı belgesel Almanya’da büyük yankı uyandırdı.
Alman der Spiegel dergisinin internet sayfasında Maximilian Popp tarafindan ”Ne istedilerse onu yerine getirdim“ başlığıyla verilen haberde Gülen cemaati hakkında Almanya’da cok az eleştirilerin olduğunu yazdı.
Haberde, Gülen cemaati ve onun ideolojisi hakkında yazmanin“olumlu karşılanmadığı“ ve Fethullah Gülen’in 14 yildan beri USA’da yaşadığı kaydedildi. Ayrıca Gülencilerin en az 140 ülkede okullarda, bankalarda, iş dünyasında, hastanelerde söz sahibi oldukları ifade edildi.
Gazeteci Ahmet Şık’ın Ergenekon soruşturması kapsamında ”İmamın Ordusu“ adlı kitabının yayınlanmasından cok az bir süre önce tutuklandığı ve kitabında Türkiye’de yargı ile polis arasındaki ilişkilere dikkat çekilmişti.
Şık’ın tutuklandığı sırada üzerinde çalıştığı “İmamın Ordusu“ adlı kitabın “terör örgütü dokümanı” olduğu gerekçesiyle mahkeme tarafından kopyaları için toplanma ve el konma kararı verildiği hatırlatıldı.
“ALMANYA’DA GÜLEN HAREKETİ HAKKINDA ÇOK AZ ELEŞTİRİ VAR“
Popp yazdığı makalesinde Almanya’da Gülen aktiviteleri hakkında cok az kritiğin olduğunu, Almanya’da okullarda, medyada, iş dünyasında cemaatin büyük bir lobi oluşturduklarına dikkat çekiyor.
Makalede ayrica Gülen cemaatinin kendisini “Liberal, modern ve demokratik“ olarak kamuoyuna yansıtıldığı belirtilirken, birkaç ay önce “sağ muhafakazar gazetesi“ Frankfurter Allgemeine Zeitung adlı gazetede Reiner Hermann adlı gazetecinin Gülen ile röportaj yaptığı ve kariyerinin en üst basamağını elde ettiğine dikkat çekiliyor.
“DER SPIGEL DERGİSİ GÜLEN CEMAATİNİN BAŞKA BİR RESMİNİ ORTAYA KOYDU“
Maximilian Popp, Temmuz 2012“de „Fethullah Gülen hareketi Almanya“daki en Tehlikeli Islami Hareket“ basligiyla bir yazi kaleme aldigi ve bununla Gülen cemaatinin baska bir yüzünün yansitildigini yazdi. Makalede, Gülen“in taraftarlarini kontrol altina tutan bir cemaat oldugunu ve onun ideolojisinin tolerans ve hosgörüden ziyade „güc ve nüfuz arayisi“ oldugu kaydedildi.
“WDR BELGESELİ CEMAATİN MASUM YÜZÜNÜ SARSAN BİR BELGESEL“
Haberde, WDR’de yayınlanan belgeselin Gülen cemaatini masum ve sivil hareket olarak yansıtan gücünü sarsan bir belgesel olduğu belirtildi.
Belgeleselin aylardan beri program yapımcısı Yüksel Ugurlu ve Cornelai Uebel tarafinda hazirlanan belgesele göre gençlerin, Müslüman elitin toplumsal yaşantıdan nasıl uzaklaştırıldığı yansıtıldı.
Program yapımcısı Cornelia Uebel, Spiegel’e verdiği demecinde Fethullahçı medyanın herhangi bir toplantı olduğunda kendilerini istekle davet ettiklerini ancak kritik sorularla karşı karşıya kaldıklarında “hırçınlaştıklarını” söyledi.
Makalede ayrica, WDR“de yayinlanan belgeselde Gülen hareketinin yükselisi, milyonlarca Müslümanin üzerinde etkisini artırdığı ve “cazibesinin“ etkili olduğu belirtildi.
Belgeselde Gülen’in hutbe verirken nasıl gözyaşı döktüğünü, hatta Gülenci bir yandaşın onu bir Gandhi ve Mandela’ya benzettiği belirtildi.
IŞIK EVLERİ BEYİN YIKAMA
WDR’de yayınlanan belgeselde gazeteci Ahmet Şık ve CHP Milletvekili İlhan Cihaner ile yapılan röportaja da geniş yer verildi. Şık, Spiegel’e Gülen cemaatinin politik amaçları için dini kullandıklarını belirten bir demeç verdi. Ne kadar güç elde ederlerse o kadar agresifleşiyorlar“ dedi.
WDR“de yayinlanan belgeselde Isik Evlerinde yetisen ancak daha sonra cemaatten ayrilan iki kadina yer verildi. İsmini vermek istemeyen eski Gülen cemaati yandaşı iki kadın ”Bedenimiz ve düşüncemiz bu ideolojiye aitti. Benden ne istedilerse onu yerine getirdim“ dediler.
WDR’de yayinlanan belgeselde Ankara üniversitesi ögretim üyelerinden Mustafa Şen, Münih’te sosyolog Ulrich Beck tarafindan cıkarılan ”sosyal dünya“ adlı dergide ışık evlerinin yeni bir nesil oluşturmak ve eğitmek icin tek yol olarak göründüğünü ve buradaki eğitimin askeri kışladan daha sert olduğunu söyledi.
Sen ayrica, hedeflerinin hayatin tüm alanini fethetmek ve dönüstürmek oldugunu söyledi.
WDR“deki belgeselde ayrica Eski Alman Meclisi Başkanı Hristiyan Demokrat Rita Süssmut“un da Gülen cemaatine yakinligi ile bilinen Berlin“de Gülen lobysinin danisma kurulu üeysi oldugu ve Süssmuth“un Gülen cemaatini „diyalog ve hosgörüden yana oldugu icin destekledigini söyledi.
Öte yandan Neue Osnabrücker Zeitung ilginç bir noktaya değindi.
Belgesel yayımlanana kadar gizli tutuldu. Ne belgeselin yapımcilari ne de yazarlar arastırmaları konusunda ipucu vermedi.
Thomas Klatt imzalı haberde, böylesine önlemlerin 26 Haziran 2012 tarihinde yayımlanan Scientoloji tarikatı belgeseline yönelik bile alınmadığını vurguluyor.
ARD devlet televizyonunun belgeselin iceriğini bu denli gizli tutmasının nedeni Klatt’a göre, Cemaatin ihtiyati tedbir karariyla belgeselin yine son anda yayimdan kaldırılması korkusu.
Klatt, “devlet televizyonu yani islamci bir hareketten ABD tarikatindan daha fazla mı korkuyor?” diye sordu.
Filmin elestirilecek bir yanı var ise o da, Cemaatin gizli aajandasını yıllar önce gün ışığına çıkaran ve devlet kurumlarında yapılanmasını anlatan Soner Yalçın, Hanefi Avcı ve Doğu Perinçek gibi isimlerin bir kere bile anılmaması. Alman medyası niyeyse sürekli Ahmet Şık‘ı cemaatin yapılanmasını sanki tek başına ortaya cıkaran kişi gibi gösteriyor.
Sözde cemaatin içerisinde var olan insanların konuştuğu belgeselde cemaate inanılmaz suçlamalar yöneltildi.
Alman devlet televizyonu ARD’ye bağlı WDR kanalının geçtiğimiz yıl son anda yayından kaldırdığı belgeseli yayınladı.
Gerçekgündem’in haberine göre Alman devlet televizyonu ARD’ye bağlı WDR kanalında geçtiğimiz yıl 25 Haziran tarihinde gösterimden aniden kaldırılan ve tartışmalara neden olan “İmamın Uzun Kolu -Fethullah Gülen Hareketi” adlı belgesel program dün gösterildi.
Yüksel Uğurlu ve Cornelia Uebel’in hazırladığı “İmamın Uzun Kolu-Fethullah Gülen Hareketi (Die stille Armee des Imam- Das Netzwerk des Fethullah Gülen) adlı belgesel Almanya’da büyük yankı uyandırdı.
Alman der Spiegel dergisinin internet sayfasında Maximilian Popp tarafindan ”Ne istedilerse onu yerine getirdim“ başlığıyla verilen haberde Gülen cemaati hakkında Almanya’da cok az eleştirilerin olduğunu yazdı.
Haberde, Gülen cemaati ve onun ideolojisi hakkında yazmanin“olumlu karşılanmadığı“ ve Fethullah Gülen’in 14 yildan beri USA’da yaşadığı kaydedildi. Ayrıca Gülencilerin en az 140 ülkede okullarda, bankalarda, iş dünyasında, hastanelerde söz sahibi oldukları ifade edildi.
Gazeteci Ahmet Şık’ın Ergenekon soruşturması kapsamında ”İmamın Ordusu“ adlı kitabının yayınlanmasından cok az bir süre önce tutuklandığı ve kitabında Türkiye’de yargı ile polis arasındaki ilişkilere dikkat çekilmişti.
Şık’ın tutuklandığı sırada üzerinde çalıştığı “İmamın Ordusu“ adlı kitabın “terör örgütü dokümanı” olduğu gerekçesiyle mahkeme tarafından kopyaları için toplanma ve el konma kararı verildiği hatırlatıldı.
“ALMANYA’DA GÜLEN HAREKETİ HAKKINDA ÇOK AZ ELEŞTİRİ VAR“
Popp yazdığı makalesinde Almanya’da Gülen aktiviteleri hakkında cok az kritiğin olduğunu, Almanya’da okullarda, medyada, iş dünyasında cemaatin büyük bir lobi oluşturduklarına dikkat çekiyor.
Makalede ayrica Gülen cemaatinin kendisini “Liberal, modern ve demokratik“ olarak kamuoyuna yansıtıldığı belirtilirken, birkaç ay önce “sağ muhafakazar gazetesi“ Frankfurter Allgemeine Zeitung adlı gazetede Reiner Hermann adlı gazetecinin Gülen ile röportaj yaptığı ve kariyerinin en üst basamağını elde ettiğine dikkat çekiliyor.
“DER SPIGEL DERGİSİ GÜLEN CEMAATİNİN BAŞKA BİR RESMİNİ ORTAYA KOYDU“
Maximilian Popp, Temmuz 2012“de „Fethullah Gülen hareketi Almanya“daki en Tehlikeli Islami Hareket“ basligiyla bir yazi kaleme aldigi ve bununla Gülen cemaatinin baska bir yüzünün yansitildigini yazdi. Makalede, Gülen“in taraftarlarini kontrol altina tutan bir cemaat oldugunu ve onun ideolojisinin tolerans ve hosgörüden ziyade „güc ve nüfuz arayisi“ oldugu kaydedildi.
“WDR BELGESELİ CEMAATİN MASUM YÜZÜNÜ SARSAN BİR BELGESEL“
Haberde, WDR’de yayınlanan belgeselin Gülen cemaatini masum ve sivil hareket olarak yansıtan gücünü sarsan bir belgesel olduğu belirtildi.
Belgeleselin aylardan beri program yapımcısı Yüksel Ugurlu ve Cornelai Uebel tarafinda hazirlanan belgesele göre gençlerin, Müslüman elitin toplumsal yaşantıdan nasıl uzaklaştırıldığı yansıtıldı.
Program yapımcısı Cornelia Uebel, Spiegel’e verdiği demecinde Fethullahçı medyanın herhangi bir toplantı olduğunda kendilerini istekle davet ettiklerini ancak kritik sorularla karşı karşıya kaldıklarında “hırçınlaştıklarını” söyledi.
Makalede ayrica, WDR“de yayinlanan belgeselde Gülen hareketinin yükselisi, milyonlarca Müslümanin üzerinde etkisini artırdığı ve “cazibesinin“ etkili olduğu belirtildi.
Belgeselde Gülen’in hutbe verirken nasıl gözyaşı döktüğünü, hatta Gülenci bir yandaşın onu bir Gandhi ve Mandela’ya benzettiği belirtildi.
IŞIK EVLERİ BEYİN YIKAMA
WDR’de yayınlanan belgeselde gazeteci Ahmet Şık ve CHP Milletvekili İlhan Cihaner ile yapılan röportaja da geniş yer verildi. Şık, Spiegel’e Gülen cemaatinin politik amaçları için dini kullandıklarını belirten bir demeç verdi. Ne kadar güç elde ederlerse o kadar agresifleşiyorlar“ dedi.
WDR“de yayinlanan belgeselde Isik Evlerinde yetisen ancak daha sonra cemaatten ayrilan iki kadina yer verildi. İsmini vermek istemeyen eski Gülen cemaati yandaşı iki kadın ”Bedenimiz ve düşüncemiz bu ideolojiye aitti. Benden ne istedilerse onu yerine getirdim“ dediler.
WDR’de yayinlanan belgeselde Ankara üniversitesi ögretim üyelerinden Mustafa Şen, Münih’te sosyolog Ulrich Beck tarafindan cıkarılan ”sosyal dünya“ adlı dergide ışık evlerinin yeni bir nesil oluşturmak ve eğitmek icin tek yol olarak göründüğünü ve buradaki eğitimin askeri kışladan daha sert olduğunu söyledi.
Sen ayrica, hedeflerinin hayatin tüm alanini fethetmek ve dönüstürmek oldugunu söyledi.
WDR“deki belgeselde ayrica Eski Alman Meclisi Başkanı Hristiyan Demokrat Rita Süssmut“un da Gülen cemaatine yakinligi ile bilinen Berlin“de Gülen lobysinin danisma kurulu üeysi oldugu ve Süssmuth“un Gülen cemaatini „diyalog ve hosgörüden yana oldugu icin destekledigini söyledi.
Öte yandan Neue Osnabrücker Zeitung ilginç bir noktaya değindi.
Belgesel yayımlanana kadar gizli tutuldu. Ne belgeselin yapımcilari ne de yazarlar arastırmaları konusunda ipucu vermedi.
Thomas Klatt imzalı haberde, böylesine önlemlerin 26 Haziran 2012 tarihinde yayımlanan Scientoloji tarikatı belgeseline yönelik bile alınmadığını vurguluyor.
ARD devlet televizyonunun belgeselin iceriğini bu denli gizli tutmasının nedeni Klatt’a göre, Cemaatin ihtiyati tedbir karariyla belgeselin yine son anda yayimdan kaldırılması korkusu.
Klatt, “devlet televizyonu yani islamci bir hareketten ABD tarikatindan daha fazla mı korkuyor?” diye sordu.
Filmin elestirilecek bir yanı var ise o da, Cemaatin gizli aajandasını yıllar önce gün ışığına çıkaran ve devlet kurumlarında yapılanmasını anlatan Soner Yalçın, Hanefi Avcı ve Doğu Perinçek gibi isimlerin bir kere bile anılmaması. Alman medyası niyeyse sürekli Ahmet Şık‘ı cemaatin yapılanmasını sanki tek başına ortaya cıkaran kişi gibi gösteriyor.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1193 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |