30.04.2013 [10:14] - Gündəm, Türk dünyası-Turan, DAVAMın yazıları
2013 yılı aslen Kazan Tatarı olan tarihçi Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat’ın doğumunun 110.yılıdır. Bu vesileyle, 25–26 Nisan 2013 tarihlerinde Ankara’da JW. Marriott Hotel’de Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve Tataristan İlimler Akademisi Şehabeddin Mercanî Tarih Enstitüsü’nce “Akdes Nimet Kurat’ın Hayatı ve Eserleri Sempozyumu” düzenlenmiştir. Akdes Nimet Kurat’ı yakından tanıyan öğrencileri (o dönemin gençleri bugünün büyükleri), tarihçinin eserlerinden tanıyıp benimseyen genç nesil lise ve üniversite öğrencileri ve Kurat’ın millettaşları Kazan Tatarlarını bir araya getiren sempozyum, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Metin Hülagü, Şehabeddin Mercanî Tarih Enstitüsü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Radik Salihov ve Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs’ün konuşmalarıyla açılmıştır. Adına düzenlenen sempozyum yoğun ilgi gören Akdes Nimet Kurat kimdir, onun hayatına ve eserlerine kısaca bir göz atalım.
Akdes Nimet Kurat, 22 Nisan 1903 tarihinde Tataristan’ın Çirmeşen ilinin Berkete köyünde kalabalık bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Akdes’in babası Tahir aydın görüşlü yenilikçi bir imamdır. Onun içindir ki Tahir imamın medresesine eğitim için komşu köylerden bile çocuklar gelmiştir. Akdes Nimet de ilk eğitimini babasının medresesinde almıştır. Onun çocuk yaşlarından bilime olan merakı ailesinden ileri gelmektedir. Akdes babasından sadece eğitim almakla kalmamış, tüm ömrü boyunca ona eşlik edecek olan çalışkanlık, sabır, kararlılık gibi güzel vasıfları da benimsemiştir. Daha sonra babası Akdes’ı Bögelme’deki Rus okuluna kaydettirmiştir. 1920 yılında Bögelme Lisesi’ni başarıyla tamamlayan Nimet, eğitimine devam etmek için önce Sankt-Petersburg ve arkasından Moskova'ya gitmişse de yüksek öğrenimini tamamlayamamıştır. Akdes Nimet 1922 yılının Ağustos ayında babasının ve aile dostu olan Stalin Devri kurbanı ünlü Tatar tarihçi Hadi Atlasi’nin ((1876–1938) önerisiyle eğitimini devam ettirmek için Almanya’ya gitmeyi planlamışsa da Letonya üzerinde Polonya'ya giderken pasaportsuz olduğu için tutuklanmış ve burada altı ay kadar hapis yatmıştır. Hapisten çıktıktan sonra Varşova yakınlarındaki bir çiftlikte yaklaşık bir buçuk yıl çalışmış, bu esnada Lehçe öğrenmiştir. Polonya'daki Türkiye elçiliğinden aldığı pasaportla 1924 yılının Kasım ayında İstanbul'a gelmiştir ve İstanbul Üniversitesi’nin Edebiyat Fakültesi’ne girmiş, burada tarih ve felsefe eğitimi almıştır. Akdes Nimet, 1925 yılının 25 Ağustos tarihinde Prof. Dr. Mehmet Fuat Köprülü tarafından Türkiyat Enstitüsü’ne asistan olarak alınmıştır. 1928 yılının Mayıs ayında tarih bölümünden mezun olmuştur. 1929 yılının Şubat ve Haziran ayları arasında Konya’da Erkek Öğretmen Okulu’nda tarih-coğrafya öğretmenliği yapmıştır. 1929 yılının Temmuz’unda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yurt dışında eğitim için gönderilen öğrenciler arasına giren Akdes Nimet gençliğinden beri hayal ettiği Almanya’ya gitmiştir. Almanya'daki Breslau ve Hamburg Üniversitelerinde Doğu Avrupa, Bizans tarihi, ekonomi ve felsefe alanlarında eğitim görmüştür. 1928 yılında Akdes Nimet Fuat Köprülü’nün öğrencilerinden birisi olan Hediye Mehmet ile evlenmiştir. 1931 yılında çiftin oğulları dünyaya gelmiştir. Akdes-Hediye çiftinin tek oğlu olan Yuluğ Tekin gelecekte babasının çizdiği yoldan gidecek ve tarihçi olacaktır. 1933 yılında İstanbul'a dönmesiyle birlikte İstanbul Üniversitesi’nin tarih bölümünde ortaçağ tarihi doçent adaylığına getirilmiştir. Akdes Nimet 1935'te Kurat soyadını almıştır. 1937 yılının Şubat’ında İstanbul Üniversitesi’ndeki bir takım anlaşmazlıklardan dolayı Kurat üniversiteden ayrılmış ve İsveç'e giderek Uppsala Üniversitesi'nde ders vermiştir. Aynı zamanda başkent Stockholm'deki İsveç Devlet Arşivi'nde araştırmalarda bulunmuştur. İsveç’te geçirdiği bir buçuk yıllık süreçte ve sonrasında Berlin, Viyana, Londra, Paris gibi merkezlerdeki arşiv ve kütüphanelerde yaptığı araştırmalarda “Prut Seferi ve Barışı” adlı eseri için belgeler toplamıştır. 1938 yılında Türkiye’ye dönen Kurat; geçmiş yıllarda yaşanan tatsızlıkları göz önünde bulundurarak İstanbul Üniversitesi’ne geri gelmemiştir. 1939 yılının Şubat ve Haziran ayları arasında Denizli Lisesi’nde sıradan bir öğretmen olarak çalışmıştır. Kurat, 1939 yılında Ankara’daki Gazi Eğitim Enstitüsü’nde tarih öğretmenliğine getirilmiştir. 1941 yılının Eylül’ünde, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kapsamında açılan Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne doçent olarak atanmış, 1944'te ise profesörlüğe yükseltilmiştir. 1945 yılında Ortaçağlar tarihi profesörlüğüne getirilen Kurat, 1953–1955 yıllarında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanı olarak görev yapmıştır. Fakültede çalıştığı yıllar Akdes Nimet için en verimli yıllar olmuştur. 28 Ağustos 1971'de, Ankara’dan İstanbul'a giderken içinde bulunduğu otobüsün kaza geçirmesi sonucu ağır yaralanmış, 8 Eylül günü ise İstanbul'da vefat etmiştir. Tarihçinin bu ani ölümü başta ailesi olmak üzere bilim çevresini yasa boğmuştur, çünkü yazılacak eserleri, söylenecek sözleri bitmemiş, daha doğrusu yarıda kalmıştır. Ömrünün en verimli döneminde hayata veda eden tarihçi gerisinde 15 kitap ve 70’ten fazla makale bırakmıştır. Bu kitapların büyük çoğunluğu bugün de güncelliğini korumakta, tarih hocalarınca takdir edilmekte ve üniversitelerde ders kitabı olarak önerilmektedir. Akdes Nimet’in 10’dan fazla dil bilmesi onun eserlerinin değerinin bir göstergesidir ki, günümüzde Kurat gibi tarihçilere rastlamak zor ve neredeyse imkânsızdır. Akdes Nimet Kurat’ın bazı eserleri:
•Die türkische prosographie bei Leonikas Chalcocondilas (Hamburg, 1933)
•Çaka Bey: İzmir ve Civarındaki Adaların ilk Türk Beyi (M.S. 1081 – 1096) (İstanbul, 1936, 1945, 1966)
•Peçenek Tarihi (İstanbul 1937)
•Kazan Hanlığını Kuran Uluğ Muhammed Hanın Yarlığı (İstanbul, 1937)
•Topkapı Sarayı Müzesi Arşivindeki Altın Ordu, Kırım ve Türkistan Hanlarına Ait Yarlık ve •Bitikleri İstanbul 1940 İsveç Kralı Kari XII m Hayatı ve Faaliyeti (İstanbul, 1940)
•İsveç Kral Karl XII Türkiye'de Kalışı ve Bu Sıralarda Osmanlı İmparatorluğu (İstanbul, 1943)
•Rusya Tarihi. Başlangıcından 1911'ye Kadar (Ankara, 1948, 1999)
•Prut Seferi ve Barışı, I-II (Ankara, 1951, 1953)
•Türk-İngiliz Münasebetlerinin Başlangıcı ve Gelişmesi (1553–1610) (Ankara, 1953)
•The Despatches of Sir Robert Sutton. Ambassador in Constantinople 1710–1714 (Londra, 1953)
•Türk Amerikan Münasebetlerine Kısa Bir Bakış (1800–1959) (Ankara, 1959)
•Başkan Lyndon B. Jonson ve Amerika Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanlığı (Ankara, 1964)
•Türkiye ve İdil Boyu. 1569 Astrahan Seferi, Ten-İdil Kanalı ve XVI-XVIII. Yüzyıl Osmanlı-Rus Münasebetleri (Ankara, 1966)
•Türkiye ve Rusya: XVIII. Yüzyıl Sonundan Kurtuluş Savaşma Kadar Türk-Rus İlişkileri (1798–1919) (Ankara, 1970)
•IV-XVII1. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri (Ankara, 1972)
Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu başkanlığında gerçekleşen açılış oturumunda Akdes Nimet Kurat’ın öğrencilerinin yanı sıra Kurat’ın torunu İdil Vedia Kurat Evcimen de hazır bulunuyordu. Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Melek Delilbaşı’nın “Türk Tarihçiliğinin Önderlerinden Hocam Akdes Nimet Kurat” başlıklı konuşması ile başlayan oturumda, Delilbaşı hocası ile ilgili anılarını anlatmakla birlikte dinleyicilerle beraber çekildikleri resimleri de paylaştı. İkinci sırada söz alan Akdes Nimet Kurat’ın torunu İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr. İdil Vedia Kurat Evcimen’di. Konuşmacılar arasında en heyecanlı olanı da o idi. Heyecanını dile getiren Evcimen, sempozyum yapılacağını duyduğumuzdan beri ailece hem mutlu, hem gururlu, hem de heyecanlıyız, dedi. Akdes Nimet Kurat vefat ettiğinde henüz bebek olan İdil, dedesini daha çok babası Yuluğ Tekin’den dinlemiştir. Yuluğ Tekin Kurat da babasının yolu seçmiş, tarihçi olmuştur. Türkiye’nin en gözde üniversitelerinden birisi olan ODTÜ’nün tarih bölümünün hem kurucusu hem de başkanı olan Yuluğ Tekin 2001 yılında kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiştir. İdil Evcimen, dedesi ve babasından kalan kütüphanede 10 binden fazla kitabın bulunduğunun altını çizerek, bu değerli arşivi gözü gibi koruduğunu söyledi. Dedesinden ve babasından kalan eşyaları da sakladığından söz eden İdil Evcimen, ileride bir müze açma isteklerinin olduğunu dile getirdi. Dedesinin arşivinden alan belgelerden oluşan sunumunda, Akdes Nimet Kurat’ın kendi elleriyle çizdiği soyağacı, dünyanın dört bir yanından gönderdiği kartpostallar, köyünün haritası, eski resimler vs. mevcuttu. Kurat’ın memleket özlemi çektiğini yalnız yazılarından değil, girişimlerinden de görmek mümkündür. Bir dönem yakınlarını Türkiye’ye getirtmek için başvuruda bulunduğu gerçeğini, fakat bunun olumsuz sonuçlandığını sunulan belgelerden öğrenmiş olduk. Dedesi ile ilgili araştırma yapmak amaçlı birçok öğrencinin başvuruda bulunduğunu söyleyen İdil Evcimen, bu sayede yıllar sonra dedemi daha yakından tanıma fırsatını buldum, dedi. Dedesi Akdes Nimet Kurat’ın yeniliklere açık olduğunu, döneminde yeni çıkan teknolojik ürünleri hemen alıp denediğini belirten Evcimen, 2000’lı yıllarda yaşasaydı internette her şeyin olduğunu görürse ne yapardı, herhalde çok sevinirdi, dedi. Akdes Nimet’in çalışkan olmasının yanı sıra çok disiplinli olduğunun altını çizen Evcimen, bu vasıfların babasına, babasından bugünlerde İngilizce öğretmeni olan ağabeyi Kaan’a (1961) ve kendine geçtiğini söyledi. Özel hatıralarını paylaşan İdil Vedia Kurat Evcimen, Akdes Nimet Kurat’ın bugüne kadar bilinmeyen yönlerini ortaya koydu. Açılış oturumunun diğer konuşmacıları Akdes Nimet Kurat’ın öğrencileriydi. Prof. Dr. Reşat Genç “Akdes Nimet Kurat’ın Tarihçiliği Üzerine” ve Prof. Dr. Kazım Yaşar Kopraman “Bir Öğrencisinin Gözüyle Akdes Nimet Kurat’ın Hayatı ve Eserleri” başlıklı konuşmalar Kurat’ın nasıl bir hoca olduğunu gözler önüne seren sunumlardı. Birçok öğrenci yetiştirmiş olan Akdes Nimet, bir hoca olarak ezberci değil de eğitici ve öğretici eğitimden yana olduğu öğrencileri tarafından defalarca dile getirildi. Kurat fikirleriyle tarihçiliğe yeni bir soluk getiren nadir insanlardan olduğunu söyleyen öğrencileri, hocalarının yabancı dil eğitimine çok önem verdiğini vurguladılar. Öğrencilerinin sözlerinden yola çıkarak Kurat’ın sadece öğretmen ve tarihçi olması değil insanlık vasıflarıyla da ön plana çıktığını gözlemlemek mümkündü. Görünen o ki, bu bilge insan, davranışlarıyla öğrencilerine her zaman örnek olmuştur.
Akdes Nimet Kurat’ın Hayatı ve Eserleri Sempozyumu’na Tataristan’ın Şehabeddin Mercanî Tarih Enstitüsü, Kazan Federal Üniversitesi, Tataristan Cumhuriyeti Arşivler Müdürlüğü ve Altın Orda Tarihi Araştırmaları Merkezi olmak üzere toplam 12 bilim adamı katılmıştır. Tataristan İlimler Akademisi Şehabeddin Mercanî Tarih Enstitüsü’nden Prof. Dr. Radik Salihov “I.Dünya Savaşı Dönemindeki Türk Esirlerinin Kaderinin Belirlenmesinde Tatar Burjuvasının Rolü (A.N.Kurat’ın Türkiye ve Rusya Adlı Eserindeki Türk Subaylarının Rus Esaretinden Kaçışı Meselesi Dolayısıyla)”, Doç. Dr. Marat Gibatdinov “Modern Tarih Öğretimi Açısından A.N.Kurat’ın Pedagojiye Dair Görüşleri ve Öğretim Metotları”, Liliya Baybulatova “A.N.Kurat ve R.Fahreddin: Türk Tarih Araştırmalrının Özellikleri”, Doç. Dr. İskender İzmaylov “Kazan Hanlığında Askeri Yapı ve Silahlar Meselesi (A.N. Kurat’ın Konuyla İlgili Tezleri Üzerine)”, Bahtiyar İzmailov “XX. Yüzyılın İlk Yarısında Kazan Hanlığı Tarihine Dair Tatar Historiografisi (A.N.Kurat Örneğinde)”, Prof. Dr. Damir İshakov “A.N.Kurat’ın ‘Türkiye ve İdil Boyu” Adlı Çalışmasındaki 1635 Tarihli Belgenin Önemi Hakkında” başlıklı sunumlar yapmışlardır. Kazan Federal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hatip Minnegulov “Kazan’da Yurtdışındaki Tatarların Faaliyetlerinin Araştırılması: A.N. Kurat”, Doç. Dr. Kamil Ahunov “ Akdes Nimet Kurat’ın Çalışmalarında Eski Türklerin Tarihi”, Doç. Dr. Marat Gatin “A.N.Kurat’ın Almanca Eserlerine Dair”, Prof. Dr. Cevdet (Zavdat) Minnulin “Türk Tarih Araştırmalarında (A.N.Kurat’ın Çalışmalarında) XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı – XX. Yüzyılın Başındaki Tatar Siyasi ve Toplum Örgütleri” gibi konularda katılımcıları aydınlatmışlardır. Tataristan Cumhuriyeti Arşivler Müdürlüğünden Doç. Dr. İlyas Mustakimov “A.N. Kurat’ın Türk-Tatar Yarlıklarını Araştırması: Kazan Hanı Sahip Giray’ın Yarlığı Hakkında”, Altın Orda Tarihi Araştırmaları Merkezi’nden Dr. İlnur Mirgaleev “A.N.Kurat’ın Çalışmalarında Altın Orda Devleti” başlıklı konularda sunumlar hazırlamışlardır. Konuşmacılar arasında Marmara Üniversitesi’nden Doç.Dr. Okan Yeşilot, millettaşımız Leysen Şahin, Ahmet Vurgun, Gazi Üniversitesi’nden Yunus Zeyrek, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Prof. Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu, Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu sunumlarında Akdes Nimet Kurat’ın fikir dünyası, Türk tarihine ve İslam Öncesi tarihe katkıları, Türkiye’de Tatar tarihine özgü araştırmalar gibi konuları irdelemişlerdir.
Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat’ın doğumunun 110.yılı münasebetiyle Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve Tataristan İlimler Akademisi Şihabeddin Mercanî Enstitüsünün ortaklaşa düzenlediği “Akdes Nimet Kurat’ın Hayatı ve Eserleri Sempozyumu” Tatar asıllı ünlü tarihçiyi, eserlerini, hayatını, fikirlerini tanıtmak ve tanımak açısından son derece önemlidir. Akdes Nimet Kurat ile ilgili bugüne kadar yapılan çalışmaların yanı sıra yapılacak olan faaliyetlerin bulunması sevindirici ve umut vericidir.
Yazımı Huang-Çe’nin sözleri ile sonlandırmak istiyorum: “Planınız bir yıl içinse pirinç ekin, on yıl içinse ağaç dikin, yüz yıl içinse insanları eğitin.” Millettaşımız Akdes Nimet Kurat, yalnız insanları değil insanlığı da eğitmiştir ki, doğumunu 110., sonsuzluğa yürüyüşünün 43. yılında unutulmamış saygı ve sevgi ile anılmakta ve bundan yüz yıl sonra da unutulmayacak, fikirleri ve eserleriyle gelecek nesilleri de aydınlatmaya devam edecektir.
Akdes Nimet Kurat, 22 Nisan 1903 tarihinde Tataristan’ın Çirmeşen ilinin Berkete köyünde kalabalık bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Akdes’in babası Tahir aydın görüşlü yenilikçi bir imamdır. Onun içindir ki Tahir imamın medresesine eğitim için komşu köylerden bile çocuklar gelmiştir. Akdes Nimet de ilk eğitimini babasının medresesinde almıştır. Onun çocuk yaşlarından bilime olan merakı ailesinden ileri gelmektedir. Akdes babasından sadece eğitim almakla kalmamış, tüm ömrü boyunca ona eşlik edecek olan çalışkanlık, sabır, kararlılık gibi güzel vasıfları da benimsemiştir. Daha sonra babası Akdes’ı Bögelme’deki Rus okuluna kaydettirmiştir. 1920 yılında Bögelme Lisesi’ni başarıyla tamamlayan Nimet, eğitimine devam etmek için önce Sankt-Petersburg ve arkasından Moskova'ya gitmişse de yüksek öğrenimini tamamlayamamıştır. Akdes Nimet 1922 yılının Ağustos ayında babasının ve aile dostu olan Stalin Devri kurbanı ünlü Tatar tarihçi Hadi Atlasi’nin ((1876–1938) önerisiyle eğitimini devam ettirmek için Almanya’ya gitmeyi planlamışsa da Letonya üzerinde Polonya'ya giderken pasaportsuz olduğu için tutuklanmış ve burada altı ay kadar hapis yatmıştır. Hapisten çıktıktan sonra Varşova yakınlarındaki bir çiftlikte yaklaşık bir buçuk yıl çalışmış, bu esnada Lehçe öğrenmiştir. Polonya'daki Türkiye elçiliğinden aldığı pasaportla 1924 yılının Kasım ayında İstanbul'a gelmiştir ve İstanbul Üniversitesi’nin Edebiyat Fakültesi’ne girmiş, burada tarih ve felsefe eğitimi almıştır. Akdes Nimet, 1925 yılının 25 Ağustos tarihinde Prof. Dr. Mehmet Fuat Köprülü tarafından Türkiyat Enstitüsü’ne asistan olarak alınmıştır. 1928 yılının Mayıs ayında tarih bölümünden mezun olmuştur. 1929 yılının Şubat ve Haziran ayları arasında Konya’da Erkek Öğretmen Okulu’nda tarih-coğrafya öğretmenliği yapmıştır. 1929 yılının Temmuz’unda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yurt dışında eğitim için gönderilen öğrenciler arasına giren Akdes Nimet gençliğinden beri hayal ettiği Almanya’ya gitmiştir. Almanya'daki Breslau ve Hamburg Üniversitelerinde Doğu Avrupa, Bizans tarihi, ekonomi ve felsefe alanlarında eğitim görmüştür. 1928 yılında Akdes Nimet Fuat Köprülü’nün öğrencilerinden birisi olan Hediye Mehmet ile evlenmiştir. 1931 yılında çiftin oğulları dünyaya gelmiştir. Akdes-Hediye çiftinin tek oğlu olan Yuluğ Tekin gelecekte babasının çizdiği yoldan gidecek ve tarihçi olacaktır. 1933 yılında İstanbul'a dönmesiyle birlikte İstanbul Üniversitesi’nin tarih bölümünde ortaçağ tarihi doçent adaylığına getirilmiştir. Akdes Nimet 1935'te Kurat soyadını almıştır. 1937 yılının Şubat’ında İstanbul Üniversitesi’ndeki bir takım anlaşmazlıklardan dolayı Kurat üniversiteden ayrılmış ve İsveç'e giderek Uppsala Üniversitesi'nde ders vermiştir. Aynı zamanda başkent Stockholm'deki İsveç Devlet Arşivi'nde araştırmalarda bulunmuştur. İsveç’te geçirdiği bir buçuk yıllık süreçte ve sonrasında Berlin, Viyana, Londra, Paris gibi merkezlerdeki arşiv ve kütüphanelerde yaptığı araştırmalarda “Prut Seferi ve Barışı” adlı eseri için belgeler toplamıştır. 1938 yılında Türkiye’ye dönen Kurat; geçmiş yıllarda yaşanan tatsızlıkları göz önünde bulundurarak İstanbul Üniversitesi’ne geri gelmemiştir. 1939 yılının Şubat ve Haziran ayları arasında Denizli Lisesi’nde sıradan bir öğretmen olarak çalışmıştır. Kurat, 1939 yılında Ankara’daki Gazi Eğitim Enstitüsü’nde tarih öğretmenliğine getirilmiştir. 1941 yılının Eylül’ünde, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kapsamında açılan Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne doçent olarak atanmış, 1944'te ise profesörlüğe yükseltilmiştir. 1945 yılında Ortaçağlar tarihi profesörlüğüne getirilen Kurat, 1953–1955 yıllarında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanı olarak görev yapmıştır. Fakültede çalıştığı yıllar Akdes Nimet için en verimli yıllar olmuştur. 28 Ağustos 1971'de, Ankara’dan İstanbul'a giderken içinde bulunduğu otobüsün kaza geçirmesi sonucu ağır yaralanmış, 8 Eylül günü ise İstanbul'da vefat etmiştir. Tarihçinin bu ani ölümü başta ailesi olmak üzere bilim çevresini yasa boğmuştur, çünkü yazılacak eserleri, söylenecek sözleri bitmemiş, daha doğrusu yarıda kalmıştır. Ömrünün en verimli döneminde hayata veda eden tarihçi gerisinde 15 kitap ve 70’ten fazla makale bırakmıştır. Bu kitapların büyük çoğunluğu bugün de güncelliğini korumakta, tarih hocalarınca takdir edilmekte ve üniversitelerde ders kitabı olarak önerilmektedir. Akdes Nimet’in 10’dan fazla dil bilmesi onun eserlerinin değerinin bir göstergesidir ki, günümüzde Kurat gibi tarihçilere rastlamak zor ve neredeyse imkânsızdır. Akdes Nimet Kurat’ın bazı eserleri:
•Die türkische prosographie bei Leonikas Chalcocondilas (Hamburg, 1933)
•Çaka Bey: İzmir ve Civarındaki Adaların ilk Türk Beyi (M.S. 1081 – 1096) (İstanbul, 1936, 1945, 1966)
•Peçenek Tarihi (İstanbul 1937)
•Kazan Hanlığını Kuran Uluğ Muhammed Hanın Yarlığı (İstanbul, 1937)
•Topkapı Sarayı Müzesi Arşivindeki Altın Ordu, Kırım ve Türkistan Hanlarına Ait Yarlık ve •Bitikleri İstanbul 1940 İsveç Kralı Kari XII m Hayatı ve Faaliyeti (İstanbul, 1940)
•İsveç Kral Karl XII Türkiye'de Kalışı ve Bu Sıralarda Osmanlı İmparatorluğu (İstanbul, 1943)
•Rusya Tarihi. Başlangıcından 1911'ye Kadar (Ankara, 1948, 1999)
•Prut Seferi ve Barışı, I-II (Ankara, 1951, 1953)
•Türk-İngiliz Münasebetlerinin Başlangıcı ve Gelişmesi (1553–1610) (Ankara, 1953)
•The Despatches of Sir Robert Sutton. Ambassador in Constantinople 1710–1714 (Londra, 1953)
•Türk Amerikan Münasebetlerine Kısa Bir Bakış (1800–1959) (Ankara, 1959)
•Başkan Lyndon B. Jonson ve Amerika Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanlığı (Ankara, 1964)
•Türkiye ve İdil Boyu. 1569 Astrahan Seferi, Ten-İdil Kanalı ve XVI-XVIII. Yüzyıl Osmanlı-Rus Münasebetleri (Ankara, 1966)
•Türkiye ve Rusya: XVIII. Yüzyıl Sonundan Kurtuluş Savaşma Kadar Türk-Rus İlişkileri (1798–1919) (Ankara, 1970)
•IV-XVII1. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri (Ankara, 1972)
Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu başkanlığında gerçekleşen açılış oturumunda Akdes Nimet Kurat’ın öğrencilerinin yanı sıra Kurat’ın torunu İdil Vedia Kurat Evcimen de hazır bulunuyordu. Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Melek Delilbaşı’nın “Türk Tarihçiliğinin Önderlerinden Hocam Akdes Nimet Kurat” başlıklı konuşması ile başlayan oturumda, Delilbaşı hocası ile ilgili anılarını anlatmakla birlikte dinleyicilerle beraber çekildikleri resimleri de paylaştı. İkinci sırada söz alan Akdes Nimet Kurat’ın torunu İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr. İdil Vedia Kurat Evcimen’di. Konuşmacılar arasında en heyecanlı olanı da o idi. Heyecanını dile getiren Evcimen, sempozyum yapılacağını duyduğumuzdan beri ailece hem mutlu, hem gururlu, hem de heyecanlıyız, dedi. Akdes Nimet Kurat vefat ettiğinde henüz bebek olan İdil, dedesini daha çok babası Yuluğ Tekin’den dinlemiştir. Yuluğ Tekin Kurat da babasının yolu seçmiş, tarihçi olmuştur. Türkiye’nin en gözde üniversitelerinden birisi olan ODTÜ’nün tarih bölümünün hem kurucusu hem de başkanı olan Yuluğ Tekin 2001 yılında kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiştir. İdil Evcimen, dedesi ve babasından kalan kütüphanede 10 binden fazla kitabın bulunduğunun altını çizerek, bu değerli arşivi gözü gibi koruduğunu söyledi. Dedesinden ve babasından kalan eşyaları da sakladığından söz eden İdil Evcimen, ileride bir müze açma isteklerinin olduğunu dile getirdi. Dedesinin arşivinden alan belgelerden oluşan sunumunda, Akdes Nimet Kurat’ın kendi elleriyle çizdiği soyağacı, dünyanın dört bir yanından gönderdiği kartpostallar, köyünün haritası, eski resimler vs. mevcuttu. Kurat’ın memleket özlemi çektiğini yalnız yazılarından değil, girişimlerinden de görmek mümkündür. Bir dönem yakınlarını Türkiye’ye getirtmek için başvuruda bulunduğu gerçeğini, fakat bunun olumsuz sonuçlandığını sunulan belgelerden öğrenmiş olduk. Dedesi ile ilgili araştırma yapmak amaçlı birçok öğrencinin başvuruda bulunduğunu söyleyen İdil Evcimen, bu sayede yıllar sonra dedemi daha yakından tanıma fırsatını buldum, dedi. Dedesi Akdes Nimet Kurat’ın yeniliklere açık olduğunu, döneminde yeni çıkan teknolojik ürünleri hemen alıp denediğini belirten Evcimen, 2000’lı yıllarda yaşasaydı internette her şeyin olduğunu görürse ne yapardı, herhalde çok sevinirdi, dedi. Akdes Nimet’in çalışkan olmasının yanı sıra çok disiplinli olduğunun altını çizen Evcimen, bu vasıfların babasına, babasından bugünlerde İngilizce öğretmeni olan ağabeyi Kaan’a (1961) ve kendine geçtiğini söyledi. Özel hatıralarını paylaşan İdil Vedia Kurat Evcimen, Akdes Nimet Kurat’ın bugüne kadar bilinmeyen yönlerini ortaya koydu. Açılış oturumunun diğer konuşmacıları Akdes Nimet Kurat’ın öğrencileriydi. Prof. Dr. Reşat Genç “Akdes Nimet Kurat’ın Tarihçiliği Üzerine” ve Prof. Dr. Kazım Yaşar Kopraman “Bir Öğrencisinin Gözüyle Akdes Nimet Kurat’ın Hayatı ve Eserleri” başlıklı konuşmalar Kurat’ın nasıl bir hoca olduğunu gözler önüne seren sunumlardı. Birçok öğrenci yetiştirmiş olan Akdes Nimet, bir hoca olarak ezberci değil de eğitici ve öğretici eğitimden yana olduğu öğrencileri tarafından defalarca dile getirildi. Kurat fikirleriyle tarihçiliğe yeni bir soluk getiren nadir insanlardan olduğunu söyleyen öğrencileri, hocalarının yabancı dil eğitimine çok önem verdiğini vurguladılar. Öğrencilerinin sözlerinden yola çıkarak Kurat’ın sadece öğretmen ve tarihçi olması değil insanlık vasıflarıyla da ön plana çıktığını gözlemlemek mümkündü. Görünen o ki, bu bilge insan, davranışlarıyla öğrencilerine her zaman örnek olmuştur.
Akdes Nimet Kurat’ın Hayatı ve Eserleri Sempozyumu’na Tataristan’ın Şehabeddin Mercanî Tarih Enstitüsü, Kazan Federal Üniversitesi, Tataristan Cumhuriyeti Arşivler Müdürlüğü ve Altın Orda Tarihi Araştırmaları Merkezi olmak üzere toplam 12 bilim adamı katılmıştır. Tataristan İlimler Akademisi Şehabeddin Mercanî Tarih Enstitüsü’nden Prof. Dr. Radik Salihov “I.Dünya Savaşı Dönemindeki Türk Esirlerinin Kaderinin Belirlenmesinde Tatar Burjuvasının Rolü (A.N.Kurat’ın Türkiye ve Rusya Adlı Eserindeki Türk Subaylarının Rus Esaretinden Kaçışı Meselesi Dolayısıyla)”, Doç. Dr. Marat Gibatdinov “Modern Tarih Öğretimi Açısından A.N.Kurat’ın Pedagojiye Dair Görüşleri ve Öğretim Metotları”, Liliya Baybulatova “A.N.Kurat ve R.Fahreddin: Türk Tarih Araştırmalrının Özellikleri”, Doç. Dr. İskender İzmaylov “Kazan Hanlığında Askeri Yapı ve Silahlar Meselesi (A.N. Kurat’ın Konuyla İlgili Tezleri Üzerine)”, Bahtiyar İzmailov “XX. Yüzyılın İlk Yarısında Kazan Hanlığı Tarihine Dair Tatar Historiografisi (A.N.Kurat Örneğinde)”, Prof. Dr. Damir İshakov “A.N.Kurat’ın ‘Türkiye ve İdil Boyu” Adlı Çalışmasındaki 1635 Tarihli Belgenin Önemi Hakkında” başlıklı sunumlar yapmışlardır. Kazan Federal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hatip Minnegulov “Kazan’da Yurtdışındaki Tatarların Faaliyetlerinin Araştırılması: A.N. Kurat”, Doç. Dr. Kamil Ahunov “ Akdes Nimet Kurat’ın Çalışmalarında Eski Türklerin Tarihi”, Doç. Dr. Marat Gatin “A.N.Kurat’ın Almanca Eserlerine Dair”, Prof. Dr. Cevdet (Zavdat) Minnulin “Türk Tarih Araştırmalarında (A.N.Kurat’ın Çalışmalarında) XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı – XX. Yüzyılın Başındaki Tatar Siyasi ve Toplum Örgütleri” gibi konularda katılımcıları aydınlatmışlardır. Tataristan Cumhuriyeti Arşivler Müdürlüğünden Doç. Dr. İlyas Mustakimov “A.N. Kurat’ın Türk-Tatar Yarlıklarını Araştırması: Kazan Hanı Sahip Giray’ın Yarlığı Hakkında”, Altın Orda Tarihi Araştırmaları Merkezi’nden Dr. İlnur Mirgaleev “A.N.Kurat’ın Çalışmalarında Altın Orda Devleti” başlıklı konularda sunumlar hazırlamışlardır. Konuşmacılar arasında Marmara Üniversitesi’nden Doç.Dr. Okan Yeşilot, millettaşımız Leysen Şahin, Ahmet Vurgun, Gazi Üniversitesi’nden Yunus Zeyrek, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Prof. Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu, Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu sunumlarında Akdes Nimet Kurat’ın fikir dünyası, Türk tarihine ve İslam Öncesi tarihe katkıları, Türkiye’de Tatar tarihine özgü araştırmalar gibi konuları irdelemişlerdir.
Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat’ın doğumunun 110.yılı münasebetiyle Türk Tarih Kurumu Başkanlığı ve Tataristan İlimler Akademisi Şihabeddin Mercanî Enstitüsünün ortaklaşa düzenlediği “Akdes Nimet Kurat’ın Hayatı ve Eserleri Sempozyumu” Tatar asıllı ünlü tarihçiyi, eserlerini, hayatını, fikirlerini tanıtmak ve tanımak açısından son derece önemlidir. Akdes Nimet Kurat ile ilgili bugüne kadar yapılan çalışmaların yanı sıra yapılacak olan faaliyetlerin bulunması sevindirici ve umut vericidir.
Yazımı Huang-Çe’nin sözleri ile sonlandırmak istiyorum: “Planınız bir yıl içinse pirinç ekin, on yıl içinse ağaç dikin, yüz yıl içinse insanları eğitin.” Millettaşımız Akdes Nimet Kurat, yalnız insanları değil insanlığı da eğitmiştir ki, doğumunu 110., sonsuzluğa yürüyüşünün 43. yılında unutulmamış saygı ve sevgi ile anılmakta ve bundan yüz yıl sonra da unutulmayacak, fikirleri ve eserleriyle gelecek nesilleri de aydınlatmaya devam edecektir.
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1657 dəfə izlənilmişdir!
Yahoo | |||||||
Del.icio.us | Digg | StumbleUpon | FriendFeed |