29.04.2013 [16:18] - Türk dünyası-Turan
EROĞLU: ” KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ DE ANASTASİADİS’İN ÖNCELİKLERİ ARASINDA YER ALMALI”
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, ekonomik krize odaklanan Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Kıbrıs sorununun çözümünü de öncelikleri arasına alması gerektiğini ifade etti.5. Mormenekşe Enginar Festivali,Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu tarafından açıldı.
Açılışa, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hamza Ersan Saner, Maliye Bakanı Ersin Tatar, bazı milletvekilleri ve belediye başkanları da katıldı.Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu açılışta yaptığı konuşmada, festivallerin Kıbrıs Türk kültürünü yaşatması bakımından önemli olduğunu vurgulayarak, ” Mormenekşe’de enginar festivali yapılması, isminin dış dünyaya tanıtılması ve enginarın dış piyasada yer bulması açısından önemli mihenk taşıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, halktan aldığı yetkiyle Kıbrıs sorununa kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm bulmak için çaba verdiğin kaydederek, “Sadece bizim uğraşlarımızla Kıbrıs’ta yaşayabilir kalıcı bir anlaşmaya varmak mümkün değildir. Karşı taraf da aynı algı ve niyet içerisinde olmalı ki bir yere varabilelim” dedi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, geçmişte iki kez anlaşma planları ortaya çıktığını, Türk tarafının bu planların ikisini de kabule ettiğini, Rum tarafının ise reddettiğini söyledi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ekonomik sorunlarla uğraştığını belirten Eroğlu, “Elbette sorunları olduğunu anlıyoruz. Sorunlardan dolayı sıkıntılarını anlıyoruz ama her halukarda Kıbrıs müzakerelerinin başlaması ve Kıbrıs sorunun çözülmesi de Sayın Anastasiadis’in öncelikli konuları arasında olması gerekir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erroğlu, önümüzdeki aylarda müzakereleri yeniden başlatmak üzere çabaları sürdürdüklerini kaydetti.
EROĞLU: “GENÇLERİMİZİN KÖYLERİNE SAHİP ÇIKMASI, TANITMASI BİZİM İÇİN BÜYÜK MUTLULUK”
Mehmetçik’te “Eko Gün” düzenlendi. Kıbrıs Türk Kadınlar Birliği Mehmetçik Şubesi tarafından organize edilen “Mehmetçik 2. Eko Gün’ün” açılışını Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu yaptı.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Eko Gün’ün açılışında yaptığı konuşmada, eko günlerin Kıbrıs Türk halkının kültürünü, el işlerinin ve yiyeceklerinin tanıtılması bakımından son derece anlamlı olduğunu belirterek, bugünkü eko günü düzenleyen kadınlara teşekkür etti.
Eroğlu, Mehmetçik’te yaşayan biri olarak kadınların elinin emeğini ve marifetlerini iyi bildiğini, ancak kendi nesillerinin artık “ağır ağır eksilmekte” olduğunu, fakat yeni neslin Mehmetçik’e sahip çıkmasından büyük mutluluk duyduğunu vurguladı.
BAŞBAKAN KÜÇÜK DOWNER’İ KABUL ETTİ
Küçük, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’i kabul etti.
Başbakanlık’ta gerçekleşen ve Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi Koordinatörü Erhan Erçin’in de hazır bulunduğu görüşme yaklaşık yarım saat sürdü.
Görüşme sonrasında Downer hiçbir açıklama yapmadan Başbakanlık’tan ayrılırken Başbakan Küçük basına kısa bir açıklamada bulundu.
Güney Kıbrıs’taki seçimler nedeniyle Kıbrıs müzakerelerine bir süredir ara verildiğini kaydeden Başbakan Küçük, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in yeniden adaya gelerek görüşmeleri başlatmak için temaslarda bulunduğunu, liderlerle görüştüğünü söyledi.
Atina’yı ziyaret eden yarın da Ankara’ya giderek görüşmeler yapacak olan Downer’in yeniden adaya gelerek liderlerle bir araya geleceğini ifade eden Küçük, Downer’in Kıbrıs müzakereleri konusunda deneyimli ve çözüm konusunda yardımcı olmaya çalışan bir politikacı olduğunu kaydetti.
Downer’le yararlı bir görüşme gerçekleştirdiklerini dile getiren Küçük, BM parametreleri çerçevesinde bir anlaşmaya ulaşabilmek için ellerinden gelen tüm gayreti ortaya koymaya hazır olduklarını ve bunu Downer’e de söylediklerini belirtti.
Downer’le süreç içerisinde yeniden görüşme ümidi taşıdığını da ifade eden Küçük, Downer’e başarılar diledi ve Downer’in başarısının hem Kıbrıs Türk hem de Rum tarafı için yararlı olacağını kaydetti.
Bir soru üzerine görüşmelerin başlayacağı tarihin kesinleşmediğini ifade eden Küçük, ancak yıl sonu itibarıyla bir çerçeve anlaşması ortaya çıkmasını ümit ettiklerini, Downer’in beklentisinin de bu olduğuna inandığını söyledi. 2013 yılının görüşmeler açısından en uygun yıl olduğunu ve iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Küçük, sonraki yıllarda seçimler olduğunu ve görüşmelerin seçimlerden ister istemez etkilendiğini söyledi.
KÜÇÜK: “KKTC EKONOMİSİ HÜKÜMET TARAFINDAN DOĞRU VE ZAMANINDA ALINAN KARARLARLA GELİŞİYOR”
Başbakan İrsen Küçük, son yıllarda gerek Güney Kıbrıs gerekse bir çok Avrupa ülkesinde ekonomik kriz yaşandığını, KKTC ekonomisinin ise hükümet tarafından doğru ve zamanında alınan kararlarla sürekli geliştiğini kaydetti.
Limasol Türk Kooperatif Bankası (LTKB) Özel Genel Kurul Toplantısı’nda konuşan Küçük, Limasol’da kurulan bir kooperatifin, ülkenin değişik noktalarında 14 şube açması ve 200’den fazla personel istihdam etmesinin sadece kooperatifçiliğe değil, ülkenin tamamına katkısı olduğunu ifade etti.
Küçük, 2012’de ülke ekonomisinin yüzde 2,5 büyüdüğüne vurgu yaparak, bunun doğru bir yol benimsendiğinin kanıtı olduğunu belirtti.
Bütün bu gelişmeler sevindirici olsa da amaçlarının ülkeyi daha iyi yerlere taşımak olduğunu anlatan Küçük, Türkiye ile imzalanan 2013- 2015 Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı’nın bankacılık sektörünü desteklemeyi ve faizleri aşağıya çekmeyi de içerdiğini aktardı.Küçük, program kapsamında atılacak adımlarla bir süredir düşme trendinde olan faizlerin daha da aşağıya inmesini beklediklerini söyledi.
BAŞBAKAN KÜÇÜK’ÜN KABULLERİ
Başbakan İrsen Küçük 27 Nisan 213 tarihinde Mustafa Akçay başkanlığındaki Türkiye’nin Denizli iline bağlı ilçe ve beldelerin oluşturduğu Tavas Çevre Yönetimi ve Belediyeler Birliğine bağlı 13 Belediye Başkanından oluşan heyeti kabul ederek bir süre görüştü.
Başbakan Küçük, kabulde yaptığı konuşmada, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki bağların sıkı olmasının her zaman sevindirici olduğunu belirterek, temasların artırılmasının önemine vurgu yaptı.
Kıbrıs Türk halkının tek güvencesinin anavatan Türkiye ve Türk halkı olduğuna vurgu yapan Başbakan Küçük “Özgürlük Mücadelesi Liderimizi Dr Fazıl Küçük bizlere “ Anavatansız Kıbrıs Türk halkı olamaz” diye öğretti” dedi.
Başbakan İrsen Küçük ayrıca,Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu’yu da kabul ederek bir süre görüştü.Başbakan Küçük, karşılıklı görüş alışverişinin bölge insanlarına büyük yarar sağlayacağını söyledi ve sadece hükümetler arası işbirliğinin değil, belediyeler arası işbirliğinin artırılmasının önemine işaret etti.
DOWNER DIŞİŞLERİ BAKANI ÖZGÜRGÜN’LE GÖRÜŞTÜ
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’le görüştü. Özgürgün, Downer’le olumlu bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve bunun Downer’in ikinci Dışişleri Bakanlığı ziyareti olduğunu söyledi.
Daha önce Yeşilırmak Kapısı konusunu görüştüğü Downer’le bu kez Kıbrıs konusunda atılacak adımları ele aldıklarını kaydeden Özgürgün, Kıbrıs müzakerelerine hemen başlanması yönündeki görüşünü Downer’e bildirdiğini açıkladı.
Downer’in Rum Yönetimi’nin içinde bulunduğu krizin görüşmelere başlanmasının önünde ciddi bir sorun teşkil ettiğini söylediğini aktaran Özgürgün, bu ekonomik problemlere öncelik verilmesi gerektiğini söyleyen Downer’in ümit etmekle birlikte görüşmelerin çok yakın bir zamanda başlayacağına inanmadığını söylediğini bildirdi.
Görüşmelerin yeniden başlaması yönünde çaba içinde olduğunu anlatan Downer’in garantör devletler olan Türkiye ve Yunanistan’da da temaslarda bulunduğunu hatırlatan Özgürgün, Downer’in bu görüşmelerden görüşler aldığını belirtti.
Görüşmelerin uzun zamandan beri devam ettiğini ve BM şemsiyesi ve parametreleri dışına çıkılmasını istemediklerini bildiren Özgürgün, Downer’e AB’nin taraf olarak kabul edilmeyeceğini ve artık bir yol haritasının ortaya çıkması gerektiğini bir kez daha hatırlattıklarını söyledi.
Özgürgün, bir soruya karşılık, görüşmelerin başlama tarihinin yılsonunu bulabileceğini söyledi. Görüşmelerin ucunun artık kapanması gerektiğini yineleyen Özgürgün, Rum Lider Anastasiadis’in Annan Planı’na “evet” demiş olmasının bir avantaj olarak görüldüğünü kaydetti.
Kendisinin bundan tam emin olmadığını ve Anastasiadis’in muhalif bir duruş sergilemek için Plana “evet” dediğini söyleyen Özgürgün, “Anastasiadis’İn evetini kabul ediş olarak alırsak, yanlış yola gireriz” dedi.
Anastasiadis’i “EOKA’cıların parti lideri” olarak niteleyen Özgürgün, EOKA’nın Kıbrıs sorununun bugünlere gelmesinin ve devam etmesinin başlıca sebeplerinden biri olduğunu da sözlerine ekledi.
DIŞİŞLERİ BAKANI ÖZGÜRGÜN’DEN RUM TARAFINA TEPKİ
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in “ekonomik durum halledilmeden Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelere başlanmasını kabul etmelerinin” söz konusu olamayacağını ifade etmesinin hemen akabinde Kıbrıs konusundaki Rum tezlerini yaymak üzere yoğun yurt dışı temaslara başlamasının dikkat çekici olduğunu bildirdi.
Özgürgün, Kıbrıs sorununun çözümü amacıyla Kıbrıs Türk tarafıyla müzakerelere devam ederek adil bir çözüme varmak yerine Rum Yönetimi liderliğinin, bu dönemde, kendi tezlerini Brüksel, Londra gibi önemli başkentlerdeki yetkililerle paylaşmayı tercih etmesinin, samimiyetsizliğiyle isteksizliğini açıkça ortaya konulması anlamına geldiğini kaydetti.
Dışişleri Bakanı Özgürgün yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs sorununu çok yakından takip eden ve tüm veçheleri ile bilen ülkelerin Rum tarafının çözümün ve işbirliğinin parçası olmaktan kaçınan politikalarına prim vererek, maksatlı, tek taraflı girişimleri beslemek yerine, onları sonuç alıcı müzakere sürecine katkı koymaya teşvik etmeleri gerektiğini vurguladı.
“Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi müzakere sürecine destek olma sorumluluğunu defaatle beyan etmiş bir ülkenin Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’i ABD’ye davet ettiği ve 10 Mayıs 2013 tarihinde bir görüşme gerçekleştireceklerine ilişkin Rum basınında yayınlanan haber ve yorumlar da ayrıca üzüntü vericidir” diyen Özgürgün şöyle dedi:
“Bununla birlikte, Kıbrıs sorununun Ada’daki iki taraf arasında çözümleneceğini çok iyi bilen ABD’nin elli yılı aşkın bir süredir Birleşmiş Milletler (BM) şemsiyesi altında devam eden müzakerelerin temel unsuru olan iki halkın eşitliğini göz ardı eden bir yaklaşım sergilemeyeceğini ve Kasulides’e daha fazla zaman kaybetmeden Kıbrıs Türk tarafı ile müzakere masasına oturmayı salık vereceğini umut ederiz”
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs Türk tarafının, elli yıldır devam etmekte olan müzakerelerde olduğu gibi, bundan sonra da, iyi niyetle, adada kalıcı ve adil bir çözüm bulunabilmesi için katkı koyan taraf olmaya devam etmekte kararlı olduğunu yineledi.
TC DIŞİŞLERİ BAKANI DAVUTOĞLU'NDAN KIBRIS'A İLİŞKİN AÇIKLAMA
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer'ın Türkiye'ye gerçekleştireceği ziyaretle ilgili, "Aslında bu gecikmiş bir ziyaretti. Sayın Downer'ın çok önceden Kıbrıs Rum kesimindeki seçimleri müteakip hemen devreye girmesini ve hemen yeni bir süreci başlatmasını bekliyorduk, istiyorduk, talep ediyorduk" dedi.
Kıbrıs Rum kesimindeki ekonomik kriz ve iç tartışmaların bu temasları geciktirdiğine işaret eden Davutoğlu, Kıbrıs'ta tablonun çok açık olduğunu belirterek, bir yanda görüşmelerin hemen başlamasını ve çözüme gitmeyi isteyen, öbür yanda ise sorunu zamana yayan ve bahaneler üreten bir taraf olduğunu söyledi.
Rum kesiminin geçen yıl seçimleri bahane ederek görüşmeleri kestiğini ve AB dönem başkanlığı sırasında Türkiye'ye bazı şeyleri empoze etme ümidi taşıdığını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şimdi seçimden çıktık, bu sefer de ekonomik kriz bahane ediliyor. Ne zaman bu bahanelerin bitip de ciddi bir şekilde masaya oturulacağı önemli bir sorudur. Bu bahaneler yapılırken bir taraftan da Kıbrıs Rum yönetimi, parlamentosundan doğal kaynaklarla ilgili kanun çıkartıyor. O işlemler için hiç beklemiyorlar, ama müzakere etmek, barış sürecine katılmak icap ettiğinde bir sürü bahane üretiyorlar. Yarın ben bunları Sayın Downer ile paylaşacağım."
Geçen haftalarda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile de konuyu görüştüğünü ve bu temaslarında konuşulanları Downer'a ileteceğini söyleyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Artık bu sürece bir şekilde başlamak ve bu sorunla ilgili bir tutum ortaya koymak gerekiyor, eğer bu bahaneler devam edecekse benim o üç alternatifli teklifim her an masadadır. Ya gelsinler çözüm yapalım ya sınırlı bir çözüm etrafında bu kaynakları da içine alan bir mutabakat sağlayalım kesin kapsamlı çözüme gidemiyorlarsa ya da eğer 'o kaynaklar bize ait, yukarıdaki kaynaklar Türklere ait' diyorlarsa da iki devletli çözüm etrafında düşünmenin vakti gelmiş demektir."
Bu konuda uluslararası toplumdan, BM'den ve ilgili bütün taraflardan net bir tutum beklediğinin altını çizen Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Doğu Akdeniz'de zaten yeteri kadar sorun var. Yeni sorunlar çıkarmak yerine, Kıbrıs gibi var olan ve çözüme çok yaklaşılmış olan, ama Rum tarafının isteksizliği ve 'Hayır' demesi yüzünden çözülememiş olan Kıbrıs sorununu bir an önce çözelim. O veya bu yolla ama mutlaka müzakere ederek fakat zamana bırakmayarak bir çözüm içine girmek lazım. Yarın bunları Downer ile paylaşacağım."
TÜRKİYE BAŞBAKAN YARDIMCISI ATALAY KKTC’YE GELDİ
Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakan İrsen Küçük’ün davetiyle bir günlük resmi ziyaret için KKTC’ye geldi.
Atalay’ı havaalanında Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İ. Akça, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Maliye Bakanı Ersin Tatar ile diğer yetkililer karşıladı.Atalay, DAÜ’de Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine katıldı.
ATUN TC BAŞBAKAN YARDIMCISI ATALAY’LA GÖRÜŞTÜ
Temaslarda bulunmak amacıyla Ankara'ya giden Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından kabul edildi.
Bakan Atun, Atalay ile KKTC'deki son gelişmeleri paylaşma fırsatı bulduklarını belirterek Atalay’ı ekonomik gelişmeler başta olmak üzere adada devam eden petrol ve doğalgaz çalışmaları ve yatırımlarla ilgili bilgilendirdiğini söyledi.
ABD KONGRE ÜYELERİNDEN BAN'A KIBRIS MEKTUBU
ABD Kongresi üyeleri Ed Whitfield ve Steve Cohen, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a gönderilmek üzere, Kıbrıs konusunda iki toplum liderini bir araya getirerek, ivedi çözüm bulunması için harekete geçme çağrısında bulunan bir mektubu Kongre'de imzaya açtı.
ABD Temsilciler Meclisi'ndeki Türkiye Dostluk Grubu'nun da eşbaşkanları olan Cumhuriyetçi Parti Kentucky milletvekili Ed Whitfield ile Demokrat Parti Tennessee milletvekili Steve Cohen tarafından kaleme alınan mektupta, "ABD Kongresi üyeleri olarak, BM Genel Sekreteri'nin Ofisi'nin İyi Niyet Misyonu himayesi altında Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm bulunması ve adanın iki bölgeli, iki toplumlu federasyon şeklinde yeniden birleştirilmesine dönük müzakereleri ve çabaları destekliyoruz" ifadesi kullanıldı.
Mektupta, Güney Kıbrıs'taki ekonomik krizin, adada uzun süredir devam eden ve istikrar bozucu sorunların çözülmesini hayati hale getirdiğine işaret edilerek, bu siyasi ve ekonomik sorunların ancak Kıbrıslı Türk ve Rumlar arasında karşılıklı uzlaşı ve işbirliği atmosferi yaratılması suretiyle aşılabileceği belirtiliyor.
Whitfield ve Cohen, mektupta, Genel Sekreter Ban'ı, müzakerelerin yeniden başlatılması için Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis ve KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nu bir araya getirmeye çağırıyor.
İki milletvekili, mektuba imza desteği vermeleri için Kongre üyelerine gönderdikleri yazıda da Güney Kıbrıs'taki ekonomik krize atıfta bulunarak, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması ve adanın yeniden birleştirilmesi fırsatının hiç bu kadar zorunlu hale gelmediğini vurguladı.
Yazıda, üzerinde karşılıklı mutabakata varılan kapsamlı çözümün Kıbrıs'taki yerleşik halka insani, siyasi ve ekonomik açıdan yarar sağlamakla kalmayacağı, aynı zamanda İsrail, Yunanistan ve Türkiye dâhil tüm bölgeye önemli faydalar getireceği belirtildi.
BM Genel Sekreteri Ban'a gönderilmek üzere kaleme alınan mektup, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Anastasiadis, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile diğer AB yetkililerine de gönderilecek.
THE ECONOMİST: “BÖLÜNMÜŞ AYAKTA KALAMAZLAR”
The Economist dergisi, Güney Kıbrıs’taki ekonomik kriz, ada açıklarında bulunan doğal gaz ve Türkiye’nin AB üyelik sürecine dikkat çekerek, “adanın yeniden birleşmesinin kurtuluş olduğunu” savundu.
Haftalık haber ve ticaret dergisi olan Economist dergisinin son sayısında, “bölünmüş ayakta kalamazlar (divided they fall)” başlığı ile yer alan makalede, Güney Kıbrıs’ın gidişatının kötü olduğu ve “adanın yeniden birleştirilmesi” düşüncesinin tekrardan düşünülmesinin zamanının geldiği kaydedildi.
“Kıbrıs için derler ki, fırsat kaçırma fırsatını hiçbir zaman kaçırmaz” ifadesi yer alan makalenin ilk paragrafında, Güney Kıbrıs ekonomisinin içerisinde bulunduğu krizden dolayı, söz konusu söylemin değişmesi gerektiği yazıldı ve Güney Kıbrıs’ın Gayrisafi Yurtiçi Hasılasının bu yıl yüzde 15, gelecek yıl yüzde 15 ve 2015’te de yüzde 5 küçülmesinin beklendiğine işaret edildi.
Güney Kıbrıs ekonomisinin eski performansına geri dönmesinin çok uzun yıllar alabileceği ve acı reçetelerin uygulanması gerekeceği kaydedilen yazıda, ancak adada henüz kullanılmayan doğal gaz yatakları ile turizm potansiyelinin bulunduğunu fakat bunlardan faydalanmak için Kıbrıs sorununun çözülmesinin gerektiği savunuldu.
Makalede, “Doğal gazın ihraç edilmesinin en ucuz yolu Türkiye’ye yeni bir boru hattıdır. Kısacası, doğal gaz yatakları adanın yeniden birleştirilmesi için yeni bir teşvik oldu” denildi.
Kıbrıslı Rumların büyük bir bölümünün 2004’te Birleşmiş Milletler çözüm planını ret ederken, Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliğine üye olacağını ve Kıbrıs sorununda pazarlık gücünün artacağını düşünerek ret ettiği kaydedildi.
Bağımsız kurumlar tarafından yapılan araştırmalara atıfta bulunulan yazıda, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasından sonra 5 yılda her yıl tüm adanın Gayrisafi Milli Hasıla’nın yüzde 3 büyüyeceği kaydedildi bunun ise her eve her yıl 5 bin 500 Euro ek gelir anlamı taşıdığı ifade edildi.
Türkiye’nin halen daha AB üyesi olmak istediği ancak bunun Kıbrıs sorunu çözülmeden mümkün olmadığı iddia edilen yazıda, “Eğer (Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos) Ansatasiades müzakerelerde yeterince esneklik gösterirse, Eroğlu, Annan Planı’ndan çıkacak yeni bir uzlaşı planını geri çevirecek konumda sayılmaz” görüşü ileri sürüldü.
Makalenin sonunda ise “Batma durumundaki (Güney) Kıbrıs ekonomisi ile Afrodit gaz yatağı (Kıbrıs sorununa çözüm bulma yönünde) yeni bir girişim için yeterli neden sayılır” ifadelerine yer verildi.
FİLİSTİNLİ MÜLTECİLER KKTC'YE SIĞINDI
Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde yaşayan 37 Filistinli mülteci, burada baskı ve kötü muameleye maruz kaldıkları gerekçesiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'ye sığındı.
Güney Kıbrıs'a (GKRK) 7 yıl önce sığınan Filistinli mülteciler, Rum tarafında baskı ve kötü muameleye maruz kaldıkları için KKTC Mülteci Hakları Derneği'ne sığınma talebinde bulundu.
KKTC'ye sığınan 6 çocuk babası adını vermek istemeyen 58 yaşındaki Filistinli mülteci, Güney Kıbrıs'ta çok zor şartlar altında yaşadıklarını, Rum tarafında Müslüman olmaları dolayısıyla baskı gördüklerini ve KKTC'ye sığınmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Yedi yılı aşkın süredir Ada'nın güneyinde yaşadıklarını anlatan Filistinli mülteci, şöyle konuştu:
"Güney'de ne bir kimliğimiz, ne bir işimiz, ne de kalacak bir yerimiz oldu. Daha önce 500 Filistinli aile Larnaka'da yaşıyordu. Fakat Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin baskı ve kötü uygulamaları nedeniyle Larnaka'da şu an 100 aile kaldı. Onlar da bizim gibi diğer ülkelere sığınma talebinde bulunmak istiyorlar. AB'nin mülteci hakları var, fakat Güney Kıbrıs'ta mülteci hakları işlemiyor. Güney Kıbrıs nasıl bir AB üyesidir? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan bize yardım elini uzatmasını istiyoruz. Onun Filistinlilerin dünyadaki sesi olduğunu biliyoruz."
Kuzey Kıbrıs Türk Kızılay'ı Derneği Başkanı Esad Altay da Güney Kıbrıs'tan KKTC'ye sığınan Filistinli mültecilere yardım elini uzattıklarını belirterek, "Mülteciler ilk günü bir pansiyonda kalarak geçirdi. Biz de Kızılay olarak mültecilere su, süt, bebek bezi gibi temel gıda maddelerini temin ettik. Yardım etmek isteyen kurum ve kuruluşlar bizimle irtibata geçerse biz de bu insanlara ulaştırabiliriz" diye konuştu.
YABANCI BANKALAR GÜNEY’İ TERK ETMEYE HAZIRLANIYOR
Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren yabancı bankaların faaliyetlerini durdurarak Güney Kıbrıs’ı terk etme eğiliminde oldukları, bu yöndeki ilk açıklamanın bir Rus Bankası’ndan geldiği bildirildi.Rum Fileleftheros gazetesi haberinde, Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren yabancı bankaların Euro Grubu kararları sonrasında sermaye piyasasına getirilen kısıtlamalar sebebiyle Güney Kıbrıs’taki faaliyetlerini bitirme eğiliminde olduklarını, bu yöndeki ilk kararın Rus VTB şirketi tarafından alındığını yazdı.
Gazete, Rus VTB şirketi CEO’su Herbert Moos’un Rus medyasına yaptığı açıklamada, şirketin Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren bankası “Russian Commercial Bank’ın” aşamalı olarak Güney Kıbrıs’taki faaliyetlerine son vereceğini, bunun sebebinin de Rum ekonomisinin bir daha eski düzeyine geleceğine inanmamaları olduğunu söylediğini belirtti.
Habere göre Moos, bankadaki mevduatların miktarının 2 milyar Euro olduğunu ve Güney Kıbrıs’taki faaliyetlerinin taşınmasının bankaya zarar vermeyeceğini ifade etti.
“Russian Commercial Bank’ın” Güney Kıbrıs şubesi müdür yardımcısı Vladimir Popov da konuya ilişkin açıklamasında, sermaye piyasasına getirilen kısıtlamalar sebebiyle, sorun yaşamayan bankaların büyük sıkıntı içerisine girdiklerini belirtti.
Popov, Güney Kıbrıs’ın, ekonomik sorun yaşamayan bankalara yönelik kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini belirterek, bankaların müşterileri olmadan bir hiç olduklarını, bu yüzden de bankalar yerine müşterileri kurtarmanın gerektiğini vurguladı.
Haberde, Rum hükümetinin önceki akşam yayımladığı ve yabancı bankaların faaliyetlerini bazı koşullar altında serbest bırakan genelge de hatırlatılırken, genelgenin yeterli görülmediği ve tam olarak nasıl uygulamaya konulacağının hafta içerisinde belli olacağı ifade edildi.
HRİSTOFYAS DÖNEMİNDE OLUŞTURULAN DAYANIŞMA FONUNUN GİZEMİ
Rum Yönetimi eski Başkanı Dimitris Hristofyas’ın göreve başlamasının ardından oluşturulan ve görevinin son ermesiyle feshedilen “Dayanışma Fonu”nun tam bir gizeme sahip olduğu belirtildi.
Rum Fileleftheros Gazetesi’nin haberinde, eski Rum Hükümet yetkilerinin, Hristofyas Rum Yönetimi Başkanlığı görevine geldiği ilk aylarda oluşturulan özel Dayanışma Fonu’nun finansörlerinin kimler olduğunu gizli tuttuğunu yazdı.
Hristofyas’ın eski çalışma arkadaşlarına konuyla ilgili defalarca soru sorulmasına rağmen, eski Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu’nun, sadece, fonun, müteşebbisler ve gerçek kişiler tarafından finanse edildiğini söylediğini aktaran gazete, Stefanu’nun, paraların ihtiyaçları olan vatandaşlara gittiğini söylese de, fona yatırımda bulunan iş adamlarının kimler olduğu sorusunun cevapsız kaldığını belirtti.
Gazete aynı zamanda, fonunun, faaliyet gösteriyorken, kimler tarafından bilindiği konusunun da gündeme geldiğine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, ekonomik krize odaklanan Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Kıbrıs sorununun çözümünü de öncelikleri arasına alması gerektiğini ifade etti.5. Mormenekşe Enginar Festivali,Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu tarafından açıldı.
Açılışa, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hamza Ersan Saner, Maliye Bakanı Ersin Tatar, bazı milletvekilleri ve belediye başkanları da katıldı.Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu açılışta yaptığı konuşmada, festivallerin Kıbrıs Türk kültürünü yaşatması bakımından önemli olduğunu vurgulayarak, ” Mormenekşe’de enginar festivali yapılması, isminin dış dünyaya tanıtılması ve enginarın dış piyasada yer bulması açısından önemli mihenk taşıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, halktan aldığı yetkiyle Kıbrıs sorununa kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm bulmak için çaba verdiğin kaydederek, “Sadece bizim uğraşlarımızla Kıbrıs’ta yaşayabilir kalıcı bir anlaşmaya varmak mümkün değildir. Karşı taraf da aynı algı ve niyet içerisinde olmalı ki bir yere varabilelim” dedi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, geçmişte iki kez anlaşma planları ortaya çıktığını, Türk tarafının bu planların ikisini de kabule ettiğini, Rum tarafının ise reddettiğini söyledi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ekonomik sorunlarla uğraştığını belirten Eroğlu, “Elbette sorunları olduğunu anlıyoruz. Sorunlardan dolayı sıkıntılarını anlıyoruz ama her halukarda Kıbrıs müzakerelerinin başlaması ve Kıbrıs sorunun çözülmesi de Sayın Anastasiadis’in öncelikli konuları arasında olması gerekir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erroğlu, önümüzdeki aylarda müzakereleri yeniden başlatmak üzere çabaları sürdürdüklerini kaydetti.
EROĞLU: “GENÇLERİMİZİN KÖYLERİNE SAHİP ÇIKMASI, TANITMASI BİZİM İÇİN BÜYÜK MUTLULUK”
Mehmetçik’te “Eko Gün” düzenlendi. Kıbrıs Türk Kadınlar Birliği Mehmetçik Şubesi tarafından organize edilen “Mehmetçik 2. Eko Gün’ün” açılışını Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu yaptı.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Eko Gün’ün açılışında yaptığı konuşmada, eko günlerin Kıbrıs Türk halkının kültürünü, el işlerinin ve yiyeceklerinin tanıtılması bakımından son derece anlamlı olduğunu belirterek, bugünkü eko günü düzenleyen kadınlara teşekkür etti.
Eroğlu, Mehmetçik’te yaşayan biri olarak kadınların elinin emeğini ve marifetlerini iyi bildiğini, ancak kendi nesillerinin artık “ağır ağır eksilmekte” olduğunu, fakat yeni neslin Mehmetçik’e sahip çıkmasından büyük mutluluk duyduğunu vurguladı.
BAŞBAKAN KÜÇÜK DOWNER’İ KABUL ETTİ
Küçük, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’i kabul etti.
Başbakanlık’ta gerçekleşen ve Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi Koordinatörü Erhan Erçin’in de hazır bulunduğu görüşme yaklaşık yarım saat sürdü.
Görüşme sonrasında Downer hiçbir açıklama yapmadan Başbakanlık’tan ayrılırken Başbakan Küçük basına kısa bir açıklamada bulundu.
Güney Kıbrıs’taki seçimler nedeniyle Kıbrıs müzakerelerine bir süredir ara verildiğini kaydeden Başbakan Küçük, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in yeniden adaya gelerek görüşmeleri başlatmak için temaslarda bulunduğunu, liderlerle görüştüğünü söyledi.
Atina’yı ziyaret eden yarın da Ankara’ya giderek görüşmeler yapacak olan Downer’in yeniden adaya gelerek liderlerle bir araya geleceğini ifade eden Küçük, Downer’in Kıbrıs müzakereleri konusunda deneyimli ve çözüm konusunda yardımcı olmaya çalışan bir politikacı olduğunu kaydetti.
Downer’le yararlı bir görüşme gerçekleştirdiklerini dile getiren Küçük, BM parametreleri çerçevesinde bir anlaşmaya ulaşabilmek için ellerinden gelen tüm gayreti ortaya koymaya hazır olduklarını ve bunu Downer’e de söylediklerini belirtti.
Downer’le süreç içerisinde yeniden görüşme ümidi taşıdığını da ifade eden Küçük, Downer’e başarılar diledi ve Downer’in başarısının hem Kıbrıs Türk hem de Rum tarafı için yararlı olacağını kaydetti.
Bir soru üzerine görüşmelerin başlayacağı tarihin kesinleşmediğini ifade eden Küçük, ancak yıl sonu itibarıyla bir çerçeve anlaşması ortaya çıkmasını ümit ettiklerini, Downer’in beklentisinin de bu olduğuna inandığını söyledi. 2013 yılının görüşmeler açısından en uygun yıl olduğunu ve iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Küçük, sonraki yıllarda seçimler olduğunu ve görüşmelerin seçimlerden ister istemez etkilendiğini söyledi.
KÜÇÜK: “KKTC EKONOMİSİ HÜKÜMET TARAFINDAN DOĞRU VE ZAMANINDA ALINAN KARARLARLA GELİŞİYOR”
Başbakan İrsen Küçük, son yıllarda gerek Güney Kıbrıs gerekse bir çok Avrupa ülkesinde ekonomik kriz yaşandığını, KKTC ekonomisinin ise hükümet tarafından doğru ve zamanında alınan kararlarla sürekli geliştiğini kaydetti.
Limasol Türk Kooperatif Bankası (LTKB) Özel Genel Kurul Toplantısı’nda konuşan Küçük, Limasol’da kurulan bir kooperatifin, ülkenin değişik noktalarında 14 şube açması ve 200’den fazla personel istihdam etmesinin sadece kooperatifçiliğe değil, ülkenin tamamına katkısı olduğunu ifade etti.
Küçük, 2012’de ülke ekonomisinin yüzde 2,5 büyüdüğüne vurgu yaparak, bunun doğru bir yol benimsendiğinin kanıtı olduğunu belirtti.
Bütün bu gelişmeler sevindirici olsa da amaçlarının ülkeyi daha iyi yerlere taşımak olduğunu anlatan Küçük, Türkiye ile imzalanan 2013- 2015 Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı’nın bankacılık sektörünü desteklemeyi ve faizleri aşağıya çekmeyi de içerdiğini aktardı.Küçük, program kapsamında atılacak adımlarla bir süredir düşme trendinde olan faizlerin daha da aşağıya inmesini beklediklerini söyledi.
BAŞBAKAN KÜÇÜK’ÜN KABULLERİ
Başbakan İrsen Küçük 27 Nisan 213 tarihinde Mustafa Akçay başkanlığındaki Türkiye’nin Denizli iline bağlı ilçe ve beldelerin oluşturduğu Tavas Çevre Yönetimi ve Belediyeler Birliğine bağlı 13 Belediye Başkanından oluşan heyeti kabul ederek bir süre görüştü.
Başbakan Küçük, kabulde yaptığı konuşmada, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki bağların sıkı olmasının her zaman sevindirici olduğunu belirterek, temasların artırılmasının önemine vurgu yaptı.
Kıbrıs Türk halkının tek güvencesinin anavatan Türkiye ve Türk halkı olduğuna vurgu yapan Başbakan Küçük “Özgürlük Mücadelesi Liderimizi Dr Fazıl Küçük bizlere “ Anavatansız Kıbrıs Türk halkı olamaz” diye öğretti” dedi.
Başbakan İrsen Küçük ayrıca,Karaman Belediye Başkanı Kamil Uğurlu’yu da kabul ederek bir süre görüştü.Başbakan Küçük, karşılıklı görüş alışverişinin bölge insanlarına büyük yarar sağlayacağını söyledi ve sadece hükümetler arası işbirliğinin değil, belediyeler arası işbirliğinin artırılmasının önemine işaret etti.
DOWNER DIŞİŞLERİ BAKANI ÖZGÜRGÜN’LE GÖRÜŞTÜ
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’le görüştü. Özgürgün, Downer’le olumlu bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve bunun Downer’in ikinci Dışişleri Bakanlığı ziyareti olduğunu söyledi.
Daha önce Yeşilırmak Kapısı konusunu görüştüğü Downer’le bu kez Kıbrıs konusunda atılacak adımları ele aldıklarını kaydeden Özgürgün, Kıbrıs müzakerelerine hemen başlanması yönündeki görüşünü Downer’e bildirdiğini açıkladı.
Downer’in Rum Yönetimi’nin içinde bulunduğu krizin görüşmelere başlanmasının önünde ciddi bir sorun teşkil ettiğini söylediğini aktaran Özgürgün, bu ekonomik problemlere öncelik verilmesi gerektiğini söyleyen Downer’in ümit etmekle birlikte görüşmelerin çok yakın bir zamanda başlayacağına inanmadığını söylediğini bildirdi.
Görüşmelerin yeniden başlaması yönünde çaba içinde olduğunu anlatan Downer’in garantör devletler olan Türkiye ve Yunanistan’da da temaslarda bulunduğunu hatırlatan Özgürgün, Downer’in bu görüşmelerden görüşler aldığını belirtti.
Görüşmelerin uzun zamandan beri devam ettiğini ve BM şemsiyesi ve parametreleri dışına çıkılmasını istemediklerini bildiren Özgürgün, Downer’e AB’nin taraf olarak kabul edilmeyeceğini ve artık bir yol haritasının ortaya çıkması gerektiğini bir kez daha hatırlattıklarını söyledi.
Özgürgün, bir soruya karşılık, görüşmelerin başlama tarihinin yılsonunu bulabileceğini söyledi. Görüşmelerin ucunun artık kapanması gerektiğini yineleyen Özgürgün, Rum Lider Anastasiadis’in Annan Planı’na “evet” demiş olmasının bir avantaj olarak görüldüğünü kaydetti.
Kendisinin bundan tam emin olmadığını ve Anastasiadis’in muhalif bir duruş sergilemek için Plana “evet” dediğini söyleyen Özgürgün, “Anastasiadis’İn evetini kabul ediş olarak alırsak, yanlış yola gireriz” dedi.
Anastasiadis’i “EOKA’cıların parti lideri” olarak niteleyen Özgürgün, EOKA’nın Kıbrıs sorununun bugünlere gelmesinin ve devam etmesinin başlıca sebeplerinden biri olduğunu da sözlerine ekledi.
DIŞİŞLERİ BAKANI ÖZGÜRGÜN’DEN RUM TARAFINA TEPKİ
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in “ekonomik durum halledilmeden Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelere başlanmasını kabul etmelerinin” söz konusu olamayacağını ifade etmesinin hemen akabinde Kıbrıs konusundaki Rum tezlerini yaymak üzere yoğun yurt dışı temaslara başlamasının dikkat çekici olduğunu bildirdi.
Özgürgün, Kıbrıs sorununun çözümü amacıyla Kıbrıs Türk tarafıyla müzakerelere devam ederek adil bir çözüme varmak yerine Rum Yönetimi liderliğinin, bu dönemde, kendi tezlerini Brüksel, Londra gibi önemli başkentlerdeki yetkililerle paylaşmayı tercih etmesinin, samimiyetsizliğiyle isteksizliğini açıkça ortaya konulması anlamına geldiğini kaydetti.
Dışişleri Bakanı Özgürgün yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs sorununu çok yakından takip eden ve tüm veçheleri ile bilen ülkelerin Rum tarafının çözümün ve işbirliğinin parçası olmaktan kaçınan politikalarına prim vererek, maksatlı, tek taraflı girişimleri beslemek yerine, onları sonuç alıcı müzakere sürecine katkı koymaya teşvik etmeleri gerektiğini vurguladı.
“Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi müzakere sürecine destek olma sorumluluğunu defaatle beyan etmiş bir ülkenin Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’i ABD’ye davet ettiği ve 10 Mayıs 2013 tarihinde bir görüşme gerçekleştireceklerine ilişkin Rum basınında yayınlanan haber ve yorumlar da ayrıca üzüntü vericidir” diyen Özgürgün şöyle dedi:
“Bununla birlikte, Kıbrıs sorununun Ada’daki iki taraf arasında çözümleneceğini çok iyi bilen ABD’nin elli yılı aşkın bir süredir Birleşmiş Milletler (BM) şemsiyesi altında devam eden müzakerelerin temel unsuru olan iki halkın eşitliğini göz ardı eden bir yaklaşım sergilemeyeceğini ve Kasulides’e daha fazla zaman kaybetmeden Kıbrıs Türk tarafı ile müzakere masasına oturmayı salık vereceğini umut ederiz”
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs Türk tarafının, elli yıldır devam etmekte olan müzakerelerde olduğu gibi, bundan sonra da, iyi niyetle, adada kalıcı ve adil bir çözüm bulunabilmesi için katkı koyan taraf olmaya devam etmekte kararlı olduğunu yineledi.
TC DIŞİŞLERİ BAKANI DAVUTOĞLU'NDAN KIBRIS'A İLİŞKİN AÇIKLAMA
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer'ın Türkiye'ye gerçekleştireceği ziyaretle ilgili, "Aslında bu gecikmiş bir ziyaretti. Sayın Downer'ın çok önceden Kıbrıs Rum kesimindeki seçimleri müteakip hemen devreye girmesini ve hemen yeni bir süreci başlatmasını bekliyorduk, istiyorduk, talep ediyorduk" dedi.
Kıbrıs Rum kesimindeki ekonomik kriz ve iç tartışmaların bu temasları geciktirdiğine işaret eden Davutoğlu, Kıbrıs'ta tablonun çok açık olduğunu belirterek, bir yanda görüşmelerin hemen başlamasını ve çözüme gitmeyi isteyen, öbür yanda ise sorunu zamana yayan ve bahaneler üreten bir taraf olduğunu söyledi.
Rum kesiminin geçen yıl seçimleri bahane ederek görüşmeleri kestiğini ve AB dönem başkanlığı sırasında Türkiye'ye bazı şeyleri empoze etme ümidi taşıdığını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Şimdi seçimden çıktık, bu sefer de ekonomik kriz bahane ediliyor. Ne zaman bu bahanelerin bitip de ciddi bir şekilde masaya oturulacağı önemli bir sorudur. Bu bahaneler yapılırken bir taraftan da Kıbrıs Rum yönetimi, parlamentosundan doğal kaynaklarla ilgili kanun çıkartıyor. O işlemler için hiç beklemiyorlar, ama müzakere etmek, barış sürecine katılmak icap ettiğinde bir sürü bahane üretiyorlar. Yarın ben bunları Sayın Downer ile paylaşacağım."
Geçen haftalarda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile de konuyu görüştüğünü ve bu temaslarında konuşulanları Downer'a ileteceğini söyleyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Artık bu sürece bir şekilde başlamak ve bu sorunla ilgili bir tutum ortaya koymak gerekiyor, eğer bu bahaneler devam edecekse benim o üç alternatifli teklifim her an masadadır. Ya gelsinler çözüm yapalım ya sınırlı bir çözüm etrafında bu kaynakları da içine alan bir mutabakat sağlayalım kesin kapsamlı çözüme gidemiyorlarsa ya da eğer 'o kaynaklar bize ait, yukarıdaki kaynaklar Türklere ait' diyorlarsa da iki devletli çözüm etrafında düşünmenin vakti gelmiş demektir."
Bu konuda uluslararası toplumdan, BM'den ve ilgili bütün taraflardan net bir tutum beklediğinin altını çizen Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Doğu Akdeniz'de zaten yeteri kadar sorun var. Yeni sorunlar çıkarmak yerine, Kıbrıs gibi var olan ve çözüme çok yaklaşılmış olan, ama Rum tarafının isteksizliği ve 'Hayır' demesi yüzünden çözülememiş olan Kıbrıs sorununu bir an önce çözelim. O veya bu yolla ama mutlaka müzakere ederek fakat zamana bırakmayarak bir çözüm içine girmek lazım. Yarın bunları Downer ile paylaşacağım."
TÜRKİYE BAŞBAKAN YARDIMCISI ATALAY KKTC’YE GELDİ
Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakan İrsen Küçük’ün davetiyle bir günlük resmi ziyaret için KKTC’ye geldi.
Atalay’ı havaalanında Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İ. Akça, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Maliye Bakanı Ersin Tatar ile diğer yetkililer karşıladı.Atalay, DAÜ’de Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine katıldı.
ATUN TC BAŞBAKAN YARDIMCISI ATALAY’LA GÖRÜŞTÜ
Temaslarda bulunmak amacıyla Ankara'ya giden Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından kabul edildi.
Bakan Atun, Atalay ile KKTC'deki son gelişmeleri paylaşma fırsatı bulduklarını belirterek Atalay’ı ekonomik gelişmeler başta olmak üzere adada devam eden petrol ve doğalgaz çalışmaları ve yatırımlarla ilgili bilgilendirdiğini söyledi.
ABD KONGRE ÜYELERİNDEN BAN'A KIBRIS MEKTUBU
ABD Kongresi üyeleri Ed Whitfield ve Steve Cohen, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a gönderilmek üzere, Kıbrıs konusunda iki toplum liderini bir araya getirerek, ivedi çözüm bulunması için harekete geçme çağrısında bulunan bir mektubu Kongre'de imzaya açtı.
ABD Temsilciler Meclisi'ndeki Türkiye Dostluk Grubu'nun da eşbaşkanları olan Cumhuriyetçi Parti Kentucky milletvekili Ed Whitfield ile Demokrat Parti Tennessee milletvekili Steve Cohen tarafından kaleme alınan mektupta, "ABD Kongresi üyeleri olarak, BM Genel Sekreteri'nin Ofisi'nin İyi Niyet Misyonu himayesi altında Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm bulunması ve adanın iki bölgeli, iki toplumlu federasyon şeklinde yeniden birleştirilmesine dönük müzakereleri ve çabaları destekliyoruz" ifadesi kullanıldı.
Mektupta, Güney Kıbrıs'taki ekonomik krizin, adada uzun süredir devam eden ve istikrar bozucu sorunların çözülmesini hayati hale getirdiğine işaret edilerek, bu siyasi ve ekonomik sorunların ancak Kıbrıslı Türk ve Rumlar arasında karşılıklı uzlaşı ve işbirliği atmosferi yaratılması suretiyle aşılabileceği belirtiliyor.
Whitfield ve Cohen, mektupta, Genel Sekreter Ban'ı, müzakerelerin yeniden başlatılması için Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis ve KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nu bir araya getirmeye çağırıyor.
İki milletvekili, mektuba imza desteği vermeleri için Kongre üyelerine gönderdikleri yazıda da Güney Kıbrıs'taki ekonomik krize atıfta bulunarak, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması ve adanın yeniden birleştirilmesi fırsatının hiç bu kadar zorunlu hale gelmediğini vurguladı.
Yazıda, üzerinde karşılıklı mutabakata varılan kapsamlı çözümün Kıbrıs'taki yerleşik halka insani, siyasi ve ekonomik açıdan yarar sağlamakla kalmayacağı, aynı zamanda İsrail, Yunanistan ve Türkiye dâhil tüm bölgeye önemli faydalar getireceği belirtildi.
BM Genel Sekreteri Ban'a gönderilmek üzere kaleme alınan mektup, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Anastasiadis, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile diğer AB yetkililerine de gönderilecek.
THE ECONOMİST: “BÖLÜNMÜŞ AYAKTA KALAMAZLAR”
The Economist dergisi, Güney Kıbrıs’taki ekonomik kriz, ada açıklarında bulunan doğal gaz ve Türkiye’nin AB üyelik sürecine dikkat çekerek, “adanın yeniden birleşmesinin kurtuluş olduğunu” savundu.
Haftalık haber ve ticaret dergisi olan Economist dergisinin son sayısında, “bölünmüş ayakta kalamazlar (divided they fall)” başlığı ile yer alan makalede, Güney Kıbrıs’ın gidişatının kötü olduğu ve “adanın yeniden birleştirilmesi” düşüncesinin tekrardan düşünülmesinin zamanının geldiği kaydedildi.
“Kıbrıs için derler ki, fırsat kaçırma fırsatını hiçbir zaman kaçırmaz” ifadesi yer alan makalenin ilk paragrafında, Güney Kıbrıs ekonomisinin içerisinde bulunduğu krizden dolayı, söz konusu söylemin değişmesi gerektiği yazıldı ve Güney Kıbrıs’ın Gayrisafi Yurtiçi Hasılasının bu yıl yüzde 15, gelecek yıl yüzde 15 ve 2015’te de yüzde 5 küçülmesinin beklendiğine işaret edildi.
Güney Kıbrıs ekonomisinin eski performansına geri dönmesinin çok uzun yıllar alabileceği ve acı reçetelerin uygulanması gerekeceği kaydedilen yazıda, ancak adada henüz kullanılmayan doğal gaz yatakları ile turizm potansiyelinin bulunduğunu fakat bunlardan faydalanmak için Kıbrıs sorununun çözülmesinin gerektiği savunuldu.
Makalede, “Doğal gazın ihraç edilmesinin en ucuz yolu Türkiye’ye yeni bir boru hattıdır. Kısacası, doğal gaz yatakları adanın yeniden birleştirilmesi için yeni bir teşvik oldu” denildi.
Kıbrıslı Rumların büyük bir bölümünün 2004’te Birleşmiş Milletler çözüm planını ret ederken, Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliğine üye olacağını ve Kıbrıs sorununda pazarlık gücünün artacağını düşünerek ret ettiği kaydedildi.
Bağımsız kurumlar tarafından yapılan araştırmalara atıfta bulunulan yazıda, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasından sonra 5 yılda her yıl tüm adanın Gayrisafi Milli Hasıla’nın yüzde 3 büyüyeceği kaydedildi bunun ise her eve her yıl 5 bin 500 Euro ek gelir anlamı taşıdığı ifade edildi.
Türkiye’nin halen daha AB üyesi olmak istediği ancak bunun Kıbrıs sorunu çözülmeden mümkün olmadığı iddia edilen yazıda, “Eğer (Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos) Ansatasiades müzakerelerde yeterince esneklik gösterirse, Eroğlu, Annan Planı’ndan çıkacak yeni bir uzlaşı planını geri çevirecek konumda sayılmaz” görüşü ileri sürüldü.
Makalenin sonunda ise “Batma durumundaki (Güney) Kıbrıs ekonomisi ile Afrodit gaz yatağı (Kıbrıs sorununa çözüm bulma yönünde) yeni bir girişim için yeterli neden sayılır” ifadelerine yer verildi.
FİLİSTİNLİ MÜLTECİLER KKTC'YE SIĞINDI
Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde yaşayan 37 Filistinli mülteci, burada baskı ve kötü muameleye maruz kaldıkları gerekçesiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'ye sığındı.
Güney Kıbrıs'a (GKRK) 7 yıl önce sığınan Filistinli mülteciler, Rum tarafında baskı ve kötü muameleye maruz kaldıkları için KKTC Mülteci Hakları Derneği'ne sığınma talebinde bulundu.
KKTC'ye sığınan 6 çocuk babası adını vermek istemeyen 58 yaşındaki Filistinli mülteci, Güney Kıbrıs'ta çok zor şartlar altında yaşadıklarını, Rum tarafında Müslüman olmaları dolayısıyla baskı gördüklerini ve KKTC'ye sığınmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Yedi yılı aşkın süredir Ada'nın güneyinde yaşadıklarını anlatan Filistinli mülteci, şöyle konuştu:
"Güney'de ne bir kimliğimiz, ne bir işimiz, ne de kalacak bir yerimiz oldu. Daha önce 500 Filistinli aile Larnaka'da yaşıyordu. Fakat Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin baskı ve kötü uygulamaları nedeniyle Larnaka'da şu an 100 aile kaldı. Onlar da bizim gibi diğer ülkelere sığınma talebinde bulunmak istiyorlar. AB'nin mülteci hakları var, fakat Güney Kıbrıs'ta mülteci hakları işlemiyor. Güney Kıbrıs nasıl bir AB üyesidir? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan bize yardım elini uzatmasını istiyoruz. Onun Filistinlilerin dünyadaki sesi olduğunu biliyoruz."
Kuzey Kıbrıs Türk Kızılay'ı Derneği Başkanı Esad Altay da Güney Kıbrıs'tan KKTC'ye sığınan Filistinli mültecilere yardım elini uzattıklarını belirterek, "Mülteciler ilk günü bir pansiyonda kalarak geçirdi. Biz de Kızılay olarak mültecilere su, süt, bebek bezi gibi temel gıda maddelerini temin ettik. Yardım etmek isteyen kurum ve kuruluşlar bizimle irtibata geçerse biz de bu insanlara ulaştırabiliriz" diye konuştu.
YABANCI BANKALAR GÜNEY’İ TERK ETMEYE HAZIRLANIYOR
Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren yabancı bankaların faaliyetlerini durdurarak Güney Kıbrıs’ı terk etme eğiliminde oldukları, bu yöndeki ilk açıklamanın bir Rus Bankası’ndan geldiği bildirildi.Rum Fileleftheros gazetesi haberinde, Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren yabancı bankaların Euro Grubu kararları sonrasında sermaye piyasasına getirilen kısıtlamalar sebebiyle Güney Kıbrıs’taki faaliyetlerini bitirme eğiliminde olduklarını, bu yöndeki ilk kararın Rus VTB şirketi tarafından alındığını yazdı.
Gazete, Rus VTB şirketi CEO’su Herbert Moos’un Rus medyasına yaptığı açıklamada, şirketin Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren bankası “Russian Commercial Bank’ın” aşamalı olarak Güney Kıbrıs’taki faaliyetlerine son vereceğini, bunun sebebinin de Rum ekonomisinin bir daha eski düzeyine geleceğine inanmamaları olduğunu söylediğini belirtti.
Habere göre Moos, bankadaki mevduatların miktarının 2 milyar Euro olduğunu ve Güney Kıbrıs’taki faaliyetlerinin taşınmasının bankaya zarar vermeyeceğini ifade etti.
“Russian Commercial Bank’ın” Güney Kıbrıs şubesi müdür yardımcısı Vladimir Popov da konuya ilişkin açıklamasında, sermaye piyasasına getirilen kısıtlamalar sebebiyle, sorun yaşamayan bankaların büyük sıkıntı içerisine girdiklerini belirtti.
Popov, Güney Kıbrıs’ın, ekonomik sorun yaşamayan bankalara yönelik kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini belirterek, bankaların müşterileri olmadan bir hiç olduklarını, bu yüzden de bankalar yerine müşterileri kurtarmanın gerektiğini vurguladı.
Haberde, Rum hükümetinin önceki akşam yayımladığı ve yabancı bankaların faaliyetlerini bazı koşullar altında serbest bırakan genelge de hatırlatılırken, genelgenin yeterli görülmediği ve tam olarak nasıl uygulamaya konulacağının hafta içerisinde belli olacağı ifade edildi.
HRİSTOFYAS DÖNEMİNDE OLUŞTURULAN DAYANIŞMA FONUNUN GİZEMİ
Rum Yönetimi eski Başkanı Dimitris Hristofyas’ın göreve başlamasının ardından oluşturulan ve görevinin son ermesiyle feshedilen “Dayanışma Fonu”nun tam bir gizeme sahip olduğu belirtildi.
Rum Fileleftheros Gazetesi’nin haberinde, eski Rum Hükümet yetkilerinin, Hristofyas Rum Yönetimi Başkanlığı görevine geldiği ilk aylarda oluşturulan özel Dayanışma Fonu’nun finansörlerinin kimler olduğunu gizli tuttuğunu yazdı.
Hristofyas’ın eski çalışma arkadaşlarına konuyla ilgili defalarca soru sorulmasına rağmen, eski Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu’nun, sadece, fonun, müteşebbisler ve gerçek kişiler tarafından finanse edildiğini söylediğini aktaran gazete, Stefanu’nun, paraların ihtiyaçları olan vatandaşlara gittiğini söylese de, fona yatırımda bulunan iş adamlarının kimler olduğu sorusunun cevapsız kaldığını belirtti.
Gazete aynı zamanda, fonunun, faaliyet gösteriyorken, kimler tarafından bilindiği konusunun da gündeme geldiğine dikkat çekti.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1242 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |